Tutuklanan Ayşe Barım 3 saat süren ifadesinde neler söyledi?
Gezi Parkı olaylarının planlayıcılarından olduğu iddiasıyla hakkında yürütülen soruşturmada, "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs" suçlamasıyla tutuklanan menajer Ayşe Barım'ın savcılıktaki ifadesi ortaya çıktı...Barım'ın İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'ndeki işlemleri tamamlanarak, sağlık kontrolünün ardından, Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'ne sevk edildi ve öğle saatlerinde savcılıkta ifadesi alınmaya başlandı.
Gezi Parkı olaylarının planlayıcılarından olduğu gerekçesiyle hakkında başlatılan soruşturma kapsamında "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme" suçundan adliyeye sevk edilen menajer Ayşe Barım, çıkarıldığı Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklandı.
3 SAAT İFADE VERDİ
Yaklaşık 3 saat süren ifadenin ardından savcılık, Barım'ı tutuklama talebiyle Sulh Ceza Hakimliği'ne sevk etti. Savcılığın hazırladığı sevk yazısında, şüpheli Ayşe Barım'ın, hükümlü Çiğdem Mater Utku ve firari sanık Mehmet Ali Alabora ile birlikte, hükümlü Osman Kavala'nın da aralarında bulunduğu, Gezi olaylarının birinci derecede planlayıcıları arasında yer aldığı belirtildi. Barım'ın, meşru hükümeti ortadan kaldırmaya yönelik olaylara yardım ettiği ve soruşturmanın bu sebeple derinleştirildiği ifade edildi.
SAVUNMA SONRASI TUTUKLANDI
Sulh Ceza Hakimliği tarafından savunması alınan Ayşe Barım, "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme" suçundan tutuklandı.
SAVCILIKTA VERDİĞİ İFADE ORTAYA ÇIKTI
Ayşe Barım, savcılıktaki ifadesinde şu açıklamalarda bulundu:
"Gezi Parkı eylemlerinin başlarında, 2013 Mayıs ayı içerisinde, beni bu konuyla ilgili kimse aramadı. Kimse benden birliktelik kurmak adına, finans ya da ismimle destek olmak adına herhangi bir ricada yahut talepte bulunmadı. Gezi Parkı'nın ilk başladığı ve benim ilk gittiğim dönemde, hatırladığım kadarıyla, Muhteşem Yüzyıl isimli dizide beraber çalıştığımız oyunculardan bazıları bulunmaktaydı. Beni, tam hatırlayamamakla birlikte, onlardan birisi arayarak, 'Setten çıkınca Gezi Parkı'na gideceğiz. Çocukların ne yaptığına bakmak istiyoruz' dedi. Ben de, 'Hemen geliyorum' dedim. Gezi Parkı'nın karşı tarafında boş bir alanda toplanılmıştı. Ben bireysel olarak kendim gittim. Oyunculara eşlik etmek üzere buluştum. Gezi Parkı'na hatırladığım kadarıyla 1 ya da 2 kez gitmişimdir. Başka gitmişliğim yoktur. İlk kez gittiğimde sanatçılardan birinin şiir okuduğu sürece izleyici olarak katıldım. İkinci kez gittiğimde çok kısa süreliğine gittim. Birisiyle beraber gidip gitmediğimi hatırlamıyorum. Sanatçıların kendi fikirleri, iradeleri ve kendi kararları vardır. Ben hiçbir şekilde onların fikirlerini yönlendirme yaparak herhangi bir organizasyon işine girmedim. Üç haftadır süregelen bu kabusun içinde psikolojik olarak çok kötü durumdayım. Sosyal medyada hiçbir karşılığı ve kanıtı olmayan büyük bir organize saldırının kurbanıyım. Bu mağduriyetimin devletimin tarafından giderilmesini istiyorum. Ben bütün iş hayatım boyunca herhangi bir tarafın adamı olmadım. Sadece en iyi şekilde işimi yapmaya çalıştım. Sosyal medyadaki yönlendirmelerle böyle bir süreç yaşadığım için son derece üzgünüm."