Ali Babacan, TÜSİAD ve TOBB'u üstü kapalı göreve çağırdı...
Muhalefetten basına uzanan soruşturma furyası karşısında patronların sessizliğine dikkat çeken DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, TÜSİAD ve TOBB'u üstü kapalı göreve çağırdı...
Ali Babacan 'deva'yı yine patronlarda aradı: 'TÜSİAD etkili olurdu, şimdi sus pus'
AKP'den ayrılarak DEVA Partisi'ni kuran Ali Babacan, siyasete aynı geleneği paylaştığı Saadet Partisi ve Gelecek Partisi'yle ittifak halinde devam ediyor.
Türkiye'de sorunların çözümünün daha da serbest bir ekonomiden geçtiği savunan Babacan, tecrübelerine de dayanarak değişimin anahtarının patronlarda olduğunu vurguluyor.
Açıklamaları ve faaliyetleriyle patronlara sık sık "güven" vermeye çalışan Ali Babacan, bu defa sermaye temsilcilerine sitem etti.
Ekol TV'de ülke gündemine dair değerlendirmelerde bulunan Ali Babacan, öncelikle AKP'nin miadını doldurduğunu vurguladı ve şu şöyle konuştu:
“Bu büyük ve güzel ülkenin çok daha iyi yönetilmeye layık olduğunu düşünüyoruz. Bir iktidar başarı üretecek ve umut verecek... Başarı üretemeyince, umut veremeyince korku ile bu ülkeyi yönetmeye çalışıyorsanız bu iktidarın artık kullanım süresi dolmuştur, miadı dolmuştur ve bir değişim o ülkede artık şarttır."
Erdoğan'ın ülkenin sorunlarını çözme kapasitesini yitirdiğini ifade eden Babacan, son haftalardaki soruşturma furyasını bu durumla ilişkilendirerek, "Başarı üretemeyince artık millete başarı sunamayınca ne yapıyor, kendisine karşı çıkabilecek, rakip olabilecek, muhalefet yapabilecek kim varsa onlar üzerinde baskı üretmeye başlıyor" dedi.
Baskıyı hafifletecek unsurun patron örgütleri olduğunu kaydeden Babacan, sözlerine şöyle devam etti:
"Ve bu baskı gittikçe artıyor. Siyaset üzerinde baskı, medya üzerinde baskı, STK'lar üzerinde baskı, sanat camiası üzerinde baskı, iş dünyası.. İş dünyası suspus... Bir zamanların en etkili kuruluşları, diyelim ki TOBB, diyelim ki TÜSİAD, bir açıklama yaparlardı baya etkili olurlardı. Şu anda sıfır etki."
Hatırlatma dozu: TÜSİAD'ın 'etkili' açıklamaları nelerdi?
Ali Babacan'ın özlemini duyduğu açıklamalar darbeye giden yolları döşemiş, AKP iktidarına kapı aralamış, başkanlık sisteminin temellerini atmıştı.
İşçi sınıfına yönelik en büyük saldırılardan biri olan 24 Ocak Kararları öncesi başta TÜSİAD olmak üzere sermaye örgütleri hükümetinin devrilmesini hızlandırmak adına faaliyetlerde bulunmuş, o dönem TÜSİAD’ın gazetelerde başlattığı ilan kampanyası bu faaliyetlerin başını çekmişti.
Başkanlık sistemini ilk defa gündeme getirenlerden biri yine TÜSİAD'dı. 1992 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal, TÜSİAD’ın Görüş dergisinde yapılan söyleşide Türkiye için başkanlık sisteminin şart olduğunu vurgulamıştı. Aynı tartışma çeşitli araçlarla sermaye sınıfı tarafından sürdürüldü ve ülkenin “demokratikleşmesi” konusu ile iç içe ele alındı. TÜSİAD’ın hazırlattığı “Türkiye’de Demokratikleşme Perspektifleri” başlığını taşıyan rapor söz konusu tartışmalarda referans yayınlardan biri oldu.
TÜSİAD, Erdoğan'ın "yeni Türkiye'si"nin ilk alıcılarından biriydi. Erdoğan, Ekim 1999’da TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Bülent Eczacıbaşı’nın Yeniköy’deki evinde büyük patronlarla bir araya gelmiş, destek istemişti. TÜSİAD daha sonra Genelkurmay'a sunduğu gizli raporla, AKP'nin iktidar yolunda askeri kanadı ikna etmeye çalışmıştı.
Ali Babacan'ın da yakından tanık olduğu süreç soL TV'nin hazırladığı "Medusa'nın Salı" belgesel serisinde gözler önüne seriliyor. AKP'nin iktidar yolculuğunu anlatan belgesel, Türkiye'nin içindeki siyasi, ekonomik ve toplumsal sorunların yanı sıra; büyük sermayenin desteği, ABD'nin Ortadoğu stratejisi, Avrupa Birliği süreci ve diğer dış faktörlerin AKP'nin iktidara gelmesinde nasıl etkili olduğunu detaylı bir şekilde ortaya koyuyor.