"Sağlık Bakanında belediye başkanlarının telefon numarası yok"
CHP'li Gökan Zeybek, depremler sonrası kurulan Meclis Araştırması Komisyonu’nda adeta isyan etti. AFAD’ın yetersiz kaldığını anlatan Zeybek, “Bu, tutanaklara geçsin: Sağlık Bakanı, Adana Havalimanı'na inmiş olan sivil kurtarma ekiplerinin Hatay'a getirilmesiyle ilgili lojistik konusunda ‘Ya, Mersin Büyükşehir Belediyesi ve Adana Büyükşehir Belediye Başkanlarına ulaşabilir miyiz? Belediye otobüsleriyle havaalanındaki arkadaşlarımızı getirsinler’ dedi. ‘Sizde telefonu yok mu?’ dediğimde ‘Bizde yok’ dedi” ifadelerini kullandı
"Bakanda belediye başkanlarının numarası yok"
Kahramanmaraş merkezli depremlerin
sonuçlarının tüm yönleriyle araştırılması, depreme dirençli yapı
stokunun oluşturulması ve kentsel dönüşüm uygulamalarının etkinliğinin
artırılması için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla
kurulan Meclis Araştırması Komisyonu’nda konuşan TBMM Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu CHP Sözcüsü ve İstanbul Milletvekili
Gökan Zeybek, hükümeti ve AFAD’ı sert dille eleştirdi...
“AFAD, 2020’DE RİSKİ TESPİT EDİYOR ANCAK ÖNLEMİNİ ALMIYOR!”
AFAD’ın sunum gerçekleştirdiği komisyon toplantısında AFAD yetkililerine
ve iktidara seslenen Zeybek, AFAD’ın 2020 yılında yayımlanan kitapçığı
göstererek, “Kahramanmaraş merkezli bir deprem olacak, burada sismik
boşluk çok yüksek. 5 tane bölge belirlenmiş, bunlardan bir tanesi
Kahramanmaraş ve beklenen depremin büyüklüğü; 7,4. yazıyor. Yani
devletin ve AFAD’ın bilmediği bir şey yok. Peki neden bu önlemleri
zamanında almıyorsunuz? AFAD'ın bize anlattığı bütün risk analizleri
çöktü. Ne dediler? ‘İki saatin içinde bütün GSM operatörlerini uydu
üzerinden İletişim Başkanlığının koordinasyonunda, tek bir merkezde
yöneteceğiz ve göreceksiniz hiçbir biçimiyle iletişim çökmeyecek. ’
Peki, çöktü mü sistem? Çöktü. Peki, siz ne yaptınız? Üç tane büyük GSM
operatörüne bir takım para cezaları kesmenin dışında ne yaptınız? Siz bu
Meclis’te, TBMM’deki Deprem Komisyonu’nun üyesi olan milletvekillerini
ve tutanaklara geçtiği için de 85 milyonu kandırdınız” diye konuştu.
“AYAKTA KALAN TEK KAMU BİNASI YOK”
“Başka ne oldu?” diye devam eden CHP Sözcüsü, “’Hastanelerimizin tümü ve
okullarımız 1,5 güvenlik kat sayısına alındı’ dediniz. ‘Bütün
hastanelerimize sismik izolatör koyduk" dediniz ve ‘Bunlarla birlikte bu
yapı güvenlik kat sayısını 1,5'a çıkardık, artık bu tür yapılarla
ilgili hiçbir risk olmayacak’ dediniz. Ya, Hatay'da ayakta kalan bir tek
kamu ve özel hastane kalmadı. 2'nci depremde, 6,4 depreminde
Samandağ'da kesin kabulü yapılmamış olan, yeni Samandağ Devlet
Hastanesi’ni kapattınız” ifadelerin kullandı.
“AFAD BÜYÜK BİR ÇARESİZLİK İÇERİSİNDE!”
AFAD’ın depremlere karşı hazırlık yapmadığını anlatan Zeybek, “Bakın,
özel uçaklarla insanları gönderdiniz, kurtarma ekiplerini, kurtarma
ekipmanlarını nakliye araçlarıyla gönderdiniz, 6 saat Aksaray-Niğde
Otoyolu'nu ulaşıma açamadınız. ‘Kar’ dediniz… Ee, AFAD niye var? En kötü
olasılığa göre plan yapacaksınız, en büyük depreme karşı en olumsuz
koşulları göz önüne alarak plan yapacaksınız. Evet, gece oldu. Evet,
depremin büyüklüğü büyüktü. Evet, kar yağıyordu. Ama siz Hatay'ı
Gaziantep'in, Adana'nın ve Osmaniye'nin kurtarması üzerine bir senaryo
inşa ederseniz bunu da bu Meclis’te bize yutturursanız, kendiniz de bunu
yutarsanız maalesef altında kalırsınız!” dedi.
“AFAD, EKİPLERİ KAZMASIZ-KÜREKSİZ YOLLANDI!”
Depremin birinci günü saat 16.00'dan itibaren Hatay'a gittiğini ifade
eden Gökan Zeybek, “Nasıl olur da uçakla gönderdiğiniz itfaiye aracının
ekipmanlarını İncirlik Hava Üssüne indirirsiniz ve lift yüksekliğini
veremediğiniz için kargo uçaklarından ekipmanlar 6 saat İncirlik
Üssünden indirilip bölgeye ulaştırılamaz? Bir kaos yaşattınız. İncirlik
Üssünde indirdiğiniz kargo uçaklarındaki araç gereç ekipmanları neden
Hatay'a ulaşamadı? Ben ilk gün bölgede İstanbul itfaiyesini buldum.
Ellerinde kürek yok, kazma yok, balyoz yok, hiç bir şey yok. Telefonla
ulaşmaya çalışıyorlar, telefonlar çalışmıyor. Yani 48 saat sonra biz
sabit bir telefondan bir cep telefonu arandığında ancak iletişim
kurulabileceğini çözebildik. Ya, bunu bile yönetemedi AFAD!” diye isyan
etti.
“SAĞLIK BAKANI’NDA BAŞKANLARIN NUMARASI YOK”
Deprem sonrası yurttaşların ülkenin çeşitli kentlerinden bölgeye
geldiğini belirten CHP Sözcüsü, “Ama AFAD bir tek jeneratörü, bir tek
keskiyi, bir tek hiltiyi maalesef ilk 24 saat içinde bölgeye
ulaştıramadı. İstanbul itfaiyesi 397 insanı uçaklarla getirdi. Bakın,
bu, tutanaklara geçsin: Sağlık Bakanı, Adana Havalimanı'na inmiş olan
sivil kurtarma ekiplerinin Hatay'a getirilmesiyle ilgili lojistik
konusunda ‘Ya, Mersin Büyükşehir Belediyesi ve Adana Büyükşehir Belediye
Başkanlarına ulaşabilir miyiz? Belediye otobüsleriyle havaalanındaki
arkadaşlarımızı getirsinler’ dedi. ‘Sizde telefonu yok mu?’ dediğimde
‘Bizde yok’ dedi.” ifadelerini kullandı.
“‘NASIL OLSA İMAR AFFI ÇIKACAK’ ZİHNİYETİ”
Deprem bölgesinde 20 günden fazla incelemelerde bulunduklarını
büyükşehir statüsünde olan ya da merkez ilçelerin dışında, kırsal
mahallelerde ve nüfusu 20 binin altındaki yerleşim yerlerinde, deprem
bölgesinin tamamında "ruhsat almak" diye bir kavram olmadığına dikkat
çeken Zeybek, “Herkes bina yapıyor. Belediye başkanlarına sorduk: ‘Yani
herkes bina yapıyor da siz nasıl bu kenti yönetiyorsunuz?’ Ee, 5 yılda
bir imar afları çıkıyor ve binalar aftan yasallaşıyor. Buradan bir
eleştirim de üniversitelere! Bu ülkede bütün mühendislik fakültelerinin,
bütün teknik üniversitelerin ya da diğer üniversitelerin mühendislik
fakültelerinde hiç bir akademisyen 2017 yılında çıkmış olan, 2018'de
çıkmış olan imar barışıyla ilgili olumsuz tek bir makale olmaz mı? ‘Bu
yanlıştır’ diyen bir tane hoca olmaz mı? Bilime bu kadar aykırı bir
uygulama konusunda nasıl olur da iktidarı eleştirecek tek bir bilimsel
makale yayınlamaz? Biz bilmiyor muyuz ki Büyük Birlik Partisi (BBP)
Genel Başkanı buraya 31.12.2022 tarihinden önce yapılmış olan tüm kaçak
yapıların affedilmesiyle ilgili bir yasa teklifi verdi. Bunu da
biliyoruz” dedi.
“GÖZÜNÜZ AYDIN” TEMALI SEÇİM SLOGANI
AKP’nin imar affı üzerinden reklamlar ve sloganlarla seçim propagandası
yaptığını hatırlatan Gökan Zeybek, “Burada sorumluluğu yapı sahibinin
üstüne bırakıp geriye kalan meseleyi de bir seçim öncesindeki
reklamlarla ‘Kahramanmaraş'ta 145 bin kaçak binayı affediyoruz. Gözün
aydın Kahramanmaraş.’ ‘210 bin tane Hatay'da kaçak binayı affediyoruz.
Gözün aydın Hatay.’ ‘120 bin tane Adıyaman'da kaçak binayı affediyoruz.
Gözün aydın Adıyaman.’ reklamlarına ya bir tek üniversiteden itiraz
gelmez mi ya, böyle bir şey olabilir mi?” diye isyan etti.
“AFAD'IN NE YAPTIĞINI DEĞİL, NEYİ YAPACAĞIMIZI KONUŞMAMIZ LAZIM!”
Depremlerin büyüklüğünü rakamlarla anlatan Zeybek, “Bu yönetilebilir bir
şey olmadığına göre bizim yıkılacak olan, hasar görecek olan, enkaz
altında insanların yaşayacağı bina sayısını hızla azaltmamız gerekiyor.
Bunun için AFAD’ın yapacağı bir şey yok. Onu siyaset tarafı yapacak.
Ülkeyi yönetenlerin, kaynaklarını verimsiz, bir takım önceliği olmayan
yatırımlar yerine en büyük risk kabul edeceği, ulusal güvenlik ve ulusal
bir mesele olarak gördüğü riskli binaların iyileştirilmesi ve
dönüştürülmesi için kaynak ayırması gerekiyor. Cumhurbaşkanlığı
açıkladı, 103 milyar dolarlık bir kayıptan bahsediyoruz, Artı insani
hizmetlerin yapılabilmesi için de bir 130 milyar liralık bir kaynağa
daha ihtiyaç var. Biz bütün Türkiye için 200 milyar dolarlık bir kaynak
ayırmayı başarsak ve her yıl 10 milyar dolarlık bir kaynağı da riskli
yapı stokunun iyileştirilmesine harcasak hem alt yapımızı hem üst
yapımızı hem kamusal hizmet veren binalarımızı hem de yurttaşlara ait
olan binalarımızı yenilemiş oluruz” şeklinde konuştu.
“FAYLARIN ÜZERİNDEKİ YERLEŞİM YERLERİ İÇİN NEDEN ÖNLEM ALMIYORSUNUZ?”
Kahramanmaraş merkezli depremlerin sonuçlarının tüm yönleriyle
araştırılması, depreme dirençli yapı stokunun oluşturulması ve kentsel
dönüşüm uygulamalarının etkinliğinin artırılması için alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırması Komisyonu
CHP sözcüsü ve İstanbul Milletvekili sözlerini Gökan Zeybek sözlerini şu
sorularla noktaladı:
Doğanşehir fayının kırılmasını beklemiyorduk. Şimdi kırıldı. Peki,
Doğanşehir'den sonra o fay nereye gidecek? Malatya'ya mı, Ovacık'a mı?
Peki, buralarla ilgili ne önlem alıyoruz?
Biz neden Yedisu fayının kırılmasını bekliyoruz? Haritalarda da var,
Erzincan-Yedisu hattı. Peki, Bakanlık ya da AFAD Yedisu gibi 2 bin
nüfuslu bir ilçeyi niye taşımıyor? Fay hattının üzerindeyse,
yıkıldığında orada 300-400 kişi risk altında kalacaksa, enkaz altında
kalacaksa neden 2 bin nüfuslu bir beldeyi taşımıyoruz? Ya da fay
hattının tam üzerindeki köy yerleşim yerlerini, 300-500 insanın
yaşadığı, 50-100 kişinin yaşadığı köyleri neden taşımıyoruz? Bununla
ilgili engel nedir?
Yusufeli'ni niye boşalttık? Çünkü baraj bittiğinde şehir su altında
kalacaktı; bunu öngördük, mühendislik bilimi öngördü. Kota aldı, kotun
altında kalan bütün yerleşimler su altında kalacaktı, Yusufeli boşaldı.
Şimdi, Yusufeli 4. ayında suyun altında kaldı. Peki, ne farkı var? Bir
baraj inşaatının sonrasında su altında kalacak bir yerleşim yerini
boşaltmayı ve taşımayı öngören planları yapıyoruz ama fay hattının
üzerindeki yerleşim yerlerini taşıma konusunda hiçbir adım atılmıyor?
Faylar hep aynı yerden kırılıyor hani bazen sürpriz yerler çıkıyor ama
çoğunlukla hep aynı yerden kırılıyor. O zaman bunun üzerindeki şehirleri
taşıyamıyorsak bile küçük köy yerleşimlerini, mühendislik hizmeti
almamış olan yapı stokunu neden taşımıyoruz?
CBS Genel Müdürlüğü bölgenin yıkım raporu konusunda sayısal bir
model geliştirdi mi?
Bu depremde son 10 yılda yapılan binalardan, ya da yapı kayıt
sistemine ya da imar barışıyla sisteme dâhil edilmiş olan binalardan
yüzde kaçı hasar görmüştür?
İstanbul Büyükşehir Belediyesi 2020 yılında çok önemli bilim
adamlarının katıldığı bir deprem çalıştayı yaptı. Kahramanmaraş merkezli
depremden sonra da bu çalıştayına devam etti. Biz Türkiye Cumhuriyeti
devletinde Hükûmete bağlı kurumlar, yerel yönetimlere bağlı birimler
arasında iş birliğini neden sağlayamıyoruz?
Bu konuyla ilgili o toplantıya uzman göndermemek, o toplantılara
yönetici göndermemek ne demek oluyor? oluyor? Deprem gibi bütün toplumu
birleştiren bir meselede bile yerel yönetimlerle merkezî yönetim neden
aynı masanın etrafında bir araya gelerek ortak çalışma yürütemiyor?