5 milyon çalışan, 2.5 milyon emekli mağdur: Erdoğan zam sözünü unuttu...

 ANKA Ekonomi Editörü Zülfikar Doğan'dan haftanın analizi: Türkler Türkiye’de azınlığa düşecek, MB’nin faiz kararında kritik viraj; CHP Kurultayı davası...

5 milyon çalışan, 2.5 milyon emekli mağdur:
Erdoğan zam sözünü unuttu... İşçi grev yolunda

Kamu kesimindeki 600 bin işçinin Toplu İş Sözleşmesi (TİS) pazarlığında uyuşmazlık sürüyor. İktidara bağlı kamu işveren sendikası TÜHİS ile TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ arasındaki müzakerelerin tıkandığı, grev sürecine girildiği gözleniyor. TÜRK-İŞ Başkanı Ergün Atalay, işçi talepleri kabul edilmezse 15 Temmuz’da grev kararı alacaklarını ilan etti. Devletin işçilere adaletsizlik yaptığını öne süren Atalay, kamu işçilerinin ücret ortalamasının "asgari ücretin bir tık üstünde" olduğunu vurgulayarak, "Bizim huzurumuz yoksa başkalarının huzuru bozulur. Bizim huzurumuz bozulursa herkesin huzuru bozulur" dedi.

Kamu işçilerinin yanı sıra memurlar için 2026-2027 dönemi Toplu Sözleşme pazarlığı da ağustosta başlayacak.

Yaklaşık 5 milyon memur ve sözleşmeli kamu personeli, iki yıldır iktidar ile iktidara yakın Memur-Sen arasında 2023’te imzalanan sözleşmenin mağduriyetini yaşıyor. Memur-Sen’in bağıtladığı sözleşme nedeniyle sadece memurlar değil, Emekli Sandığı kapsamındaki 2,5 milyon memur emeklisi de SGK ve Bağ-Kur emeklilerinden daha düşük maaş artışlarına mahkum oldu.

Ağustosta başlayacak pazarlıklarda memurlar en az yüzde 50 ve üzerinde bir zam talebiyle masaya oturmaya, gerekirse ülke çapında iş bırakmaya hazırlanıyor.

Seyyanen zam vaadiyle seçim kazanan Erdoğan koltuğa oturunca emekliye sözünü unuttu

2023 seçiminde Cumhur İttifakı adayı Cumhurbaşkanı Erdoğan 14 Mayıs’taki ilk tur öncesi 11 Mayıs’ta, en düşük memur maaşını 22 bin liraya yükselteceklerini, artışı emeklilere de yansıtacaklarını vaat etmişti. Erdoğan seçimi kazandıktan sonra memur maaşlarına temmuzda 8 bin 77 lira seyyanen artış yapıldı. Ancak seçimde söz verdiği halde emekliler artıştan yararlanamadı. 2023’te en düşük memur maaşı 22 bin liraya yükseltilirken, asgari ücret ise ancak 2 yıl sonra 2025 başında 22 bin liraya çıktı.

Memurlara seyyanen zam, yasayla 15.965 göstergenin memur maaş katsayısıyla çarpımı üzerinden her 6 ayda bir artıyor. Temmuz 2023'te 8 bin 77 lira olan seyyanen artış, 2024 Ocak’ta 12 bin 55 lira, temmuzda 14 bin 383 lira, 2025 Ocak’ta 16 bin 43 lira oldu. En düşük memur maaşı ise bu yılın ocak ayında 41 bin 91 lira olarak belirlendi. Asgari ücret yılbaşındaki yüzde 30 artışa rağmen en düşük memur maaşının yarısı düzeyinde kalırken, kamu işçileri hala 2023’teki TİS’le belirlenen ve en düşük memur maaşı seviyesindeki ücretleri almaya devam ediyor.

MB’nin temmuz ayı faiz kararında, CHP kurultay davası ve haziran enflasyonu belirleyici olacak

Haziranda politika faizini yüzde 46’da sabit tutan Merkez Bankası’nın (MB) 24 Temmuz’daki toplantıda faizi indireceği beklentisi yüksek. Yıllık enflasyonun yüzde 35’e gerilemesine karşılık faizin yüzde 46’da tutulması, enflasyon-faiz makasının 11 puan olmasının sürdürülemeyeceği görüşü öne çıkıyor. Kredi faizleri ise aylık yüzde 4,5-5, yıllık yüzde 60-65 düzeyinde. Enflasyon-kredi faizi makası yaklaşık 30 puana çıkmış durumda. Bu da krediye erişimi olanaksız kılarken, ekonomide çarkların durmasına, şirket kapanmaları iflas ve konkordatoların artmasına yol açıyor.

Ancak temmuzda kesin gözüyle bakılan faiz indiriminde siyasi ve ekonomik iki açmaz söz konusu. İlki 3 Temmuz’da açıklanacak haziran enflasyonu, diğeri 30 Haziran’daki duruşmada karar çıkması beklenen CHP Kurultayının iptali davası. Haziran enflasyonu yüzde 2-2,5 arasında beklenirken bunun üzerindeki bir artış faiz indirimini erteletebilecek.

CHP davasında ise "mutlak butlan" kararıyla kurultayın iptali, CHP’ye kayyum atanması vb. durumda siyasi kaos ve gerilimin 19 Mart İBB operasyonlarına benzer şekilde piyasaları sarsması, faiz ve kurları tırmandırması MB’nin faiz kararı öncesi en kritik viraj. Bu ihtimalde artacak siyasi ve ekonomik risklerle faiz indirimi eylül-ekime sarkabilecek.

Yakın ve orta vadede Türklerin Türkiye’de azınlığa düşme olasılığı artıyor

Doğurganlık ve nüfus artış hızındaki sert düşüş, Türkiye nüfusunun 2030’dan itibaren önce duraklama, 2050 sonrası gerileme ve yaşlanmasına dönük TÜİK projeksiyonları, ciddi endişeye yol açmış durumda. 2025’i "Aile Yılı" ilan eden Cumhurbaşkanı Erdoğan evliliği doğurganlığı, çocuk sahibi olmayı teşvik amaçlı bazı sosyal ve ekonomik destek paketleri açıkladı. Ancak TÜİK’in geçen hafta yayınladığı 2024 Uluslararası Göç İstatistikleri durumun, bu tür "pansuman ve palyatif" tedbirlerle çözülmekten çok daha ağır boyutta olduğunu, doğurganlık dışında mevcut ülke nüfusunun da risk altında bulunduğunu gösterdi.

TÜİK rakamlarında yurt dışına giden Türk vatandaşlarının ağırlıkla 19-25 ve 25-29 yaş arası genç, eğitimli, nitelikli yurttaşlar olması bu risklerdeki asıl vahim boyut. Yakın ve orta vadede Türklerin Türkiye’de azınlığa düşme olasılığını gösteren rakamlara bakıldığında, son 5 yılda başka ülkelere göç eden Türk vatandaşlarının sayısı 763 bin 741’e yükselmiş. Başka ülkelerden gelen Türk vatandaşlarının sayısı 522 bin 436. Nüfus artışındaki yavaşlama ve duraklama yanında yurt dışına gidenlerle birlikte Türk vatandaşlarının sayısı beş yılda 241 bin 35 kişi azalmış.

2002’de 2,7 ile dünya ve Avrupa ortalamasının üzerinde olan doğurganlık hızı, 2024 sonunda 1,51’e indi. Ülkedeki Suriyelilerin doğurganlık hızı ise 3,2-4 arasında. Türkiye’de doğan Suriyeli çocuk sayısı 2023 sonunda 800 bin iken 2024 sonunda 1 milyonun üzerine çıkmış. Göç İdaresi’nin 19 Haziran 2025 verileriyle geçici koruma statüsünde kayıtlı Suriyeli sayısı 2 milyon 677 bin 989. Suriyelilerin Türkiye nüfusuna oranı yüzde 4,23. Şanlıurfa, Kilis, Kahramanmaraş, Adana, Mersin, Gaziantep, Bursa, Konya, Kayseri vb. bazı illerde Suriyelilerin il nüfusuna oranı yüzde 26,7 ile yüzde 4,5-7 arasında değişiyor. Suriyeliler dışında ikamet izniyle Türkiye’de olan yabancı uyruklular (ilk 10’da Türkmenistan, İran, Irak, Afganistan vatandaşları yer alıyor) 1 milyon 108 bin kişi. Ortada hala göç, sığınmacı, mülteciler, Türk vatandaşlarının yurt dışına gidişinin hızlanması vb. konularda bir devlet politikası, stratejisi veya gelece yılları kapsayan bir plan yok. Yeni doğan bebeklere altın, evlenen gençlere düşük faizli kredi vb. yaklaşımlarla çözüm aşamasını çoktan geçmiş, gelecek nesillerin kendi yurdunda "azınlık" olma ihtimalini gösteren vahim ve yakıcı bir tabloyla karşı karşıyayız.

Zülfikar Doğan / ANKA

➽ Paylaş:
“AKP karanlığının erişim yasağı ile engellediği SivriSinekCaz'a ücretsiz Opera VPN ile kolay ve sorunsuz erişebileceğinizi biliyormuydunuz?..”
Okurlara..