'Yemeği biz yedik, hesabı CHP'li belediyeler ödesin diyor'
'Yemeği biz yedik, hesabı CHP'li belediyeler ödesin diyor...'
Özel'den Erdoğan'a 'silkeleme' tepkisi:
'Yemeği biz yedik, hesabı CHP'li belediyeler ödesin diyor
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Başak Cengiz Kreş ve Gündüz Bakımevinin açılış töreninde konuştu.
Özel konuşmasında Türkiye’nin insanların geçim sıkıntısı yaşadığını belirterek, insanların yoksullukla mücadele ettiklerine dikkat çekti.
Özel, “Kendilerini donatmak istedikleri yetkileri, Ankara’yı parsel parsel satanlara verdikleri yetkileri Mansur Yavaş kullanıyor diye, namuslu belediye başkanlarımız var diye, elimizdeki 11 belediyeyi elimizden almak için ‘teröristlerle iş birliği’ yapıyorlar dediler. Ahlaka sığmayan sözleri söyledikleri halde kantara çıktık, bırakın belediye kaybetmeyi Manisa’yı, Denizli’yi, Bursa’yı belediyelerimize kattık. 11 büyükşehir dışında 21 il belediyesinde CHP’li belediyeler oldu. Türkiye’nin 7 bölgesinde partisi olan tek parti var CHP” dedi.
'BELEDİYELERİN SGK'YA BORCU BU İKTİDAR YÜZÜNDEN VAR'
Özel’in konuşmalarından öne çıkan başlıklar şu şekilde:
“CHP’li belediyelerin yaptıklarını kıskanıyorsan o zaman aklına desteklemek değil, silkelemek geliyor. Vatandaşın gönlünden düştüysen oraya girmenin yolu var. Zaman zaman bizim gönülden düştüğümüz oldu daha çok çalıştık vatandaşın gönlüne girdik. Hazımsızlık yaparsan, arkadan çelme çakarsan, belediye hizmet aracının lastiklerini millete hizmet götürmesin diye indirirsen millet bunu görür. Bunun cezasını en ağır şekilde verir. Belediyelerin SGK'ya borcu varmış niye var bu iktidar yüzünden var. Sürekli SGK borcuna af çıkardığın için, belediye başkanları eskiden ödeyenlerle dalga geçiyordu. AKP başkanları nasılsa reis af çıkarıyor derdi, alıştırdın bunu yapa yapa. O yüzden AKPli belediyeler başta olmak üzere SGK borcu taksitlendirmeden ödemiyorlardı. Erdoğan yemeği biz yedik hesabı CHP'li belediyeler ödesin diyor.
'ERDOĞAN’IN BÜTÜN KISKANÇLIĞINA RAĞMEN 400 ÖĞRENCİYİ KREŞE ALIYORUZ'
Biz SGK borcu ile belediyeleri aldık. Belediyeler kendilerinde olunca taksitlendirme yaparken, hesabı CHP’li belediyeler bir kerede ödesin, aldıkları paradan keselim mi hizmetleri aksasın, mümkünse hepsini keselim maaşları dağıtamasın durumuna geldi yaptıkları işler. Bütün engellemelere rağmen Ankara’nın en önemli ilçesinde bir tane kreş var. Bugün 13’üncü kreşi açıyoruz. Bütün engellemelere rağmen Erdoğan’ın bütün kıskançlığına rağmen 400 öğrenciyi kreşe alıyoruz.
Türkiye’de kreş sayımız 700’e dayandı. Bu sayıyı 2025 yılında ilk hedef olarak bine taşıyacağız. Kadına ‘çalışmak senin neyine’ diyenlere karşı, bininci kreşi açtığımızda Türkiye’nin önüne çıkıp, ‘bin tane açtık binlercesini açmak için iktidara yürüyoruz ‘diyeceğiz.
Bu yüzden SGK borçlarını sürekli şöyle tekrar eden Tayyip Erdoğan’a şunu ifade ediyorum, bütün Türkiye’nin önünde. SGK‘nın toplam 100 lira alacağı var. Bu alacağın 10 lirası belediyelerden. Belediyelerin yüzde 65’i bizim, 6.5 lirası da bizden. Kardeşim diyor ki ‘SGK‘ya borçlarını ödesinler de, SGK da maaş ödesin. Yahu yüzde 10’u senin, MHP’nin, DEM’in ve bizim belediyelerimizden. Yüzde 10. Bunun yüzde 90’ı kimde? Kanun var 6 ayda bir açıklayacaksın diye. SGK’nın en büyük borçlusu senin yandaş şirketin. İkinci büyük borçlusu senin müteahhit şirketin. Üçüncü büyük borçlusu senin akraba şirketin. 4, 5,10 hepsi sana yakın şirketler. Bekliyorlar, ‘Reis af çıkaracak faizi silecek, bölecek.’ Şimdi bizim gırtlağımıza çökecekler, kendi deyimleriyle silkeleyecekler, paraları kesecekler, sonra yandaşları için yeni bir yapılandırma çıkaracaklar. Millet bu kötülüğü görsün. Bu kötülükle kesilen bu para belediye emekçisinin maaşıdır. Kesilen bu para kreşe gidecek çocuğun kreşte içeceği süttür, onun öğretmeninin, eğiticisinin maaşıdır. Kesilen para nerede sıkışırsa, öğrenciye sabah sıcak dağıtılan çorba, okul önünde dağıtılmak istenip engellenen sıcak yemek, okulda yapılan temizlik, dökülen asfalt, bunlara engel olmaya çalışanlar 100 liranın 10 lirasının peşine düşmüşler, bunlar size yapılan hizmetlerdir, 90 lira yandaş şirketlerin ödenmeyen SGK’larıdır. Varsa cesaretiniz lütfen açıklayın, SGK‘ya kimin kaç para borcu var. Hangi şirket ne zamandır ödemiyor?
Ayrıca annenin bir yapacak şeyi daha var. Bu geçim sıkıntısına rağmen çocuğunu bırakıp gidip bir işte çalışabilecek. Eve bir maaş daha girecek. 17 bin lira asgari ücret, söylemeye utanıyorum, vermeye utanmıyorlar. 17 bin lira asgari ücret. Bu asgari ücretle şurada kiraya versen aç kalıyorsun, karnını doyursan sokakta kalıyorsun. Bu kreş sayesinde 400 aile, eşin de çalışma imkanını bulmasıyla bir gelir daha sahibi olacak. Bunu yapıyorsun diye engelleme olur mu ya? Bunu yapıyorsun diye engelleme olur mu?”
Açıklamasında Can Göktuğ Boz tarafından samuray kılıcıyla öldürülen Başak Cengiz'e de değinen Özel şunları ifade etti.
Beyhan Anne burada, Avni Amca burada. Onlar evlatlarını, bir kız evlatlarını devlet koruyamadı diye, genç bir kadını devlet koruyamadı diye Başak Cengiz’i, hatırlarsınız 28 yaşında, mimar, İstanbul’da kendi yolunda giderken, elinde kılıçla gelip saldıran bir cani yüzünden hayatını kaybetmişti. Bu güzel hizmet onun adıyla birlikte bugün yaşamaya başlıyor. Ben annemin ellerinden öpüyorum, Avni Amca’nın ellerinden öpüyorum. Allah sabır verdi, Allah dayanışma gücüyle birlikte onlara sabır verdi, bugün ayaktalar. Şimdi bir kızları gitti, ama 400 evlat onların evlatları. Bu güzel projeyi, bu 400 öğrencilik rekor büyüklükteki kreşi kazandırdığı için ve rahmetli Başak Cengiz kardeşimizin adını kendi evinin hemen karşısında burada yaşattığı için Fethi Yaşar’a ve ekibine, Belediye Meclisi’ne yürekten teşekkür ediyoruz. Sağ olsunlar, var olsunlar. İşte bu yüzden Ankara’nın en zor ilçesine Fethi Yaşar geldiğinde dört dönem önce yüzde 40 oy almıştı. ‘Burayı CHP kazanamaz’ diyorlardı, yüzde 40’la aldı. O çalıştı, engellemeye çalıştılar. Bir sonrakinde 51’le aldı. Engellemeye çalıştılar, o çalıştı, 58’le aldı. Engellemeye çalıştılar, o çalıştı bu sefer 59’la aldı. Kendi rekorunu her seçimde kıran ve her dokunduğu yerde insana dokunan, yüreğe dokunan hizmetlerinden dolayı Fethi Yaşar’a bir kez daha yürekten teşekkür ediyorum.”
'TÜRKİYE’NİN DÖRT BİR YANINDA SIĞINMACI VAR'
Türkiye'de yaşanan göçmen krizine dair de değerlendirmelerde bulunan Özel, "Suriye’de Esad rejimi yıkılmış, yıkılsın. Dünyadaki bütün diktatörler yıkılsın. Nerede demokrasiden uzak bir adam var, nerede bir tek adam var, onların rejimlerinin hepsi yıkılsın. Esat rejimi yıkılmış, ‘Ben diyor haklı çıktım.’ Ya sen ne haklı çıktın? 13 sene önce demiş ki ‘Biz gideceğiz Emevi Camii’nde namaz kılacağız.’ O namaz bu namaz mı? Arada 13 yıl var. Arada 238 tane şehit var. Arada 200 milyar dolar kayıp var. 4.5 milyon da sığınmacı Türkiye’nin dört bir yanında var" diye konuştu.
'TÜRKİYE’NİN SURİYE POLİTİKASI, 13 YILDA BÜYÜK KAYIPLARA SEBEBİYET VERMİŞTİR'
Özel şöyle devam etti:
İlk gün hepsi dönüyorlar diye yalandan Çin’den otoban görüntüleri, hepsi dönüyorlar diye kapılarda yığılma görüntüleri.. Ama giden falan yok. Bu şartlarda da gitmez. Ne yapmak lazım? Cumhuriyet Halk Partisi yarın sabah Göç Politikaları Danışma Kurulu’nda bütün hocalarımızla birlikte beş saatlik bir çalıştay yapıyor. Hemen ardından Parti Meclisi‘ni bu gündemle topluyor, hemen ardından MYK‘da bu gündemle çalışmalarını yapacak ve Türkiye’nin önüne göç politikaları ile ilgili, burada bulunanların hızla güvenle ve geri dönmemek üzere memleketlerine gitmelerini sağlayacak gerekli önerileri hazırlayıp Türkiye’nin önüne koyacağız, iktidarın önüne koyacağız. Bunun başka çaresi yoktur, devlet ciddiyeti bunu gerektirir. Oysa kendisi diyor ki ‘Kalmak isteyen kalsın, başımızın üstünde yeri var.’ O senin başının üstünde oturmuyor. Bizim açlarımızın, aşının üstünde oturuyor. İşsizimizin işinin üstünde oturuyor. Sen sarayda oturuyorsun, sen Atatürk Orman Çiftliği’nin üzerine kaçak yaptırdığın sarayda oturuyorsun. Ama o Suriyeliler burada bizim gencimizin yerine işe giriyor, bizim yoksulumuzun yerine karnını doyuruyor. Benim emeklimin kullandığı ilacın yüzde 10’u maaşından kesiliyor. O ücretsiz kullanıyor. Bugüne kadar hiç sığınmacıya düşmanca söz söylemedik. Ne Fethi Başkan ne Mansur Başkan ne CHP’li bir başkan ne de CHP’li bir siyasetçi. Biz dedik ki, ‘Biz sığınmacılara değil sığınmacı yaratan politikalara düşmanız, sığınmacı yaratan politikacıların karşısındayız. Türkiye’de Cumhuriyet Halk Partisi’nin dediği yapıldı diye bir tane sığınmacı gelmedi. Ama Tayyip Erdoğan’ın dedikleri yapıldı diye 4.5 milyon sığınmacı geldi. AK Parti politikaları sığınmacı yaratır. AK Parti’nin genel başkanı Türkiye’yi sığınmacı cennetine çevirir. Cumhuriyet Halk Partisi ise bunun karşısında hep doğru önerileri getirir. Bunun için çalışmaya, bunun için her şeyi doğru zamanda doğru şekilde söylemeye devam edeceğiz.”
“Diyor ki, ‘Bunlar Baas’cı.’ BAAS’cı değiliz, olmadık, asla böyle bir şeyi kabul edemeyiz. ‘Bunlar Esed gitti diye yas tutuyorlar.’ Kardeşim Esed’le ilgili bu Esed’e önce ‘Esad’ diyordun, el ele tatil yapıyordun. Sonra ‘Esed’ dedin düşman oldun. Sonra döndün yine görüşmek istedin, o seninle görüşmedi buna hayıflandın. Bir dostun, bir düşmanın, bir dostun, bir düşmanın. Bu parti ilk günden son güne Esad’a ‘Esad’ dedi, ne tatil yaptı, ne methiye düzdü, Suriye için sadece demokrasi söyledi. Ama sen Esad’la tatil yaparken o hapishane vardı, o işkenceler yapılıyordu. Esad o gün de tek adamdı, bugün de tek adamdı. Sen ‘Katil Esad’ dediğin, ‘eli kanlı’ dediğinle tatile gittin, biz aynı yerde duruyorduk. Boğaz boğaza geldin, aynı yerde duruyorduk. Hep çözüm önerilerini söyledik, 13 yılın sonunda sığınmacı yaratarak, para kaybederek ve Türkiye’yi büyük bir belanın içine sokarak şimdi gelinen bu durumdan memnun olamazsın. Ayrıca bakın bana diyor ki, ‘Sen Esad’la görüşmek istedin.’ Evet istedim. Ben de söyledim, daha önceki dönemlerde de defalarca söyledik. Diyalog kurulmalı, demokrasiye davet edilmeli, Suriye’de yeni bir hükümetle yeni bir anlayışla birlikte bütün Suriye’yi temsil eden bir demokratik yapı kurulmalı. Seçimler yapılmalı, herkes evine ulaşmalı. Biz ‘Sığınmacılar dönsün diye Esad’la görüşelim, onu demokrasiye davet edelim’ dedik.
Sen diyorsun ki ‘Ben Esad ile görüşelim’ dedim, ‘Görüşmeyelim’ dedin. Bakın tam Cumhurbaşkanlığının sitesi. Esad devrilmeden iki gün önce, cuma günü öğlen namazını kıldığı Hz. Ali Camii’nden çıkıyor, yaptığı konuşmaya bakın. O bir haftada dediğinin tam tersini söylemeye hiç çekinmiyor. Cumhurbaşkanlığının sitesinde şu anda da var. Diyor ki, ‘Ama terör örgütleriyle birlikte oradaki bu direniş devam ederken, bizim de hatırlarsınız Esed’e bir çağrımız olmuştu; gel görüşelim, Suriye’nin geleceğini birlikte belirleyelim, tayin edelim demiştik. Ne yazık ki Esed’den bu işe olumlu bir cevap alamadık. Şu an itibariyle İdlip’ten sonra, İdlib zaten tamam ama Humus yine muhaliflerin elinde. Şam’a doğru bir ilerleyiş söz konusu. Bütünüyle bölgede devam eden bu sıkıntılı yürüyüşler, arzu ettiğimiz şekilde değil. Gönlümüz bunları istemiyor. Maalesef bölge sıkıntıda.’ Bütün Türkiye’yi gezip, güya Esad’ı ‘Ben düşürdüm’ diyor ya, Esad düşmeden iki gün önce, ‘İdlib zaten tamam’, İdlib'i TSK koruyor ve oradan çıkmalarına engel oluyor selefi grupların Türkiye’ye doğru. ‘Humus yine muhaliflerin elinde. Şam’a doğru bir ilerleyiş söz konusu. Bütünüyle bölgede devam eden bu sıkıntılı yürüyüşler, arzu ettiğimiz şekilde değil. Gönlümüz bunları istemiyor. Maalesef bölge sıkıntıda.’ Esad düşünce ‘Ben düşürdüm’ diyen, HTŞ oraya doğru yürürken, düşmeden iki gün önce cami çıkışında ‘Gönlüm bunu istemiyor’ diyor. ‘Esad keşke benle görüşseydi’ diyor.”
“Ama şimdi ‘Biz yaptık doğru oldu, Cumhuriyet Halk Partisi doğrusunu bilemedi’ diyemedi. Hiç çizgisini değiştirmeden, doğruyu savunan Cumhuriyet Halk Partisi burada. İsrail ile ABD anlaşmış Esad’ı indirmek için. HTŞ’yi ki onları orada tutma görevi İdlib’te bizdeyken, onları silahsızlandırmayı Astana’ya göre bizimkiler söz vermişken, oradan HTŞ çıkıyor, Şam’a yürüyor. Anlaşmışlar, ordu direnmiyor. Anlaşmışlar, başbakan teslim oluyor. Esad ‘İstifa ettim’ deyip, planlandığı gibi kaçıp gidiyor. Bizimkinin dünyadan haberi yok. İki gün önce ‘Bunların olması doğru değil’ diyor, şimdi çıkmış buradan kahramanlık hikayesi anlatıyor. Sözün özü şunu söylüyorum: Türkiye’nin Suriye politikası, 13 yılda büyük kayıplara sebebiyet vermiştir. Bugün orada Suriye’nin toprak bütünlüğü sağlanmalı. İçerideki; Arap, Kürt, Türkmen, Dürzi’sinin temsil edildiği bir merkezi yapı kurulmalı. Orada bölünmeye, çatışmaya asla olanak verilmemeli. Verilirse yeni göç dalgaları olur. Orada askeri düzen sağlanmazsa, siyasi düzen sağlanmazsa, ekonomik düzen sağlanmazsa buradan oraya kimse gitmez. Bunun için doğrular yapılmalıdır. Eskiden olduğu gibi savaş kışkırtıcılıkları, orada düzensizliğe sebebiyet verecek hiçbir şey yapılmamalıdır. Bir an önce Türkiye, hem sığınmacıları göndermeli, hem kendi gündemine dönmelidir.”
'ASGARİ ÜCRETİN 30 BİN LİRA OLMASINI VE TEMMUZDA ENFLASYON ZAMMI ALMASINI İSTİYORUZ'
Asgari ücret ve emekli maaşlarına zam da CHP lideri Özel'in açıklamasında yer buldu. Özel şöyle konuştu:
“Türkiye’nin gündemi, 12 bin 500 lira olan en düşük emekli maaşıdır. Emekliler için geçim haktır, bir asgari ücret şarttır. Asgari ücret 17 bin lira, bir yıldır 17 bin lira. Seçimden önce asgari ücrete yılda üç kez daha zam yapabileceğini söyleyen Erdoğan, geçen sene asgari ücrete bir kuruş zam yapmadı. ‘Asgari ücrete çok zam verirsem, enflasyon yükselir’ diyor. Bir yıl boyunca hiç zam yapmadın, yüzde 50 enflasyon var. Şimdi asgari ücretli hakkını almalıdır. TÜİK’e göre enflasyon yüzde 50, yüzde 25 zam yapmayı planlıyorlar. Asgari ücretlinin gerçek enflasyonu yüzde 76’dır. Asgari ücretliye 30 bin liranın altında verilecek her maaş yoksulluğun tırmanmasına, açlığın yükselmesine, vatandaşın zor durumda kalmasına sebebiyet verir. Onun için emeklilere bir asgari ücret istiyoruz, ayrıca asgari ücretin 30 bin lira olmasını ve gelecek sene temmuzda enflasyon zammı almasını istiyoruz. ‘Asgari ücret talebimiz 30, bunun altında yokuz’ diyoruz. Yenimahalleliler, asgari ücretin 30’un altında olması durumunda geçim olmayacağına ve bu asgari ücretin altında çalışmanın mümkün olmadığına siz de inanıyor musunuz? O zaman; ‘Asgari ücret talebimiz 30, bunun altında yokuz.’ Bunu her yerde söyleyeceğiz. Cumhuriyet Halk Partisi, 30 bin liralık asgari ücret alınana kadar büyük bir mücadele verecek, emeklilere de bir asgari ücret verilene kadar mücadelesini sürdürecek.
Emekliler, geçen sene ocak ayında 10 bin lira maaş açıklanınca büyük bir üzüntüye kapıldılar. Enflasyon yüzde 65’ti, yüzde 33 zam verdiler. Temmuzda sadece yüzde 25 zam aldılar. Geçen sene 10 bin lira olan emekli maaşı, 24 kilo dana kıyma alıyorken, şu anda 18 kilo dana kıyma alıyor. Geçen sene o beğenmediğimiz maaş bile bugünkünün ilerisinde kaldı. O yüzden hem emekliye hak ettiği asgari ücretin verilmesi, hem emeklinin, asgari ücretlinin AKP geldiğinde 7 çeyrek altın alıyorken asgari ücret şu anda 3 çeyrek altın alıyor. Yani altın hesabı üzerinden asgari ücret yarı yarıya kayba uğramış durumda. Bu yüzden bunların telafisi için hep birlikte mücadelemizi sürdüreceğiz.