AKP iktidarı, yargı sopası haline getirdiği Gezi travmasını aşamıyor!
İktidar, yargı sopası haline getirdiği Gezi travmasını aşamıyor. Gezi’nin her koşulda hedef haline getirilmesinin ardında, başka bir siyaset yapma tarzının geniş kitleler tarafından sahiplenilmesinin korkusu yatıyor...
Gezi travmasının ardında ‘sokak korkusu’ var
22 yıllık AKP iktidarının en büyük korkusu olan Gezi Direnişi adeta bir yargı sopasına dönüştü. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bulduğu her fırsatta Gezi’yi hedef alırken ülkenin en meşru ve kitlesel itirazlarından biri olan Gezi, iktidar tarafından her geçen gün düşmanlaştırılmaya çalışılıyor.
Gezi’ye ilişkin son operasyon ise kültür-sanat camiasına yapıldı. 12 yıl önce Gezi’ye katılmaları suç gibi gösterilen menajer Ayşe Barım gözaltına alınırken oyuncular ifadeye çağrıldı. İktidarın Gezi’ye karşı beslediği öfkenin arka planında ise derin bir endişe yatıyor.
AKP’ye karşı gerçekleşen en güçlü itirazın Gezi Direnişi olmasının yanı sıra ülkenin 80 iline yayılan kitlesel, yaratıcı eylemler Erdoğan’ın gözünü korkuttu.
Gezi’de ortaya çıkan kolektivizm, dayanışma, konser ve besteler, duvar yazılarından sloganlara, piyano eylemlerinden kırmızılı kadına, ‘duran adam’dan atılan manşetlere, kurulan barikatlardan çadırlara dek sembol olmuş onlarca şeye tanık olundu. İşçilerden öğrencilere, kadınlardan gençlere, işsizlerden sanatçılara kadar toplumun her kesiminden yüzbinler sokaklara döküldü. En önemlisi de halkın siyasetin öznesi haline geldiği, tirübünlerden sahalara indiği, başka bir siyaset yapma biçimi örgütlendi.
ASIL MESELE BAŞKA BİR SİYASET ALGISI
Gezi Direnişi, bugünkü temsil siyasetinin bir anti tezi oldu. Halkın günü geldiğinde oy verdiği, siyasetin en üst perdeden kurulduğu, bir nevi sahne önü performans alanına dönüştüğü, halkın da alkışlayıp izleyici konumunda kaldığı bugünün siyasetinin kazananı her seferinde Erdoğan oldu. Rejim 31 Mart yerel seçimlerinde yaşadığı hezimete rağmen siyaseti konsolide etmeyi başardı. Oyun kurma yeteneği sayesinde muhalefetin elde ettiği rüzgarı önce “yumuşama, normalleşme” sonra da “çözüm” ve “Suriye” tartışmalarıyla kesti. Rejimle aynı dilden konuşarak mücadele etmeye çalışan muhalefet ise her seferinde kaybetti. Erdoğan ve Saray iktidarının Gezi’ye yönelik asıl korkusu ise başka bir siyaset yapma biçiminin tabana yayılması, halkın dümeni eline alması.
SALDIRI DALGASI ARTIK HERKESİ KAPSIYOR
İktidarın Gezi’ye karşı tutumunu BirGün’e değerlendiren Siyaset Bilimci Yücel Demirer şu değerlendirmeyi yaptı: “10-12 yıl öncesine ait dosyaların yeniden gündeme getirilmesi, yargı yoluyla kurulan baskının yeni bir aşamaya geçtiğini gösteriyor. Türkiye zaten öyle bir ülke ki bazı defterler hiç eskimiyor. Güncel ihtiyaçlara dayalı yargı alanının kullanılması ile karşı karşıyayız. O dönemin siyasal dinamikleriyle bugünün siyasal dinamikleri aynı değil. Ama bugün bir ihtiyaç doğrultusunda Gezi’nin canlandırılmasıyla bir siyasi adım atılıyor, siyasi çıkar elde etmek isteniyor. Gezi üzerinden yeniden yapılan gözaltılar ve yapılan sorgulamaların siyasal alanı yeniden kutuplaştırma faaliyetinin bir parçası olarak görüyorum. Geziye yönelik yazılan iddianameler ve sorgulamalar, diğer konulardan farklı olarak, yargının siyaseti düzenlemesini sadece siyasetçilerle sınırlı bırakmanın ötesinde artık siyasetçi olmayanlara yönelik de bir atak olarak yapılıyor. Bundan bir önceki aşamada siyasetçilere, liderlere, kanaat önderlerine doğru bir atak yapılırken, şimdi bu Gezi adımı ile artık işinde gücünde sanatçı, entelektüel insanlara da bu atak genişletiliyor. Niteliksel ayrım bu. Siyasetçilerden ve gönüllü olarak, profesyonel olarak siyaset yapanların dışına taşırılan bir saldırı süreci bu.
***
HAMZA DAĞ’DAN TEHDİT YAĞDI
AKP’nin İzmir Kadın Kolları 7. Olağan İl Kongresi’nde konuşan AKP Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, "CHP Genel Başkanı, gelmiş İzmir’de Gezi Olayları’ndan dolayı rahatsızlıklarını dile getirip sürecin takipçisiyiz demiş. O gün vandallık yapanlar, yakıp yıkanlar yanına kar olacağını mı zannetti? Hukuk zamanı geldiğinde hesabını soracak" dedi. Menajer Ayşe Barım, Gezi Parkı olayları sırasında çalışan oyuncuları protestolara yönlendirdiği iddiasıyla gözaltına alınmasının ardından dizi-film sektörünün tanınan yüzleri ifade için çağırıldı. Soruşturma kapsamında Halit Ergenç, Bergüzar Korel, Rıza Kocaoğlu, Mehmet Günsür, Dolunay Soysert, Nehir Erdoğan, Ceyda Düvenci ve Nejat İşler ifade vermişti.