“Bu bir iş kazası değil, göz göre göre gelen bir cinayettir!..”
CHP’li Aysu Bankoğlu, Amasra maden faciasının 3. yılında Meclis’te ölen madencilerin son duyduğu siren sesini dinletti. Bankoğlu “43 madencinin duyduğu son sesti bu. Bu bir iş kazası değil, göz göre göre gelen bir cinayettir” dedi...
Ölen madencilerin duyduğu son ses Meclis’i inletti
CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, Amasra maden faciasının 3. yıl dönümünde TBMM Genel Kurulu’nda konuştu. Bankoğlu, kürsüde ilk olarak maden ocağındaki patlamadan sonra çalan uyarı sirenini dinletti. Ardından şunları söyledi:
“Bugün burada bir utancı, bir acıyı, bir adaletsizliği bir kez daha dile getirmek için söz alıyorum. Evet 3 yıl önce tam da bugün bu akşam Amasra Maden Ocağı'nda yüzlerce madenci bu sese tanık oldu. Bu siren 43 madencimizin duyduğu son ses oldu. 43 canımızı, 43 madencimizi yerin yedi katı altındaki karanlığa gömdünüz.”
????CHP’li Aysu Bankoğlu dinletti
— Gazete Pencere (@gazetepencere) October 14, 2025
????Ölen madencilerin duyduğu son ses Meclis’i inlettihttps://t.co/ARZPcReSTH pic.twitter.com/Gpj3PbRP55
Konuşmasında facianın göz göre göre geldiğini vurgulayan Bankoğlu, AKP iktidarını ihmalle suçladı:
“Ama o karanlık sadece yerin altında değildi. O karanlık göz göre göre gelen bir cinayete sessiz kalan bir yönetimin içindeydi. 43 canımızı kaybettik. Sayıştay raporları, uzmanlar, odalar hepsi uyarmıştı. Metan gazı değerleri tehlikeli seviyede, havalandırma yetersiz, sistem alarm veriyor. Madenciler ölüm geliyor demişti ama bu uyarılar Ankara'da koltuklarda oturanlara hiç ulaşmadı. Hiçbirisi umursamadı. Çünkü bu ülkede işçiyi feda et ama yandaşını koru anlayışı bir yönetim politikası haline geldi. Değerli milletvekilleri 3 yıl önce Amasra'da yaşanan bir iş kazası değildir. Yaşanan göz göre göre gelen bir cinayettir.”
"En üst cezayı alsalar bile yatarı yok"
Facianın ardından yürütülen yargı sürecini de eleştiren Bankoğlu, asıl sorumluların korunarak yargıdan kaçırıldığını savundu:
“Defalarca uyarılmış, defalarca raporlanmış, defalarca dile getirilmiş bir faciadan kader diyerek sıyrılan sorumsuz bir zihniyetin sonucudur. Amasra'daki karanlık liyakat yerine torpili, denetim yerine kayırmayı, insan hayatı yerine karı seçen bir düzenin sonucudur. Peki faciadan sonra ne oldu Sayın milletvekilleri? Yine aynı senaryo yine aynı tiyatro. Tam 12 duruşma oldu ve bu süreçte gerçek sorumlulara hükümetiniz bu iktidar kalkan oldu. Bakanlıklarınıza dokunmadınız. Kamu görevlileri başta olmak üzere soruşturma izni dahi vermediniz siz. Mahkemede 43 canın ölümüne neden olanların tamamı değil sadece Amasra müessesesindeki birkaç isim yargı önüne çıkarıldı. Üst sorumlulara dokundurtmadınız, kalkan oldunuz. Onları yargı önünden kaçırttınız siz. 43 insanın canı sanki bir idari hataymış, bir form eksikliğiymiş gibi bir de bu üst sorumlulara görevi kötüye kullanmaktan dava açıldı. Yani en üst cezayı alsalar bile yatarı yok.”
"O aileler her gece aynı kabus bu süren sesini duyuyorlar"
Adaletin sağlanmadığını vurgulayan Bankoğlu, Meclis’te duygusal bir ifadeyle şöyle devam etti:
“43 insan hayatını kaybetti. Bir form eksikliğiymiş gibi, bir idari hataymış gibi yatacak alacakları cezaların yatarı yok. Soruyorum size. Bu mudur adalet? Bu mudur 43 canın hayatını kaybetmesinin sonucu? Bu müdür vicdan? O gün ocağa inen 43 madenciden her biri evinden çıkarken son kez ailesine, eşine, çocuğuna sarılmıştı. O akşam 43 ocağın ışığı söndü. Şimdi o evlerde bir sandalye hâlâ boş. O anneler 3 yıldır mezarlığa gidip toprağa okşuyor. O aileler her gece aynı kabusla bu siren sesini duyuyorlar. Ve biz bu acının, bu cinayetin telafisinin olmadığını biliyoruz. Mahkeme salonlarında adalet de ne yazık ki göçük altında kaldı. Adalet de karardı.”
"Bir yüz kızarması yok"
Konuşmasının sonunda Meclis’te hesap sorulmadığını söyleyen Bankoğlu, bu davaların yeniden açılacağını belirterek şu ifadeleri kullandı:
“43 madencimiz şehit oldu. 43 aile dağıldı ama suçlular 43 can başına neredeyse birkaç ayla, birkaç yıl bile sürmeyen cezalarla kurtuldular. Kim bunu kabul eder? Soruyorum size. Hangi hukuk, hangi vicdan, hangi adalet bunu kabul eder? Bugün hâlâ hâlâ el üstünde tutulan, duruşmaya dahi getirilmeye tenezzül edilmeyen bürokratlar var. 43 canın asli sorumlusu olanlar EYT'den emekli edilen bürokratlar var. Hâlâ madencinin değil, koltuğun korunduğu, yandaşın korunduğu bir sistem var bu ülkede. 3 yıl geçti ya. Koskoca 3 yıl geçti ne bir adalet… 3 yılda ne bir yüzleşme, bir istifa bile etmediler. Bir yüz kızarması yok. Bu mecliste utanmadan ölen barutçu maden şehidimizi bile suçladınız siz. Ve bilin ki artık bu düzen çökmektedir Sayın milletvekilleri. Ama biz bu cinayetin üstünü örten her gücün, her koltuğu, her yalanı teşhir etmeye devam edeceğiz. Kapattık zannedilen, kapattık sandığınız bu davalar gün gelecek yeniden açılacak. Çünkü bu mücadele sadece Amasya'nın değil, Türkiye'nin adalet mücadelesidir ve bu cinayetleri kader diyerek meşrulaştıranlara asla sessiz kalmayacağız. Amasya'da hayatını kaybeden maden şehitlerimizi rahmetle anıyorum. Amasya'nın siyasi hesabını biz soracağız.”