Halkın tuttuğu not defterinde iktidarın yaptıkları hep hatırlanacak...
Halkı depremlerde bir başına bırakan iktidar gelen eleştirilere ise, “Deftere yazıyoruz, not ediyoruz” gibi yanıtlar veriyor. Oysa enkaz altında görmezden gelinen halkın tuttuğu not defterinde iktidarın yaptıkları hep hatırlanacak...
Bizim de tuttuğumuz notlar var
Maraş merkezli depremlerin üstünden neredeyse iki hafta geçti. Buna
rağmen hâlâ devletin hiçbir yardım ulaştıramadığı bölgeler, enkaz
altında bir umut da olsa kurtarılmayı bekleyen belki onlarca belki
yüzlerce insan var. Fakat ilk günden itibaren yaptıkları şeyleri
övünerek televizyon karşısında anlatan ancak halkın ‘devlet nerede’
isyanını duymayan yetkililer kendisini eleştirenlere tehdit ve hakaret
yağdırdı...
AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan 7 Şubat günü
Ankara’dayken yaptığı açıklamada “Gün tartışma günü değildir. Günü
geldiğinde şu anda tuttuğumuz defteri de açacağız” diyerek ilk tehdidini
savurdu.
Ardından deprem bölgesinden yaptığı açıklamada ordunun depreme müdahalede gecikmesini eleştirenlere hakaretler yağdırdı. Sonrasında başta Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay olmak üzere televizyon karşısına çıkan her yetkili muhalefeti eleştirerek sözlerine başladı. Son olarak AKP Sözcüsü Ömer Çelik geçen günlerde yaptığı açıklamada "Cumhurbaşkanımıza ve bizlere söylenen sözleri şimdilik not ediyoruz” dedi.
TEHDİTLER, HAKARETLER
Birgün'den Mustafa Kömüş'ün haberinde, İktidarın tüm bu tehdit ve hakaretlerine rağmen halkın da not ettiği
birçok şey yaşandı bu dönemde. Bu dönemde söylenenler ve yapılanlar
şöyle:
• AKP Sözcüsü Ömer Çelik 7 Şubat günü "Cumhur İttifakı
olarak sahadayız. Hem AK Parti Genel Merkezi hem de MHP Genel Merkezi,
milletvekillerimizi ilgili bölgelere gönderdik" açıklaması yaptı.
• AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan ordunun geç müdahalesini eleştirenlere
karşı "Bazı haysiyetsiz, namussuz kişiler kampanya yaparak 'Biz Hatay'da
asker göremedik, polis göremedik' gibi yalan yanlış iftiralar
atıyorlar. Bizim askerimiz şereflidir, jandarmamız şereflidir, polisimiz
şereflidir ama biz bu şerefsizlerin ağzına meze yaptırmayız"
ifadelerini kullandı.
• Erdoğan’ın 23 Şubat 2019’da “144 bin
556 Maraşlı vatandaşımızın sorununu çözdük” ve 24 Şubat 2019’da "İmar
Barışı’yla 205 bin Hataylının sorununu çözdük" dediği ortaya çıktı.
• Birkaç yıl önce yapılan kamu binalarının yıkılmasına rağmen Erdoğan
“Yıkılan binaların yüzde 98’i 99 depreminden sonra yapıldı” dedi.
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati "Sıkıntı sosyal medyadan yayılan
yanlış haberler. Şu anda Urfa'da her şey kontrol altında" diye konuştu.
• Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin Hatay Havlimanı’nın onarımına destek
vermesini eleştiren Fuat Oktay “Hatay Havalimanı'nda onarım devam
ediyor. Devletin yapamayacağını bir belediye mi gelecek yapacak?
Havalimanı yapacak? Siz kimsiniz? Afetzedelerin üzerinden siyaset
yapmaya çalışanlara yazıklar olsun” dedi.
• Yurttaşlar dört bir
ağızdan ‘devlet nerede’ diye haykırırken 7 Şubat günü AFAD Deprem ve
Risk Azaltma Genel Müdürü Orhan Tatar “Bu kadar geniş bir alanda 25 bin
kişinin olduğu arama ekibiyle her yere ulaşmak çok kolay değil ama şu
anda her yer kontrol altında ve her yere ulaşılmış durumda" diyerek
adeta alay etti.
• ‘Devlet nerede’ diye isyan eden yurttaşları
duyunca TRT reklama girdi. TV 100’de spiker mikrofonunu saklamak istedi,
Habertürk’te ‘hiç çalışma yapılmıyor’ denilirken muhabir ‘ekipler çok
güzel çalışıyor’ dedi.
• Halk enkaz altında canıyla
uğraşırken, bir umutla yakınlarının canlı çıkmasını beklerken çok
takipçili hesaplar satın alınıp “Asrın Felaketi” diye algı kampanyası
başlatıldı.
• Memleketi Osmaniye’nin de dahil olduğu deprem
bölgelerine hiç gitmeyen MHP Lideri Devlet Bahçeli, yapılan yardımları
hedef aldı. Bahçeli Meclis grup toplantısında “Devleti bir kenara itip
ahbap çavuş ilişkisi içinde yardım toplanması bizim nazarımızda
yanlıştır. Devletin yetişemediği ne vardır ki 'Ahbapcılar' ve
'Babalacılar' kanat çırpmaktadır? Devlet yok diyen karakter yoksunları,
işbirlikçi sefillerdir. Bunlar baksa da göremez, görse de itiraf edemez”
dedi.
• Halktan her ay milyonlarca liralık faturalar alan GSM
şirketleri, deprem bölgesinde yaşanan kesintiler için hiçbir adım
atmadı. Türkcell hasarlı ev için aboneliğini iptal etmek isteyen
yurttaştan cayma bedeli istedi, faturaları sadece bir hafta ötelediğini
duyurdu.
TWITTER’A KISITLAMA
• Enkaz
altında olan yüzlerce kişiye paylaştıkları gönderiler nedeniyle
ulaşılmasına rağmen Twitter’a yaklaşık 12 saat kısıtlama getirildi. Tam
bu sırada BTK, Twitter yetkilileriyle görüşme gerçekleştirdi.
•
Depremden önce hem TBMM’den AFAD’a kamu kurumlarının hem de meslek
örgütlerinin bölgede oluşacak afette oluşabilecek can kaybı ve hasar
konusunda uyarmalarına hiçbir şey yapılmadı.
• Bütün yardımı
tek elde toplamak isteyenler, gerici vakıf ve derneklerin istediği
bağışları görmezden gelirken AHBAP ve Babala TV gibi kuruluşların
topladığı yardımları hedef gösterdi.
• Günlerce deprem
bölgelerinde halkı yalnız bırakan iktidar düzenlediği kampanyayla kamu
kurumlarını bu gösteriye alet etti. Milyonlarca insanın vergisiyle abat
olan 5’li Çete ‘bağış’ adı altında bu şova katıldı.
• Diyanet
“Depremzedeler evlat edinilebilir mi” sorusuna “Evlat edinenle evlatlık
arasında evlenme konusunda bir sıkıntı yoktur” yanıtını verdi. Kaşla göz
arasında Diyanet’in yetkileri artırıldı, yurt ve cezaevleri gibi
yerlerde irşat faaliyetleri haftada 5 güne çıkarıldı.
• Yaptığı
binalar yıkılan AKP Dulkadiroğlu İlçe Başkanı Şahin Avşaroğlu daha
sonra tutuklansa da ‘Afet yardım masasında görevdeyiz’ paylaşımları
yaptı. AKP Avşaroğlu’nu daha sonra görevden aldı.
• Maraş
Pazarcık’ta koordinasyon merkezi kurulan cem evine günlerce devletten
hiçbir destek gitmedi, sonrasında ise kayyum atanarak yardımlara el
konuldu.
• Osmaniye’de günlerce halkla dayanışma gösteren TKP
üyeleri 'Devleti aciz gösteriyorsunuz, yardım yapamazsınız' denilerek
gözaltına alındı.
• Toplanan yardımlara AKP logosu
yapıştırıldı. Yardım gönderirken bile ‘Cumhurbaşkanımızın talimatıyla’
diyen AKP’li belediye başkanları, deprem bölgesine bile Cumhurbaşkanı
talimatıyla giden bakanlar oldu.
• 17 Ağustos 1999’daki
depremde binlerce canın kurtarılmasını sağlayan TSK, depremlerde enkaz
kaldırma çalışmalarına 3-4 gün sonra dahil edildi. Madenciler de tıpkı
askerler gibi bekletildi. Gerekçe olarak ise ‘uçak yok’ denildi.
• Gönüllüler havaalanlarında bekletildi. Birçok yurttaş enkaz altında
beklerken bir vinç bile gelmediği için hayatını kaybetti. AFAD dışındaki
birçok arama-kurtarma ekibi enkazı kaldırmak için saatlerce uğraştıktan
sonra tam bir can kurtaracakken kovuldu.
• Liyakatsiz atamalar
konuşulurken Karabük Üniversitesi Safranbolu Başak Cengiz Mimarlık
Fakültesi Dekanlığı'na ilahiyat mezunu atandı.
***
İktidar tam bir iflas halinde
Siyaset Bilimci Özgün Emre Koç konuya ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı: “İktidar bir zaaf içerisinde. Deprem nedeniyle bir organizasyon faciası yaşandı. Bu konuda herhangi bir hazırlıklarının olmadığı görüldü. Deprem öncesindeki usulsüzlükler bir yana sonrasında arama-kurtarma faaliyetinde de büyük bir çuvallama ile karşı karşıya kaldık. Özellikle ilk iki üç gündeki müdahale yetersizliği nedeniyle büyük bir toplumsal öfke oluştu. Yaşanan yıkım tablosu karşısında toplumda öfkeyle birlikte bir özgüven patlaması oldu. ‘Başımıza ne gelirse gelsin. Bundan daha büyük bir yıkım yaşayamayız’ düşüncesi oluştu. İnsanlar daha fazla konuşmaya başladı. O yüzden de tehditlerle, baskıyla bu sürecin altından kalkmaya çalışıyorlar. Bir yandan da ilk günden beri arama-kurtarma faaliyetlerini bir kenara bırakıp topluma karşı psikolojik harp uyguluyorlar. ‘Afet çok büyüktü, bizim hatamız değil yaşananlar’ algısı yerleştirmek istediler. İnsanlar enkaz altında can çekişirken bunlar İletişim Başkanlığı’nda kendi lehlerine çevirecek bir sonuç için çalışmaya başladılar. O da yetmedi, seçim için çalışmaya başladılar. Arınç’ın açıklaması da böyle değerlendirilmeli. Bu konuda bir yoklama çektiklerini söyleyebiliriz. Özetle iktidar tam bir iflas halinde. Gerekirse baskıyla ve zorla, gerekirse sandığı gasbederek kurtulma arayışı içerisinde.”