Yargıdan insan manzaraları: Savcıydı gizli tanık oldu, kimliği değiştirildi!..

 Rüşvetçi, Fethullahçı bir savcıydı. Cihaner'in tutuklanmasına neden olan isimlerdendi. Ergenekon'un gizli tanığı olduğu ortaya çıkınca kimliği değiştirildi. Cemaat kavgası sonrası meslekten atıldı. Cemaat yargılamaları sırasında iki kez yakalanıp tutuklandı. Yakalanmalarının birinde kaçmaya çalışıp balkondan atlayınca bacağı kırıldı. Sonra tekrar firar etti. Şimdilerde çok ilginç bir soruşturma kapsamında Almanya'da yakalandı...

 Yargıdan insan manzaraları:
Savcıydı gizli tanık oldu, kimliği değiştirildi, üç kez firar etti ve yakalandı...

O günlerde ülkenin en önemli siyasi operasyonu Ergenekon'du.

Her gün yeni iddialar ortaya çıkıyor, birileri hedef alınıyor, birileri tutuklanıyor, birileri şafak baskınıyla gözaltına alınıyordu.

O gün ortaya çıkan son haberse biraz farklıydı:

Adalet Bakanlığı’nın, İlhan Cihaner hakkında görev suçundan soruşturma açmasına neden olan ve bu yolla Yargıtay’da yargılanması sürecini başlatan şikayetin altında bulunan İliç Savcısı Bayram Bozkurt’un imzası ile Ergenekon dosyasındaki 'Gizli tanık Efe'nin imzaladığı 'Teşhis tutanağı' belgesindeki imzanın benzerliği dikkat çekiyor.

Ergenekon’un gizli tanığının aynı zamanda bir savcı olduğu iddiası o zaman için büyük haberdi.

Günlerce konuşuldu.

Sonra hiçbir şey olmamış gibi bu ismin tanıklığı veri alınarak birçok kişi uzun yıllar yargılandı, cezaevlerinde kaldı.

Kimliği ifşa olunca Cemaati imdadına koştu, Bayram Bozkurt’un Gizli Tanık Koruma Kanunu çerçevesinde estetik operasyon geçirdiği bile öne sürüldü, bunu reddetti. Adının Hakan Aslan olarak değiştirildiği ve yeni kimlikle Keskin’de savcı olarak görevlendirildiği ortaya çıktı.

Gerçekten “film” gibiydi.

Peki, kimdi bu Bayram Bozkurt?

Tutuklanmasına neden olduğu İlhan Cihaner’in öyküsüne kısaca göz gezdirdiğimizde aslında Bozkurt’un nasıl biri olduğunu oldukça iyi anlıyoruz.

İliç savcısı demiştik Bozkurt için.

Hani, Erzincan İliç’te 9 işçinin öldüğü maden faciası vardı ya, Bozkurt iddiaya göre o madendeki usulsüzlükleri ve şikayetleri araştırması için Cihaner’in talimatını yerine getirmek yerine şirketten rüşvet alıp dosyanın üstünü kapatıyordu. Hakkında birçok rüşvet iddiası daha vardı.

Böyle bir isimdi Bozkurt.

Ergenekon’un efsane gizli tanığıydı, ifadeleri sonrası birçok kişi tutuklanmış, kimliği ortaya çıkınca korumaya alınmış, iddiaya göre estetik ameliyat dahi olmuş, kimliği değiştirilmişti. Daha ne olsun?

Ancak bu hızlı yükselişe karşın filmin geri kalanı biraz “acıklı” oldu onun için. 

AKP ile eski ortağı Cemaat’in arası bozulunca Bozkurt için işler değişti.

İlk dalga 17-25 Aralık’ta geldi.

15 Temmuz sonrası ise Ergenekon’un üstüne komple sünger çekildi, bunca yıl AKP ile işbirliği içinde türlü usulsüzlükler ve hukuksuzluklara imza atan isimlerden bir bölümü görünürde de olsa “yargılandı”, mahkum oldu.

O isimlerden biri de eski Cumhuriyet Savcısı olan, Ergenekon’un gizli tanığı Efe oldu.

17/25 Aralık’tan sonra HSYK, yeni kimlik verdiği Bozkurt’u meslekten attı.

Yargıtay 11. Ceza Dairesi, Bozkurt ve gizli tanıklar hakkında suç duyurusunda bulundu.

Bozkurt “Kaçma şüphesi yok” diye serbest bırakılınca firar etti.

Bu ilk firarı oldu.

15 Temmuz sürecinde İzmir’deydi. Saklandığı evden kaçarken balkondan düşüp bacağını kırdı ve yakalandı.

Ancak öğrendik ki, birçok isim onun İzmir’de olduğunu zaten biliyordu. 

Darbe olacağını bile söylemişti görüştüğü görevlilere! Buraya geleceğiz.

Sonrasında, Ekim 2016’da tutuklandı.

Kasım 2016’da, sadece bir ay sonra itirafçı oldu. İtiraflarında oldukça çarpıcı ifadeler kullandı, kritik birçok ismin Cemaat bağlantısını ortaya serdi. Buraya da yine ayrıntılarıyla geleceğiz.

Çıktığı ilk duruşmada “delillerin toplanmış olması, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanma ihtimali ve tutuklulukta geçirdiği süre” gibi gerekçelerle tahliye edildi.

Tarih 7 Ağustos 2018’di, kolay kolay kimseye nasip olmayacak şekilde ilk celsede serbest kalmıştı.

Büyük işti doğrusu.

3 Eylül 2018’de hakkında yeniden tutuklama kararı verildi. Fakat yine firar ettiği anlaşıldı.

Bu ikinci firarıydı.

Bu kez ülke içinde değil, yurtdışındaydı.

Makedonya'dan Sırbistan'a kaçarken 2019’un Nisan ayında yakalandı.

Sonra buradan da “firar etmeyi” başardı.

Bu üç olmuştu.

Destek aldığı açıktı.

Sonrasında izini kaybettirdi.

Ta ki yıllar sonra, yine ona yakışan tuhaf bir gelişmenin tam ortasında yer alana dek.

Hollanda’nın Rijswijk kentinde 1 Mayıs’ta kaldığı otelin bahçesindeki kafede otururken suikaste uğrayan Cemil Önal’ın cinayet sırasında yanında bulunan kişiydi Bayram Bozkurt.

Önal, 2022’de yine bir suikastle öldürülen Kuzey Kıbrıslı kumarhane patronu, yasadışı bahis baronu Halil Falyalı’nın elde ettiği geliri yönetiyordu, Falyalı'nın "kara kutusu"ydu.

Bozkurt’un bu ismin yanında ne işi vardı? 

Bahis ağı ve baronlarla nasıl bir teması vardı, büyük merak konusu oldu.

Sonra yine izini kaybettirmeyi başardı.

Ancak geçtiğimiz günlerde, daha önce üç kez firar etmeyi başaran bu isim, Cemaat firarilerinin yoğun şekilde yaşadığı Almanya’da yakalandı.

Şimdi Bozkurt’un Hollanda’ya iadesi talep ediliyor.

Bu iade işlemi sonrası Bozkurt’un vereceği ifadenin oldukça kritik olduğu belirtiliyor.

Bu uzun girişten ve hikayesindeki büyük kırılmalardan da anlaşılacağı üzere gerçekten “sıradışı” bir isimle karşı karşıyayız.

Gelin şimdi bu ismin öyküsüne daha yakından bakalım.

Cemaat ile nasıl tanıştığına, bu temasın nasıl geliştiğine, bir Cemaat üyesi gözüyle ‘örgütün’ işleyişine yakıdan bakalım.

Tabii ifadesindeki kritik ve üzerinde belki de hiç durulmayan bölümlerin de ayrıntısıyla birlikte…

Şovla başlayan itiraflar

Bozkurt’un polisten kaçmaya çalışırken bacağını kırdığını yazmıştık.

Bir yandan cezaevinde tedavi görürken bir yandan da itirafçı olmak üzere abisi üzerinden çoktan haber uçurmuştu yetkililere. 

Ancak ortada bir sorun vardı. 

Koğuşunda çok fazla Cemaatçi vardı ve dikkat çekmek istemiyordu. 

Hastane bahanesiyle alınmayı, orada ifade vermeyi istedi.

Cezaevinde hayat muhasebemi yaptım. Gerçeklerle yüz yüze geldim. Önceki hayatım ile cemaate girdiğim dönem içerisindeki yaşadıklarımı ve benim ilk kez girdiğim dönemdeki ilkelerini ve tabanını kaybedip tamamen farklı bir yöne bu yapının kayması, 15 Temmuz gecesi yaşanan vahşi olaylar neticesinde daha fazla sessiz kalmamın doğru olmayacağını düşünerek kendi rızam ile tanık sıfatıyla bu yapıyı bildiğinizin aksine kriptolarıyla dahil olmak üzere aydınlatmak ve yine prova mahiyetindeki 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra gerçek darbeyi yapmak üzere işaret fişeğini atmalarından ötürü bir nebze bunlara engel olabilmek adına hür irademle ifade vermek üzere talebim doğrultusunda huzurunuza geldim.

Evet, bu girişle başlıyordu "etkin pişmanlığa" Bozkurt.

Ona yakışan bir girişti gerçekten.

Cemaatçi gizliliği ve kapalılığını pek benimsemiyor, şovu gerçekten çok seviyordu Bozkurt.

Ancak biz Bozkurt'un prova dediği 15 Temmuz'un epey öncesine uzanalım önce, Cemaat'le tanışma öyküsüne gidelim.

Cemaat ile tanışma ve başarılı ‘şakirt’ öyküsü

Fetullahçılarla lise eğitiminin henüz birinci sınıfındayken tanıştığını, o sırada Bornova Suphi Koyuncu Lisesi’ndeki en başarılı öğrenci olduğunu söyleyerek sözlerine başlıyordu Bozkurt. 

En başarılı öğrenci olduğu için kendisine kanca atıldığını söylüyor, Cemaat bağının da böyle kurulduğunu açıklıyordu.

Beni de bu şekilde okul çıkışında durak önünde otobüs beklerken daha sonradan ev abisi olan Gürsel Orer'in ekibinde bulunan ve piyon olarak kullanılan Erdem isimli üniversite öğrencisi yapıyla tanıştırdı. Sonrasında HSYK'da başmüfettişlik yaptı, daha sonra Van'a gönderildiğini biliyorum, sonrasında ne olduğunu bilmiyorum. İfademin daha sonraki bölümlerinde ayrıntılı şekilde bahsedeceğim kripto cemaatçi olan Selim Yıldız'ın en has adamıydı. Selim Yıldız ki şu anda HSYK teftiş kurulu başkanıdır.

Bozkurt'un bu tanışıklık öyküsünde adını geçirdiği isim, Selim Yıldız, bu ifadeden bir yıl sonra görevinden alınacaktı.

Bu görevden alma ne kadar Bozkurt’un etkisiyle bilinmez ama biz not edip devam edelim.

Sonra lise dönemi bitiyor, üniversite yılları başlıyordu Bozkurt’un. Belki de "ben hep başarılıydım" öyküsünü sevdiği için “cevapları önceden aldık” kısmına hiç girmiyor, kaydırma yaptığı için Ankara Hukuk yerine Konya’yı kazandığını söylüyordu.

MİT tırları savcısı, Cemil Çiçek ve Bülent Arınç notları

Kendisini fazla beğenmiş çiçeği burnunda bu genç Fethullahçı, tüm Cemaatçilerin gittiği özel yurt yerine devlet yurduna gönderildiğini, bunun da kendisinin “kripto” adayı olmasıyla ilgili olduğunu iddia ediyordu.

Öyle ya, kriptoların Cemaat bağını gösteren hiçbir bağları olmamalıydı.

Burada verilen ilk görev Cemaat’e yeni üye kazandırmaktı, hukuk fakültesinden 30-40 kişiyi yapıya kazandırdığını söylüyordu.

Benden önce bu görev, ben yurda girdiğimde yurttan ayrılan ve daha sonra MİT tırları savcısı olan Aziz Takçı'ya aitti. Aziz Takçı yurdun B Blok abisiymiş, hukuk fakültesi öğrencilerinden sorumluydu, onun da abisi Alaattin Keykubat öğrenci yurdunun abisi olan İsmet Macit Gülerim'di. Şu anda cemaatin Almanya imamıdır.

Dedik ya, şovu seviyor Bozkurt.

İfadesi boyunca bunu yapıyor, birçok tanınmış, ünlü ismi anıyordu:

Konya'da 20'de 1'lik evlerde kaldığımız dönemde Bülent Arınç'ın damadı olan Meram Tıp Fakültesinde kalp cerrahı olan soyadını bilmediğim Doktor Ekrem isimli kişi vardı. Doktor Ekrem Konya'daki mahrem sınıfının abisiydi. O dönem Adalet Bakanı Şevket Kazan'dı, cemaatin hakim ve savcı adayları doktor Ekrem aracılığıyla Bülent Arınç'a ulaşıyorlardı, Bülent Arınç'ın referansı ile çoğu hakim ve savcı oldular.

Arınç’ın damadı bu ifadeler de veri olunca bir süre tutuklu kalacak, sonra kendini kurtaracaktı bu tutuklamadan.

Ancak sadece Arınç’tan ibaret değildi Savcı eskisi Bozkurt’un siyasetçi 'tesadüf' ve temasları:

Cemaat Mahmut Özbay aracılığıyla hakim ve savcı alımlarında Cemil Çiçek'i yanıltmak için bir sistem kurmuştu, Osman Bölükbaşı, Maksut Mete, Birol Erdem, Ahmet Hamsici, Mustafa Babayiğit, Ufuk Yeşil ve Mustafa Kemal Özçelik cemaat tarafından Adalet Bakanı Cemil Çiçek'e sunulacak hakim ve savcı adayları listesinde oynamalar yapmak üzere görevlendirilmişti. Bu şahıslar cemaat üyeleri için gerçekten olmadığı halde Ak Parti içerisinden insanların referans olduklarına dair liste oluşturuyorlardı, cemaat dışında olanlar için de bir kara liste oluşturup bunu Mahmut Özbay aracılığıyla Cemil Çiçek'in önüne gitmesini sağlıyorlardı, Mahmut Özbay da bu işi biliyordu. Cemil Çiçek Mahmut Özbay'a güvendiği için bu listeler mülakatta dikkate alınıyordu.

Bakanlar Cemaat’in oyuncağıydı, böyle söylüyordu Bayram Bozkurt ifadesinde.

Parlak kripto adayı Fethullahçı yükselmeye devam ediyordu, kimsenin çıkamadığı katlara hızla çıktığını anlatıyordu. Hızlı yükselmiş, güven vermiş ve askeri okulda okuyan öğrencilerden dahi ona bağlananlar olmuştu:

Ben fakültede okurken bana ayrıca askeri yapılanma içerisinde görev verdiler, bu görev çerçevesinde biri o sırada Kuleli Askeri lisesi öğrencisi olan Serdar Nergiz, diğeri skorsky helikopter pilotu olan teğmen Kamil Koç'u benim sorumluluğuma verdiler. Ben bunların bulunduğu İstanbul ve Ankara iline zaman zaman gidip cemaatin mahrem evlerinde buluşup manevi olarak destek olup dini konularda ders veriyordum, cemaatle bağlantılarını sağlıyordum.

Yükselişten duraklamaya: Evlilik kararı

Hızlı yükselen bu savcı adayımızın canı evlilik konusunda sıkılacaktı, öyle söylüyordu.

Cemaat’in istediği kişi kimse, tepelere çıkmak isteyen kişiler onla evlenmeliydi. Bozkurt kendi sevdiği kadınla evlenince kızağa çekilecek, sonra gözden düşen bir savcı olarak göreve başlayacaktı.

Tam da bu noktada belki de verdiği ilk "himmet parası" canını sıktığı için ayrıntılı şekilde "etkin pişmanlık" ifadesinde şu bilgiyi araya sıkıştırıyordu:

Yargıda cemaate mensup hakim ve savcılar göreve başladıklarında ilk maaşının tamamı, daha sonra evli olanlar maaşlarının yüzde 10'unun, bekar olanlar da maaşlarının yüzde 20'sini himmet olarak cemaate veriyorlardı, bu himmetleri grup abileri elden topluyordu, daha sonra bunlar bu paraları bölge abilerine veriyordu, bölge abileri de Ankara'da her ay düzenlenen toplantılara katılarak bu paraları, herkes kendi gruplarından sorumlu merkez abilerine veriyorlardı. Himmet paraları asla banka aracılığıyla verilmezdi, kesin suretle elden verilirdi.

Yükseliş için fırsat: Erzincan ve Cihaner olayı

İlk maaş gidecek, sonrasında görev yeri Erzincan olacaktı.

Böylece Cihaner’in hedef alınacağı kumpasa yaklaşıyoruz.

Erzincan adliyesinde İlhan Cihaner ve iki savcı dışında herkesin kendi adamları olduğunu söylüyordu Bozkurt.

Etrafı kuşatılmış bir Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner.

Üstelik Gülen Cemaati’ne operasyon hazırlığı içinde olduğunu Bozkurt dahil tüm cemaat kadroları tarafından biliniyordu.

Görev yaptığım bu dönemde İlhan Cihaner'in cemaat hakkında yürüttüğü bir soruşturma vardı. Ayrıca cemaatin rahatsız olduğu Saldıray Berk 3. ordu komutanıydı. Saldıray Berk'in süre içerisinde Genelkurmay başkanı olabileceği cemaatçi albaylar arasında konuşuluyordu ve bundan büyük bir rahatsızlık duyuyorlardı. …Sonrasında Osman Şanal bana İlhan Cihaner, Saldıray Berk ve Recep Gençoğlu'nu sormaya başladı ve samimiyet düzeyimi öğrenmek istedi. Ben de kendisine İlhan Cihaner ile samimi olduğumu, alaya da gidip geldiğimi söyledim, bana İlhan Cihaner'in cemaatle ilgili bir soruşturma yapıp yapmadığını sordu, ben de böyle bir soruşturma yapıldığını tahmin ettiğimi, fakat kesin ve net olmadığını söyledim. Zira o dönem Osman Şanal'ı pek tanımıyordum, bana tanıklık yapıp yapamayacağımı sordu.

Bu soru sonrası Ankara’ya giden Bozkurt, gözden düşen bir Cemaatçi olarak belki de iman tazelemek adına Şanal’ın kendisine ilettiği teklifi soruyordu, aldığı yanıt, "ne talep ediyorsa yerine getireceksin" olacaktı.

Peki, nasıl kurulmuştu bu kumpas?

Bozkurt'tan ayrıntılarıyla dinleyelim:

…Osman Şanal beni telefonla aradığında gelen müfettişlerden Ekrem Dinçer'in alevi olduğunu ve beni meslekten atmak için rapor düzenleyeceğini söyledi. Ben meslekten atılacağım kaygısıyla Osman Şanal'ın tanıklık teklifini kabul ettim ...İfademde gerçek olan diyaloglarımı ve bildiklerimi anlattım, ancak Osman Şanal bunu yeterli bulmadı, öncelikle orada bir darbe semineri olduğunu ve şömine kafede albaylarla buluştuğumu tespit ettiğini, oradaki diyalogları anlatmamı istedi. Orada gerçekten bir iç güvenlik semineri olmuştu ve bu seminere bölgeye dair il alay jandarma alay komutanları ve 3. ordu albayları katılmıştı. …Bu yemekte herhangi bir şekilde bir darbe görüşmesi olmadı. Ancak yemeğe katılan cemaatçi olduğunu bildiğim subaylar ve diğer rütbeli şahıslar Ak Parti hükümetine karşı rahatsızlıklarını dile getiriyorlardı. Sohbeti bu şekilde Osman Şanal'a anlatınca o da bunun basit siyasi bir düşünce olmadığını, darbe planlaması olduğunu, bu sebeple bu şekilde ifade vermemin uygun olacağını söyledi. Ben de onun bu yönlendirmesiyle gerçekten bir darbe olabilecekmiş ve ben de onu engelleyen insan olmak amacıyla onun istediği şekilde bu kafedeki görüşmenin darbeye yönelik olduğu yönünde çarpıtılmış ifade verdim. Osman Şanal bana irticayla mücadele eylem planının Erzincan'da uygulamaya konulacağını ve bunu delillendirmek gerektiğini ve önlemek zorunda olduklarını söyledi.

Kumpasın merkezinde Cemaat-AKP ortaklığı vardı, uygulayıcıları ise Cemaat’in adamı Şanal ve aparatı Bozkurt olacaktı.

Sipariş üzerine dosyaya eklenen isimler dönemiydi, Dursun Çiçek böyle dahil edilecekti dosyaya:

“…bunun orada olup olmadığını sordu, ben de benzer bir şahıs olduğunu fakat hatırlayamadığımı söyledim, daha sonra bana bu kişinin irticayla ilgili eylem planını hazırlayan Dursun Çiçek olduğunu ve Erzincan'da bir otelde kaldıklarını tespit ettiklerini söyledi. Benim de bu şahsı orada gördüğümü net olarak ifade etmemi istedi. Ben önce bunu kabul etmedim ancak ısrar edince Dursun Çiçek'i seminerde gördüğüme dair ifade verdim. …Ben bu ifadeyi Osman Şanal'ın teklifi üzerine gizli tanık olarak verdim. Kod adım 'EFE' idi.”

Yalan ve kumpas bir cemaat özelliğiydi: “İlhan Cihaner'in askerlerle fazla bir muhabbeti yoktu, ancak gizli tanık olarak ifade verdiğim sırada İlhan'ın askerlerle muhabbeti olduğu ve cemaate kumpas için bunlarla birlikte hazırlık yaptığı içerikli gerçek olmayan beyanlarda bulundum. Bu suretle İlhan Cihaner, Saldıray Berk ve Recep Gençoğlu birlikte bir soruşturma kapsamına alındılar.”

➽ Paylaş:
“AKP karanlığının erişim yasağı ile engellediği SivriSinekCaz'a ücretsiz Opera VPN ile kolay ve sorunsuz erişebileceğinizi biliyormuydunuz?..”
Okurlara..