'AKP denen bu organize suç örgütünden kurtulmaya mecburuz...'
"Muhalefetin tüm güçlerini aşağıdaki ilkelere uyacağını taahhüt eden bir adayda uzlaşmaya ve adayı bir an önce belirlemeye çağırıyoruz. Bu sorumluluk daveti bize değil halkın büyük çoğunluğuna aittir... "
Erkan Baş'tan muhalefete
'ortak aday' çağrısı: "Biz varız"
Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Erkan
Baş, “Cumhurbaşkanlığı seçiminde tek adam rejimini yenmemiz gerekiyor.
Muhalefetin tüm güçlerini aşağıdaki ilkelere uyacağını taahhüt eden bir
adayda uzlaşmaya ve adayı bir an önce belirlemeye çağırıyoruz. Bu
sorumluluk daveti bize değil halkın büyük çoğunluğuna aittir. Biz bu
davete uyacağımızı, üstlendiğimiz sorumluluğun gereğini yapacağımızı
ilan ediyoruz. Söz veriyoruz Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni
belirlenmiş bir takvim içerisinde ortadan kaldıracağını, Anayasa
hükümlerini uygulayacağını, parti kapatmayı ve siyasi yasakları
gündemden kaldıracağını, ırk, din, dil, cinsiyet, cinsel yönelim ayrımı
yapmaksızın herkesin eşit yurttaşlık hakkını koruyacağını bir akit
çerçevesinde taahhüt eden, yüzünü halka dönmüş ve geniş kitlelerin
desteğini almış bir adayın seçilmesi için bütün gücümüzle çalışacağız”
dedi...
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, bugün TBMM’de basın
toplantısı düzenledi. 2022 yılının değerlendirmesini yapan Baş, şunları
söyledi:
“EYT’Lİ YURTTAŞLARIMIZ NİHAYET SARAY REJİMİNE DİZ ÇÖKTÜRDÜLER VE
TALEPLERİ KABUL EDİLDİ”
“Dün direnenler, mücadele edenler kazanır sözünün bir kez daha kendisini
haklı çıkarttığını, tarihi mücadele edenlerin yazdığını bir kez daha
kanıtladığımız bir gün oldu. Uzun yıllardır hakları için örgütlenen
yağmur, çamur, kar demeden, bıkmadan, yılmadan mücadele eden EYT’li
yurttaşlarımız nihayet saray rejimine diz çöktürdüler ve talepleri kabul
edildi. Buradan EYT’lilerin mücadele ile elde ettikleri zaferini Tayyip
Erdoğan’a diz çöktüren mücadelelerini saygıyla selamlıyoruz. Zaferin
yolu inançtan, mücadeleden, ısrardan, asla ve asla vazgeçmemekten
geçiyor. Şimdi sırada insanca bir emeklilik için mücadeleyi hep bir
birlikte büyütmek emekliye, emekçiye düşman yurttaşın hakkını hukukunu
rehin alan, oy karşılığında istismar eden saray rejimine son vermek var.
Türkiye’de ne yazık ki emeklilerin sorunları sadece EYT ile bitmiyor.
Saray rejiminin 8 Eylül 1999 öncesi için getirdiği düzenleme hem
milyonlarca yurttaşımızın emeklilik hakkını sağlıyor ama aynı anda da
milyonlarca yurttaşımız için haksızlık, eşitsizlik doğuruyor. Buna ek
olarak tüm emeklilerimiz için emeklilik aylıklarının alım gücü krizi
karşısında pula dönmesi, emeklilerimizin sendikalı olma hakkının
tanınması, emekli aylığı bağlanma oranlarının yüzde 30’a düşmesi gibi
can alıcı sonuçlar halen devam ediyor.
“EMEKLİLER ASGARİ ÜCRETİN YARISINA MAHKUM EDİLMEK İSTENİYOR BU KABUL
EDİLEMEZ”
Biz Türkiye İşçi Partisi olarak bu tartışmalar sırasında Emeklilik Kanun
Teklifi verdik ve tüm bu yakıcı sorunların istenirse nasıl
çözülebileceğine ilişkin bir yaklaşık geliştirip hem kamuoyuyla
paylaştık hem Meclis’e sunduk. Kanun teklifiyle diyoruz ki; Eylül 99
öncesi yetmez, Eylül 99 sonrası için de kademeli adil ve uygulanabilir
düzenleme yapılmalıdır. Emekli aylığı bağlanma oranları yüzde 70’ler
düzeylerine ulaştırılmalıdır. Emekli aylıklarının alt sınırı asgari
ücretin net tutarından az olmamalıdır. Bu konuda son derece ısrarcıyız.
Asgari ücret diye bir rakam belirleniyor memlekette ama emekliler asgari
ücretin yarısına mahkum edilmek isteniyor. Bu kabul edilemez. Emekliler
haklarını örgütlenerek savunabilmeliler, emeklilerinde sendika kurma,
sendika üyesi olma hakkına sahip olması gerekmektedir. Bunlar
sağlanmadan Türkiye’de emekliler için insanca yaşam koşullarından söz
edebilmemiz mümkün değil. Dün itibarıyla emeklilerin mücadelesinin
güçlendiğini dövüşe dövüşe elde ettikleri kazanımlarla emekli olan dünün
emeklilikte yaşa takılanlarının artık emekli hakları mücadelesinin de
bir parçası olacağına inanıyoruz.
2022 yılı bu ülkede emeğiyle yaşayan on milyonlarca insanımız için; bu
ülkenin işçileri, öğretmenleri, doktorları, mühendisleri için emeğiyle
yaşayanlar için önceki yıllardan çok daha ağır çok daha zor bir yıl
oldu. 2022 yılı başta 5’li çete olmak üzere patronların kar ve zenginlik
yılı oldu. İktidar eliyle patronlara vergi indirimleri, borçlarına
taksitlendirme, teşvikler, kur korumalı mevduatla servet transferleri
gördük. Yüksek enflasyon, fahiş fiyatlar ve kira zamlarıyla yurttaşların
ezildikçe ezildiğini izledik. Enflasyon TÜİK’e göre yüzde 85, ENAG’a
göre yüzde 181’i aştı. Enflasyon öyle hızlı arttı ki sene başı asgari
ücrete sözde rekor zam yapmışlardı, bu zam buhar oldu.
“AKP DÖNEMİNDE YOKSULLUK SINIRINA YAKIN YAŞAMAK BİLE BİR HAYAL OLDU”
2022 Şubat’ından bu yana asgari ücretin açlık sınırının altında olduğu
on milyonlarca insanın açlık sınırının altında yaşadığı bir yılı daha
geride bıraktık. AKP döneminde yoksulluk sınırına yakın yaşamak bile bir
hayal oldu. Çünkü yoksulluk sınırı 25 bin lirayı geçti. Tencereler boş,
çocuklar aç kaldı. Bu zalimlerin yönetimi altında çökmüş bir toplumun
erozyonlarını gördük. Yetersiz beslenme nedeniyle hayatını kaybeden
çocukları gördük. O çok övündükleri beton ekonomisinin çöktüğünü,
yolların kapandığını, insanların mahsur kaldığını gördük. Tek adamın
nasıl sözünün eri olduğunu bir kez daha gördük. Katil Sisi’nin ellerine
nasıl yapış yapış yapıştığını daha dün Suriye ile görüşmelere
başladıklarını kendilerinin de ilan ettiklerini gördük. Para için
Kaşıkçı dosyasının satıldığını, pudra şekerlerinin havada uçuştuğunu,
tosuncuklarını nasıl para ezdiklerini hep birlikte izledik, suç işleri
bakanının arkadaşlarından oluşan albümünü defalarca kez görmek zorunda
kaldık.
Amasra’da 42 madencinin nasıl göz göre göre ölüme yollandığını hep
birlikte gördük. 926 haftadır Galatasaray Meydanı’nda kayıplarını arayan
annelerin mahkeme salonlarına sanık olarak çıktıkları bir yılı gördük.
Bütün yıl boyunca sansürü konuştuk, karartmayı konuştuk. Halkın haber
alma hakkını gasp etmek isteyen iktidarın onlarca hukuksuzluğa imza
attığını, gazetecileri gözaltına aldığını, tutukladığını, televizyonlara
cezalar yağdırdığını ama muhalif medyayı baskı altına almak yetmeyince
bu sefer yurttaşların sosyal medya paylaşımlarını engellemek amacıyla
‘sansür yasası’ çıkarttıklarını, neredeyse halkın nefes almasını bile
denetlemeye çalıştıklarını hep birlikte izledik.
“ORTA ÇAĞ ARTIKLARININ CANIMIZA, MALIMIZA, ÇOLUĞUMUZA ÇOCUĞUMUZA GÖZ
KOYDUKLARINI GÖRDÜK”
Seçim sathı mahaline girmişken bir kez daha şehirlerin orta yerinde
bombalar patladığını üzülerek ama geçmişte yaşadıklarımızı hatırlayarak
gördük. Teröre önlem olarak büyük devletimizin ihtişamla saksıları
söktüğünü gördük. Enes Kara’yı cemaat, tarikat karanlığında kaybettik.
Sonrasında 6 yaşında bir kız çocuğunun 30 yaşında bir adamla sözde
evlilik adı altında yıllarca istismar altında kaldığını öğrendik.
İktidarın semirtip büyüttüğü tarikatların devleti parsel parsel
bölüştüklerini, her bakanlığın bir tarikatın vakfına vakfedildiğini
öğrendik. Orta Çağ artıklarının canımıza, malımıza, çoluğumuza
çocuğumuza göz koyduklarını gördük.
Geçmişte eleştirdikleri ne varsa misliyle yaptıklarını izledik. Mesela
‘temiz toplum’ diyenlerin 90’lardaki pislikleri, 90’larda kurulan
tezgahları tertemiz bırakan organizasyonlarını gördük. Nerede bir suç
örgütü varsa arkasından mutlaka AKP’li bir yöneticiyi, siyasetçiyi
gördük. 90’larda mafya-devlet-siyaset üçlüsü derdik şimdi bunlar
birleşti hepsine birden ‘AKP’ der olduk. En son Ekrem İmamoğlu’na dönük
hukuksuz cezada gördüğümüz gibi Erdoğan koltuğunu korumak için her türlü
suçu işleyebileceğini, kendi iktidarını korumak için memleketi ateşe
atmaktan çekinmeyeceğini yeniden bizlere gösterdi.
“AKP DENEN BU ORGANİZE SUÇ ÖRGÜTÜNDEN KURTULMAYA MECBURUZ”
Bu memlekete barışı kazanmak bir yana, barışın ismini anmak için dahi
adına AKP denen bu organize suç örgütünden kurtulmaya mecburuz. Tam
bunları düşünürken dün de kadılar iki sözde mahkeme kararına daha imza
atıp kamuoyuyla paylaştılar. Karar henüz resmi muhataplarına tebliğ
edilmeden yandaş basın tarafından servis edildi. Erdoğan, ‘gazeteciler
gereğini yapsın’ diyordu, gereğini yapan savcılar izne çıkmadan
yazılmasını arzu etmişlerdi, efendileri ne emrediyorsa onun gereği
yapıldı, gerekçeli karar 14 gün gibi bir sürede yazıldı Ekrem İmamoğlu
davasında. Üstelik bu saçma yargılamayı ciddiye almadığı için
İmamoğlu’na ceza artırımı uyguladıklarını, indirim uygulamadıklarını
söyleyerek devam ettiriyorlar.
Dün Gezi Direnişi davasında da arkadaşlarımıza verilen cezaların
onandığı haberini aldık. Hani İmamoğlu yargılamayı ciddiye almadığı için
ceza artırımı uygulanmış ya bu kokuşmuş saray düzeninin tahta
oturanından, soytarısına kadar her birisine teker teker sesleniyoruz
sizi de sizin verdiğiniz kararları da ciddiye almıyoruz. Çok değil en
fazla 5-6 ay sonra Mücella abla da Can da, Mine de tüm arkadaşlarımız
tekrar aramızda olacaklar. Arkadaşlarımızın boşalttığı o hapishanelere
de bu memlekette hukuku katledenler, adaleti ayaklar altına alıp
çiğneyenler, halkın iradesine çökmeye çalışanlar lebalep dolduracaklar.
“AKP EN ÇOK ÖRGÜTLÜLÜKTEN KORKUYOR”
AKP en çok örgütlülükten korkuyor. İşçilerin bir araya gelip hak
aramasından, hakkını aramasından ölesiye korkuyor. Kadınların sokağa
çıkıp İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkmasından, uğradıkları
ayrımcılığın, şiddetin hesabını sormasından çok korkuyor. Gençlerin
‘barınamıyoruz’ diyerek yan yana gelip isyan bayrağını açmasından çok
korkuyor.
Sokak bu ülkede bir tek AKP’ye yaramıyor. Toplumsal muhalefetin,
işçinin, kadının, Kürt’ün, Alevi’nin, LGBTİ artının sesi çıkmasın diye
diye AKP eliyle, polis gücüyle sokak terörüyle dolu bir yılı daha geride
bırakıyoruz. 2022 bu ülkenin yüzde 99’u için çok zor geçti. Ağır
tabloya rağmen bu ülkenin halkından alıp patronlara, zenginlere aktaran
iktidar, patronların karını koruma altına alacak yeni politikalar
geliştirmekten hiç beri durmadı. Bu politikalar sonucunda sermaye
büyürken, hayat pahalılığı ve vergi yüküyle işçilerin emekçilerin alım
gücü sürekli düşerken ulusal gelirden aldığı payda son 20 yılın en düşük
oranına gerilerken, zenginlerin servetleri artmaya devam etti.
“AKP’NİN ÖTEKİLEŞTİRİCİ, DÜŞMANLAŞTIRICI POLİTİKALARININ KATLANARAK
ARTTIĞINI GÖRDÜK”
Erdoğan’ın bol bol faiz masalları anlattığı bu yılın sadece ilk 9 ayında
bankaların faiz gelirleri yüzde 216 arttı. Patronların vergi borçları
silindi, kur korumalı mevduatla yoksuldan alınan para zenginlere
aktarıldı. Bu ülkenin işçilerine, emekçilerine, hekimlerine,
öğretmenlerine, emeğiyle alın teriyle çalışan annelerine, babalarına
düşman AKP iktidarı gitmeden bize insanca yaşam, insanca hayat yok. Tam
bu nedenlerle 2022 aynı zamanda AKP’nin kaybetme korkusunun büyüdüğü bu
nedenle baskıya, sansüre çok daha fazla sarıldığı yıl oldu. AKP’nin
ötekileştirici, düşmanlaştırıcı politikalarının katlanarak arttığını
gördük.
İktidar eridikçe halktan ‘geçinemiyoruz’ çığlıkları yükseldikçe toplumu
bölmeye yönelik girişimleri hız kazandı. Alevileri bölüp iktidara mahkum
etmeye yönelik düzenlemeler, Kürtlere ve özellikle seçilmişlere dönük
ağır saldırılar, LGBTİ yurttaşlarımıza dönük nefret söylemleri,
muhalefet partilerini kriminalize ederek etkisizleştirme girişimlerinin
ardı arkası kesilmedi.
“GREV DİRENİŞLER SAYESİNDE İŞÇİLER PEK ÇOK KAZANIM SAĞLADI”
2022’nin bir tarafında da işçilerin, emekçilerin, halkın mücadelesi,
direnişi ve zaferleri vardı. Sadece Ocak-Şubat 2022 arasında ağır
çalışma koşulları, işten atmalar, hak gaspları, sendikalaşma ve ücret
artış talepleriyle metalden madene, tekstilden kuryelere, demir-çelikten
taşımacılığa 108 fabrika ve iş yerinde grev yapıldı. Belki yandaş basın
işçilerin sesinin duyulmaması için çaba sarfetti ama bu grev direnişler
sayesinde işçiler pek çok kazanım sağladı. 2022’den 2023’e doğru umutla
ilerleyişimizin arkasında bir de bu vardı.
20 yıl biterken geride kalan iktidar ve maalesef onun etkisi altındaki
kimi siyasiler bize, ‘memleketin temel konularını siyaset konusu
yapmayın’ diyorlar. Neymiş siyaset konusu yapılmaması gereken; ne zaman
bu memlekette birilerinin canı siyaset tarafından yansa birileri
çıkıyor, ‘bu mesele siyaset üstüdür’ diye bir laf ediyor. Biz 2022’den
çıkartılabilecek en büyük derslerden birisinin bu olduğunu düşünüyoruz.
Hayır hiçbir şey siyaset üstü değildir. Hele ki siyasetin sonucu olarak
katledilen, öldürülen, istismar edilen yurttaşlar, çocuklar, kadınlar,
işçiler söz konusu olduğunda siyaset dışında bir mesele yoktur. O yüzden
buradan bir kez daha ilan etmek istiyorum ki: Yaşadığımız her şey,
alamadığımız ücret, yiyemediğimiz ekmek, giyemediğimiz mont,
okuyamadığımız okul, gidemediğimiz tatil, sokak ortasında çocuklarının
gözü önünde katledilen kadın, atanamadığı için intihar eden öğretmen,
memleketin bir yerinde din adı altında yaşlı başlı adamlar tarafından
istismar edilen çocuklarımız, kuruyan ırmaklarımız, kesilen ağaçlarımız,
yaşadığımız yaşamadığımız her ne varsa ya siyasetin konusudur ya yanlış
siyasetlerin sonucudur.
O yüzden kurtuluş yılına doğru giderken siyaseti dört beş yılda bir
sandık kurup o sandığa kurmak sananlar, emekçiyi, genci, kadını, yoksulu
o sandık mahali dışında görmeyi istemeyen siyaset esnaflarının
dediklerine bakmayın çağrısı yapıyorum. Onlara aldanmayın diyorum.
Siyaset sandığa sığmaz. 2022’den çıkarttığımız sonuç budur. Siyaset
sandığa sığmaz ve Türkiye İşçi Partisi de sandığı bekleme lüksü
olmayanların partisidir. O yüzden biz bekleyecek bir günü dahi kalmayan
tüm yurttaşları, bugün hemen şimdi diyenleri, zincirleri dışında
kaybedecek hiçbir şeyi olmayanları insanca çok güzel bir yaşam kazanmak
isteyenleri Türkiye İşçi Partisi’yle birlikte mücadele etmeye, gönüllü
olarak görev almaya çağırıyoruz.
“BİZ BEKLEME SÜRESİNİN ÇOKTAN DOLDUĞUNU SÖYLÜYORUZ”
Çocuklar okula aç gitmesin diye sesimizi yükselttik, onlarca demokratik
kitle örgütü, binlerce veli seslerini birleştirdiler en sonunda iktidar
geri adım atmak zorunda kaldı. Talep ettik, direndik vermek zorunda
kaldılar. Bu tarih boyunca böyle oldu. Beklemeyenler, direnenler
kazanıyor, mücadele edenler kazanıyor. Bakmayın siz o zaferden sonra
pastayı kendi önüne çekmeye çalışanlar var. Hiç bunlara kulak
asmayacağız. Başarı direnenlerindir, başarı beklemeyenlerindir. Başarı
bu ülkenin umudu ve inadı eksik etmeyen güzel insanlarınındır. Artık bir
yılın sonuna geldiğimizde şunu söylememiz lazım; Neyi bekleyeceğiz?
Çalışanların enflasyon altında tuzla buz olan asgari ücrete mahkum
edilmesi karşısında mı bekleyeceğiz? Gençlerin umutsuzluktan gözlerinin
feri sönüyor bunu mu bekleyeceğiz? İstanbul Sözleşmesi’nden bir gece
yarısı çekildiler, kadınların her gün sokak ortasında katledilmesini mi
bekleyeceğiz. O çok kutsal saydıkları sandık demokrasisi var ya onu bile
tanımadıklarını şehir şehir gösteriyorlar. Bunu mu bekleyeceğiz? Kürt
illerine kayyum atadıklarında beklediğimiz gibi mi bekleyeceğiz?
Dostlarımız, yoldaşlarımız, arkadaşlarımız dört duvar arasında sıra
kimde bunu düşünmeye mi devam edeceğiz? Tarikatlara, cemaatlere daha kaç
çocuk hayatını geleceğini kaybedecek, bunu beklemeye devam mı edeceğiz?
Biz bekleme süresinin çoktan dolduğunu söylüyoruz.
Seçim bekleme lüksümüz yok, geç bile kaldık diyoruz. Hep birlikte
yurttaş olduğumuz için bu sorunlar bizim sorunlarımız. Hepimizin
sorunları olduğu için hep birlikte mücadele edeceğiz. Ya aydınlığı
seçeceğiz ya karanlığı ya bu ülkenin haramiler tarafından iliklerine
kadar sömürülmesine izin vereceğiz ya da kurtuluşu seçeceğiz. Ya
üzerimizdeki baskının daha fazla artmasını seçeceğiz ya da tüm
yurttaşların özgürce yaşadığı bir ülkenin kurtuluşu için yeniden
kuruluşu için adımlar atacağız. Ya varımızı yoğumuzu bir avuç patrona
peşkeş çekmelerini seyredeceğiz ya da bu ülkenin zenginliklerinden
eşitçe faydalanacağız. Çok zor bir yılı geride bıraktık ama enseyi
karartmak yok, umutsuzluğa yer yok.
“BİZİM 2023 İÇİN HAYALLERİMİZ VAR”
Bizim 2023 için hayallerimiz var. Sadece önümüzdeki yıl için değil. Bu
ülkenin kurtuluşu, geleceği için hayallerimiz var. Bizim ülkemize dair
umudumuz var. İstedikleri kadar sansür yasası geçirsinler tüm
haklarımızı askıya almaya devam etsinler, 2023 ‘kral çıplak’ diyenlerin
yılı olacak. Eşitlik ve özgürlük destanının en önemli adımlarını 2023’te
atacağız. Kaz Dağları’na, İkizdere’ye, Erzin’e, Çambükü’ne ülkenin dört
bir yanındaki çevre mücadelelerinin hepsine selam olsun. 2023 ülkenin
doğasına verilen kasıtlı tahribata son vereceğimiz bir yıl olsun.
2023 ülkemizi saran siyasi kanseri bünyemizden atacak bir yıl olacak.
Biliyoruz kolay olmayacak, yeni yıla girerken büyük ve zor bir mücadele
bizi bekliyor. Ama inanıyoruz ki 2023 ezilenlerin, emekçilerin,
gençlerin, kadınların yılı olacak. 20 yıllık bu kötülük iktidarını
bitirdiğimiz, sömürü düzenine, ahlaksızlığa son verdiğimiz,
Cumhuriyet’in yeni yüzyılında eşitliğin, özgürlüğün, barışın ve adaletin
yolunun açıldığı yeni bir yıl bizi bekliyor.
“TÜRKİYE CUMHURİYET TARİHİMİZİN EN ÖNEMLİ SEÇİMLERİNDEN BİRİNE İKTİDARIN
DEMOKRASİYE AÇIKÇA SALDIRDIĞI KOŞULLARDA GİRİYOR”
Türkiye Cumhuriyet tarihimizin en önemli seçimlerinden birine iktidarın
demokrasiye açıkça saldırdığı koşullarda giriyor. İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanı’nın siyasi yasaklı hale getirilmesi, şu ana kadar
yapılanların yanı sıra büyükşehir belediyesine kayyum atanması
olasılığının güçlenmesi, geçen seçimlerde en yüksek oy alan üçüncü parti
olan HDP’nin kapatılma tehlikesiyle karşı karşıya olması, Anayasa
hükümlerinin, Anayasa Mahkemesi kararlarının, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi kararlarının uygulanmaması, hakkını arayan emekçilere, adalet
isteyen tüm kesimlere dönük kolluk şiddeti, laiklik ilkesinin ayaklar
altına alınması, basına getirilen sansür ve daha niceleri bu saldırının
somut örnekleridir. İktidar seçimlere halkın demokratik haklarına ve
özgürlüklerine saldırarak dahası bir belirsizlik içerisinde gidilmesini
istiyor. Çünkü iktidar başka türlü kazanamayacağını biliyor. Halkın
büyük çoğunluğu haklarına yapılan saldırılardan rahatsız, belirsizlik
istemiyor, samimi bir yan yana gelişten yana. Kendisini her geçen gün
daha da yoksullaştıran, özgürlüklerine darbe indiren bu iktidardan
kurtulmak istiyor.
“CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİNDE TEK ADAM REJİMİNİ YENMEMİZ GEREKİYOR”
Türkiye İşçi Partisi halkın bu çağrısına kulak veriyor. Milletvekili
seçimlerinde her parti kendi politikası ve adaylarına oy isteyecek.
İktidar milletvekili seçimlerini kaybedecek artık Meclis’te çoğunluk
olamayacak. Cumhurbaşkanlığı seçiminde ise tek adam rejimini yenmemiz
gerekiyor. Muhalefetin tüm güçlerini aşağıdaki ilkelere uyacağını
taahhüt eden bir adayda uzlaşmaya ve adayı bir an önce belirlemeye
çağırıyoruz. Bu sorumluluk daveti bize değil halkın büyük çoğunluğuna
aittir. Biz bu davete uyacağımızı, üstlendiğimiz sorumluluğun gereğini
yapacağımızı ilan ediyoruz. Söz veriyoruz Cumhurbaşkanlığı Hükümet
Sistemi’ni belirlenmiş bir takvim içerisinde ortadan kaldıracağını,
Anayasa hükümlerini, Anayasa Mahkemesi’nin, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi’nin kararlarını uygulayacağını, parti kapatmayı ve siyasi
yasakları gündemden kaldıracağını, kayyum uygulamalarına son vereceğini,
ırk, din, dil, cinsiyet, cinsel yönelim ayrımı yapmaksızın herkesin
eşit yurttaşlık hakkını koruyacağını bir akit çerçevesinde taahhüt eden,
yüzünü halka dönmüş ve geniş kitlelerin desteğini almış bir adayın
seçilmesi için bütün gücümüzle çalışacağız. Bu ilkeler için mücadele
edersek kazanırız. Gün sen-ben kavgası yapma zamanı değil, tek adam
iktidarıyla mücadele günüdür. Gün üstlendiğimiz sorumluluğun hakkını
verme günüdür. Biz varız.”