Bahçeli bu sefer ‘Karagümrük Çetesi’yle görüştü!
"Nurişler" ya da "Karagümrük Çetesi" olarak bilinen Ergin kardeşlerin en küçüğü Soner Ergin ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'yi ziyaret etti. Görüşmenin detayları ortaya çıktı...Bahçeli bu sefer ‘Karagümrük Çetesi’yle
görüştü: ‘Genel başkanımın aşığıyım’
Barış Pehlivan, Cumhuriyet'te yayımlanan "Soner Ergin, Devlet Bahçeli ile görüşmesini anlattı" başlıklı yazısında görüşmenin detaylarını paylaştı.
"Devlet Bahçeli’nin ağabeylerinize 'müjdeli bir haber vereceği' ileri sürüldü. Bu iddia doğru mu?" sorusuna yanıt veren Ergin şöyle konuştu:
"Evet, 'müjde verilecek' diye bir haber çıktı. Onunla ilgili açıklama yapayım. Benim, kıymetli genel başkanım Devlet Bahçeli Beyefendi’yi ziyarete gitmem, kesinlikle Nuri ağabeyimin 'gidip görüş' diye söylediği bir şey değildi. Ben o partinin bir üyesi, bir evladıyım. Sağ olsunlar, ziyaretimi kabul ettiler. Ama benim ağzımdan, kalemimden 'müjdeli haber' kelimeleri çıktığı yalandır."
Ergin, Bahçeli ile görüşme nedenini şu sözlerle aktardı:
“Benim iki ağabeyim de 30 yıldır cezaevinde. Türkiye’de daha darbe girişimi olmadan bizim Fethullahçı Terör Örgütü’ne yaptığımız tehditler arşivdedir. Bunun gururunu yaşadık. Yargılandığımız mahkeme başkanlarının hepsi Fethullah Gülen’in terör örgütünün üyesiydi ve ağabeylerimize cezalar verdiler. Evet, benim abim Nuri ve Vedat ağabeylerimin işlediği cinayet suçlarını biz yapmışızdır. Teşekkür edip, cezaları alıp, sırtımıza yükleyip cezaevimize geri döndük. Bu şekilde Ergin Ailesi olarak 30 yıldır hapishanelerdeyiz.
Kıymetli genel başkanıma gittiğimde, afla ilgili bir ricam asla olmadı. Benim ricam; “Genel başkanım, FETÖ’nün savcılarının hazırlamış olduğu, ‘müddetname’ dediğimiz çıkış yılında yanlış hesaplamalar var. Bize hâlâ 36 yıla hükmediyorlar. Halbuki 24-25 yıl olması gerekiyor. Bunlar gözardı ediliyor. Hâlâ uğraşıyorlar, sorun var” şeklindeydi. Bazen haber yapıyorsunuz; “Çete ve örgüt liderlerini kabul ediyor” diye... Şimdi benim kıymetli genel başkanım, Fethullahçıları ve terör örgütlerini kabul edecek adam değil. Tabii ki delikanlıları kabul edecek. Genel başkanıma gittim ve bu durumu izah ettim.
Samimi olmamız gerekiyor. 30 yıldır cezaevindeki adamlar, son iki yılı kalmış olan iki kıymetli ağabeyim “Bizi affedin” diye bir talepte bulunabilir mi?”
Yazının devamı şöyle:
“Net olarak ne istediniz Devlet Bahçeli’den?
Bu dosyalarla ilgili savcıların halen aktif olduğunu, uğraşıldığını belirttim.
Yani siz ağabeylerinizin müddetnamesinin yeniden incelenmesini talep ettiniz...
Evet, çok uğraşılıyor ve halen devam ediyor. Bir haksızlık var. Bu haksızlığı kiminle paylaşabilecektim? 15 yıldır sosyal medyada “Sesimi duyan yok mu” diyen bir Soner Ergin’im ben. Her haftam cezaevi ziyaretleriyle geçiyor.
Bahçeli nasıl yanıt verdi size?
Genel başkanım “Ben inceletirim, yaparım” diyecek bir kültüre sahip insan değil. Ben derdimi bir ülkücü olarak anlatmak zorundaydım. Kendisi de “Allah kurtarsın, geçmiş olsun” dileklerinde bulundu tabii ki. Genel başkanımın kapısı herkese açık. Barış Bey, şurayı kaçırdınız: 30 yıldır cezaevinde olan, 2-3 yıl cezası kalmış bir insandan bahsediyoruz. Biz neden bununla ilgili bir ricaya gidelim? Kendisi benim genel başkanım olduğu için teröre karşı vermiş olduğu mücadeleye destek amaçlı da gidiyorum ben. Benim desteğime mi ihtiyaçları var? Hayır ama benim de bir çevrem ve kitlem var.
Anne ve baba seviliyorsa, ben de genel başkanımın âşığıyım. Şu yazılmış mesela; “Esas duruşta durdu.” Aile terbiyem budur; o benim genel başkanım, gururunu da yaşıyorum ve eğiliyorum da önünde şu an.
Ne kadar sürdü görüşmeniz?
10 dakika. Çok teşekkür ettim, ellerini öptüm.
Bir de hediye gönderdi ağabeylerinize... İletebildiniz mi cezaevine?
Allah nasip ederse bu hafta inşallah. Tekrar söylüyorum; ben ağabeyimin talimatıyla değil, kendim gittim. “Fethullahçı savcıların hazırladığı müddetname çok kötü, bizimle halen uğraşılıyor, ne yapmamız gerekiyor” dedim. Benim iki ağabeyim neden iki ayrı cezaevinde yatıyor yıllardır? Biz neden aynı cezaevinde kalmaları konusunda destek istemedik? Buradan bakın davaya. Biz bunları bile genel başkanımızdan rica etmedik, etik değil.”