Emperyalizmin uzantısı Türban
ÖRTÜLEN GERÇEKLER
Suay Karaman
Tüm Öğretim Üyeleri Derneği
(TÜMÖD) Genel Sekreteri
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, Irak'ın kuzeyine terör harekatı düzenlediği gün, Abdullah Gül, türbanla ilgili anayasa değişikliğini, şark kurnazlığıyla onayladı…
Ancak üniversitelerde karışıklık çıkartmak isteyen siyasi iktidar, destekçisi MHP'ye de kazık atarak, YÖK yasasının ek 17. maddesini değiştirmemiştir. Bu yüzden yapılan anayasa değişikliği yeterli değildir, üniversitelerdeki kılık kıyafet sorunu, artan gibi ivmeyle sürmektedir. Bunun sonucunda YÖK üyeleri ve üniversiteler ikiye bölünmüş, iktidarın borazanı YÖK Başkanı, hukuk tanımaz genelgeleri ile ortamı daha da gerginleştirmiştir.
Türban, yalnızca saçı örten bir bez parçası değil, ülkenin gerçeklerini örten, yapılanların gizlenmeye çalışıldığı emperyalizmin bir uzantısıdır.
Ülkedeki türban tartışmaları arasında, TBMM'de Vakıflar yasası kabul edildi. TEKEL peşkeş çekilmek suretiyle satıldı. Sırada reform adı verilen sosyal güvenlik yasası var.. Malum medya; türban ve sınır ötesi harekat ile ilgili yayınlar yaparken, bu konular halkın bilgisinden özellikle gizlendi.
TBMM'de kabul edilen Vakıflar Yasası, Lozan Antlaşması'nın 39, 40, 42 ve özellikle 45. maddesi hükümlerine, Anayasanın 10. maddesinde açıklanan eşitlik ilkesine ve Medeni Kanunun 101. maddesine bütünüyle aykırıdır.
Vakıflar yasası, Müslüman Türk vatandaşlarına verilmeyen hakları, gayrimüslim Türk vatandaşlarına ve yabancılara vermektedir ki, bu durum ayrıcalık tanımadır. Laik hukuk sisteminde hiç kimseye, zümreye veya yabancılara ayrıcalık tanınmaz. Herkes kanun önünde eşit haklara sahiptir, dolayısıyla devlet içinde devlet benzeri yapılanmalar yoktur.
Vakıflar Yasası, devletin değiştirilemeyecek temel niteliklerinden olan laikliğe aykırıdır. AKP'nin çıkarılmasını sağladığı Vakıflar yasası, vatanı satma yasasıdır. İsrail devletinin, Araplardan satın alınan topraklarla kurulduğu belleklerdedir.
Irak'ın kuzeyine harekat yapıldığı gün, TEKEL'in satışı için de ihale yapılmıştı. Bu ihaleye tek başına giren British American Tobacco (BAT) firmasına, 1.72 milyar dolar gibi komik bir fiyat karşılığında altı sigara fabrikası ile yanında iki yıllık yaprak tütün stoku da hediye edildi. Bunun adı kısaca peşkeş çekmektir… Satılan TEKEL değil, vatandır…
2001 yılındaki ekonomik krizden etkilenmeyen ve 180 milyon dolar kar eden TEKEL'i "babalar gibi satmak" vatan hainliğidir. AKP iktidarı döneminde tütün alımları %40 gerilemiştir. TEKEL'in özelleştirilmesi ile bazı fabrikalar kapatılacak ve bunun sonucunda yaklaşık bir buçuk milyon kişi işsizliğe terk edilecektir. Türkiye, şark tipi tütündeki dünya liderliğini kaybedecek ve tütün ithalatçısı olacaktır.
Yapılan özelleştirmeler ile ülkemizin geldiği nokta ortadadır. Bu emperyalist oyunlara artık son vermek gerekmektedir. Ülkemizin yüz akı olan kuruluşlarımızın en kısa sürede özelleştirme kapsamından çıkartılarak, tekrar kamuya geçmeleri kaçınılmaz bir görevdir.
Bir bez parçasıyla ülkenin gündeminin saptırıldığı bu günlerde, karışıklıktan ve kavgadan beslenen emperyalist uşakların ve işbirlikçilerinin maskeleri düşmüştür. Kapalı kapılar ardında, emperyalistlerin isteğiyle gözlerden uzak geçirilen yasalar, toplumun geleceğini karartmaktadır, toplumun özgürlüğüne göz dikmektir.
Ancak ulusal güçlerin bir araya gelmesiyle bütün bu olumsuzluklar aşılacaktır. Kemal Atatürk'ün kurduğu laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti'nin yolu aydınlığa doğrudur, tam bağımsızlığa doğrudur. Bu bağımsızlık yolunda emperyalistlere yeniden ders vermenin zamanı gelmiştir. Ulusun azim ve kararlılığı, özgürlük mücadelesinde yeni bir çığır açarak, ulusal güçlerin zaferiyle sonuçlanacaktır..
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, Irak'ın kuzeyine terör harekatı düzenlediği gün, Abdullah Gül, türbanla ilgili anayasa değişikliğini, şark kurnazlığıyla onayladı…
Ancak üniversitelerde karışıklık çıkartmak isteyen siyasi iktidar, destekçisi MHP'ye de kazık atarak, YÖK yasasının ek 17. maddesini değiştirmemiştir. Bu yüzden yapılan anayasa değişikliği yeterli değildir, üniversitelerdeki kılık kıyafet sorunu, artan gibi ivmeyle sürmektedir. Bunun sonucunda YÖK üyeleri ve üniversiteler ikiye bölünmüş, iktidarın borazanı YÖK Başkanı, hukuk tanımaz genelgeleri ile ortamı daha da gerginleştirmiştir.
Türban, yalnızca saçı örten bir bez parçası değil, ülkenin gerçeklerini örten, yapılanların gizlenmeye çalışıldığı emperyalizmin bir uzantısıdır.
Ülkedeki türban tartışmaları arasında, TBMM'de Vakıflar yasası kabul edildi. TEKEL peşkeş çekilmek suretiyle satıldı. Sırada reform adı verilen sosyal güvenlik yasası var.. Malum medya; türban ve sınır ötesi harekat ile ilgili yayınlar yaparken, bu konular halkın bilgisinden özellikle gizlendi.
TBMM'de kabul edilen Vakıflar Yasası, Lozan Antlaşması'nın 39, 40, 42 ve özellikle 45. maddesi hükümlerine, Anayasanın 10. maddesinde açıklanan eşitlik ilkesine ve Medeni Kanunun 101. maddesine bütünüyle aykırıdır.
Vakıflar yasası, Müslüman Türk vatandaşlarına verilmeyen hakları, gayrimüslim Türk vatandaşlarına ve yabancılara vermektedir ki, bu durum ayrıcalık tanımadır. Laik hukuk sisteminde hiç kimseye, zümreye veya yabancılara ayrıcalık tanınmaz. Herkes kanun önünde eşit haklara sahiptir, dolayısıyla devlet içinde devlet benzeri yapılanmalar yoktur.
Vakıflar Yasası, devletin değiştirilemeyecek temel niteliklerinden olan laikliğe aykırıdır. AKP'nin çıkarılmasını sağladığı Vakıflar yasası, vatanı satma yasasıdır. İsrail devletinin, Araplardan satın alınan topraklarla kurulduğu belleklerdedir.
Irak'ın kuzeyine harekat yapıldığı gün, TEKEL'in satışı için de ihale yapılmıştı. Bu ihaleye tek başına giren British American Tobacco (BAT) firmasına, 1.72 milyar dolar gibi komik bir fiyat karşılığında altı sigara fabrikası ile yanında iki yıllık yaprak tütün stoku da hediye edildi. Bunun adı kısaca peşkeş çekmektir… Satılan TEKEL değil, vatandır…
2001 yılındaki ekonomik krizden etkilenmeyen ve 180 milyon dolar kar eden TEKEL'i "babalar gibi satmak" vatan hainliğidir. AKP iktidarı döneminde tütün alımları %40 gerilemiştir. TEKEL'in özelleştirilmesi ile bazı fabrikalar kapatılacak ve bunun sonucunda yaklaşık bir buçuk milyon kişi işsizliğe terk edilecektir. Türkiye, şark tipi tütündeki dünya liderliğini kaybedecek ve tütün ithalatçısı olacaktır.
Yapılan özelleştirmeler ile ülkemizin geldiği nokta ortadadır. Bu emperyalist oyunlara artık son vermek gerekmektedir. Ülkemizin yüz akı olan kuruluşlarımızın en kısa sürede özelleştirme kapsamından çıkartılarak, tekrar kamuya geçmeleri kaçınılmaz bir görevdir.
Bir bez parçasıyla ülkenin gündeminin saptırıldığı bu günlerde, karışıklıktan ve kavgadan beslenen emperyalist uşakların ve işbirlikçilerinin maskeleri düşmüştür. Kapalı kapılar ardında, emperyalistlerin isteğiyle gözlerden uzak geçirilen yasalar, toplumun geleceğini karartmaktadır, toplumun özgürlüğüne göz dikmektir.
Ancak ulusal güçlerin bir araya gelmesiyle bütün bu olumsuzluklar aşılacaktır. Kemal Atatürk'ün kurduğu laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti'nin yolu aydınlığa doğrudur, tam bağımsızlığa doğrudur. Bu bağımsızlık yolunda emperyalistlere yeniden ders vermenin zamanı gelmiştir. Ulusun azim ve kararlılığı, özgürlük mücadelesinde yeni bir çığır açarak, ulusal güçlerin zaferiyle sonuçlanacaktır..
