Sağlığa erişim nasıl sessiz sedasız paralı hale getirildi?..
Her zaman olduğu gibi önce koşar adımlarla vezneye gitti, muayene ücretini ödeyecekti.
Kaydını yaptırdığı sırada veznedeki görevli “ödemeniz var” dedi. Normalde zaten ödediği muayene ücreti olan 7 lirayı ödeyecekti, biliyordu, ancak “bu her zaman ödediğiniz tutar değil artık” cümlesiyle karşı karşıya kaldı.
“İstisna kapsamında alınan ödemeler artık sona erdi. Normal muayene ücreti alacağız” deyince görevli, “Ne kadar?” diye sordu.
Devlet hastanesinde Kulak Burun Boğaz bölümü için devletin belirlediği 350 liralık ücretin alınacağını söylediler.
Neyin değiştiğini sorduğunda yanıttan Bağ-kur prim borcu çıktı. Genel Sağlık Sigortası (GSS) ve Bağ-kur prim borçlarının Cumhurbaşkanı imzasıyla ertelenmesine ilişkin bir karar veriliyordu her yıl. Bu yıl o karar verilmemişti.
Görevli, Sosyal Güvenlik Kurumu’na bağlı Çalışma Hayatı İletişim Merkezi yani “Alo 170” hattını aramasını önerdi.
Açtığı telefondaki görevliye hangi yönetmeliğe, yönergeye göre böyle bir karar alındığını sorduğunda Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle sürecin 3 Aralık 2023’te başladığını 31 Aralık 2024’te de sona erdiğini öğrendi.
GSS aldatmacası sağlığa erişimin önüne parayla engel oldu
Alo 170 hattındaki görevli, “Yeni bir Cumhurbaşkanlığı kararı çıkana kadar, 2 aydan fazla prim borcu olan herkes bu duruma maruz kalacak” dedi. 4A’lı yani maaşlı çalışanların işvereni ödemezse, prim borcunu ödemeyen Bağ-Kur’luysa ve işsizse de bu durumla yüz yüze kalınacak. Yani sağlık hizmetlerini alabilmek için olmazsa olmaz; para ödemek.
Ödeme tutarları her hastanede, her bölümde, her işlemde değişiyor.
Örneğin görüntüleme ücretleri 910 lira tutuyor. Kan tahlili, MR işlemi, test ve tetkiklerin hepsi paralı.
2025 yılında işsiz bir vatandaşın sağlık hizmetinden yararlanabilmesi için devlete her ay ödemesi gereken GSS sağlık sigortası ücreti 781,04 TL oldu.
Bağ-Kur’lular için de 2025 yılında en düşük prim ücreti 7 bin 735 TL oldu. İki ay üst üste ödeme yapmazsa bu sefer işlem başına ücret alınacak.
Tüm bu ödemeleri yapmama yolu olarak devletin tanıdığı tek hak gelir testinden geçmek. Onunsa şartları yoksulluk, açlık sınırı ötesinde. Örneğin işsizlik maaşı alıyorsan yine yararlanamadığın bir tablo çıkıyor ortaya.
Yapılan tüm ayrıntılı incelemelerin ardından aile içindeki bireylere düşen aylık gelir tutarı, güncel prime esas kazancın alt sınırının üçte birinden az olması hâlinde aile bireyleri ve bakmakla yükümlü oldukları kişiler Genel Sağlık Sigortası kapsamında değerlendirilebilir ancak.
Bunun dışındaki tüm şartlarda gereken ödemeler yapılmalı. Tabii bir istisna daha var: Cumhurbaşkanının kararıyla bu sene de ertelenmesi…
Tıpkı asgari ücret zammında ya da emekli maaşlarında yıllardır yapıldığı gibi… Doğalgaz zamlarına karşı tepkiler çok yükseldiğinde Erdoğan müdahale etmiş, birkaç ay indirimli faturalar gelmişti. Aslında zam yapılmış ama tepkiler Erdoğan’ın hamlesiyle sönümlenmişti. Kaybedilen haklar bakiydi.
GSS'nin başımıza ördüğü çorap
Türkiye emekçilerinde “Hak verilmez alınır” yaygın bir kanıydı, çünkü yıllarca mücadele sonucu pek çok hak edindiler. Ancak yeni Türkiye’de edinilen haklar da hak olmaktan çıktı.
Genel Sağlık Sigortası denilen şey aslında emekçilerden çalınan bir haktı.
“Herkes sigortalı oldu” aldatmacası olan GSS uygulanışının 16'ncı yılında yani 2024'te 8 milyondan fazla kişiye borç çıkardı.
AKP, büyük "reform" olarak sunduğu Genel Sağlık Sigortası'nı 2008'de gündeme getirdi. Kamuoyundaki tepkiler nedeniyle 3,5 yıl ertelemek zorunda kaldı, 1 Ocak 2012 günü devreye soktu.
Aile içinde kişi başına geliri asgari ücretin üçte birinin altında olduğu tespit edilenlerin GSS'si devlet tarafından ödeniyor. Üçte birine eşit veya üzerinde olduğu tespit edilenler prim ödemek zorunda kalıyor.
Güncel verilere göre primleri devlet tarafından ödenenlerin sayısı 6,1 milyon. Primlerini kendi ödeyen sigortalıların sayısıysa 2 milyon.
Örneğin son 10 yıldır asgari ücretin altında kazanan ya da kayıt dışı çalışan birine 18 bin lira GSS prim borcu çıkarılıyor.
Yani hem kayıt dışı çalışanlar, asgari ücretin altında çalışanlar, BAĞKUR’lular, işsizler sağlık hizmetinden bu sistemin bir sonucu olarak mahrum kalmaya mecbur.
Ayrıca muayene olan hastayı eczaneye gittiğinde kötü bir sürpriz bekliyor. İlaçlar ücretli. Ayrıca cebinizden 14 kalem katkı–katılım payı ve ilave ücret ödemek zorundasınız.
Halbuki GSS prim gelirleri, bu kapsamda sağlanan sağlık hizmetlerini karşılıyor hatta fazla veriyor.
Halen lise ve dengi öğrenim gören gençler 20 yaşına; üniversite öğrenimi görenler ise 25 yaşına kadar aileleri üzerinden sağlık hizmeti alabiliyorlar.
Okulu bitirdikleri ve bu yaş sınırlarını aştıkları andan itibaren ise işsiz olsalar bile ailelerinin ekonomik durumuna göre GSS primi ödemek zorunda kalıyorlar.
Ne kadar prim ödeyeceklerinin belirlenebilmesi için de gelir testine girmeleri gerekiyor. Gelir testi yaptırmamış olanlar ise otomatik olarak en yüksek rakamdan prim borçlusu durumuna düşüyor. Bu düzenleme dolayısıyla, tamamına yakını gençlerden oluşan 8 milyonu aşkın kişi borçlu durumunda.
Genel Sağlık Sigortası aslında 1976 yılından beri hayata geçirilmek istenen bir sistem. Dünyada sağlığın piyasalaştırıldığı ülkelerde uygulanıyor.
Sağlık hizmetlerinin sosyalleştirildiği, koruyucu sağlık hizmetlerinin öne çıkarıldığı, yurttaşlarının hastalanmasını engelleyen ülkelerde ise yok. Yani vatandaşın hastalanmasını engellemek yerine, hasta olanların tedavisini parayla yapmayı hedefleyen bir sistem GSS.
Bu sistemle vatandaşlar önce hasta olacaklar sonra kamu ya da özel sektörde tedavi olacaklar. Böylelikle sağlık piyasalaşmış, para ve kazanç getiren bir iş olmuş olacak.
İrem Yıldırım / soL