Sıradaki Türkiye... “BÖL ve YUT!” (3)
“BÖL ve YUT !” (3)
Figen ÖZEN .

Bu maddeyi hatırladınız mı ?...Çoğunuzun kaşlarını çatarak, öfke dolu bir ifade ile başınızı salladığınızı görür gibi oluyorum. Ama ben hatırlamayanlara bu buram, buram bölücülük ve ihanet kokan maddenin hangi sözleşmelere ait olduğunu hatırlatayım.
” Ekonomik ,Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi” ve ” Kişisel ve Siyasal Haklar Sözleşmesi ” Size 4-Haziran 2003 tarihinde AKP’li ve CHP’li milletvekillerinin oylarıyla yasalaşan ” İKİZ SÖZLEŞMELER ” in 1.Maddesi’lerini aynen aktardım. Maddelerini diyorum..Çünkü her iki sözleşmenin de 1. Madde/ 1.Bent’leri aynıdır. Bu maddeye ilave etmek istediğim çok önemli bir nokta var.Şimdi size aktaracağım bu önemli nokta en az 1.Madde kadar tehlikeli ve bölücülüğü destekleyen bir unsurdur.
Çünkü bölücülüğü , ayrışmayı destekleyen ve kolaylaştıran bu maddeye Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti çekince koymamıştır. Üstelik Türk Milleti adına AKP Hükümeti, İkiz Sözleşmeler’in birinci maddesini beyan sunarak imzalamıştır.
” Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti bu sözleşmelerden doğan yükümlülüklerini BM Yasası (CHARTER) çerçevesine uygun olarak yerine getireceğini beyan eder.”
Buraya kadar yazdıklarımın tamamı şimdi sizinle paylaşacağım, ihanet ve bölücülük tohumlarının kök salmaya başladığı günümüzde şu meşhur ”Güzel şeyler olacak.” sözünün altında yatan fitnenin alt yapısını hazırlamıştır.
Bugün işporta tezgahında satılmaya çalışılan ve kökü eskilere dayanan bir proje vardır. Bu proje 1.Paylaşım Savaşı’nın bitiminden sonra Paris’te yapılan sözde Barış Konferansı’nda, ABD Başkanı Wilson’un cebindedir. Bu proje Kürt Sait’i kışkırtan İngilizlerin en büyük isteğidir.
PKK’nın kapatılmadan önce Meclis’teki temsilcileri DTP’liler Cumhurbaşkanı Gül’e yedi maddelik bir rapor sunmuştur.. (14 Temmuz 2009) Bu raporda açığa çıkan ve dillendirilen isteklerin tümü ihanettir, bölücülüktür, AB-D emperyalizmine hizmettir. Dün de, bugün de emperyal güçlerin Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni bölmek adına Kürt işbirlikçileri piyon olarak kullandığı yadsınamayacak bir gerçektir.
BU İHANET MADDELERİ NELERDİR ?.
1- Demokratik özerklik projesi ve eyalet sistemine geçilsin.(İkiz Sözleşmeler 1.Madde /1.Bent )
2-Doğal kaynaklar yerel yönetimler tarafından uygulansın.( Kişisel ve Siyasi Haklar Sözleşmesi-1.Madde /2.Bent )
3-Anayasa’nın dil ve eğitim özgürlüğü güvence altına alınsın. Resmi dil Türkçe olarak kalsın.Ancak Irak Anayasası’ndan eğitim ve dil konusunda alıntılar yapılsın.( Kişisel ve Siyasi Haklar Sözleşmesi- 27. Madde)
4-Kimliklere Kürt, Türk yazılsın.( Kişisel ve Siyasi Haklar Sözleşmesi- 2. Madde /1.Bent )
5-Bask modeli bire,bir uygulansın.
6- Eğer Bask modeli olmaz ise, PKK liderlerinden Murat Karayılan’ın önerdiği İskoç modeli de incelensin,uygulansın.Ayrı bir parlamento olsun ama bölge Ankara’ya bağlı olsun. ( Bu madde doğrudan doğruya her iki sözleşmenin 1. Madde/1.Bend’ini dayanak olarak kabul etmektedir.)
7- Çözüm için İmralı ve Abdullah Öcalan’la görüşmelere başlansın.. (GÖRÜŞMELERE DAHA EVVEL BAŞLANMIŞTIR.)
Aslında olay bir kaç kendini bilmez iş birlikçinin ihaneti şeklinde yorumlanamayacak boyutlara ulaşmıştır. Bu raporun yarattığı karışıklık henüz tükenmeden, merkezi Brüksel’de olan bir ABD düşünce kuruluşu, kollarını sıvayarak, Büyük Kürdistan projesini canlandıran yeni görüş ortaya koymuştur.
PEŞMERGE FEDERATİF YAPIYLA TÜRKİYE’YE KATILSIN !…
Böylece Irak’ı BÖL-PARÇALA- YUT politikasıyla kıskaca alan ABD,sıranın Türkiye’ye geldiğini açıkça ilan etmiştir.
Irak’ın kuzeyi ile Türkiye’nin birleşmesini öngören bu bölücü proje ilk olarak Turgut Özal zamanında gündeme taşınmıştır.
Bu düşüncenin altında ülkemizi federatif sisteme taşıyacak, kısacası bölecek, parçalayacak görüş yatmaktadır. Uluslar Arası Kriz Grubu’nun hazırladığı bu rapor, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin üniter yapısını hedef alan emperyalist bir oyundur.
Obama’nın başkan seçilmesi ile değişen Ortadoğu ve Türkiye politikaları, CIA, MOSSAD ajanlarının birlikte kurguladığı yeni senaryolarla, CFR’nin gözetiminde ABD’nin ve Siyonizm’in çıkarları doğrultusunda yeni haritalar çizmeye çalışmaktadır.
Bunun yanı sıra DTP’nin ve asla inandırıcılığı olmayan diğer raporun içeriği, Anayasa’mızın değiştirilemez ve değiştirilmesi dahi teklif edilemez maddelerine aykırıdır.
Dünü biraz hatırladıktan sonra, günümüze dönelim.
Erdoğan ” Tek millet, tek bayrak, tek devlet” sloganı ile milliyetçi oyları cebine koymaya çalışırken, bakın Y-CHP’nin Y-Genel Başkanı Sn. Kılıçdaroğlu ne demiştir?
“Avrupa, Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nı, 9 maddeye konan çekinceleri kaldırarak uygulayacağız”
Bu söyleme Erdoğan’ın cevabı gecikmemiştir. ” Birileri Kemal Bey’e söylesin. Biz o çekinceleri çoktan kaldırdık.”
Hakan Şükür’ün “Bugünlerde gündemi takip edemedim” demesi gibi, bir genel başkana hiç de yakışmayan bir şekilde çok büyük bir hatanın altına imza atmıştır Sn. Kılıçdaroğlu…
Nedir bu ” Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı” ?..
İlk önce Avrupa Konseyi Daimi Üyesi olan Fransa, Belçika, İrlanda ve Slovakya’nın bu Sözleşme’yi sadece imzaladığını ve Parlemonto’larında görüşmediklerini, İsviçre, San Marino, Gürcistan’ın ise hiç imza atmadıklarını yazarak başlayalım işimize.
Her şeyden önce “Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı” üniter devletlerin, yapısını çökertmeye yönelik bir sözleşmedir.
Türkiye bu Sözleşme’yi 21 Kasım 1988′de Strasburg’da 2. Özal Hükümeti zamanında imzalamış, Yıldırım Akbulut’un başkanlığındaki Bakanlar Kurulu 8 Mayıs 1991′de 3723 sayılı yasa ile onamıştır.
Bu Anlaşma’nın ÖNSÖZ’ünde “Özerk yönetimlerin korunması ve güçlendirilmesinin idarede ÂDEMİ MERKEZİYET’çiliğe dayanan bir yapı oluşturulmasına katkı sağlayacağı” özellikle vurgulanmıştır.
“Özerk Yerel Yönetimlerin Anayasal Hukuki Dayanağı” başlıklı bölümün ikinci maddesinde ise;
“Özerk yerel yönetimler ilkesi, ulusal mevzuatla ve uygun olduğu durumlarda Anayasa ile tanınacak.”;
Ayrıca bu bölümün devamında ; “Yerel yönetimlerin sınırlarını devlet istediği gibi belirleyemez. Bunun için o bölgede yaşayan topluluklara danışmak zorundadır.” denmektedir.
Burada AKP’nin tüzüğünün 8 sayfasında yer alan CFR’nin memorandumundan kopyalanan maddeyi de hatırlamamız gerekmektedir.
“Partimiz merkeziyetçi idareden uzaklaşmayı öngörmektedir.”
Kılıçdaroğlu’nun “Ben yerel yönetimlere mali yönden özerklik verilmesini kast ettim. Unutmayın İzmir, Antalya da yerel yönetimdir” demesi ise, İkiz Yasaları ve Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nı çok iyi incelememiş olmasından ileri gelebilir mi?
Unutmayın, Diyarbakır’da, Batman’da petrol ve bakır madenleri mevcuttur.
Bir fotoğraf çerçevesi düşünün. Bu çerçevede üç fotoğraf yan, yana durmaktadır. Prens Sabahattin, Turgut Özal ve Recep Tayyip Erdoğan…
Fotoğrafın altında “Âdemi merkeziyetçiler” yazmaktadır. Ancak çerçevenin boş kalan ufak bir bölümüne birisi kendi fotoğrafını yerleştirmeye çalışmaktadır. Sanırım o fotoğraf çerçevede yer alırsa, resmin altına şu ibare düşecektir. Y- Genel Başkan…
Devam edecek olan yazımızın bu bölümünü en iyisi Anayasa’mızın değiştirilemez ve değiştirilmesi dahi teklif edilemez 3. Maddesi ile bitirelim.
“Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçe’dir
Bayrağı, şekli kanunda belirtilen, beyaz ay yıldızlı bayraktır.
Millî Marşı “İstiklal Marşı”dır.
Başkenti Ankara’dır.”
Var mı ötesi?