Cengiz Çandar'ın raporu ve devlet-Öcalan görüşmeleri

Gazeteci Cengiz Çandar tarafından hazırlanan rapora göre çözüm için Öcalan ile müzakereye oturulmalı, TCK ve TMK’da değişikliker yapılmalı.



İşte devlet-Öcalan görüşmeleri



SivriSinekCazTESEV için hazırlanan “ PKK Nasıl Silah Bırakır” başlıklı raporda Kürt sorununun şiddetten arındırılması için tespitler ve öneriler yer alıyor.

TESEV için gazeteci yazar Cengiz Çandar’ın hazırladığı ‘Dağdan İniş- PKK Nasıl Silah Bırakır? Kürt Sorunu’nun Şiddetten Arındırılması’ raporu açıklandı. Cumhurbaşkanı’ndan bakanlara, üst düzey bürokratlardan, Kürt aydınlara kadar onlarca farklı kişiyle konuşularak hazırlanan rapor için Çandar, Murat Karayılan ve yardımcıları Bozan Tekin ile Ronahi Serhat’la da bir görüşme yaptı. Raporda, Kürt sorununun çözüm noktasında Abdullah Öcalan görülürken, Türkiye hükümetinin çözüm için PKK olgusunu bir terör örgütü olarak değil, bir Kürt isyanı olarak değerlendirmesi gerektiği vurgulandı.

TERÖR DEĞİL KÜRT İSYANI

Raporda Öcalan ve Kürt Sorunu’nun iç içe geçtiğinin altı çizilirken, Irak Kürdistan Bölge Yönetimi’nin bir yetkilisinin ‘Kürt Sorunu’nu Öcalan ve PKK’dan ayırmak belki 10 yıl önce mümkündü ama artık değil’ sözlerine yer verildi. “ PKK olgusunu terörizm, PKK’nın kendisini ‘terör örgütü’ ve mensuplarını ‘teröristler’ olarak tanımlamak yerine durumu bir ‘Kürt isyanı’ olarak tanımlamak gerekiyor. Hükümetin PKK’yı bir Kürt isyanı olarak değerlendirmesi çözüm için ilk ve en önemli adımdır” denildi.

DEMOKRATİK ÖZERKLİK

PKK’nın siyasi hedeflerinin 2001’den sonra da ‘özerklik’ yönünde bir değişiklik gösterdiğinin altı çizilen raporda, Karayılan’ın, “Amacımızı demokratik Türkiye-Özerk Kürdistan sloganı ile ilan ediyoruz. Demokratik özerklik, Türk ordusunun Kürdistan’da üslenmesine karşı da değildir” sözlerine de yer verildi.

ETKİSİ ARAŞTIRILMALI

SivriSinekCazRaporda Öcalan’ın Kürt halkı üzerindeki etkisi üzerinde durulurken, “İzleyicileri üzerinde sahip olduğu ve pek az siyasi lidere nasip olabilecek gücünün kaynaklarının doğru teşhisi, Kürt Sorunu’na çözümün ve bu çözümün ayrılmaz bir parçası haline dönüşmüş olan ‘dağdan iniş’in ve PKK’nın silahlarını nihai olarak bırakmasının da önünü açacaktır” denildi.

Türkiye Kürdistan Sosyalist Partisi’nin Genel Sekreteri Mesut Tek’in “Kürt siyasi geleneğinde kim dağda ise halk onun altında toplanır. Dağı tutan, dağa çıkan siyasi hareketi de denetler” sözlerine vurgu yapılarak, “Öcalan’ın çözüm konusunda tatmin olmadığı sürece neden ‘dağ kozu’nu sıkı sıkıya tutmaya devam ettiğini anlatmaktadır” yorumu yapılıyor.

ÖCALAN MANDELA DEĞİL

Öcalan’ın merkezi rolünün Türkiye tarafından zimmen de olsa kabul edildiği belirtilen raporda, Irak Kürt yönetimininden bir kişinin, “Öcalan bir Mandela değil. Bütün dünya ve tüm Kürtler arkasında değil. Müzakereye güçlü konumdan değil, zayıf konumdan oturacak. Sorunu bu özelliğini dikkate alarak, onunla müzakere ederek çözmek mümkün” sözlerine yer veriliyor.

BİR ÇAVUŞ BAKANDAN ÖNEMLİ

Raporda, Türkiye demokratikleştiği, hukuki sisteminin yenilendiği ve sivil otoritenin sağlam biçimde ülkenin yönetimine yerleşmesi durumunda, askerlerin Öcalan ve PKK konusunda karar verme ağırlıklarının azalacağı belirtildi. Öcalan’ın askeri devlet olarak gördüğünün belirtildiği raporda, PKK çevresinden bir kişinin, “Onun nezdinde bir çavuşun, bir astsubayın bile neredeyse bir bakandan daha fazla önemi var” sözlerine yer verildi.

KCK DAVASI DÜŞÜRÜLMELİ

Rapordaki “öneriler” başlığında ise Öcalan’ın 2009’da sunduğu ve halen devletin elinde bulunan yol haritasının yanı sıra, devletin Kürt Sorunu’nun çözümü için bir yol haritasının bulunduğunun altı çizilirken, 12 Haziran seçimlerinden sonra yeni anayasa çalışmalarıyla birlikte önü açılacak yeni süreçte bu haritaların raflardan indirilmesi gerektiği belirtiliyor.

Taraflar arasında bir güven ortamının yaratılması ve bunun için de KCK davasının düşürülmesi, tutuklularının serbest kalması, davanın düşürülmesi ve yasal zeminde siyaset yapmaları için önlerinin açılması, TCK ve Terörle Mücadele Kanunu’nda değişiklikler yapılması, Öcalan’ın tutukluluk şartlarında yapılacak yeni bir düzenleme, dağdakiler için af uygulaması gibi maddeler sıralanıyor.

PRATİK ÇÖZÜMLER

Raporda pratik çözümler bölümünde de çözüm önerileri şöyle sıralanıyor; “İmralı’da Öcalan ile sürdürülen diyalog sorunu nihai olarak çözme amacına yönelik müzakereye dönüşmeli. Müzakere sürecinde PKK’nın bölünmesi ya da zayıflatılması taktikleri üzerinde yoğunlaşmaktan kaçınılmalı. Öcalan’ın örgütsel bütünlüğe sahip bir PKK üzerindeki otoritesini dağdan inişe yöneltecek mekanizmaların kurulması üzerinde durulmalı.”

ÖCALAN'LA GÖRÜŞMELERİN TARİHİ


Rapora göre Türkiye’nin Abdullah Öcalan ile doğrudan ve dolaylı görüşmelerinin 20 yıllık bir tarihi var. Raporda Öcalan’la ilk temasın Şam’da yaşadığı 1992-1993 döneminde, dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın yakın ilişki içerisinde olduğu Celal Telabani aracılığıyla kuruldu. Talabani, Özal ve dönemin Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis’in bilgisi dahilinde PKK’nın silah bırakması için girişimlerde bulundu.

- Abdullah Öcalan ile ikinci temas Başbakan Necmettin Erbakan tarafından 1996 yılında kuruldu. Erbakan resmi sıfat taşımayan aracılar vasıtasıyla Öcalan’la çatışmaların durdurulması ve çözüm aranması amacıyla sözlü ve yazılı mesajlar gönderdi. Fakat 28 Şubat süreciyle birlikte Başbakanlığı bırakmak zorunda kalınca bu süreç de bitmiş oldu.

- Üçüncü temas ise Erbakan’ın Başbakanlık’tan uzaklaştırılmasında başrolü oynayan askerler aracılığıyla gerçekleştirildi. Genelkurmay’ın üst rütbeli subayları tarafından “dolaylı olarak” yürütülen görüşmeler, 1997’de Bursa Cezaevi’nde yatmakta olan PKK’nın lider kadrolarından Sabri Ok ve Muzaffer Ayata üzerinden yapıldı. Telefonla, Şam’daki Öcalan’la görüşen Ok ve Ayata, Öcalan’ı askerlerin yaklaşımının ciddiyetine ikna etti. Öcalan avukatlarıyla yaptığı görüşmede bu girişimi şöyle anlatıyor:

“Karadayı ve Kıvrıkoğlu, her ikisi de savaşı sınırlandırmak istiyorlardı. Onlar da silahların susmasını, çatışmaların bitmesini, silahlı güçlerin bir yere toplanmasını, ondan sonra çözüme dair herşeyin konuşulabileceğini söylüyorlardı. Bize de haber gönderdiler.”

TALABANİ DE DEVREDE

- Öcalan’la görüşmelerin dördüncü dönemi ise Öcalan yakalandıktan sonra cezaevinde başladı. Burada yüzyüze görüşmeler yapıldı. İlk görüşmeler 1999-2001 yılları arasında askerler tarafından gerçekleştirildi.
- Rapora göre, “beşinci dönem” olarak nitelendirilen 2002-2005 arasındaki dönemde Öcalan’la “daha öncekilerden farklı” askeri kadrolar görüştü. - 2005 yılından itibaren “Devlet-Öcalan” görüşmeleri, “Asker-Öcalan” görüşmeleri olmaktan çıkmaya başladı. Hükümetin desteğiyle MİT de Öcalan’la görüşmeye başladı. Dönemin MİT Müsteşar Yardımcısı Emre Taner, İmralı Cezaevi’nde Öcalan’la görüştü. Ayrıca, hükümetin talebi üzerine Celal Talabani de devreye girdi. - Hakan Fidan’ın 2010 yılında MİT Müsteşarı olmasıyla birlikte, Devlet-Öcalan görüşmelerinde “7. Dönem” başladı. Bu dönemde “devlet heyeti” şeklinde yapılan görüşmelere Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Müdürlüğü’nden bürokratlar da katıldı.



Vatan/Milliyet



*
➽ Paylaş:
“AKP karanlığının erişim yasağı ile engellediği SivriSinekCaz'a ücretsiz Opera VPN ile kolay ve sorunsuz erişebileceğinizi biliyormuydunuz?..”
Okurlara..