"Çıkar Milliyetçisi; Tayyip Erdoğan"
MHP’ye katılan Antalya Milletvekili Yusuf Ziya İrbeç, AKP’nin iç yüzünü anlattı: "Milliyetçi camiaya yönelik oy hesabı içinde olan Başbakan’ın yaptıklarıyla söyledikleri birbirini tutmuyor."AKP'den istifa ettikten sonra MHP rozetini takan Antalya Milletvekili Yusuf Ziya İrbeç, Yeniçağ Gazetesi'ne verdiği röportajında çarpıcı açıklamalarda bulundu. İrbeç, "Tarihin birleştirdiklerini ayrıştırmak kardeşliğe değil bölücülüğe hizmet eder. Buna dinimiz de tarih görüşümüz de müsaade etmez. Başbakan birleştirici politika yerine ülkeyi bölüyor" dedi.
Başbakan Erdoğan'ı "Mozaikçi" olarak tanımlayan İrbeç, "Başbakan olmayan bir sorunu tartıştırarak milletin kültür dokusunda var olmayan ‘ötekileştirme’ alışkanlığı aşılıyor. Milliyetçilere yönelik sözleri yaptığı işle örtüşmüyor" diye konuştu.
AKP'nin Anayasadan ‘Türk’ adını silmeye kalkıştığını, o dönem birkaç AKP'li ile birlikte partiye geri adım attırdıklarını açıklayan Yusuf Ziya İrbeç, "Şimdi Türklüğü alt kimlik olarak kabul ettirmeye çalışmaları, esas niyetlerini gösteriyor" dedi.
ERDOĞAN'INKİ BİR NEVİ MENFAAT MİLLİYETÇİLİĞİ
“Tarihin birleştirdiklerini ayrıştırmak bölücülüğe hizmet eder, buna dinimiz de tarih görüşümüz de müsaade etmez” deyip AKP’den istifa eden Yusuf Ziya İrbeç’e göre Türklüğü alt kimlik ilan eden Erdoğan’ınki bir nevi menfaat milliyetçiliği...
Tayyip Erdoğan’ın “Türkiye’yi böldüğünü” ileri sürerek AKP’yle yollarını ayıran Antalya Milletvekili Prof. Dr. Yusuf Ziya İrbeç’in istifa gerekçelerinde ilginç gerçekler saklı. İrbeç, Yeniçağ'dan Selcan Taşçı'ya verdiği röportajında, ilginç açıklamalarda bulundu.
2007 yılında “Başbakan’ın teklifi üzerine” politikaya girerken “milli değerlerin korunacağı, geliştirileceği, kardeşliğin daha da hâkim olacağı bir atmosfer” umduğunu söyleyen İrbeç, aktif politikanın içinde geçirdiği 4 yılın sonunda dönüp baktığındaysa kendisini “milliyetçiliği daha dar alana sıkıştırmaya kalkan bir yapının içinde” bulmuş.
İşte İrbeç'in açıklamalarından satır başları:
“Bir devlet adamının birinci görevi bölücülüğe sebep olan faktörleri su yüzüne çıkarmak değil birleştirici politika izlemektir. Tarihin birleştirdiklerini ayrıştırmak kardeşliğe değil bölücülüğe hizmet eder. Bugüne kadar hiçbir devlet adamı bu kadar ayrıştırıcı bir söylem benimsememişti. Atatürk’ün İstiklal Marşımızı hangi gruptan biri yazar diye bir beklentisi olmuş mu? Milli Marşı kim yazmışsa onu Türk Milliyetçisi olarak bağrımıza basmışız. Ve ”Ne Mutlu Türk olana“ değil sosyolojik bir olgu olan Türk kimliğini öne çıkararak ”Ne Mutlu Türk’üm diyene!“ demişiz. Bu tabirlerin sanki yanlış bir faraziye üzerine kurulmuş gibi gösterilmesi sulandırılması, saptırmadır.”
DİYARBAKIR'DAN NE İSTİYORSUN?
İrbeç’in AKP’den kopuş sürecindeki en önemli eşiklerden bir tanesi “Açılım” adı altında yürütülen politikalar. Habur karşılamasından İmralı’yla ortak yol haritasına uzanan sürece itirazının temelinde “temel hakların pazarlık konusu yapılamayacağı” savı var:
“Başbakan gruplara yönelik açılım yapmak gibi çok yanlış bir uygulamayı başlattı. Gruplara yönelik uygulama ayrımcılığı tetikler. Bakın Aşure çok tanınmış bir Türk uygulamasıdır. İki çeşit, üç, beş çeşit katkı maddesiyle olmaz, yirmi -otuz, katkı maddesi ne kadar çoksa o kadar kaliteli olur. Ama bir olmazsa olmazı vardır aşurenin; tatlı olmak zorundadır. Katkı maddelerinin hepsi birbirleriyle uyumlu olmak zorundadır. Türkiye’deki çeşitli grupların yapısı aşure kıvamına gelmiş zaten. O tatlılığı biz niye bozalım şimdi? Bu olur bir şey değil. Zaman zaman ”Türkiye bir mozaiktir“ deniyor. Mozaik çok hızlı parçalanabilir. Aslında Türkiye’yi bir granit haline getirmek gerekiyor...”
BAŞBAKAN ÖTEKİLEŞTİRME ALIŞKANLIĞINI AŞILIYOR
Başbakan’ın “Biz bölgesel milliyetçiliğe karşıyız, etnik milliyetçiliğe karşıyız” sözleri ikna etmeye yetmemiş İrbeç’i. Hatta daha da pekiştirici olmuş ayrılık kararında “Tabanda zaten etnik -bölgesel milliyetçilik yok ki, Başbakan olmayan bir sorunu tartıştırarak, milletin kültür dokusunda var olmayan ”ötekileştirme“ alışkanlığını aşılıyor” diyor:
“Ötekileştirme yokken, ötekileştirme diye bir söylemle karşı karşıya kalıyoruz. Buna hem dini görüşümüz müsaade etmez, hem tarih görüşümüz müsaade etmiyor. Bazı kentlerin tarihi geçmişini bir çırpıda unutup ”bugün etnik siyaset orada yapılıyor bu doğrudur“ diyemeyiz. Ama bu deniyor. Mesela Diyarbakır Şah İsmail ve Uzun Hasan’a başkent olmuş bir kenttir. Türk devletlerine başkentlik yapmış bir şehirdir. Tarihteki kazanımlardan bahsediliyorsa o zaman Diyarbakır’ın adının Kürtçeleştirilmesi değil, yapısının çok hızlı bir şekilde tarihe uygun şekilde ele alınması gerekir. Mardin; Artuklular’ın başkentidir. Selçuklu’nun merkezi olmuştur. Bunları görmezden gelmenin ne anlamı, ne faydası var?”
TÜRK ADINI SİLMEYE KALKTILAR
AKP içindeki en büyük mücadelelerinden birini, Anayasa’nın Türk Devleti’ne vatandaşlık bağı ile bağı olan herkesi Türk kabul eden 66. maddesindeki Türk tanımının kaldırılacağını söyleyen Ayşenur Bahçekapılı’ya karşı veren İrbeç. O ve birkaç arkadaşının parti içinde yüksek sesle yürüttükleri muhalefet üzerine “o gün için” iktidarın geri adım attığını söyledi. Ancak İrbeç; “Biz seçimlerden sonra AKP’nin gündeminde böyle bir konunun olmadığından emin olamıyoruz” dedi.
Bu konuda “evrensel” bir kabul olduğuna ve bu tür bir tartışmayı başlatmanın iyi niyetli olamayacağına dikkat çekiyor:
“Türk kavramı diğer devletlerin anayasalarında olduğu gibi son derece makul ve yerinde bir kavramdır. Fransız Anayasasında 16 yerde ”Fransız“ kullanılıyor, Alman Anayasasında 10 ayrı yerde, İtalyan Anayasasında 6 yerde kullanılıyor eşdeğer kavramlar. Böyle uygulamalar varken Türkiye’de bunun tartışmaya açılması sorgulanmalıdır.”
ERDOĞAN MİLLİYETÇİLİĞİ KULLANIYOR
Yusuf Ziya İrbeç’in uyarıları ile Erdoğan’ın sahiplenme gayreti içine girdiği mili çizgi birbirini tutmuyor.
Allah’ın kuralı var; “ameller niyetlere göre” diyor. “Biz politikacılar niyet okuyamayız ama yapılan işlerin nereye doğru gittiğini biliriz. Bütün uyarılarımıza rağmen geri adım attığını görmedik” diyor...
Geçen yıl şubat ayında kapalı grup toplantısında Başbakan’ın yüzüne karşı söylediği “Türklük bir markadır ve biz bu markayı örselemeyelim” sözünü hatırlatarak; “Başbakan o oturumda söz alan bütün diğer arkadaşlarımızın eleştirilerine cevap verdi ama ben yanıt alamadım” diye konuşuyor. Bu arada o oturumda Erdoğan’ı eleştiren isimler arasında şu anda TBMM’de MHP sıralarında oturan Ankara Milletvekili Zekai Özcan’ın da bulunduğunu hatırlatıyor.
İrbeç, “MHP ve diğer muhalefet partilerinin etkilerini azaltabilmek maksadıyla milliyetçi camiadan olan insanlara yakınlaşma sinyali verdi” dediği Erdoğan ile 4 Ocak 2011 tarihli grup toplantısındaki “Türküyle, Kürtüyle, Lazıyla Çerkeziyle, Gürcüsüyle, Abazasıyla, Romanıyla aklınıza ne gelirse hepsiyle bunlar birer alt kimliktir ve bunlar kesrettir ve vahdette biz bunları topluyoruz” sözünü söyleyen Erdoğan arasındaki çelişkiye de tepki gösteriyor:
“Milliyetçilere yönelik sözleri yaptığı işle örtüşmüyor. “Ben oy almak için milliyetçileri bu partiye toplamak istiyorum” diyor ama görüldüğü gibi esas niyetini de gizleyemiyor.”
YUSUF ZİYA İRBEÇ KİMDİR?
Yedi dili anadili seviyesinde konuşan İrbeç’in özgeçmişi de siyasi yaşamı kadar çarpıcı: Tekirdağ İmam Hatip Lisesi’nden mezun olduktan sonra eğitimini Viyana İktisat Üniversitesi’nde devam ettirdi. Mastır ve doktorasını aynı üniversitede, Sosyal İlimler alanında “mükemmel derece ile” tamamladı. Viyana Diplomat Akademisi’nde Dış Politika ve Uluslar arası Ekonomik-Mali ilişkiler üzerine ihtisas eğitimi aldıktan sonra Bilkent Üniversitesi’nde Yardımcı Doçent olarak başladığı akademik görevleri arasında Afyon Kocatepe Üniversitesi’nde Dekan Yardımcılığı, Çankaya Üniversitesi’nde Bölüm Başkanlığı, Beykent Üniversitesi’nde Rektör Yardımcılığı ve Rektörlük, Balıkesir Üniversitesi öğretim üyeliği ve Uluslararası Balkan Üniversitesi Kurucu Rektörlüğü bulunuyor. Üniversite dışında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Resmi Arabuluculuk Görevi, Çalışma Bakanlığı, Ankara Ticaret Odası, Ankara Sanayici ve İşadamları Derneği, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenterler Asamblesi, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu Mağrip Ülkeleri, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanlık Danışmanlığı ile Ankara Polis Akademisi’nde Öğretim Üyeliği görevlerinde bulundu!
*