Bağımsızlık aşkına oylarımızla Türkiye’yi mühürleyelim.
BAĞIMSIZLIK AŞKINA !..
FİGEN ÖZEN .
Sene 1954… Turhal’daydık… Rahmetli babam o zamanlar milletin öz malı olan Şeker Fabrikasında çalışıyordu. Annem evimizin bahçesindeki vişne ağacının altına bir kahvaltı sofrası hazırlamıştı. Sofrada anacığımın bahçemizde yetişen meyvelerden yaptığı reçeller, fabrikanın çiftliğinde üretilen tereyağı, peynir ve daha niceleri.. Bahçemizden toplanmış salatalık ve domates…. İnce belli cam bardakta servis edilen çay...
Doktor Amcamlar bizdeydi.. O benim, bizim kısacası tüm çocukların “Canım Doktor Amca” mızdı… Gözlüklerinin üzerinden sevgi dolu gözleri ile iyileştirirdi bizleri.. Onlar Kocakavak Sokak’ta, biz ise Akasya Sokak’ta otururduk.. Sokak isimleri bile bizdendi.
Bu kahvaltıya dair çok şey hatırladığımı söylersem, abartmış olurum. Bir kahvaltı sofrasını hatırlıyorum, bir de…
Canım Doktor Amca’mın, Ceyhun Atıf Kansu’nun, masanın üzerine yumruğunu indirerek yüksek sesle şu söylemi dile getirmesi hiç aklımdan çıkmamıştır.
“TAM İSTİKLAL HAYRİYE HANIM, TAM İSTİKLAL !..”
Annem Hayriye Erengöl ve Ceyhun Amcam benim yüreğimde Atatürk sevgisini, beynimde ise Kemalist Düşünce’yi filizlendiren, yeşerten iki Cumhuriyet savaşçısıdır. Her ikisi de ışıklar içinde yatsın.
Ama ben çocuk aklıyla “TAM İSTİKLAL”in ne olduğunu elbette anlamamıştım. Neydi bu istiklal denen şey? Yenir miydi, içilir miydi, giyilir miydi?
Anneme sormaya karar verdim. Bahçede yeni ektiği sebze fidelerinin altını çapalıyordu.Yanına yanaştım ve sordum…
- Hani Ceyhun Amcam “Tam İstiklal” demişti ya..Ne demek bu istiklal dedikleri?
Annem bir avuç toprağı göğsüne bastırarak, yüzüme baktı ve gülümseyerek anlatmaya başladı.
- Bak Figen, biz bir aileyiz… Baban fabrikada çalışıyor, para kazanıyor. Ben bahçemizde yetiştirdiğimiz sebzelerle size yemek yapıyorum. Hiç kimseye borçlanmadan Turhallı’nın yetiştirdiği ürünlerden satın alıyorum. Sizi isteğim okula gönderiyor, doğru kitapları okutuyorum.
Sümerbank’tan aldığım basmalar ile sana elbiseler, kardeşin Ahmet’e gömlekler dikiyorum. Kimseden borç almıyorum. Babanın kazandığı para ile idare ediyorum.
Bu nedenle hiç kimse bana karışamıyor, şu yemeği yapamazsın, yerli malı kullanamazsın, çocuklarını o okula gönderemezsin, o kitapları okutamazsın, özünü öğretemezsin diyemiyor. Şunu yap, bunu yapma diye dayatamıyor bana.
Biz Türk milletiyiz. Milleti bir aile olarak düşün. İşte devlet o büyük ailenin yani Türk milletinin başıdır, babasıdır.
Eğer devlet baba, başka ülkelere borçlanmaz, onlara karşı başı eğik olmaz, kendi ihtiyacını kendi üretir, tıpkı bu şeker fabrikası gibi açtığı üretim merkezlerinde insanlarını çalıştırır, iş sahibi yaparsa, okullarda milli değerlerini gelecek nesillere öğretir, özünü unutturmazsa, o ülke istiklalinin sahibidir.
Annem sonra kalbinin üzerine bastırdığı avucunun içindeki toprağı yere dökerek, elini kokladı ve bana da koklattı.
-Bak Figen dedi ve devam etti.. İstiklal bu toprağın kokusudur, istiklal keyfince akan, tarlalara bereket taşıyan Yeşilırmak’tır. İstiklal sözde değil, öz de dalgalanan bayraktır. İstiklal Cumhuriyettir, istiklal tüm Türkiye’dir, Türk milletidir.
İstiklal Mustafa Kemal Atatürk’tür. Anladın mı kızım?
- Anladım.
Anladım dedim ama hiç bir şey anlamamıştım o zamanki çocuk aklımla..
Sonra büyüdüm, genç kız oldum, anne oldum, anneanne oldum öğrendim “TAM İSTİKLAL HAYRİYE HANIM, TAM İSTİKLAL” sözünün ne ifade ettiğini…
Bu iki tam istiklal savaşçısını, Hayriye Erengöl’ü ve sevgili doktorum Ceyhun Atıf Kansu’yu hiç unutmadım. Tıpkı tam bağımsız Türkiye’nin benim için Türk milleti için olmazsa olmaz olduğunu unutmadığım gibi..”
Yukarıda okuduğunuz satırları yaklaşık beş sene önce yazdığım “TAM İSTİKLAL HAYRİYE HANIM, TAM İSTİKLAL” başlıklı yazımdan aktardım sizlere…
Neden mi? Çok basit.. 12 Haziran’a iki gün kala “TAM İSTİKLAL” anlayışının, bu seçimin kilit anahtarı olması gereğine inanıyorum.
*1- İlk defa bir Başbakan ” Tezkere geçmezse memura maaş ödeyemeyiz ” dedi
*2- İlk defa ekonomi büyürken işsizlik arttı.
*3- İlk defa cari açık verilirken döviz kuru arttı.
*4- İlk defa bir Başbakan zam isteyen memura ” İMF’ yi ikna edin ” dedi.
*5- İlk kez ithalat 100 milyar doları aştı.
*6- İlk kez cari açığın üstünde borçlanma yapıldı
*7- İlk kez Yunan kilise bankası Türkiye’ de banka satın aldı.
*8- İlk defa domuz, kesimlik hayvanlar arasına alındı
*9- İlk defa düşük faizli dış borç, yüksek faizli iç borç ile ödendi.
*10- İlk defa bir Başbakan ve Dışişleri Bakanı, islamiyeti yok etmeye yemin eden bir Papa’ nın heykeli önünde fotoğraf çektirdi.
*11- İlk defa bir Başbakan ” Toprak satılıyorsa alıp götürmüyorlar ya ” dedi.
*12- İlk defa bir cami kiliseye çevrildi.
*13- İlk defa kilise ve havralar imar planında yer aldı.
*14- İlk defa bir Başbakan Yahudi düşünce kuruluşundan ” Üstün Cesaret Ödülü ” aldı.
*15- İlk defa Türk askerinin başına ABD güçlerince çuval geçirildi.
*16- İlk defa bir Başbakan ” bir dönem dini kullandık ” dedi.
*17- İlk defa petrol kanunu ile yabancılara 50 yıllık imtiyaz verildi.
*18- İlk defa yabancı rantiyecilere vergi muafiyeti tanındı.
*19- İlk defa iletişim sektörünün tamamı yabancıların eline geçti.
*20- İlk defa tezkere ret edilmesine rağmen Dış İşleri Bakanlığı genelgesi ile silahlar Türkiye üzerinden geçti.
*21- İlk defa bir Başbakan İslâm dünyasının sınırlarını değiştirecek BOP’ un eş başkanı oldu.
*22- İlk defa bir Başbakan Müslüman topraklarını işgal eden ABD askerlerinin evlerine sağ salim dönmeleri için dua ettiğini açıkladı.
*23- İlk kez İsrailli bir iş adamına çok gizli bir şekilde 800 milyon dolar kaynak aktarıldı.
*24- İlk defa bir Başbakan yapılan ihalede önce uçak istedi ama sonra Mercedes’ e razı oldu.
*25- İlk def a fındık üreticileri en büyük mitingi yaptı.
*26- İlk defa bir Başbakan Türkiye’ yi pazarladığını açıkça itiraf etti.
*27- İlk defa tarımsal üretimde dış ticaret açığı ortaya çıktı.
*28- İlk defa bir Başbakan çiftçilere ” Gözünü toprak doyursun ” dedi.
*29- İlk defa kap kaç diye bir sektör ortaya çıktı.
*30- İlk defa zina suç olmaktan çıktı.
*31- İlk defa bir Başbakan en fazla yurt dışı gezisi yaptı.
*32- İlk defa bir Başbakan ” Borç yiğidin kamçısıdır ” diyerek borçlanmayı bir başarı olarak gösterdi.
*33- İlk defa enflasyon % 10 artarken pancar fiyatları 99 kuruştan 88 kuruşa indi.
*34- İlk defa çiftçi ve emekliden vergi alınması sözü verildi.
*35- İlk defa bir Başbakan Danışmanı Amerikalılara Başbakan için ” Bu adamı kullanın, onu logara süpürmeyin ” dedi.
*36- İlk defa GSMH artarken KDV tahsilatı yerinde saydı.
*37- İlk defa bir Başbakan TMSF katkısıyla bu kadar çok TV ve gazete yönlendirdi.
*38- İlk defa Türkiye Cumhuriyeti’ nin Cumhurbaşkanı misafir olarak gelen bir kralın ayağına gitti. Hem de 10 Kasım günü…
*39- İLK DEFA BİR BAŞBAKAN ÇİFTÇİYE ” ANANI DA AL GİT ” DEDİ…
*40- İLK DEFA BİR BAŞBAKAN ŞEHİT ZİYARETİNDE ” ASKERLİK YAN GELİP YATMA YERİ DEĞİLDİR ” DEDİ
*41- İLK DEFA BİR BAŞBAKAN 300 METRELİK GEMİYE GEMİCİK DEDİ.
*42- İLK DEFA BİR BAŞBAKAN ….. GAZETELERİNİ OKUMAYIN TELEVİZYONLARINI AÇMAYIN DEDİ.
*43- İLK DEFA BİR BAŞBAKAN ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNEN İNSANLARI DİNSİZLİKLE SUÇLADI.
*44- İLK DEFA BİR BAŞBAKAN İÇİN CUMHURİYET MİTİNGLERİ YAPILDI.
*45- İLK DEFA BİR HALK KENDİ LAİKLİĞİNDEN VE ÖZGÜRLÜĞÜNDEN KORKTU…
*46- İLK DEFA ATAMI ANLIYORUM.
Bu hızla Tayyip Erdoğan bu dönemde ülkemizde ki her şeyi özelleştirmiş olacak…
İş bu ya özelleştirmeye ve satmaya kafayı takmış olan başbakanımız en sonunda a kendisini özelleştirir mi?
*- Türk Telekom, Arap’ ın.
*- Telsim İngiliz’ in.
*- Kuşadası Limanı İsrailli’ nin.
*- İzmir Limanı Hong Konglu’ nun…
*- Araç muayene işi Alman’ ın.
*- Başak Sigorta Fransız’ ın.
*- Adabank Kuveytli’ nin.
*- İETT Garajı Dubaili’ nin.
*- Avea Lübnanlı’ nın.
*- Petkim? Ermeni’ nin. ( Kazak’a sattık, dediler. Kazağı bir çıkardık Ermeni…)
*- Rakı, Amerikalı’ nın.
*- Finansbank Yunanlı’ nın…
*- Oyakbank Hollandalı’ nın.
*- Denizbank Belçikalı’ nın.
*- Türkiye Finans Kuveytli’ nin.
*- TEB Fransız’ın.
*- Cbank İsrailli’ nin.
*- MNG Bank Lübnanlı’ nın.
*- Alternatif Bank Yunanlı’ nın.
*- Dışbank Hollandalı’ nın.
*- Şekerbank Kazak’ ın.
*- Yapı Kredi’ nin yarısı İtalyan’ ın.
*- Turkcell’ in yarısı Finli’ nin Rus’ un.
*- Beymen’ in yarısı Amerikalı’ nın.
*- Enerjisa’ nın yarısı Avusturyalı’ nın.
*- Garanti’ nin yarısı Amerikalı’ nın.
*- Eczacı başı İlaç, Çek’ in.
*- İz ocam, Fransız’ ın.
*- TGRT ( Fox ) Amerikalı’ nın.
*- Demirdöküm Alman’ ın.
*- Döktaş Fransız’ ın.
*- Süper FM Kanadalı’ nın.
Hepsi TÜRK’ tü bir zamanlar… sadece 8.5 yıl önce. (yani AKP hükümetinden önce)
Önemli!
Borla çalışan araba üretildi, Türkiye kıskaçta.
Arabayı BOR madeniyle çalıştıracak patentli 600 proje olduğu ortaya çıktı.
Türkiye, dünya rezervinin yüzde 70`ine sahip.
Bu ileti bir çoğumuzun ileti kutusuna gelmiştir mutlaka…Defalarca da okumuş ve dağıtmışızdır. Ama bu iletide tamamlanması gereken bazı ve önemli gereken bazı kavramlar var. Amacım onları sizinle paylaşmak…
AKP iktidarı 4 Haziran 2003′te “İkiz Yasalar” adı altında bölücülüğü ve eyaletleşmeyi yasal olarak kabul etmiş ve bu sözleşmeler nedeniyle ülkede bir karışıklık çıktığı veya sözleşmeye uyulmadığı takdirde, sözleşmeye taraf olan devletlerin,Türkiye’ye müdahalesini kabul etmiştir.
29 Ekim 2004′te ilk kez, bir başbakan ve bir Dışişleri Bakanı AB Anayasası’nı imzalayarak Türk milletinin egemenliğini AB’ye devretmiştir.
18 Ekim 2007′de TBMM’den Irak’ın kuzeyine harekat izni için TEZKERE çıkmasına rağmen, Erdoğan ABD’den icazet almadan, TSK terörist kamplarına operasyon düzenleyememiştir. Tarih 5 Kasım 2007… Oval Ofis- Erdoğan- Bush görüşmesi…
Bu iktidar döneminde “taraf” olmayanlar, “bertaraf” olmakla tehdit edilmiştir.
Türk ordusu “Ergenekon Terör Örgütü”nün” üyesi olmakla suçlanmış, yurtseverlik, Cumhuriyetçilik, devrimcilik suç olmuş, gazetecilere, siyasi parti genel başkanlarına Silivri zulümhanesinde, çile çektirilmiştir.
Yolsuzluk “ak”lanmış, yandaşlar partileşmiştir. İlk kez pırlantadan KDV alınmamıştır.
Ve ilk kez terörle mücadele yerine müzakere yapılmış, Mondros örneği mütareke safhasına gelinmiştir.
Bir Başbakan, Türk milleti gerçeğini görmezden gelerek, ulusu 36 etnik kökene ayrıştırmıştır.
İlk kez “Ne Mutlu Türk’üm Diyene” sözü ilkellik olarak kabul edilmiştir.
Ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Başbakanı bir general için “BEDEL ÖDETTİĞİNİ” itiraf etmiştir.
Yargı bağımsızlığını yitirmiş, “Benim valim, benim kaymakamım, benim bakanım, benim bürokratım” örneği, “Benim savcım, benim yargıcım” lar türetilmiştir.
İlk kez Mustafa Kemal Atatürk “Ergenekon Terör Örgütü”nün üyesi olmakla suçlanmış, bu üyeliğin açıklanması ileri bir zamana ertelenmiştir.
Ve Habur’da PKK’lı teröristler törenle karşılanmış, barakalarda mahkemeler kurularak, adalet taşınabilir özelliği ile Öcalan’ın “elçileri”ni serbest bırakmıştır.
Türkiye ve Türk milleti ilk kez yönetilerek, yönetenlerin idaresine mahkum edilmiştir. CFR’nin isim babası olan partinin iktidara atanması ile birlikte, Türkiye ABD’nin çıkarlarını korumakla görevli yarı sömürge bir ülke olmuştur. Çünkü dış güçlerin desteklediği bir parti Türkiye’yi yönetmektedir.
Yukarıda saydığım ve benzeri yüzlerce nedenden ötürü, 12 Haziran’da vereceğimiz oy son derece önemlidir. Önce CHP, daha sonra MHP üzerinde oynanan oyunlarla Türkiye şekillendirilmek, “Yeni Dünya Düzeni” denilen sapkınlığın içersinde eyaletlere bölünmek istenmektedir.
Barajı aşamayacak partilerin tabanı kendi kurdukları ütopyadan, lider hayranlığından derhal vazgeçmeli ve oyları ile AKP ve AKP zihniyeti karşıtı bir cephenin oluşmasına katkıda bulunmalıdır. Şimdi aramızda tüm etnik, siyasal, dinsel ve mezhepsel farklılıkları öteleyerek bir araya gelmenin zamanıdır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği hayal dünyasında harcanacak ucuz değildir. Bu nedenle duygusal değil, mantıklı davranmak zorundayız.
Diğer partili arkadaşlarım belki bana kızacaklar ama doğru olan, beğensekte, beğenmesekte CGB, CHP ve MHP’yi oylarımızla desteklemek ihtiyacı bugün Türkiye’nin en önemli gündem maddesidir.
Bu nedenle oyumuzu bağımsızlık aşkına vermeliyiz.
Bağımsızlık aşkına oylarımızla Türkiye’yi mühürleyelim.
*
