Yandaş medya ve üç maymun ilişkileri!
Teğmen Mehmet Ali Çelebi'nin telefonundan çıkan, emniyet'in sehven! (yanlışlıkla) yüklediği numaralar üzerine Ergenekon-Hizb-ut Tahrir bağlantısına dair çok sayıda haber yapan yandaş medya, tahliyeyi görmezden geldi.
Polisin telefonuna 'sehven' telefon numarası yüklediği ikinci ’Ergenekon’ davasının tutuklu sanıklarından Teğmen Mehmet Ali Çelebi tahliye edildi. Teğmen'in telefonundan çıkan numalar üzerine Ergenekon-Hizb-ut Tahrir bağlantısına dair çok sayıda haber yapan yandaş medya, tahliyeyi görmezden geldi.
Teğmen Mehmet Ali Çelebi gözaltına alınmasından 975 gün sonra tahliye edildi. Ergenekon davası kapsamında gözaltına alınan Çelebi’nin telefonuna dışarıdan bir takım numaraların yüklendiğinin ortaya çıkması uzun süre tartışılmıştı. Bu süreçte yandaş medya da yaptığı haberlerle polisin suçuna ortak olmuştu. Yandaş medyanın, bir dönem sürekli gündemden düşürmediği Teğmen Çelebi’nin tahliyesini oldukça küçük görmesi ise düşündürüyor.
Yandaş medya her zamanki gibi
Teğmen Mehmet Ali Çelebi’nin tutuklanmasının ardından yandaş medya, polis iddianamelerine dayandırarak birçok habere imza atmıştı. Haberler iddiaların gerçekliği önemsenmeden verilmiş, kamuoyu yönlendirilmeye çalışılmıştı.
Star gazetesi “Ergenekon ile Hizb-ut Tahrir kol kola yakalandı” başlığıyla verdiği haberde şu ifadeleri kullanmıştı:
“Ergenekon soruşturmasının 7. dalgasında gözaltına alınıp, soruşturma kapsamında tutuklanan ilk muvazzaf subay olan Mehmet Ali Çelebi’nin Hizb-ut Tahrir üyelerine “İrtibatı koparmayalım. Büyük işlere imza atacağız” mesajı attığı ortaya çıkmıştı.”
Sabah gazetesi 28.07.2009 tarihli haberinde “Hizb-Ut Tahrir örgütünde Ergenekon bağlantısı” manşetini kullanarak aşağıdaki ifadelere yer vermişti:
“Ergenekon yöneticisi olduğu iddiasıyla tutuklu yargılanan teğmen Mehmet Ali Çelebi'nin de Hizb-ut Tahrir ile bağlantılı olan Süleyman Solmaz'ı Ergenekon'a kazandırdığı, bu yolla elde ettiği bilgileri Neriman Aydın'a ilettiği iddia ediliyor.”
Zaman gazetesi Hizb-ut Tahrir örgütünün Ergenekon sanıklarıyla telefonla görüştüğünü iddia ederek şu ifadeleri kullanmıştı:
“(…)Ergenekon soruşturması kapsamında, Karargâh Evleri yöneticisi oldukları iddiasıyla Ankara’da tutuklanan Kemal Aydın ve Neriman Aydın’ın evlerinde yapılan aramalarda Hizbuttahrir örgütüne ait belgeler ele geçirilmişti. Aydın ile irtibatlı olan teğmenler Mehmet Ali Çelebi(…)”
Taraf gazetesi ise yaptığı 28 Temmuz 2009 tarihinde “Hilafetçi Ergenekonu” manşeti atmış ve şöyle demişti:
“İstanbul’da Uluslararası Hilafet Toplantısı düzenlemeye hazırlanırken MİT’in ihbarıyla yakalanan Hizb-ut Tahrir liderlerinin Ergenekon sanıklarıyla bağlantısı ortaya çıktı. İkinci iddianamede Ergenekon ile bağlantılı örgütler arasında adı geçen Hizb-ut Tahrir’in, geçen pazar günü planladığı provokatif eylem son anda önlendi.”
Yeni Şafak gazetesi ise 21 Eylül 2008 tarihinde yayınladığı bir haberde haberde benzer bir anlayışıyla haberi şöyle vermişti:
“Gözaltındaki teğmenlerin bağlı oldukları birliklerdeki komutanları hakkındaki istihbari bilgileri Kemal Aydın ve kız kardeşi Neriman Aydın'a aktardığı onların bu bilgileri örgütün üst kademelerini ilettiği belirlendi. Teğmenlerden Mehmet Ali Çelebi'nin darbe planı yaptığı ve kamuoyuna yakında darbe olacağına dair söylentiler yaydığı ileri sürüldü."
Akıl dışı savunmaya, akıl dışı basın desteği
Teğmen Çelebi’nin tutuklanmasından 29 ay sonra yaşanan bir gelişme, Ergenekon davasının perde arkasında yapılanlara dair, adeta bir itiraf niteliği taşıyordu. Çelebi’nin tutuklanmasına sebep olan telefon kayıtlarının, teğmenin telefonuna polis tarafından yüklendiği ortaya çıkmış, üstelik polis bu durumu itiraf zorunda kalmıştı. İstanbul Organize Suçlar Şubesi, 21 Aralık 2010’da mahkemeye gönderdiği yazıda, “Kazancı’nın telefonuna ait rehber bilgilerinin sehven (yanlışlıkla) Çelebi’nin telefonuna ait rehber dökümlerinin içerisine eklenmiş olabileceği değerlendirilmiştir” dedi. Buna göre Emniyet, “Evet, yükledik, ama yanlışlıkla” diyerek, “Çelebi’nin telefonu yanlışlıkla açıldı, yanlışlıkla 139 numara yüklendi, sonra da 1 dakika 23 saniye içerisinde kapatıldı” demiş oldu!
Bu itiraftan sonra yandaş basın, polisin verdiği yeni bir istihbarat bilgilerini kullanarak konuyu başka yöne çekmeye çalıştı. Zaman gazetesi Teğmen Mehmet Ali Çelebi'nin polis hakkındaki iddiasının yalan çıktığını öne sürdü:
“Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından Teğmen Mehmet Ali Çelebi'nin, polisin kendisini 'Hizbüttahrir ile bağlantılı göstermek için komplo kurduğu' yönündeki iddiası yalan çıktı. Yaşanan hatayı polisin yapmadığı öğrenildi. Edinilen bilgilere göre, polis, TİB'in hatasını bularak mahkemeye rapor etti. Ancak bu rapor, Çelebi tarafından sanki Emniyet 'sehven' hata yapmış gibi gösterildi. Ancak bu ifade gerek sanık Çelebi, gerekse dün bazı gazeteler tarafından kasıtlı bir hata olarak gösterildi.”
Oysa sehven hata yapıldığını “bazı gazeteler” değil, Organize Şube açıklamış, üstelik mahkemeye yazılı olarak bildirmişti. Emniyet, yaptığı açıklamada, bu telefon numaralarının davaya dahil edilmediğini iddia ederek kendini savunmaya çalışsa da, kayıtların mahkemelerde Çelebi'ye defalarca sorulduğu biliniyor. Yandaş basın da polisin Çelebi'nin telefonuna numara yüklediği açıklanmadan önce yaptığı haberlerde, Ergenekon-Hizb-ut Tahrir ilişkisinin kanıtı olarak telefonda bulunan kayıtları göstermişti.
Tahliye de sessizlik
Tutuklanmasının ardından 975 gün sonra tahliye edilen Teğmen Mehmet Ali Çelebi’nin haberi yandaş medyada çok az yer buldu. Zaman Gazetesi haberi, “İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri İnfaz Kurumları Yerleşkesinde oluşturulan salonda görülen davanın 122. duruşmasında, tutuklu sanıklardan Teğmen Mehmet Ali Çelebi'nin tahliyesine karar verildi.” şeklinde vererek geçiştirmeyi tercih etti.