Sarıktan takım elbiseye: Colani’nin imaj dönüşümü nasıl inşa edildi?
10 sene önce Batı kamuoyunda son derece tehlikeli ‘radikal İslamcı bir terörist’ olarak kabul edilen Colani hakkında bugünlerde “Suriye’nin çok kültürlü yapısını koruyarak yıkılmış bir ülkeyi sıfırdan inşa edebilir mi?” sorusu üzerine çok sayıda haber kurgulanıyor. Dış görünüşünü aşama aşama değiştiren Colani, önce sarığını çıkarıp gömlek giydi, daha sonra sırasıyla blazer cekete ve takım elbiseye geçti. Peki Colani için yürütülen imaj çalışması ne zaman ve neden başladı, hangi aşamalardan geçti?..
Sarıktan takım elbiseye:
Colani’nin imaj dönüşümü nasıl inşa edildi?
Ebu Muhammed el Colani'nin Suriye macerası, daha sonra IŞİD lideri olan Bağdadi tarafından 2011’de ülkeye gönderilmesiyle başladı.
El Nusra’yı (Nusra Cephesi) kuran Colani, kısa sürede IŞİD ile bağlarını kopardı ve El Kaide’ye biat etti. 2013 yılında El Cezire’ye çıktığında sadece sesi duyulan Colani, daha sonraki açıklamalarında güvenlik nedeniyle olabileceğini ima ederek yüzünü dahi göstermemişti.
CNN, “EN TEHLİKELİ 10 TERÖRİSTTEN BİRİ” DEMİŞTİ
HTŞ’nin Şam’da yönetimi ele geçireceğinin anlaşıldığı dönemde Colani ile yaptığı röportajla dikkat çeken CNN, 2013’te yayınladığı “Dünyanın en tehlikeli 10 teröristi” başlıklı haberde Colani için ‘insan kaçırma, işkence ve dinî ve etnik azınlıkları katletmesiyle bilinen dünyanın en tehlikeli 10 teröristinden biri’ demişti. Haberde Colani’nin geçmişi hakkında çok az bilgi bulunduğu, bütün görüşmelerde yüzünü kapattığı vurgulanmıştı.
KRİTİK SENE: 2016
2016 sonu ve 2017 başında Colani için en büyük kırılma noktalarından biri yaşandı. Colani, 2016'da El Kaide ile yollarını ayırdı ve ertesi sene farklı cihatçı örgütleri bir araya getirerek Heyet Tahrir eş-Şam'ı (HTŞ) kurdu.
Colani, asıl hedeflerinin Beşar Esad’ı devirmek olduğunu ve Suriye dışında eylemler yapmak istemediklerini, yani ulusal bir hareket olduklarını öne sürdü. Bu nedenle ilerleyen yıllarda İsrail karşıtı söylemi bir yana bırakırken Batı dünyasına göz kırpmaya başladı ve kendilerine tehdit olmayacağı konusunda Batılı güçleri ikna etmeye çalıştı.
Ancak HTŞ, ABD ve Türkiye dahil pek çok ülke tarafından ‘terör örgütü’ olarak tanındı. Bu süreçte imajına ve halkla ilişkiler faaliyetlerine önem veren Colani, ilk kez 2016’da yüzünü açarak kameraların karşısına çıktı.
Bu aslında Colani’nin yeni imajının ilk aşamasıydı. Artık yüzünü gizlemeyen Colani, küresel cihad iddiasından vazgeçtiğini, asıl amacının Esad’ı devirmek olduğunu ilan ederek Batı’ya yönelik zımnî işbirliği mesajları veriyordu.
Bu mesajların asıl önemi iç savaşta yeni bir döneme girilirken verilmesiydi. Rusya’nın savaşa kısa süre önce dahil olmasıyla iktidardan devrilmek üzere olan Beşar Esad yeniden güçlenmiş ve Halep dahil pek çok kritik şehri geri kazanmıştı.
Suriye’nin cihatçı güçlerin çekim merkezi haline gelmesiyle Batı dünyası Esad karşıtı örgütleri desteklemekte ilk yıllara göre daha fazla tereddüt ediyordu. Böyle bir dönemde Colani hem Esad’ı devirme amaçlarından vazgeçmediklerini açıkça ilan ediyor hem de Batı dünyasınının Esad karşıtı grupları desteklemeyi bırakmaması için imajına ve söylemlerine dikkat ediyordu.
ABD’NİN ŞAM BÜYÜKELÇİLİĞİ’NDEN HTŞ MESAJI
HTŞ’nin isminin yeni duyulduğu dönemde CBS’te yayınlanan bir haber dikkat çekti. Haberde, Colani’nin başında olduğu Nusra Cephesi ve IŞİD’in birbiriyle mücadele ettiği, ABD öncülüğündeki koalisyonun bombardımanlarının ise El Nusra'yı değil IŞİD’i hedeflediği yazılıyordu.
Twitter üzerinden 15 Mayıs 2017’de yazıya yanıt veren ABD’nin Suriye Büyükelçiliği, HTŞ’ye karşı pozisyonlarının değişmediğini, HTŞ’nin çekirdeğini Nusra’nın oluşturduğunu, hangi örgütlerin bir araya gelerek bu yapıyı oluşturduğunun bir önemi olmadığını yazdı. Sonunda ise Colani’nin başına 10 milyon dolar ödül konulduğunu gösteren ünlü afiş tekrar yayınlandı.
‘ILIMLI CİHAT’ STRATEJİSİ
BBC’de Mina Al-Lami’nin 9 Aralık’ta kaleme aldığı ve ‘Suriyeli cihatçı liderden isyancı siyasetçiye: Ebu Muhammed el-Colani kendini nasıl yeniden keşfetti?’ başlığıyla dikkat çeken yazıda kullandığı “...Bu değişim HTŞ'nin 2017'den bu yana katı ideoloji yerine pragmatizmi vurgulayan ‘ılımlı cihat’ stratejisini yansıtıyor” sözleri ise HTŞ’nin giymeye çalıştığı yeni gömleğin şifrelerini yansıtıyordu.
"HTŞ’NİN KENDİNİ PARLATMA GİRİŞİMLERİ 2017’DE BAŞLADI"
Jusoor Araştırma Merkezi’nde 2021’de yayımlanan bir makalede de 2017’deki döneme gönderme vardı. 2021’de ilk kez Batılı bir gazeteciye röportaj veren Colani, imaj ve söylemlerindeki değişiklikle dikkat çekiyordu. “Colani, işte bu yüzden Batılı gazetecilerle röportaj yaptı” başlıklı yazıda HTŞ’nin kendini parlatma girişimlerinin 2017'de başladığı yazıldı:
“O dönemde Tahrir El Şam'ın siyasi yetkilisi Zeyd Attar, uluslararası ya da ulusal terörist gruplarla müzakere için birçok arka kanalı yöneten eski bir İngiliz diplomat olan “Jonathan Powell” ile bir görüşme yaptı. Heyet Tahrir El Şam'ın şeriat konseyinden sorumlu hukukçu Abd al-Rahim Atoun, Eylül 2020'de Fransız-İsviçre gazetesi ‘Le Temps’a yaptığı açıklamada Tahrir El Şam'ın Batı için bir tehdit oluşturmadığını ve kontrol ettiği bölgenin uluslararası yardıma ihtiyacı olduğunu belirtmişti.”
"ABD’NİN İDLİB STRATEJİSİNİN BİR UNSURU"
Suriye’nin kuzeyinde Idlib’in büyük bölümünün kontrolünü ele geçiren HTŞ, 2017'den beri şehri 'Suriye Kurtuluş Hükümeti' adlı idari organ aracılığıyla yönetmeye başladı. Donald Trump döneminde Suriye Özel temsilcisi olan Büyükelçi James Jeffrey de Colani’nin örgütünün ABD’nin İdlib stratejisinin bir unsuru olduğunu söyledi.
2022’de yayınladığı ‘Politik Cihat çağı: HTŞ çalışması’ (The Age of Political Jihadism) isimli kitabında Aaron Y. Zelin, HTŞ’nin Idlib’de bir devlet dışı aktörden ziyade hükümet olarak çalıştığını ve Colani’nin ‘terör örgütü’ listesinden HTŞ’yi çıkarmak için diplomatik görüşmeler yürüttüğünü yazdı.
Ancak bunların sonuç vermediğini vurgulayan Zelin, şunları kaleme aldı:
“HTŞ’nin sakin olduğu söylenemez. Grup hâlâ yurtdışında terörizmi yücelten aşırılıkçı inançları benimsiyor ve savaşçıları Esad yönetimi tarafından kontrol edilen sivil bölgelere roket atıyor. Dahası HTŞ kendi topraklarında Cemaat Ensar el-İslam, Katibat İmam el-Buhari ve Katibat el-Tevhid vel-Cihad gibi belirlenmiş başka gruplara da ev sahipliği yapıyor.”
KADINLARA KIYAFET YASAĞI
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın ‘2023’te Suriye’de insan hakları’ başlığıyla yayımlanan raporunda HTŞ’nin kadınlara uyguladığı baskılardan bahsedildi. HTŞ'nin elinde tuttuğu bölgelerde kadınlara ve kız çocuklarına kıyafet yasağı getirmek ve kadınların boşanma davası açmasını veya oy kullanmasını yasaklamak gibi ayrımcı kısıtlamalar getirdiği yazıldı. Raporda kadınlara yönelik diğer ayrımcı uygulamalar, “HTŞ ayrıca kadınların ve kız çocuklarının makyaj yapmasını yasakladı, kadınların yalnız yaşamasını yasakladı ve kamusal alanda yanlarında bir mahrem (yakın aileden bir erkek) olmasını şart koştu” sözleriyle anlatıldı.
Türkiye tarafından terör örgütleri listesine alınmasına rağmen Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, ‘HTŞ'nin son 10 yılda fiiliyatta herhangi bir terör faaliyeti içinde olduğunu görmediklerini’ söylemişti. Ancak HTŞ’nin sivillere saldırdığı belirtilen pek çok olay Birleşmiş Milletler (BM) raporlarına yansıdı.
SİVİLLERİN YAŞADIĞI BÖLGELER BOMBALANDI
2020’de yayımlanan Birleşmiş Millet İnsan Hakları Konseyi’nin (BMİHK) Kasım 2019 ile Haziran 2020 dönemindeki savaş suçlarına ilişkin raporuna göre HTŞ, Idlib’den kaçan sivillerin evlerini yağmaladı. Raporda, HTŞ’nin işlediği savaş suçları şu şekilde anlatıldı:
“Çatışmalar sürerken, gazeteciler de dahil olmak üzere muhalif görüşlerini ifade eden sivilleri gözaltına aldılar, işkence ettiler ve infaz ettiler. Terör örgütü kadınlara ve kız çocuklarına karşı, hareket özgürlüklerini engellemek de dahil olmak üzere sistematik olarak ayrımcılık yapmaya devam ettiği için kadın medya çalışanları iki kat mağdur edildi. Ayrıca HTŞ, sivillerin yoğun olarak yaşadığı bölgeleri ayrım gözetmeksizin bombalayarak Hükümet kontrolündeki bölgelerde yaşayan siviller arasında dehşet saçtı.”
Rapora katkı veren Komisyon üyesi Karen Koning AbuZayd, “Görüştüğümüz kadın, erkek ve çocuklar bombardıman altında kalmak ya da insan haklarının yaygın bir şekilde ihlal edildiği ve insani yardımın son derece sınırlı olduğu HTŞ kontrolündeki bölgelerin derinliklerine kaçmak gibi korkunç bir tercihle karşı karşıya kaldılar” ifadelerini kullandı ve “HTŞ üyelerinin eylemleri savaş suçu teşkil etmektedir” dedi.
Komisyon üyeleri ayrıca BM tarafından terörist ilan edilen HTŞ’nin sivillerin yoğun olarak yaşadığı bölgeleri ayrım gözetmeksizin bombaladığını ve hükümet kontrolündeki bölgelerde ‘terör estirdiğini’ savundu.
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın geçen sene yayınladığı 113 sayfalık Suriye raporunda da HTŞ’nin savaş suçlarına yer verildi. Rapora göre HTŞ, sosyal medya da dâhil olmak üzere, kendi yönetimini veya dini doktrinini eleştirdiğini düşündüğü siyasi muhalifleri, gazetecileri, aktivistleri ve sivilleri haksız yere gözaltına almaya devam etti.
Aynı raporda HTŞ’nin fiziksel şiddet, işkence ve tecavüz gibi suçlara pek çok kez karıştıklarının tespit edildiğini de belirtildi. Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) ve Freedom House'un verilerine göre HTŞ’nin savaş suçları arasında gazeteci öldürmek de yer alıyor.
BATI MEDYASINA İLK RÖPORTAJ
Colani’nin imaj çalışmasının belki de en önemli dönüm noktası 2021’de ilk kez Batı medyasına konuşmasıydı. Colani, PBS’te yayınlanan röportajında ABD’li belgeselci Martin Smith’e konuştu. Hem yazılı hem de belgesel hali yayınlanan “The Cihadist” (Cihatçı) başlıklı belgeselinin girişinde Colani, İdlib’in caddelerinde araba kullanırken gösterildi.
Colani PBS röportajına sarıkla değil gömlek ve ceketle çıktı. Colani neden ABD’li bir gazeteci ile röportaj yapmayı istediğine yönelik soruda kendileri hakkında kamuoyundaki olumsuz imajdan bahsediyordu: “Suriye devrimindeki büyük bir olayın bir parçasını temsil ediyoruz ve Suriye devriminin gerçek imajını dünyaya doğru bir şekilde iletmek gibi bir misyonumuz var.”
“AMERİKAN VE BATI KAMUOYUNA HİTABEN KONUŞUYORUM”
Colani, Batı kamuoyuna seslenmek istediğini vurgulayarak “Bugün konuşmamın büyük bir bölümünü ABD'li siyasetçilere değil, Amerikan ve Batı kamuoyuna hitaben yapıyorum” diyordu. Bu röportajda altını çizdiği mesajlar da tıpkı 6 Aralık’ta CNN’e verdiği röportajda olduğu gibi Batı kamuoyunun endişelerini gidermek üzere tasarlanmıştı.
Colani’nin ilk kez Batı medyasına konuşması, Al Monitor tarafından “HTŞ lideri Batılı gazeteciyle yaptığı röportajın ardından tabanını şok etti” başlığıyla görüldü.
1 YILDA 20 ETKİNLİĞE KATILDI
BBC Monitoring’de 2 sene önce yayımlanan habere göre Colani, 2021’deki röportajın ardından ‘de fakto devlet başkanı’ gibi davranmaya başladı ve 1 yılda Idlib’de halka açık 20 etkinliğe katıldı. Hatta HTŞ destekçileri tarafından eleştirilen bir kitap ve sanat fuarını ziyaret ederken görüntülendi.
Bir sene sonra ise HTŞ, Suriye’nin kuzeyinde toprak genişletmeye başladı. Colani’nin yeni imaj uluslararası kamuoyunda tartışılırken ABD’nin bu ilerlemeden endişeleri bir kez daha Şam Büyükelçiliği tarafından dile getirildi.
“HTŞ GÜÇLERİ DERHAL BÖLGEDEN ÇEKİLMELİ”
2022’de HTŞ’nin Halep’in kuzey mahallelerine girdiğine yönelik haberlerin ardından ABD’nin Şam Büyükelçiliği’nin Twitter hesabından yapılan paylaşımda “Terör örgütü olarak tanımlanan HTŞ'nin son günlerde Halep'in kuzeyine girmesinden endişe duyuyoruz. HTŞ güçleri derhal bölgeden çekilmelidir” denildi.
HTŞ’nin 27 Kasım’da başlattığı ve Şam’da son bulan ilerlemesinde ise bu kez sessizlik hakimdi.
YENİ DÖNEMİN İLK RÖPORTAJI CNN’DEN
Colani, 10 sene önce kendisi için ‘dünyanın en tehlikeli 10 teröristinden biri’ diyen CNN’e 6 Aralık’ta konuk oldu. Esad’ı devirmeye yönelik mesajlarını tekrarlayan Colani, bir kez daha Batı dünyasına sıcak mesajlar verdi. Başında ABD tarafından konulan 10 milyon dolarlık ödül varken dünyanın en büyük basın kuruluşlarından birine konuşan Colani, yıllar içinde değişim geçirdiğini öne sürdü: “Yirmili yaşlarındaki bir insan otuzlu ya da kırklı yaşlarındaki birinden ve kesinlikle ellili yaşlarındaki birinden farklı bir kişiliğe sahip olacaktır. Bu, insanın doğasında var.”
CNN’İN MİZANSENİ
CNN, kısa süre sonra yayınladığı ve Şam'daki bir hapishanede kilitli bir hücrede denk gelinmiş tutsak gibi gösterdiği kişinin haberiyle ilgili de eleştirilmişti. CNN, daha sonra açıklama yapmış ve Humuslu Adel Gharbal olarak tanıtılan kişinin eski bir istihbarat görevlisi olduğunu kabul etmişti.
12 Aralık’ta yayınlanan haberin videosunda, CNN muhabiri Clarissa Ward ve yanında bulunan silahlı bir kişinin, Şam'daki bir hapishaneyi çekerken kilitli bir hücrede tesadüfen bir mahkuma denk geldiği görülmüştü. Bu kişinin, Humuslu Adel Gharbal adında bir erkek olduğu aktarılmıştı.
Videoda, Gharbal battaniye altında bulunuyor ve üç ay önce tutuklandığını söylüyordu. Gharbal, Esad'ın devrilmesinden kısa süre önce bu hapishaneye nakledildiğini iddia ediyordu. Görüntülerin sosyal medyada yayınlanmasının ardından haberin gerçekliği tartışma konusu olmuştu. Görüntüleri izleyen pek çok kişi olayın mizansen olduğu yönünde paylaşımlar yapmıştı.
‘CİHATÇI TERÖRİST’TEN ‘İSYANCI LİDER’E
Colani ile ilgili haber başlıkları ve spotlarındaki sıfatlar da yeni döneme uygun olarak değiştirildi. Daha önce ‘cihatçı lider’ olarak bahsedilen Colani artık ‘isyancıların lideri’ veya ‘ılımlı cihatçı’ şeklinde tanımlanmaya başladı.
Kendisine bu yakıştırmayı yapan kurumlardan İngiltere merkezli Daily Telegraph gazetesi, HTŞ Halep’i ele geçirdikten sonra yayımladığı bir haberi okuyucularına “Ilımlı cihatçı lider Suriye’ye saldırdı ancak askerlerine çocukları korkutmamalarını söyledi” başlığıyla sundu.
TAKIM ELBİSELİ AHMED EL ŞARA'YA GEÇİŞ
Kıyafetini de aşama aşama değiştiren Colani, önce sarığını çıkarıp gömlek giydi. Gazeteci Can Ertuna’nın betimlemesiyle Zelenski tarzı haki renkte bir gömlek giyen Colani, daha sonra blazer cekete geçti. Gömlek ve yeleğin üzerine ceket giymeye başlayan Colani, son olarak kombinine kravatı da ekledi ve klasik bir takım elbiseyle en azından görünürde istenen kıvama geldi. Adını da değiştiren Colani, artık gerçek ismi olan Ahmed el Şara’yı kullanacağını açıkladı.
France24, 17 Aralık’ta Colani’nin Şam’da bir grup gazeteciyle buluştuğu görüşme hakkında yazdığı haberde Colani’den Ahmed el Şara (Ahmed al-Sharaa) olarak bahsetti. Aynı gün Al Jazeera, The Guardian ve Reuters gibi kuruluşlar da Colani’nin ismini Ahmed Şara şeklinde zikretti.
The Guardian’ın uluslararası güvenlik muhabiri Jason Burke, 10 Aralık’ta kaleme aldığı yazıda ‘iki farklı kimlik’ olduğunu öne sürerek Colani ve Ahmed el Şara arasında ayrım yaptı. İki ismin birbirinden oldukça farklı iki imaja işaret ettiğini ifade eden Burke, Suriye’nin geleceğini, Colani’nin hangi kimliğe uygun şekilde hareket edeceğinin belirleyeceğini yazdı. Le Monde’un baş yazarı Gilles Paris de 18 Aralık’taki yazısında HTŞ liderliğindeki Suriye’nin cihatçılıktan, ulusal bir muhafazakâr İslamcılığa geçebileceğini öne sürdü.
11 sene önce yüzünü bile göstermeyen Colani’nin saçı, kıyafeti, titri, ismi her şeyi değişti. Artık ulusal ve uluslararası basında Colani’den selefi cihatçı bir terör örgütü lideri olarak değil, Suriye’yi bir arada tutacak ve demokratik ulus inşa edecek bir kurucu lider olabileceği şeklinde bahsediliyor. Toplumsal ve siyasî meşruiyetinden bahseden ise neredeyse kalmadı. Colani şu ana kadar medyada hiçbir selefi örgüt liderine açılmayan alanın tadını çıkarıyor.
Esad’ın devrilmesinde Colani’nin bir süredir Batı kamuoyunu hedefleyerek yürüttüğü ‘kamu diplomasisinin’ payını küçümsememek gerekir. Kendisine sağlanan esneme alanlarında en azından köprüyü geçene kadar ‘ılımlı’ davranmaya çalışacağını belli eden ancak selefi ideolojisini de gizlemeyen Colani’nin uzun vadede dümeni nereye kıracağını öngörmek ise çok zor değil.