Bakanın müjdesi ve gerçekler: ‘Bakanın yalanlarından koca dosya olur’
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, önceki gün yaptığı açıklamada KPSS ve mülakatla öğretmen atama döneminin sona erdiğini söyledi, bir de ‘müjde’ paylaştı: “24 Kasım Öğretmenler Günü’nde 15 bin öğretmen ataması yapılacak”. Gelin bir öğretmenin gözünden bu müjdenin ayrıntılarına bakalım…...
15 bin öğretmen atanacak müjdesi ve gerçekler: ‘Bakanın yalanlarından koca dosya olur’
Eğitim alanındaki gerici ve piyasacı dönüşüm AKP iktidarının her zaman başa yazdığı gündem maddelerinden oldu.
Bu konuda önceki Milli Eğitim Bakanları’nın büyük katkısı olsa da hiçbiri şimdi ki Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin kadar güçlü bir saldırıya imza atamadı.
Eğitimin tüm bileşenlerinin hedefindeki isim olan Tekin, dün yaptığı açıklamada, belki de en fazla tepki aldığı kesim olan öğretmenlere bir “müjde” verdi.
15 bin öğretmen atanacağını söyledi.
Peki, bu müjde yıllarca büyük emek veren ve ataması yapılacak öğretmenler için sevindirici bir şey değil mi?
Gelin bundan sonrasını yıllarca atamasının yapılmasını bekleyen, bunun için çok büyük bir emek veren öğretmeden dinleyelim.
“Müjde haberini gördüm, yine spekülasyon maalesef” diye söze giriyor, K., sonra başlıyor AKP’nin öğretmen atamasını nasıl kör düğüm haline getirdiğini anlatmaya:
“Öğretmen atamaları 7, 8 basamaktan oluşan bir süreçle oluyor. Ve bunlar her bir basamakta sanki yeniden alım yapıyormuş gibi bir algı yaratarak toplumu yanıltıyorlar. 15 bin diye bahsettiği 2024’de benim de girdiğim sınavın alımı. Yani şu an hâlâ süreci devam eden atama. 1,5 yıldır yapamadılar bunu. Üzerine 2025 sınavı geldi geçti. Onlarla ilgili süreç daha başlamadı bile. 2024’ü Aralık ayında tamamlayıp 2025 sınavı için akademilere 10 bin alım yapacaklar. Ondan bahsediyorlar. Ben ve derece yapan benim gibi pek çok öğretmen iyi bir sonuç alınca atanacağını düşünüp 2025 sınavına girmedi. O nedenle o atamaya bizim gibi yüzlerde öğretmen başvuramayacak.”
Yaşadıklarına oldukça
öfkeli K., her yıl yapılan atama süreçlerinin nasıl bir kavgaya ve
sonrasında mücadeleye dönüştüğünü şu sözlerle aktarıyor:
“Bakanın yalanlarından koca dosya olur. Atama süreçleri arap saçına dönmüş durumda. 2023 sınavına giren ve atama kontenjanında olup mülakatta elenen öğretmenler haklarını almak için mücadele ediyor hâlâ. Önceki gün yine MEB önündelerdi.
2024, benim de derece yaptığım sınav. Atama çok geç açıldı ve kontenjan dağılımı çok adaletsizdi. Derece yapan pek çok öğretmen kontenjan dışı kaldı o nedenle. Bizler de ek atama için mücadele ediyoruz şu an.
2025’de dershaneler döneme başlamışken pat diye öğretmenlik alımı için sınav sistemini değiştirdiler. Uzunca bir süre yeni sınavın içeriğini yayınlamadılar. İnsanlar ne olduğunu bilmedikleri bir sınava hazırlandı. Akademi Giriş Sınavı bu. Sonra 2025 için akademilere 10 bin kontenjan verdiler. Akademilerle ilgili pek çok şey hâlâ belirsiz ve onların branş dağılımları da hâlâ yayınlanmadı.
Çok fazla şey var ve Bakan sanki tüm bu süreçler kusursuz işliyor, her şey gayet yolunda gidiyor gibi davranıyor çıktığı her programda. Üstüne de müjde üstüne müjde açıklıyor, gerçekten halkı her başlıkta yanıltıyorlar.”
Bakan’ın bu açıklamasını biraz geriye saralım, Nisan 2025’e dönelim.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “10 bini Milli Eğitim Akademisi'ne olmak üzere toplam 25 bin öğretmen ataması yapılacağını” açıklıyor, bu açıklama da tıpkı yukarıdaki öğretmenin söylediği gibi "umut sömürüsü" olarak değerlendiriliyordu.
O gün Eğitim-İş bir açıklama yaparak bu duruma tepki göstermiş, “Aslında ataması yapılacak öğretmen sayısının 15 binle sınırlı olduğu açıkça görülmektedir. Geriye kalan 10 bin öğretmen Milli Eğitim Akademisi'ne gönderilecek ve asgari ücret karşılığında iki yıl daha eğitim alacak” demişti.
“Sadece 2024 yılında 20 binin üzerinde öğretmenin emeklilik, istifa, ölüm gibi nedenlerle sistemden çıktığı düşünüldüğünde, 15 bin öğretmen ataması eğitimin yaralarını iyileştirmek bir yana dursun sistemden çıkan öğretmen açığını kapatmaya bile yetmemektedir” vurgusunda bulunulan açıklamada, "Yapılan bu tip açıklamaların öğretmen açığı ve atama bekleyen yüz binlerce öğretmen açısından yanıltıcı ve umut sömürüsü oluğuna" işaret edilmişti.