'Soysuz Süleyman'a getiren kurye kişi eski Ankara Emniyet Müdürüdür..."
"Beni gözaltına aldırma talimatını veren 'soysuz' daha sonra kokainci, kumarcı, kara paracı, şantajcı Hüsnü Falyalı'dan milyon dolar almıştır; parayı Hüsnü Falyalı'dan alıp 'Soysuz Süleyman'a getiren kurye kişi eski Ankara Emniyet Müdürü Servet Yılmaz'dır..."
Faysal Söylemez: "Süleyman Soylu, Halil Falyalı'nın kardeşinden para aldı"
Ankara Emniyet Müdürü Servet Yılmaz'dır. " 19 Ocak 2024 Faysal Söylemez: Süleyman Soylu, Halil Falyalı'nın kardeşinden para aldı Halil Falyalı ve şoförü Murat Demirtaş'ın Kıbrıs’ta öldürülmesine ilişkin davanın onuncu duruşması İstanbul'da görüldü.
Eski İçişleri
Bakanı Süleyman Soylu'nun Hüsnü Falyalı'dan para aldığı, "kurye"liğini
ise eski Ankara Emniyet Müdürü Servet Yılmaz'ın yaptığı iddia edildi.
Duvar'dan Ferhat Yaşar'ın haberine göre, Çağlayan Adliyesi 36’ncı Ağır
Ceza Mahkemesi’nde devam eden duruşmaya, tutuklu yargılanan sanıklar
Mustafa Söylemez Antalya S Tipi Kapalı Cezaevi'nden, Cengiz Şener Bodrum
S Tipi Kapalı Cezaevi'nden, Ender Yıldız İzmir 2 No'lu Yüksek
Güvenlikli Kapalı Cezaevi'nden Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi
(SEGBİS) üzerinden duruşmaya katıldı.
İzmir 1 No’lu F Tipi Yüksek
Güvenlikli Cezaevi’nden tutuklu olan Abdurrahim Çelik ve Mehmet Faysal
Söylemez duruşma salonunda hazır bulundu.
Duruşmada savcı, Mehmet Faysal Söylemez ve Mustafa Söylemez'in
'tasarlayarak kasten öldürme' ve 'suç işleme amacıyla örgüt kurma ve
yönetme' suçlarından iki kez ağırlaştırılmış müebbet ile 6'şar yıldan
12'şer yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istediğini yineledi. Ender
Yıldız, Abdurrahim Çelik, Cengiz Şener, Metin Süs'ün ise 'tasarlayarak
kasten öldürmeye yardım' ve 'suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye
olma' suçlarından 33'er yıldan 46'şar yıla kadar hapisle
cezalandırılmasını talep ettikleri mütalaasını tekrar etti.
Hakim hakkında suç duyurusu
Mehmet Faysal Söylemez’in avukatı Coşkun Atılgan, mahkeme başkanını
'görevi kötüye kullanmak' iddiasıyla HSK’ye şikayet ettiğini söyledi.
Atılgan, “Karar veremezsiniz. Katıl dışarda. Katil, Ulvi Umutlu. Beni
öldürecekler. İki çocuğum var. Eğer öldürülürsem sorumlusu sizsiniz”
dedi.
"Kimseyi tanımıyorum"
Mehmet Faysal Söylemez, duruşma salonunda hazır edildi. Savunma
yapmayacağını belirten Söylemez, “Bu konuşmayı mahkeme heyetine yönelik
yapmıyorum, bu bir savunma değildir, bu konuşma toplumu ve kamuoyunu
bilgilendirme amaçlıdır. Dünyanın en zor işi, var olmayan bir şeyin
varlığını ispatlamaya çalışmaktır. Bu davada benden istenen tam da
budur. Sizlere dosyadaki durumumu anlatayım; hayatım boyunca Kıbrıs'a
hiç gitmedim. Hayatım boyunca hiç gazinoya gidip kumar oynamadım Hayatım
boyunca uyuşturucu kullanmadım, satmadım. Hayatım boyunca kara para
aklamadım. Hayatım boyunca hiç kimseye şantaj yapmadım. Bunları yapmamış
biri olarak Halil Falyalı denen şahsı tanımam mümkün değildir.
Kendisini kesinlikle tanımıyorum. Kendisinin de beni tanıması mümkün
değildir. Dosyada tanık, sanık, müşteki adı geçen hiç kimseyi
tanımıyorum” dedi.
"Ankara Emniyet Müdürü Servet YIlmaz Soylu'nun kuryesidir"
Söylemez, durumum bu iken dosyaya nasıl dahil edildiğimi anlatayım,
Kardeşim Mustafa Söylemez bu olayla ilgili gözaltına alınmıştı, polis bu
olay ile ilgili soruşturmasını yürütürken ben de kendimce soruşturmaya
başladım. Bu durum birilerini rahatsız etti, o dönemdeki polislerin en
tepesindeki 'Soysuz Süleyman' bu durumdan rahatsız olduğu ve kendisinin
saklamak istediği şeyler olduğu için emir ve talimat vererek beni
gözaltına aldırdı. Savcının gözaltı kararı verme gerekçesi ‘Mehmet
Faysal Söylemez'in Mustafa Söylemez 'in kardeşi olduğu tespit
edilmiştir’ şeklindedir. Sorun şu ki, kardeşimin suçlu olduğunu da henüz
ispatlayamadılar. Dosyada suçu işlediğine dair hiçbir maddi somut delil
yoktur. Beni gözaltına aldırma talimatını veren 'soysuz' daha sonra
kokainci, kumarcı, kara paracı, şantajcı Hüsnü Falyalı'dan milyon dolar
almıştır; parayı Hüsnü Falyalı'dan alıp 'Soysuz Süleyman'a getiren kurye
kişi eski Ankara Emniyet Müdürü Servet Yılmaz'dır. Bunu ben dahil
herkes bilmektedir” ifadelerini kullandı.
Mahkemeye talimat
Mahkemeye talimat verildiğini öne süren Söylemez, şöyle devam etti:
“Şimdi size yargılama aşamasını anlatıyorum. Yargılamada ilk söz
iddianındır, ilk talepler işlemler de onlar tarafından yapılır, bu
işlemler tamamlandıktan sonra sıra bizim taleplerimiz ve karşı
savunmalarımıza sıra gelir. Yargılamanın iddia tarafının talepleri
bittiğinde mahkeme heyeti bizim bütün taleplerimiz reddederek bize
savunma hakkı vermeyerek alelacele fantastik bir hikayeden öte gitmeyen
hiçbir hukuki değeri olmayan delillerini, Google'daki internet
haberlerine dayandıran bir mütalaa ile karşımıza çıktı. Mahkeme
heyetinin durumu, 'kafelerde kasayı kapattık, servis yapmıyoruz' olayına
benzemektedir. Birilerinin bir yerlerde yazdığı, kendilerinin altına
sadece imza attığı, 3-4 aydır da ceplerinde dolaştırdıkları kendilerince
'karar' diye adlandırdıkları herkesin malumu olan bu belgeyi yüzümüze
okumak için can atıyorlar. Gerçekte bu bir karar değildir, adalet
dağıtma hiç değildir, şerefsizin birinin mahkemeye verdiği bir talimat
ile yargısız infaz yapmaktadır.”
"Silah olarak cübbe kullanıyorlar"
Çete lideri olmadığını belirten Söylemez, şunları söyledi: “Savcı Serdal
Sarıdağ efendi beni Google haberlerine dayanarak ‘çete reisi’
göstermiş, ben çete değilim, çete reisi değilim. Doğrudur ortada bir
çete vardır, o çetenin adı da 'İstanbul Adliyesi Çetesi'dir. Çete reisi
Şaban Yılmaz’dır.
Çete reisinin yardımcıları, Başsavcı Vekili İbrahim
Bozkurt ve mahkeme başkanı Hakim Hakan Özer’dir. Çete üyeleri, Savcı
Serdal Sarıdağ, savcı Ahmet Baba, Mahkeme heyeti üyeleri ve
Münevver Nur Çelik Akçay ve Şaziye Burcu Koşan’dır. Erhan Kanioğlu, çete
reisine parayı veren rüşvete aracılık eden kişidir. Ulvi Umutlu,
rüşvete aracılık eden kişi-çete üyesidir.
Yukarıda belirttiğim çete, Kıbrıs'taki uyuşturucu tüccarlarından,
kumarcılardan, kara ve beni infaz etmeye paracılardan, şantajcılardan
para alarak tetikçilik yapmakta çalışmaktadırlar. Silah olarak da
devletin adalet dağıtılması için giydirdiği cübbeleri kullanmaktadırlar.
Kıbrıs'taki kumarcı, kara para aklayıcı, şantajcı uyuşturucu tüccarları
kriminal camiadan bulamadıkları tetikçileri maalesef Çağlayan
Adliyesi'nde hakim ve savcılardan elde etmişlerdir.
Bunları çete olarak
itham etmiş olmam birileri tarafından yadırganabilir. 1996 yılında bir
mahkemede yaptığım açıklamada 'çete arıyorsanız Mehmet Ağar-Sedat Bucak
ikilisine bakın' demiştim. Mehmet Ağar o dönemde içişleri bakanı idi,
Sedat Bucak da hasmım olduğu için kimse açıklamalarımı ciddiye
almamıştı. Bu açıklamadan 10 gün sonra Susurluk kazası oldu. Ardından
‘Susurluk skandalı’ patladı. Manşetleri de aylarca Susurluk çetesi
meşgul etti. Olay, bundan ibarettir.”
"Bu tiyatronun bir parçası olmayacağım"
Avukat Coşkun Atılgan, izleyici sırasında oturan Ulvi Umutlu’ya dönerek,
“Asıl katil orada. Ulvi nerede?” diye sordu.
İzleyici sırasında olan
Ulvi Umutlu, “O gösterdiğimiz görseller ve mesajlar kurgudur. Duruşmayı
uzatmak için yanlış yolda gidiyorsunuz” ifadelerini kullandı.
Bu sırada Faysal, “Uzatacağız uzatacağız. O yolu bulacağız” dedi.
Savunma yapacağını belirten avukat Atılgan, “Ben bu tiyatronun bir
parçası olmayacağım. Siz delilleri karartansınız. Ben çıkacağım. Siz
yargı değilsiniz. Türk yargısı bunun hesabını sorar. Adliye gelen
çantaları merak etmiyor musunuz? Savunma yapmadan ayrılıyorum. Bu
verilen karar, verilen görevdir. Hakimlere sesleniyorum. Yapmayın. Sizi
kimse kurtaramaz. Yargıç üyelerine söylüyorum. Taraf olmayın" diye
konuştu.
Mustafa Söylemez, esasa ilişkin şöyle dedi:
“Taleplerim yerine getirilmedi. Suç işliyorsunuz. Sizi yargıç olarak
görmüyorum. Savunma yapmayacağım.”