Çarpıcı asgari ücret analizi: “Daha baştan açlık sınırının altında”
çarpıcı asgari ücret analizi:
“Daha baştan açlık sınırının altında”
Tartışmalara akademik bir boyut kazandıran isim ise Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selva Demiralp oldu.
“YIL BOYUNCA DEĞER KAYBI YAŞANIYOR”
BBC’de kaleme aldığı yazısında Prof. Dr. Demiralp, 2025’te 22 bin 104 TL olarak belirlenen ve yıl boyunca sabit kalan asgari ücretin, yüksek enflasyon nedeniyle Kasım ayı hariç her ay ortalama yüzde 3 oranında eridiğini hatırlattı. 2026’da enflasyonun yüzde 23’ler seviyesine gerilemesinin beklendiğini ancak tek zam uygulamasının düşük gelirli kesimi yine korumakta yetersiz kalacağını vurguladı.
AÇLIK VE YOKSULLUK SINIRI UÇTU
Demiralp, Türk-İş verilerine dayanarak yıl başında asgari ücret seviyesinde olan açlık sınırının 29 bin 828 TL’ye, dört kişilik bir aile için yoksulluk sınırının ise 93 bin 697 TL’ye çıktığını aktardı. Yeni belirlenen 28 bin 75 TL’lik ücretin daha ilk günden açlık sınırının altında kaldığını belirten Demiralp, bu durumun alım gücündeki kaybın en net göstergesi olduğunu söyledi.
“ALIM GÜCÜNÜ KORUMAK LÜTUF DEĞİL HAK”
Yüksek enflasyon dönemlerinde asgari ücretin yıl içinde yeniden ayarlanmasının devletin sorumluluğu olduğunu dile getiren Demiralp, bunun bir ayrıcalık değil, vatandaşın en temel hakkı olduğunu ifade etti. Otomatik enflasyon endekslemesinin teorik olarak en adil ve en pratik çözüm olduğunu vurguladı.
ÜCRET ARTIŞI ENFLASYONU NE KADAR ETKİLİYOR?
Asgari ücret artışlarının enflasyon üzerindeki etkisine de değinen Prof. Dr. Demiralp, ampirik çalışmalara göre ücretteki yüzde 10’luk artışın enflasyonu ortalama 2 puan yükselttiğini, bu nedenle yüzde 27’lik artışın yaklaşık 5,5 puanlık bir etki yaratabileceğini belirtti. Ancak maliyetlerin tamamının emek ücretlerinden oluşmadığını, rekabetçilik ve verimlilik artışının bu yükü dengeleyebileceğini de ekledi.
ÜCRET SIKIŞMASI VE BEYİN GÖÇÜ UYARISI
Toplumun yaklaşık yarısının asgari ücret civarında kazandığını hatırlatan Demiralp, deneyimli çalışanlarla yeni başlayanlar arasındaki ücret farkının giderek kapanmasının ciddi bir çarpıklık yarattığını söyledi. Bu “ücret sıkışmasının” beşeri sermayeyi caydırdığını, beyin göçünü hızlandırdığını ve kalkınma odaklı büyümenin önünde önemli bir engel oluşturduğunu ifade etti.

