"Fener döner, Dişli döner... Gün gelir hesap döner."
Farketmişsinizdir...
Okyanus ötesinin keçi sakallı şeytanı Sam Babası ile işbirliği yapıp " kuklalığa devam" diyenlerin, deniz feneri yolsuzluğunu, 'milyon Dolarlık komisyon'cu Şabanı, habire 'dingir'deyen anırma bağımlısı yırtık zevatın ayak oyunlarını, ayrıca ortalıkta herkesin konuştuğu takunyalı yolsuzluklara karşı "görmezden gelme" çabalarını...
Devşirme, satılmış yalakalarından tutunda, 'kayıp trilyonluk' işlerden sabıkalı, yerine yakışmayan zevatına kadar görme bozukluğu olanları...
Ne etseniz, ne yapsanız üç maymunlar komedyası.
Bu kadarına pes yani...
*
Alman Mahkemelerinin Sağır Sultan'a bile duyurduğu, elebaşlarının ve başsorumlularının nerede olduğunu, neredeyse adlarını teleffuz edercesine bar bar bağırdığı kişilerdeki, mayası geniş, yüzsüzlüğün bin'i bir para bile etmediği, her tür ve çeşit genişliği gösterebilen sığ meziyetsizliklerini...
Her türlü 'hile'nin mübah' olduğu icazetini aldıkları imamın başı gibi bağlı bulundukları okyanusun ötesinin, okyanusları kadar geniş tiynetsizliklerini...
*
'Hile'nin mübah' olduğuna dair öylesine ezber etmişlerki, herşeyin üstünü örtme çabaları bile aynı ezberlerin ikinci perdesi bunlarda...
Herhangi bir yolsuzluk, yüz kızartıcı,yasalara göre suç olan foyaları ortaya çıktıkça, ikinci perdeyi otomatik bir biçimde teşhire soyunuyorlar...
Kaşar bir biçimde alışmışlar.
Düşündükleri şu; "Bu bir siyasi oyundur, bizden başka herkes koyundur."
"Fener döner, Dişli döner... Gün gelir hesap döner."
Uydu, Uydu...