Erdal Eren mezarı başında anıldı
Emek Partisi (EMEP) üyeleri, 12 Eylül askeri cuntası tarafından 17 yaşındayken idam edilen Erdal Eren’i idam edilişinin 43. yılında bugün Karşıyaka Mezarlığı’ndaki mezarı başında andı...
Erdal Eren mezarı başında anıldı
EMEP Gençlik Kolları'ndan Bilgesi Kiper,
"Erdal’ın idamı ile cezalandırılmak istenen Türkiye gençliğinin örgütlü
gücü, talepleri, geleceğine sahip çıkma iddiasıydı. Bugün de bu
mücadele, Erdalların bayrağını taşıyanların elinde, parasız, bilimsel,
demokratik eğitim talebi için birleşen gençlerle, eşit ve özgür bir
dünyanın özlemiyle sosyalizm saflarında birleşenlerle büyüyor” dedi.
Ankara 78’liler Derneği Başkanı Hüseyin Esentürk ise, "Biz diyoruz ki,
43 yıldır 12 Eylül darbesi devam ediyor. Yeniden tahkim edilerek, eksik
yanları tamamlanarak devam ediyor. Şu ülkenin haline bakın, 12 Eylül'ü
aratıyor mu" diye konuştu.
EMEP üyeleri, bugün 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından 13 Aralık
1980'de yaşı büyütülerek idam edilen Erdal Eren (17) ile Sinan Suner ve
Ercan Koca'yı Karşıyaka Mezarlığı’nda andı.
EMEP Gençlik Kolları'ndan MYK üyesi Bilgesi Kiper yapılan basın
açıklamasında şunları kaydetti:
"ERDALLAR, BAĞIMSIZLIK, DEMOKRASİ, SOSYALİZM MÜCADELESİNDE BULUŞMUŞTU"
"Erdal Eren, 43 yıl önce sermaye darbesi tarafından katledildi.
Gençliğin, emekçilerinin sesinin dört bir yandan meydanlara ulaşmasının
karşısına asker postalları dikilmişti. Gençliğin kendi değişitirici
gücünü fark etmesinin, iradesini emekçi sınıfın mücadelesiyle
birleştirip bilimsel sosyalizm saflarında birleşmesinin sembollerinden
birisi Erdal Eren’di. Erdal’ın idamı ile cezalandırılmak istenen Türkiye
gençliğinin örgütlü gücü, talepleri, geleceğine sahip çıkma iddiasıydı.
Erdallar, içerisinde yaşadıkları haksız, hukuksuz sistemi değiştirmeye
cüret ederek yola çıkmış, bağımsızlık, demokrasi, sosyalizm
mücadelesinde buluşmuştu. Bugün de bu mücadele, Erdalların bayrağını
taşıyanların elinde, parasız, bilimsel, demokratik eğitim talebi için
birleşen gençlerle, eşit ve özgür bir dünyanın özlemiyle sosyalizm
saflarında birleşenlerle büyüyor.
"BUGÜN ÜNİVERSİTE GENÇLİĞİ, BARINAMIYOR, BESLENEMİYOR, NİTELİKLİ EĞİTİM
ALAMIYOR"
Erdalların mücadelesi, sermayedarların egemenliğinin insanlığın tüm
birikimini kendi karları için kullanmasına karşı, emekçilerin emeğinden
alınanların burjuvazinin cebine girmesine karşıydı. Bugün bu sömürü
düzeni devam ediyor. Tek adam yönetimi, bütün ekonomi plan ve
programlarında emekçilerin cebinden aldıklarını vergi aflarıyla,
teşviklerle sermayedarlara veriyor. Bütçe planlarında Türkiye
gençliğinin uğruna sokaklara döküldüğü barınma, beslenme gibi temel
ihtiyaçların karşılanmasına dair tek bir kalem bulunmazken, sermayenin
ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik onlarca plan yapılıyor. Bugün
üniversite gençliği, barınamıyor, beslenemiyor, nitelikli eğitim
alamıyor. Binlerce genç geçimini sağlayabilmek için okurken çalışmak
zorunda. Lise gençliği geleceğini göremez halde. Meslek liseli gençler
ucuz iş gücü cenneti olarak değerlendiriliyor. Atölyelerden, üniversite
sıralarına gençliğin tüm ihtiyaçları ve talepleri görmezden gelinirken
sermayedarlar ihya ediliyor.
"GENÇLİĞİN BULUNDUĞU ALANLARDA KENDİ KARAR MEKANİZMALARIYLA İRADESİNİ
ORTAYA KOYDUĞU TÜM ALANLAR BASKI VE SALDIRILARLA KARŞI KARŞIYA"
Tek adam yönetiminin büyüttüğü sermaye grupları da dünyanın her yerinde
savaş politikalarını araç edinerek karına kar katan büyük
emperyalistlerin güdümünde çalışıyor. Savaş politikalarının
derinleşmesine hizmet ediyor. Bir taraftan Filistinliler için gözyaşı
döküp mitingler düzenlerken, bir taraftan da Gazze’nin başına düşen
mermiler için gerekli çelik üretimini Türkiye’de yapıyor. İsrail’e de bu
çeliği gönderiyor. Ticaret anlaşmalarını devam ettiriyor. Sevkiyatlar
devam ediyor. Ticaret hacmi büyüyor. Yüzde yüze varan vergi indirimi ve
milyonlarca liralık teşvikle silah şirketleri büyütülüyor. Türkiye
gençliği işte böyle bir ikiyüzlülüğün, böyle bir savaş cenderesinin
içerisinde. Emekçilerin ürettiklerinden sermayedarların cebine devlet
teşvikleriyle aktarılanlar, yanıbaşımızdaki halkların başlarına silah
olarak yağıyor. Buna da ‘Güçlü Türkiye’ deniyor. Tüm bunlar olurken
üniversite gençliği KYK yurtlarında ölmeden barınmaya, üniversite
yemekhanelerinde zehirlenmeden beslenmeye çalışıyor. Eğitim almak için
dirseklerimizi çürüttüğümüz üniversite sıralarında geleceksizliğimiz
yazıyor. Gençliğin bulunduğu alanlarda kendi karar mekanizmalarıyla
iradesini ortaya koyduğu tüm alanlar baskı ve saldırılarla karşı
karşıya.
Mücadeleyi emekçi sınıfın mücadelesiyle birleştirmek, bilimsel
sosyalizmin saflarında örgütlenmek, komünist gençler olarak mücadelenin
önderliğine soyunmak, koşullar ne olursa olsun geleceğe nasıl bir mesaj
bırakacağını düşünerek yaşamak Erdal Eren’in, Sinan Suner’in, Ercan
Koca’nın bıraktığı mirastır."
"CAN ALMAYA, KAN DÖKMEYE, HAKLARIMIZI GASP ETMEYE DEVAM EDİYORLAR"
Ankara 78’liler Derneği Başkanı Hüseyin Esentürk ise şunları söyledi:
"Onu idam edenler, onu katledenler hala varlıklarını sürdürüyor. Biz
diyoruz ki, 43 yıldır 12 Eylül darbesi devam ediyor. Yeniden tahkim
edilerek, eksik yanları tamamlanarak devam ediyor. Şu ülkenin haline
bakın, 12 Eylül'ü aratıyor mu? Cezaevleri bilim insanları, öğrenciler,
öğretmenler, siyasiler tarafından dolduruluyor. Kıblesi 6. Filo ve Beyaz
Saray olan, dini imanı para olan, soyguncu, vurguncu, depremi ranta
çeviren, pandemiyi fırsata çeviren bir bela başımıza geldi ve devam
ediyor. Buna karşı yapmamız gereken şey mücadele etmek. Özelleştirmelere
bakın, emekçilerin haklarının gasbına bakın. 12 Eylül devam etmiyor mu
sizce? Bir taraftan darbelerden beslenen ve darbeleri Allah'ın lütfu
olarak değerlendiren bir anlayış var karşımızda ve beslendikleri
darbelerin, onlara ulaşan hortumunu, besin kaynaklarını kesmek
devrimcilerinin boynunun borcu olmalıdır. Diğer taraftan egemenler,
kirli tarihine sığınarak can almaya, kan dökmeye, haklarımızı gasp
etmeye devam ediyorlar. Bizim çağrımız şudur: geçmişimizde direnme
kültürünü, direniş kültürünü, birlikte mücadele kültürünü yaşamlarımıza
geri çağırmak, Erdal olmak, Deniz olmak, Mahir olmak, İbrahim olmak
gerekir diye düşünüyoruz."
CHP'DEN DE ANMA PROGAMI
CHP Ankara İl Örgütü, bugün 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından 13
Aralık 1980'de yaşı büyütülerek idam edilen Erdal Eren’i (17) ölümünün
43'üncü yılında Ankara Karşıyaka Mezarlığı'ndaki mezarı başında andı.
CHP üyeleri, Erdal Eren'in mezarlığına karanfil bırakırken, CHP Ankara
İl Başkanı Ümit Erkol, şunları söyledi:
"EŞİTLİK VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİNİ YARIDA BIRAKMAYACAĞIZ"
"Sevgili dostları, arkadaşları bugün Erdal Eren'i anmak, unutturmamak
için buradayız. Ama kuşkusuz unutulmaması gereken 12 Eylül Askeri
Darbe'nin Türkiye'de yarattığı tahribat, Türkiye'de yarattığı acılar...
Ne zaman bu ülkede emekten, özgürlükten yana bir yükseliş olsa ne zaman
bu ülkede sol partilerin iktidar olma olasılığı olsa bir kumpas ortaya
konuluyor. Bu kumpas bazen daha küçük bir kumpas oluyor bazen de 12
Eylül Askeri Darbesi gibi etkisi onlarca yıl sürecek binlerce aileyi
acılara boğan, milyonlarca insanı cezaevlerine gönderen bir kumpas
oluyor. 12 Eylül Askeri Darbe'si bu ülkede yarattığı tahribatla,
yarattığı acılarla asla unutulmayacak. Kenan Evren ve arkadaşlarını ve
bu darbenin planlayıcı olduğu gün gibi ortada olan ABD ve büyük küresel
güçleri asla unutmayacağız. Asla eşitlik ve özgürlük mücadelesini yarıda
bırakmayacağız ve yine bir şairin dediği gibi yeryüzü aşkın yüzü olana
dek mücadele etmeye devam edeceğiz. Erdal Eren gibi kaybettiğimiz
yoldaşlarımız mezarında huzurla uyusun."
"ÜLKEMİZ İÇİN MÜCADELE EDECEĞİZ"
Erdal Eren'in okuduğu Ankara Yapı Meslek Lisesi'nden öğretmeni olan
Satılmış Gülhan da şunları dedi:
"Aynı odada yattığım arkadaşım öldürüldü. Denizlerin aynı dönemin
öğrencileri. Bu kadar kurban yeter. Herkes bir şeyin peşinde siyasette.
Siyaset açık değil, dürüst değil, namuslu değil. Bireysel yolda hepimiz
mücadele etmek zorundayız, ülkenin insanı için, geleceğimiz için,
çocuklarımız için mücadele etmek şart. Ülkemiz için mücadele edeceğiz.
Siyasi partiler, sokağı bıraktı. Sandık başını bıraktı. Siyasal
hareketler; ilçelere kapanmışlar, ilçelerden dışarı çıkamıyorlar."