Afyon’un yüzde 52’si madencilere ruhsatlandırıldı!

Afyonkarahisar ilinin yüzölçümünün yüzde 52’si IV. Grup madencilik için ruhsatlandırıldı. Tarım alanları, doğal ve arkeolojik sitler ve ormanlar da listede...

Afyon’un yüzde 52’si madencilere ruhsatlandırıldı: ‘Gıda ve su kriziyle karşı karşıya kalınabilir'

SivriSinekCaz

Türkiye’nin önemli su havzalarından biri olan Afyonkarahisar’daki Akarçay Havzası’nı besleyen kaynakların yer aldığı Sultandağları’nda yaklaşık 20 bin dekarlık alanda verilen maden arama ruhsatının iptali için dava açıldı. Çay ve Sultandağı ilçelerine bağlı köylerde yaşayan üretici köylüler ve muhtarlar ile arazi sahibi 143 vatandaşın yanı sıra Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) da MAPEG’e karşı açılan iptal davasında davacılar arasında yer aldı. 

Afyonkarahisar ilinin yüzölçümünün yüzde 52’lik kısmının 100’e yakın maden ve endüstriyel minerali kapsayan IV. Grup madenlere ruhsatlı olduğu bilgisine de yer verilen dava dilekçesinde, “Davalı MAPEG'e yazılacak müzekkere ile de anlaşılacağı üzere, Afyon ve çevresinde IV. grup madenlere ilişkin ruhsat alanı toplamı 1.088,066 hektardır. Bu alan; ihale, arama ve işletme safhalarındaki 1.155 ruhsata bölünmüştür. Yani MAPEG tarafından Afyon'da çalışma alanı olarak nitelendirilen sahaların % 52’si madenlere ruhsatlıdır” denildi.

Ege ve Akdeniz bölgelerinin kesiştiği noktada yer alan Sultandağları, aynı zamanda her iki bölgeyi de besleyen önemli su kaynaklarına sahip. Kuzeyde Akarçay Havzası, güneyde Antalya Havzası’nın yer aldığı Sultandağları’nın Afyonkarahisar sınırlarına giren kesiminde özel bir madencilik şirketine IV. Grup maden arama ruhsatı verildi.

‘Telafisi imkansız zararlar doğmadan durdurulsun'

Afyonkarahisar İdare Mahkemesi’nde açılan iptal davasının dilekçesinde, 2018’de verilen maden arama ruhsatının süresinin 10 Ekim 2025 tarihinde sona ereceği belirtilerek, söz konusu şirketin sahaya girerek sondaj çalışmalarına başlayarak birkaç yerde derin sondaj kuyuları açtığı kaydedildi. Ruhsata ve hukuka aykırı biçimde dere yataklarının dahi değiştirildiği bilgisine yer verilen dava dilekçesinde, telafisi imkânsız zararlar doğacağı gerekçesiyle maden ruhsatının yürütmesinin acilen durdurulması talep edildi.

‘Maden aramada en zarar verici uygulama sondaj'

Maden aramada en zarar verici uygulamaların sondajlama işlemleri olduğu görüşüne yer verilen dava dilekçesinde, bilimsel çalışmalara da atıf yapılarak şöyle denildi: “Arama sondajlarında, yüzlerce sondaj kuyusundan toplamda binlerce ton kirletici ve zehirli çamur, doğrudan bu yeraltı su haznelerine basılmaktadır. Bu kadar zehirli çamur, fay kırıkları boyunca geniş alanlarda, yer altı su haznelerine karışarak kaynak sularını içilmez ve kullanılmaz hale getirmektedir. Birbirinden bağımsız yeraltı suyu haznelerinin (akiferler) delinerek iyi su ile kötü suyun birbirine karışmasına neden olması sondajlamanın olumsuz etkisinin yıllarca sürmesine neden olur. Sondajlama sırasında yapılan patlatmalar yeraltındaki çatlak/mağara sistemini bozulmasına, çökmelere, suyollarının değişmesine, suyun derinlere kaçmasına ve hatta 2.5-3 büyüklüğünde sarsıntılara sebep olur.

Tescilli kirazların yetiştirildiği ve ihraç edildiği bölgede aynı zamanda tarım faaliyetleri, arıcılık ve hayvancılık yapılıyor. Dilekçede, "Oldukça verimli tarım topraklarını barındıran bir bölgede yeni bir maden sahası açılmak üzere, doğa, insan ve canlı üzerinden rant elde etmek isteyen özel bir şirkete maden arama ruhsatı verilmesi, akla, bilime, hukuka açıkça aykırıdır ve hiçbir şekilde kabul edilemez bir durumdur” görüşüne yer verildi.

‘Gıda ve su kriziyle karşı karşıya kalınabilir'

Yöre halkının ekonomik kriz yüzünden güç koşullarda üretim yapmaya çalıştığının da altı çizilen dava dilekçesinde, madencilik yıkımından dolayı su ve gıda krizi ile yüzleşmek zorunda kalınabileceğine vurgu yapılarak projenin yaratacağı risklere dikkat çekildi.

Köylerin yaşam alanını da etkileyecek

ÇED sürecinden muaf tutularak arama çalışması yürütülen sahanın barındırdığı zengin biyolojik çeşitlilik ile madencilik faaliyetlerine kurban edilip kefen biçilemeyecek kadar önemli olduğu vurgulanan dilekçede, “bereketli geniş ovalarında sulu tarım, mera ve yaylalarında büyükbaş ve küçükbaş hayvancılık, ormanlarında arıcılık yapılabilen, coğrafi olarak tescilli kiraz ile azımsanmayacak ölçekte vişne üretilip ihraç edilerek ülkeye döviz girdisi sağlayan bir bölgede, 4-5 köyün yaşam alanlarının çok yakınında yer alan ve yerel halk tarafından kutsal sayılan Gelincik Ana Tepesi’nde maden arama sondajı yapılması ve bulunacak madenin çıkarılmasının planlanması akıl alır bir durum değildir” görüşüne yer verildi.

 Yusuf  YAVUZ/sol - Haber

➽ Paylaş:

➽ Gözden Kaçırmayın... ➽ Bunları Okudunuz mu?..

“AKP karanlığının erişim yasağı ile engellediği SivriSinekCaz'a ücretsiz Opera VPN ile kolay ve sorunsuz erişebileceğinizi biliyormuydunuz?..”
Okurlara..
.com/img/a/