Meclis’te söylenen suç değilse Meclis dışında söylenen nasıl suç oluyor?
Zaten bu ülkede son yıllarda olan biten hiçbir şeyin izahı yok. İzahsız ülke olduk!..
Mehmet Tezkan: 'Sansür seçim kazandırmaz'
İki ay içinde ‘sansür’ konusunu ele aldığım ikinci yazım olacak. Yazının girişinde bu notu düşmemin nedeni şu: Sansür sıradanlaştırılmaya çalışılıyor...
Sansür normalmiş gibi algı yaratılmak isteniyor.
Maalesef…
Sansür
iktidarın sopası yapıldı. Sansür halka ceza kesmenin aracı haline
getirildi. İktidar RTÜK kanalıyla TV’lere ceza veriyor lakin asıl ceza
verilen halk.
Katledilen demokrasi.
Halk sesini duyurmasın, halk olan biteni bilmesin, halk tepki vermesen isteniyor.
Cumhur İttifakı seçimi kazanıp beş yıl daha iktidarda kalırsa olacakları düşünemiyorum. Kuzey Kore gibi olacağımız muhakkak.
Bırakın Halk TV gibi kanalları, muhalefet partilerinin bile sesini çıkaracağını çıkarabileceğini zannetmiyorum.
Ülke biat ve itaat esasına dayalı emir komuta zinciriyle yönetilecektir. Şu anda yaşadığımız ortamın iki kat ağırını düşünün.
Beş yıl daha kalırlarsa özgür TV’leri geçin, sosyal medyayı bile unutun. Tweet attırmazlar.
Erdoğan, kendisini eleştiren deprem bölgesindeki aksaklıkları dillendiren, CHP liderine ‘be ahlaksız, be namusuz, be adi’ diye bağırabiliyorsa…
Bunu kendine hak olarak görüyorsa… Bu tavrı kendisini destekleyenler tarafından alkışlanıyorsa… Beş yıl daha kalırsa olacakları düşünün!
RTÜK Halk TV’ye, TELE 1’e hem para cezası verdi hem de beş gün ekran karatma cezası…
Neden?
Saray
deprem bölgesinden yapılan yayınları beğenmemiş de ondan. Saray
söküğünün ortaya çıkarılmasından rahatsız olmuş da ondan… Bunu açıkça
söyleyecek hali yok. Cımbızlama yaparak, bir cümleye odaklanarak ceza
kesmeye kalktı…
Tamamen hukuksuz…
Nedeni ne geleceğim. Önce siyasi boyutunu bitireyim….
Depremde
böyleyse seçime doğru kim bilir daha neler olacak, neler? Çünkü iktidar
açısından bu seçim varlık yokluk seçimi, ölüm kalım meselesi…
Sadece
iktidarın siyasi kanadı açısından değil. RTÜK için de Diyanet
Başkanlığı için de AFAD için de Kızılay için de Kamu Bankaları’nın
yöneticileri için de bakanlar için de üst düzey bürokratlar için de beka
seçimi!
İktidarda kalabilmeleri için, seçmeni yanlarına çekleri
için, algı operasyonu yaratmaları için, memleketi güllük gülistanlık,
iktidarı muktedir göstermeleri için ellerindeki önemli silahlardan biri
arkalarında hizalanan medya…
Ne deseler ne yapsalar alkışı eksik etmeyen yazarları/çizerleri…
Öteki ne?
Sansür…
Ama unutuyorlar. Sansür seçim kazandırmaz!
Gelelim meselenin hukuki boyutuna. Gerçi anlamsız olacak çünkü memlekette hukuk kalmadı lakin biz varmış gibi davranalım.
TELE1 bugün itibariyle üç gün karardı.
Neden?
Sera Kadıgil’in sözleri yüzünden.
Kadıgil kim?
Milletvekili…
Halk TV’ye hem para cezası hem de beş gün ekran karartma cezası neden verildi?
Ahmet Şık’ın sözleri nedeniyle…
Ahmet Şık kim?
Milletvekili…
Milletvekilinin
hem yasama dokunulmazlığı hem de yasama sorumsuzluğu var. Fikirlerinden
dolayı el süremiyorsun. Milletvekilliği bitince bile, ömür boyu...
O iki milletvekili bu haklarını kullanıyor, canlı yayında çıktıkları kanallarda söyledikleri sözler için kanala ceza kesiyorlar.
Neden?
Bir
daha çıkarılmasınlar diye. Bir milletvekilinin canlı yayında
söylediklerinden dolayı kendini mahkeme yerine koyan RTÜK ceza kesiyorsa
buna ilk itirazı Meclis Başkanı’nın yapması gerekir. Çünkü RTÜK’te
oturan, iktidarın seçtiği bürokratlar aslında milletin vekillerine ceza
kesiyor.
Daha doğrusu millete ceza kesiyor.
Kendilerini mahkeme yerine koyarak Anayasa’yı ihlal ediyorlar.
Anayasa’nın milletvekillerine verdiği konuşma özgürlüğünü dolaylı olarak elinden almaya kalkıyorlar.
Suç olamadan ceza kesiyor. Suç yoksa ceza da yoktur ilkesini ayaklar altına alıyor.
Ama aynı vekiller daha sert ifadelerle Meclis’te konuşuyor.
Meclis TV’de mecburen yayınlıyor. RTÜK kessene ne cezayı? Kapatsana TRT üzerinden yayın yapan Meclis TV’yi…
Meclis’te söylenen suç değilse Meclis dışında söylenen nasıl suç oluyor? Var mı izahı!
Zaten bu ülkede son yıllarda olan biten hiçbir şeyin izahı yok.
İzahsız ülke olduk!