Bu hamle, dönüp MHP ve AKP’yi vuracaktır...
Öcalan Hamlesinin Sonucu
Işık KANSUMHP’nin Öcalan’ı TBMM kürsüsüne çağırması, her ne kadar kimi çevrelerce ülkeyi korumak için öngörülen “devlet aklı” olarak yorumlanmaya çalışılsa da bölgeye yönelik küresel bir tasarımın yansımasıdır.Unutulmamalıdır ki istihbarat örgütlerinin oyuncağı olmuş Öcalan’ın kullanılma süresi bitmiştir. Artık PKK ve YPG doğrudan küresel sömürgenlerin denetiminde bir paralı asker örgütü niteliğindedir.
Nitekim, TUSAŞ’a PKK tarafından yapılan saldırı, bu değerlendirmenin kanıtıdır.
Öcalan’a yapılan çağrılar, bölgedeki paylaşım savaşında emperyalizmin çıkarları için kullanılmaya uygun halife sultan benzeri aktörü Saray’da tutma hamlesidir.
Bu hamle, dönüp MHP ve AKP’yi vuracaktır.
Her iki partinin tabanından esen yeller bu yöndedir.
UNUTULAN GÜLEN RAPORU
Günümüz gençlerinin çoğunun haberdar olmadığı, daha yaşlı kuşağın ise büyük ölçüde unuttuğu bir rapordan kimi alıntılar yapalım:
“Gülen cemaati, Atatürk ilke ve inkılaplarını da ortadan kaldırıp şeriat esaslarına dayalı bir devlet kurmayı ve dünya Türk-İslam birliğini gerçekleştirmeyi hedeflemektedir.
Gülen, amaçları karşısında bir engel olarak gördüğü TSK’ye nüfuz etmeye özel bir önem vermektedir. Grubun silahlı kuvvetlere sızma girişimlerini planlı, programlı, sinsi ve yanıltmacı bir biçimde sürdürmekte, çalışmalarının önünde engel olarak TSK’yi görmektedir.
Askeri okullarda okuyan öğrenciler öncelikli hedef olarak belirlenmiştir. Bu yöntemle 5 ile 7 yıl arası bir sürede silahlı kuvvetler içerisinde cemaat olarak söz sahibi bir konuma gelebilecekleri şeklinde değerlendirmeler yapılmaktadır.”
Yukarıdaki saptamalar, Genelkurmay Başkanlığı içinde oluşturulan Batı Çalışma Grubu’nun 1997’de hazırladığı raporda yer almıştı.
Raporun yazılmasından yaklaşık 20 yıl sonra Gülen cemaati, Türk Silahlı Kuvvetleri içine sızdırdığı müritleriyle darbe girişimi düzenledi, TBMM’yi bombaladı.
Bu 20 yıl içinde, iktidara gelen ANAP, MHP, DSP yönetimleri kıllarını kıpırdatmamıştı.
Daha sonra hükümet yetkisini alan AKP ise Gülen cemaati ile koalisyon kurdu. Gülen cemaatinin koalisyondaki görevi, başta TSK ve yargı olmak üzere tüm Cumhuriyet kurumlarının sinsice kemirilmesi, dolayısıyla devletin teokratik bir düzene uygun hale getirilmesinin sağlanmasıydı.
Dönemin en önemli gelişmelerinden biri hiç kuşkusuz, uluslararası alanda ABD’nin çıkarlarını yürütmekle görevli bir casusluk örgütü olarak Türkiye’nin geleceğe dönük plan ve tasarımlarının saklandığı devletin kozmik odasına “AKP’ye darbe yapılacağı” senaryosuyla girilmiş olmasıdır.
Casusluk cemaati, kozmik odaya, AKP’nin onayıyla, kendi yetiştirdiği bir sözde yargıcı sokmuş, ülkenin en gizli belgelerini elde etmiştir.
Ve bu onayı verenler halen ülkeyi yönetmekte, Gülen casusluk örgütü için uyarıcı raporu hazırlayanları cezaevlerine göndermektedir.
ÖZELLEŞTİRME CİNAYETİ
Turgut Özal’ın “Her şeyi devletten beklemeyelim” kandırmacası ile gazladığı özelleştirmenin ne olduğunu, toplum doğrudan yaşayarak öğreniyor.
Ülkenin altı üstü siyanür oldu.
Kullanılmayan köprünün garanti parasını yurttaş ödüyor.
Devleti soymak için hastanelerde parmak kadar bebeklerin göz göre göre canı alınıyor.