Sigortalıların enflasyon ve vergi yükü nedeniyle uğradığı ücret kayıpları!..
DİSK-AR’a göre, yüksek enflasyon ile adaletsiz vergi ve kesintiler emek gelirlerini eritmeye devam ediyor. 2025’in ilk dokuz ayında enflasyonun işçi ücretlerine birikimli faturası 789 milyar TL, vergilerin faturası ise 539 milyar TL oldu. Ortalama ücretin Eylül ayında yüzde 41’i eridi. Asgari ücrete ara zam yapılmaması kayıpları artırdı. Yalnızca Eylül 2025’te 5 bin 621 TL kayıp yaşandı...Geçim mücadelesi derinleşiyor: Asgari ücretin enflasyon karşısındaki kaybı 5 bin 621 TL oldu
DİSK Araştırma Merkezi (DİSK-AR), 5 Kasım 2025’te yayımladığı Ücret Kayıpları İzleme Raporu ile 2025 yılının ilk on ayında Türkiye’deki sigortalı işçilerin enflasyon ve vergi yükü nedeniyle uğradığı ücret kayıplarının boyutlarını ortaya koydu.
Rapora göre, Ocak-Ekim döneminde yaklaşık 17 milyon sigortalı işçinin toplam reel gelir kaybı 1 trilyon 789 milyar TL’ye ulaştı. DİSK-AR, bu kaybın yalnızca gelir ve damga vergilerini kapsadığını, dolaylı vergilerin hesaba katılmadığını vurguladı.
ORTALAMA ÜCRETİN YARISI KAYBOLDU
Raporda ortalama ücret düzeyinde çalışan bir işçinin Ekim 2025’te yaşadığı toplam kayıp 18 bin 268 TL olarak hesaplandı. Bu kaybın 10 bin 873 TL’si enflasyondan, 7 bin 395 TL’si ise gelir ve damga vergisiyle diğer yasal kesintilerden kaynaklandı. Aynı ayda brüt 50 bin 670 TL olan ortalama ücretin net reel karşılığı yalnızca 24 bin 801 TL’ye kadar geriledi. Böylece ortalama işçi ücretinin yüzde 51’inin eridiği belirtildi. 2025’in ilk on ayında ortalama ücretin bireysel kaybı 106 bin 524 TL’ye ulaştı.
ARA ZAM YAPILMAMASI KAYIPLARI KATLADI
Asgari ücret düzeyinde ise tablo daha çarpıcı. 2025 yılı için brüt 26 bin 6 TL, net 22 bin 105 TL olarak belirlenen asgari ücret, yıl içinde herhangi bir zam görmedi. Ocak-Ekim döneminde asgari ücretin enflasyon nedeniyle yaşadığı toplam kayıp 6 bin 322 TL olurken, aynı dönemde vergi ve prim kesintileriyle birlikte yaşanan toplam kayıp 74 bin 876 TL’yi buldu. Ekim 2025 itibarıyla net asgari ücretin reel karşılığı 15 bin 783 TL’ye kadar düşerken, brüt ücretin yüzde 28,8’i vergi, prim ve enflasyon yoluyla eridi.
Rapor, yalnızca asgari ücretliler değil, asgari ücretin 1,5 ila 3 katı arasında gelir elde eden işçiler için de kaybın ciddi boyutlarda olduğunu ortaya koydu. Asgari ücretin 1,5 katı olan 39 bin 8 TL brüt ücrete sahip bir işçi, Ekim ayında net olarak 30 bin 738 TL gelir elde etti. Ancak enflasyon karşısındaki erime ile bu miktar 21 bin 938 TL’ye geriledi. Aynı ayda toplam kayıp 17 bin 70 TL olarak hesaplandı. Bu düzeyde çalışan bir işçinin on aylık toplam kaybı 131 bin 530 TL oldu.
Asgari ücretin 2 katı (52 bin 11 TL), 2,5 katı (65 bin 14 TL) ve 3 katı (78 bin 17 TL) düzeylerinde ücret alan işçilerin reel net gelirleri de büyük oranda azaldı. Ekim ayında asgari ücretin 3 katı düzeyinde maaş alan bir işçinin toplam kaybı 40 bin 594 TL’ye kadar çıktı. Bu kaybın 15 bin 12 TL’si enflasyon, 25 bin 582 TL’si ise vergi ve diğer kesintilerden kaynaklandı. Aynı işçi grubunun yılın ilk on ayındaki toplam kaybı ise 319 bin 697 TL olarak ölçüldü. Raporda özellikle orta ve üst gelir grubundaki işçilerin hızla ikinci, üçüncü ve hatta dördüncü vergi dilimlerine girmesiyle birlikte gelir vergisi yükünün arttığına dikkat çekildi.
DİSK-AR: BU KAYIP BİR GELİR TRANSFERİDİR
DİSK-AR’ın açıklamasında, gelir vergisi tarifelerinin yeniden değerleme oranlarının gerisinde kalmasının da önemli bir sorun olduğu belirtildi. Bu nedenle birçok işçi daha yıl ortasında üst vergi dilimlerine geçerek daha yüksek oranlardan vergilendiriliyor. Bu da ücretlilerin yıl sonunda ellerine geçen net miktarın daha da düşmesine neden oluyor.
Raporun sonuç bölümünde “1 trilyon 789 milyar TL’yi aşan bu erime, işçilerden varlıklı kesimlere ciddi bir gelir transferi anlamına geliyor” ifadeleriyle durumun sadece ücret kaybı değil, aynı zamanda sosyal adalet açısından da vahim bir tabloya işaret ettiği vurgulandı. “Enflasyon işçi sınıfını yoksullaştıran bir emme basma tulumbadır. İşçilerden alıp zenginlere kaynak aktarmaktadır” cümlesiyle bu tespitin altı çizildi. Enflasyonun yanında, adaletsiz vergi sisteminin de gelir eşitsizliğini derinleştirdiği ve ücretlerin giderek alım gücünü kaybettiği belirtildi.

