CHP'DEN UTANÇ DUYANLARA
Suay Karaman
Tüm Öğretim Üyeleri Derneği
(TÜMÖD) Genel Sekreteri
Geçtiğimiz Nisan ayında yapılan CHP'nin 32. olağan kurultayı, eski coşku ve ilgileri aratarak sonuçlandı. Kurultay sonucu zaten aylar öncesinden belliydi. Zorlama muhalefet ile, renk getirilmek istense de Deniz Baykal, yeniden genel başkan seçildi.
Deniz Baykal, parti içi demokrasiyi hiçe sayan, geniş kitleleri kucaklayamayan, üyeliği ve yükselişi liyakat ve emek katkısına dayandırmayan, günün ve ülke koşullarının gerektirdiği gençleştirmeyi yapamayan, yeni çözümler içeren programları tabanıyla birlikte oluşturup kamuoyuna sunamayan bir modelin simgesi olduğu için kamuoyunda yeterli ilgiyi uyandıramıyor. 
CHP bu modeli bırakıp geniş kitleleri kucaklayan, sorunu yerinde inceleyip çözümü tabanın elbirliğiyle üreten bir yeni yöntemi benimsemediği sürece; Deniz Baykal ile de, onun yerine bir başkasıyla da bir yere varamaz. Deniz Baykal'ın kurultayda yaptığı konuşmada "Bizi beğenmeyen gitsin, başka bir parti kursun" mesajı vermesi hoş karşılanmadı. 22 Temmuz seçim sonuçlarını "konjonktürel" gelişmelere bağlayarak, bilinen görüşlerini yineledi. Kurultay pankartlarında yazılı olan "Din de bizim" diye başlayan söylemi içeren sesleniş ise, Atatürk'ün partisine hiç yakışmıyordu.
Ülkemiz, ABD ve AB'nin kıskacında, ılımlı İslam çığlıklarıyla bir ortaçağ karanlığından geçmektedir. Topraklarımız, ulusal kuruluşlarımız ve hemen hemen neyimiz varsa satılmıştır. Ülke emperyalist güçlere sömürge yapılmak istenmektedir. Ancak bütün bu olumsuz koşulları aşmanın yolu, CHP'nin güçlü bir sol parti olarak mücadele etmesine bağlıdır. Bugün CHP'nin en büyük eksikliği, Altı Ok ilkelerine bağlı, Kemalizm'i özümsemiş, ulusalcı ve devrimci kadroların yönetime gelememesidir. CHP kurultayının ardından, AB'nin çok yüzlü yüzsüzlerinden, Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk'in CHP ile ilgili açıklamaları dehşet vericidir: "CHP tam bir felaket. Avrupa'daki sosyal demokratlar CHP'den utanç duyuyor. CHP, AB sürecinin aleyhine gelişmelere katkı veriyor…"
Aslında kendileri tam bir felaket olan Avrupa'daki sosyal demokrat partiler, kendi emperyalist politikalarından, sömürü düzeninden niçin utanç duymuyorlar? Dünyada ilk kez Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı kazanan bir gücün oluşturduğu partiden utanç duyanlara, gereken derslerin verilmesi ve gereken yaptırımların uygulanması gerekirdi. Bu haddini ve kendini bilmezlere karşı ülkenin tüm siyasi partileri ve demokratik kitle örgütleri bir bütün olarak tepki vermeliydiler. Ne yazık ki, örgütsüz çıkan seslerin, örgütsüz olan toplumların yapabileceği bir şey yoktur. Emperyalizme karşı savaşım ancak örgüt bilinciyle kazanılır. Bu bilinçten yoksun olan toplumların, er ya da geç maşa ya da yem olmaları kaçınılmazdır.
CHP yönetimi olayların gerisinde kalmamalıdır, ülkenin ulusal çıkarları için daha aktif ve daha atak bir siyaset izlemelidir. AB, özelleştirme gibi konularda net duruş göstermelidir. Bunlar yapıldığı sürece, halkla bütünleşen, demokratik kitle örgütleriyle kucaklaşan CHP, hak ettiği değeri alacak ve ülkeyi ortaçağ karanlığından kurtararak, ışıl ışıl aydınlatacaktır. CHP'den utanç duyanların bunları bilmeleri gerekmektedir..
