'İktidar, enflasyonla şahlandığımızı övünerek anlatırken...'
"İnsanın düşkünlüğünü, sefaletini bilirdim ama ruh sefaletinin bu kadar karanlığını görmemiştim...''
Karar yazarı Akif Beki:
"Yolsuzluğa kör ve sağır kalanlar,
yoksulluğa gelince çok mu duyarlı?"
"Bodrum'da dudak uçuklatan 7 buçuk milyar liralık gayrimenkul ihalesi, AK Parti milletvekilinin eşine verildi; daha önce de şu şu..."
"2 milyar liralık Ulaştırma ihalesi, Bakan'ın dayısına ulaştırıldı..."
Falanca ballı ihale ise şu bakan yardımcısının kardeşinde kaldıydı...
Filanca bakan da zaten bakanlığa kendi şirketinden şunu satın aldırmıştı...
İsmet Özel'in kulakları çınlasın; bu tür hak yeme iddiaları, sol elle yemek kadar ilgisini çekmiyor bazılarımızın.
Hangisi doğru, hangisi yanlış; aslı astarı ne? Muhafazakâr medyada okuyor musunuz hiç bu haberleri?
Kıldan, tüyden sakalın dinî sevabıyla günahına dikkat kesilenler, rüşvet anlamındaki 'sakal'la ilgilenmiyor. Dönüp bakmıyorlar dahi, ne köpürtmesi!
Sonuçlarından başkasının etkilenmediği, sadece yapanı bağlayan geçişsiz günahların peşine düşüyor, hesabını öbür tarafa bırakmıyor, bu dünyada sormaya kalkıyorlar da...
Sonuçlarından başkasının etkilendiği haram kazanç yeme, adaletsizlik, haksızlık gibi geçişli günahların hesabını bu dünyada sordurmuyor, ahirete bırakıyorlar.
Sanki yöneticileri, ahiretimizi kurtarsınlar diye seçiyoruz; dünya hayatımızı değil.
Ne diyordu, sokak röportajındaki "dindar" pazar esnafı:
Yönetenler çalıyor, yolsuzluk yapıyor, rüşvet yiyorsa ne olmuş! Allah'la onun arasında, hesabını Allah'a verir, bana ne!
Yolsuzluğa kör ve sağır kalanlar, yoksulluğa gelince çok mu duyarlı?
Yeni Şafak'ın Twitter'da dolaştırdığı röportajda, taraftar haykırıyordu:
Ne olmuş yani fakirleştiysek, paramız pula döndüyse, pahalılık varsa; birkaç gün yumurta, bir hafta et yemesen ölür müsün!
İktidar, enflasyonla şahlandığımızı övünerek anlatırken artık peynir de mi yiyemez oldun?
Olsun, aç kalabalilirsin ama eğer vatanseversen ekonomideki kötü yönetimden şikayete ve sızlanmaya hakkın yok.
İktidarın; dış politikada yanlış yaptığını, muhalefetin uyarılarının meğer haklı olduğunu anlaması 10 yıl mı sürdü?
Olabilir. Ebedi küslük olmaz. Ne olmuş yani "darbeci" dediği Emir'le, "katil" dediği Sisi ve Esad'la yeniden "kardeş" deyip sarılıyorsa iktidar!
E "ahmak" dedi diye, 3 yıl sonra İmamoğlu ceza aldı. Kesinleştiğinde başkanlığı düşüyor, siyasetten yasaklanıyor. Ülkenin en büyük şehrinin seçimle gelmiş belediye başkanı, böyle bir sözden dolayı sandık yarışından atılabilir mi? Önü kesilebilir mi? Hani demokrasi, milli irade, hukukun üstünlüğü filan...
Tepki yine aynı; ne olmuş yani! Ortalığı niye velveleye veriyorsunuz, büyütecek ne var! Karar daha kesinleşmedi bile...
Haksız idam kararlarına, ancak infazdan sonra tepki gösteriyoruz demek, öncesinde değil.
Yahu vurdumduymaz fedai arkadaş; ne olursa olsun, yanlış yapılması değil de yalnızca bunun söylenmesi mi senin için sorun? '3Y ile mücadele edilmese de olur' duyarsızlığın, hangi vatan ve millet sevgisine sığıyor?
İktidar; yolsuzlukla, yoksullukla ve yasaklarla mücadele etmese de etmesin, ne mi olmuş yine!
Ne olması gerekiyor peki duyarlılık göstermen için? Daha ne olacaktı, başka ne bekliyorsun?
AHLÂK MI DEDİNİZ!
Anadolu irfanı ve ahlâk denince, akla Nurettin Topçu gelir. Sorgulamama uysallığına, gözü kapalı uymacılığa karşı yazdıklarıyla; "İsyan Ahlâkı" kitabıyla. Ve "İlahî ahlâk, İslam diyarında çoktan gömülmüştür" deyişiyle...
Topçu'nun, öğrencisi Orhan Okay’a mektupları, 2015'te basılmıştı. "Anadolu’dan Hatıralarla Nurettin Topçu’nun Mektupları" adı altında.
151. sayfasındaki şu satırları hatırlatan günlerden geçiyoruz madem... Buyurun, "menfaat kölesi haşereler"e söylediklerini hatırlayalım:
"İnsanın düşkünlüğünü, sefaletini bilirdim ama ruh sefaletinin bu kadar karanlığını görmemiştim.
Ahlâksızlığın ummanı olan bu Şark´ı, yaşadıkça tanıyorum.
Burada insanı fenerle arayanlar, yanılmamışlar.
Yaşanan şekliyle Müslümanlık, Şark´ı bitirmiş. Buraya artık ne ilim girer, ne ahlak; ne de Allah uzanır bunlara…
Bunların önce her şeyi bırakıp insanlık devrine girmeleri lazım."
