Başbakan'ın polisi kararnameden hızlı çıktı
Ankara polisi yine bir skandala imza atarak “içkiler görünen raflarda ve kolay ulaşılabilir halde” bahanesiyle bir market hakkında tutanak tuttu. Henüz yürürlükte olmayan kararnameyi uygulamaya çalışan polisin bu baskıcı tavrı ilk değil.
Vatan’ın haberine göre Ankara polisi, Emek Mahallesi’nde bir hipermarket zincirinin mağazasına gidip “İçkiler görülebilen raflarda ve kolaylıkla alınabilecek vaziyette” diyerek mağaza yöneticilerini içkileri tezgah altına çekmesi için uyarıp tutanak tuttu. Kamuoyunda çok tartışılan ve bir çeşit içki yasağı anlamına gelen “ Alkollü içkilerin teşhiriyle ilgili düzenlemeler” haziran ayında yürürlüğe girecekken polisin keyfi uygulama yapması ise kurumun ideolojik belirlenimini ve baskıcı uygulamalarını tekrar tartışmaya açtı.
Türk polisi kararnameden hızlı çıktı
Henüz uygulanmaya başlamamış olan “Alkol ve Sigara Satış Yönetmeliği’ni” gerekçe gösteren polis ekipleri dün Ankara’da bir markete giderek alkollü içkilerin “tezgah altında, müşterilerin bakıp göremeyeceği yerlerde” satılmadığı gerekçesiyle tutanak tuttular. Polis memurları Sabahattin Bolat ve Ömer Tekeli’nin hazırlayıp imzaladığı tutanakta şu ifadeler dikkat çekti:
“25 Şubat 2011 saat 11.00 sularında idaremiz Emek Mahallesi Bişkek Caddesi’nde faaliyet gösteren markette yaptığımız kontrollerde alkollü içeceklerin görülebilen raflarda, kolaylıkla müşterilerin alabileceği vaziyette olduğu tarafımızca tespit edilmiş mağaza yöneticisinin bu tarihten itibaren alkollü içkilerin tezgah altında müşterilerin bakıp göremeyeceği hususunda uyarıldığına dair iş bu tutanak tarafımızdan birlikte imza altına alınmıştır.”
TAPDK yetkilileri konuyla ilgili yaptıkları açıklamada “Yönetmelikte böyle bir uygulamayı gerektirecek hüküm yok. Söz konusu tutanağın geçerliliği olamaz. Öyle bir tutanak tutulamaz. Yönetmelikte sadece sigara ve tütün mamulleriyle ilgili dışardan görünebilirlik, yüksekte, dolapta bulundurma gibi hüküm var ama alkolle ilgisi yok. Belki onunla karıştırdılar. Ama karıştırsalar bile bu hükümle ilgili de 6 aylık geçiş süreci var” dediler.
Bu ilk içki vakası değil
Ankara’daki bu son olayı önceden yaşanan örnekleri düşününce münferit olarak değerlendirmek ve birkaç polisin işgüzarlığına yormak pek mümkün görünmüyor. İşte yaşananlardan sadece birkaçı;
2008 yılında Başbakan Tayyip Erdoğan’ın da oturduğu Keçiören semtinde Tekel ürünleri satan Metin Şahin, zabıtalar tarafından dükkânında darp edildi. Çivili sopalarla işyeri dağıtılan ve darp edilen büfe sahibi bu baskıların sadece kendisine yapılmadığını söyledi.
Geçtiğimiz eylül ayında ise İstanbul Tophane semtinde bir sanat galerisi içki içtikleri gerekçesi ile bazı kişiler tarafından saldırıya uğradı. Bu olay uzun süre tüm Türkiye tarafından tartışılmıştı.
Yaklaşık iki ay önce ise Çocuk Şube Müdürlüğü ekipleri, Ankara Ümitköy Park Caddesi’ndeki içkili mekânları basarak, “Yanlarında da olsanız 18 yaşın altındaki çocuklarınızı buralara getiremezsiniz” diye ailelerden kimlik toplamış, haklarında tutanak tutulan çocuklar aynı masada yanında oturan anne-babalarına imza karşılığında teslim edilmişti. Olay sırasında Ankara Baro Başkanı Metin Feyzioğlu’nun da orada bulunmasıyla, lokantada tartışma çıkmış, olay basına yansımıştı. Polislerle ilgili başlatılan idari soruşturma da geçtiğimiz günlerde sonuçlandı. Söz konusu 5 polis, idari olarak suçsuz bulundu.
Başbakan’ının polisi
Polis üzerinde tam hâkimiyet kuran bu Hükümetin Başbakan’ı sıfatıyla içki konusundaki tavrı bilinen Erdoğan daha geçen haftalarda içki yasakları tartışmasına cevaben “tıksırıncaya kadar içmiyor musunuz?” diye açıklama yapmıştı. Başbakan’ın bu saldırgan tutumununda polis üzerinde cesaretlendirici rol oynadığı düşünülüyor.
*