Can Atalay’ın avukatları: 'Kısa kararı uygulayın, tahliye edin'
Can Atalay’ın avukatları: Kısa kararı uygula... "Antetli kağıda büyük harfle yazıldı..."
Can Atalay’ın avukatları:
'Kısa kararı uygulayın, tahliye edin'
Anayasa Mahkemesi’nin, hakkında ikinci kez “hak ihlali” kararı vererek, tahliyesinin gerektiğine hükmettiği TİP Milletvekili Can Atalay’ın avukatları, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne “derhal tahliye” başvurusu yaptı.
Dilekçede, mahkemenin, AYM kararının uygulanmasını adliyede bekleyen avukatlara, “AYM’nin gerekçeli kararından sonra karar verilecek” diye haber gönderdiği belirtilerek, “AYM’nin gerekçeli kararının beklenmesine gerek yoktur. Kısa karar uygulanmak zorundadır. Mahkeme üyeleri suç işlemektedir” denildi.
“Gerekçeli kararı görelim” açıklaması yapan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a da tepki gösterilen açıklamada, TİP milletvekili Atalay için “düşman ceza hukukunun uygulandığı” vurgulandı. Dilekçede, mahkemenin anayasaya uyarak, Atalay’ın derhal tahliyesine karar vermesi talep edildi.
Gezi davasında 18 yıl hapse mahkûm edilen ama AYM’nin
milletvekili seçilmesi sebebiyle hakkındaki yargılamanın durdurularak
tahliyesine karar verilmesi gerektiğine hükmettiği Atalay’la ilgili
belirsizlik sürüyor.
Yerel mahkeme ve Yargıtay’ın kararını
uygulamaması üzerine AYM, geçen hafta, Atalay’la ilgili olarak ikinci
kez hak ihlali kararı verdi ve gereğinin yapılması için dosyayı Gezi
davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. Mahkeme, şu
ana kadar dosyayı görüşmedi. Atalay’ın avukatları Fikret İlkiz, Akçay
Taşçı ve Deniz Özen, haftasonu mahkemeye yeni bir tahliye dilekçesi
gönderdi.
"Yeniden başvuruyoruz, belki yararı olur"
Dilekçede, şu ifadeler kullanıldı: "21
Aralık 2023 tarihinde yaptığımız başvuru ile Anayasa Mahkemesinin kısa
kararının yerine getirilmesi için İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine
başvuruda bulunduk. Dilekçemize Anayasa Mahkemesi kısa kararını da
ekledik. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi bu başvurumuz konusunda bu
dilekçe yazılana kadar hiçbir karar vermedi. Bir başka anlatımla karar
verme gereği bile duymadı. 22 Aralık 2023 Cuma günü karar verilmedi. 23
Aralık ve 24 Aralık günleri ise zaten tatil ve mahkemeler kapalı! Kime
tatil; dışarıdakilere. İçerideki Milletvekili Can Atalay ise halen
mahpus ve tutsak… Ama AYM kararının uygulanması için karar verilmesi onu
ilgilendiriyor. Mahpusluk halinin sona erdirilmesi ve bulunduğu
cezaevinden salıverilmesi hakkında verilecek kararın bile tatil
günlerine denk gelmesi acaba nasıl bir yargının üretimi! 22 Aralık 2023
tarihinde dahi karar vermeyen İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine kısa
bir dilekçe vererek kararın yerine getirilmesini istemiştik.
Bu
talebe itibar etmeyen Mahkemeye bir kez daha başvuruyoruz. Belki yararı
olur. Bu başvurumuzda yeni hiçbir şey söylemeyeceğiz. Ama yine de
hukuka olan bağlılığımız yüzünden başvuruyoruz. Belki de nafile gözüken
çabalarımıza bir yenisini daha eklemiş olacağız. Bu defa uzun yazacağız.
Çünkü İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi kısa kararları uygulamıyor ve
kısa yazılan dilekçelerdeki talepleri yerine getirmiyor.
"Uzun yazalım, belki tahliye edilir"
Bir saat, bir
dakika, bir gün, bir hafta dahi geçirilmeden, beklenmeden ve hemen
Anayasa Mahkemesinin iki kararının da “derhal” ve “hemen” uygulanması
gerekirdi. Uzun yazalım, belki etkisi olabilir. Belki AYM kararı yerine
getirilir. Anayasa Madde 148 veya 153’ten hiç bahsetmeyelim, çünkü
yazsak bile okunmuyor! Kanundan bahsedelim, belki okunur.
30.
03.2021 kabul tarihli 6126 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanun Madde 50 gereğince; temel haklardan
birinin ihlal edildiği iddiasıyla yapılan bireysel başvuru nedeniyle AYM
tarafından esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal
edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi
hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir.
Tespit edilen ihlal bir mahkeme
kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için
yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir.
Yeniden
yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal
kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde
mümkünse dosya üzerinden karar verir. Verilmiş olan karar AYM’nin
internet sayfasında yayımlanır. Bu kararlardan hangilerinin Resmî
Gazetede yayımlanacağına ilişkin hususlar İçtüzükte gösterilir.
"Mahkeme, kanunu uygulamıyor"
Kanun böyle diyor. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Anayasa ve kanunu uygulamıyor. Bekliyor; AYM’nin gerekçeli kararı yayımlansın diyor. AYM’nin ilk kararında da hiçbir dilekçemize yanıt vermemiş, beklemişti.”
"Antetli kağıda büyük harfle yazıldı"
Dilekçede, Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının uygulanmadığı Şahin Alpay ve Mehmet Altan dosyalarıyla ilgili yaşananlar ve sonuçta bu kararların nasıl uygulandığı anlatılarak şöyle devam edildi:
“Anayasa mahkemesinin kısa kararı nedir? İçtüzük hükümlerine göre; Anayasa Mahkemesinin İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen “kısa kararı” Anayasa mahkemesi Başkanı ve tüm üyeleri tarafından imzalanmıştır. Kararlar, Anayasa mahkemesinin amblemini taşıyan kâğıtların bir yüzüne yazılır ve her sahifesi Mahkemenin mührüyle damgalanır. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi kısa karardaki imzaları tanımıyor, dikkate almıyor. Karşı oy görüşü veya farklı ya da ek gerekçeleri olan üyeler 15 gün içinde görüşlerini sunarlar. Başvurucu avukatları olarak değerlendirmemize göre; “OYBİRLİĞİ” ile karar verilmiş olduğu çok açıktır ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmıştır. AYM kısa kararı dikkat çekici bir okumaya sahiptir ve herkes tarafından hemen görülebilecek özelliklere sahip olarak kaleme alınmıştır. Anayasa Mahkemesi amblemini taşıyan kâğıda yazılmış ve Genel Kurul üyeleri tarafından imzalanmıştır. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi BÜYÜK HARFLERLE yazılı OYBİRLİĞİ kararını yok sayıyor. Kararın gerekçesini beklediğini açıklıyor. Böylece Anayasa Mahkemesinin “kısa kararını” dikkate almayacağını ifade etmiş oluyor.
“Mahkeme suç işliyor”
22
Aralık 2023'de İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi başkan ve üyeleri
hiçbir avukatla görüşmeyi kabul etmiyor. Avukatlar 22 Aralık 2023
tarihinde öğlene kadar mahkeme kapısında bekletiliyor. 22 Aralık 2023
tarihinde İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanının Çağlayan
adliyesine gelmesinden sonra Mahkeme Başkanı tarafından kaleme not
bırakılıyor. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Resmî Gazetede
yayımlanacak olan AYM kararını bekleyeceklerini, “gerekçeli kararı”
“okuduktan” ve kendilerine gönderildikten sonra karar verileceğini
Mahkeme kalemine bıraktığı notla avukatlara söylüyor.
İstanbul
13. Ağır Ceza Mahkemesi böylece Anayasa Mahkemesinin kısa kararını
uygulamayacağını ve gerekçeli AYM kararının bekleneceğini kamuoyuna
açıklamış oluyor. Açıkladığı gibi oluyor anlaşılan; Mahkeme karar
vermiyor. Mesai saati sonunda kapılarını kapatıyor... Açıkça İstanbul
13. Ağır Ceza Mahkemesi hakimleri suç işliyor. Açıkça Can Atalay
cezaevinde ne kadar kalırsa ne kadar daha “tutulan” / “tutsak” olarak
tutulabilirse “o kadar iyidir” anlayışıyla infaz sürdürülüyor.
“Düşman ceza hukuku”
Bu
halin sürdürülmesi düşman ceza hukuku anlayışını getirmeye çalışan bir
zihniyetin sonucudur. Böyle bir uygulama yargının uygulaması olmaması
gerektiği halde, oluyor! Mahkemeler yargılama yapar. Karar vermemekle
infazı durdurulması gereken bir milletvekili hakkında karar vermeyerek
Anayasaya aykırı davranamaz, hukuku ihlal edemez, kanunlara aykırı
davranamaz.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi yargıçları Anayasa
Mahkemesinin 21.12.2023 tarihli kararı aynı gün Mahkemeye gönderildiği
halde, Tarafımıza 21.12.2023 günü Anayasa Mahkemesinden telefonla
Anayasa Mahkeme tarafından kararın Mahkemesine gönderildiği bildirildiği
halde 21.12.2023 tarihinde Saat 15.30’dan sonra İstanbul 13. Ağır Ceza
Mahkemesi AYM kararını uygulamıyor, karar vermiyor ve böylece
milletvekilinin hapishanede kalmasının sürdürülmesine neden olunmasını
hiç gözetmiyor! Anayasa Mahkemesi kararına rağmen hak ihlali sürüyor.
“Bekletilmesi suçtur”
Kısa
karar üzerine karar vermemek şu demektir: Can Atalay’ın Anayasanın 19.
Maddesinde yazılı kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı açıkça ihlal
edilerek suç işlenmekte ve Anayasa Mahkemesinin 25 Ekim 2023 tarihli Can
Atalay (3) kararına uyulmadığı için suç işlemeye devam edildiği çok
açıktır demektir. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin, AYM kararını
(kısa karar veya gerekçeli karar) artık her ne sebeple olursa olsun, her
ne amaçla olursa olsun Yargıtay 3. Ceza Dairesine gönderme hak ve
yetkisi yoktur.
Anayasa Mahkemesi kararını yorumla hak ve yetkisi
yoktur. Kısacası, hukuka aykırı önceki kararı ile neden olduğu ikinci
hak ihlalinden (aslında) doğrudan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi ve
Mahkemenin hakimleri sorumludur. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi 25
Ekim 2023 tarihinden beri suç işlemeye devam etmektedirler. Daha
önemlisi 21.12.2023 tarihinde Can Atalay hakkında karar vermemek
suretiyle, Anayasa Mahkemesi kararını uygulamamakta ve dolayısıyla; kişi
özgürlüğü ve güvenliğini ihlal etmeye devam etmektedir. Sadece İstanbul
13. Ağır Ceza Mahkemesi mi?
“Savcılık da sorumlu”
İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasa Mahkemesinin 21.12.2023 tarihli
(2023/99744 B.B) Ş. Can Atalay hakkındaki oybirliği ile verilmiş ihlal
kararından “haberdar” ve “bilgi sahibi” olduğu halde kararın
uygulanması, infazın durdurulması ve cezaevinden salıverilmenin
sağlanması için hiçbir şey yapmıyor. Sessizce duruyor. Varsayın ki
gerekçeli karar geldi, okundu, karar gereği yerine getirilmek üzere
işlemler başlatıldı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi İstanbul C.
Başsavcılığından Anayasa Mahkemesi kararı için “görüş” istedi. Görüş
istenmesine hiç gerek olmadığı halde Mahkemenin böyle bir talebi
olduğunu varsayalım...
İstanbul C. Başsavcılığı tıpkı Yargıtay 3. Ceza Dairesinin kararı gibi “görüş” bildirecektir.
“HSK’ya da gönderildi”
Anayasa
Mahkemesi bütün bu nedenlerle ikinci hak ihlali kararında kararın bir
örneğini Hakimler Savcılar Kuruluna gönderme gereği duymuş ve bu yönde
karar vermiştir.
Neden acaba? Mutlaka haklı ve hukuki ve adaletli bir nedeni vardır görüşündeyiz.
Umarız
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi üye hakimleri hakkında Hakimler ve
Savcılar Kurulu herhangi bir başvuru beklemeden “re’sen” harekete geçer
ve soruşturma açar! Hukuk, adalet ve kanun böyle söylüyor. Ama HSK böyle
bir soruşturma açmayacaktır.
Kamuoyuna kendilerinin açıkladığı
ve HSK web sayfalarında yer alan hakimlerin etik ilkelerine aykırı
davranacaktır. Sözümüz; söyleyecek sözleri kalmayan yargının ve
yürütmenin hukuka dönmesi ve hukukun üstünlüğünün var olduğunu
kanıtlaması ve sadece göstermesini beklemekten ibarettir ve aslında bu
sözlerimiz saflıktan ibarettir. Suya yazılan yazılardan ibaret
olmadığını bildiğimiz “hukukun üstünlüğü” kavramının anlamı adalet ve
vicdanın üstünlüğüne inanan laik, sosyal ve demokratik hukuk devletinin
temelidir. Bu temel çürürse ve çürütülürse çöker ve hepimiz altında
kalırız!"