Emperyalist- dinci esir kurulu (!)
BURUK TESELLİ
Reşit Çağın '
Türkiye Cumhuriyeti’ni koruma ve kollama görevi yasalarla belirlenmiş olan TSK, “Laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmak” suçundan sabıkalı ve bölücülerle “haftalık olağan görüşmeler” yapan bir iktidarın emrinde demokrasiye bağlılık adına yıllardır gıkını çıkarmadan görevini sürdürmüştür.
Ne var ki; Görme engelli öğretmenin röntgencilikle suçlanması gibi garipliklerin yaşandığı ülkemizde, bunca ihanete, tahribata ve düşmanlığa rağmen alışılmamış bir uyumluluk sergileyen Silahlı Kuvvetler, darbecilikle suçlanarak, vatanında devleti tarafından kademe kademe esir düşürülmüş, buna mukabil saldırılarla doğru orantılı olarak sesi kısılmış ve refleksi azalmıştır.
Son derece ahlâksızca üretilen suçlar ve sıfatlarla bu saygın kurumun itibarsızlaştırılmasına, emperyalist- dinci esir kurulunun(!) kellesini istediği her personelin kuzu kuzu teslim edilip saf saf adalet beklenmesine, kozmik oda talanından, görev başındaki orgenerallere yakalama emri çıkarılması aşağılanmalarına kadar her saldırının sineye çekilmesine tepkisiz kalınması, toplumda, kuruma karşı sitem, kuşku, öfke, kaygı gibi olumsuz duyguları artarak beslemiştir.
İşte bu nedenle Genelkurmay Başkanı ve üç Kuvvet Komutanı’nın istifaları çok önemlidir.
Çünkü son istifalar; yıllardır önerilen tepkisel tavrın somutlaşan bir örneği olarak, askerini seven, ülke adına gelişmelerden kaygı duyan ve onları incitme bahasına suskunluğunu eleştirenlerin yüreklerine geç de olsa biraz su serpmiştir. Veda mektubunun içeriği de çok önemli ve sarsıcıdır.
Peki, yeterli midir? Hayır. Yani bir nevi “Yetmez ama evet” durumu!
Çünkü;
1-İstifaların, basın toplantısı ile ve tüm gerçekler sergilenerek duyurulmaması etkiyi azaltmış, meydanın yine “sırtında yumurta küfesi olmayan” yorumculara bırakılmasına olanak sağlamıştır.
2-Sınırlı bir tepki söz konusudur. Tüm “or” lar toplanmadan karar alınması ve Jandarma Genel Komutanı’nın istifa etmemesi, birlik görüntüsünü bozduğu gibi, TSK’yı yıldırarak ABD kaynaklı şekillendirmenin gerçekleşmesi ve TSK’nın istenilen kıvama getirilmesi bakımından da iktidarın işini kolaylaştırmış, “şimdi ne yapacağız?” kaygısını taşımadan ve istifaları engelleme çabasına girişmeden sorun halloluvermiştir.
3- Or rütbesine geldiğine göre liyakati tartışılmaması gereken yeni Genelkurmay Başkanı’nın; “Org.Koşaner’in veda mektubunda, tutukluluklar konusunda belirttiği ve sorumluluğu taşımasına engel gördüğü durumlar, egemen güçlerce istenilen kıyımlar ortadan mı kalkmıştır? Ki bu görevi kabulde sakınca görmemiştir?” Sorusunun muhatabı olarak göreve başlaması talihsizlik olmuştur.
4- Devlette devamlılık esastır. Fakat yaşanan gelişmeler, bu devletin bağımsız, bütün ve laik olarak devam etmemesi planına yönelik olduğu için, görevde devamlılığı sağlayıcı kabullenmeler yıkımı kolaylaştırmaktan ve alınan kararları meşrulaştırmaktan öteye gidemeyecektir.
TSK’nın ses vermesi bakımından teselli bulduğumuz tepkisel tavrın tadı işte bu nedenlerle buruktur.
Seçimlerde AKP’nin kazanması konusunda nasıl; ABD’nin, AB’nin, Yunanistan’ın, Kıbrıs’lı Rumların, Irak’lı Kürtlerin gösterdiği gayret ve istek ulusal çıkarlarımız açısından bizleri kaygılandırdı ise, şimdi de istifalar karşısında yandaş basının ve ekran bülbüllerinin sergilediği küçümser görünümlü memnuniyet ve Org.Özel’e gösterilen teveccüh, benzer kaygıları tazelemiştir. Bu, kendisi açısından da son derece olumsuz ve talihsiz bir gelişmedir.
Çok umutlu olmasak da, dileriz YAŞ kararları, bu peşin kaygıları giderici nitelikte olur ve ABD ile yapılan gizli anlaşmaların mimarlarınca seçilişinin diyetini yalnız kendisi değil, kurum ve ülke olarak hepimiz ödemeyiz!
İlk Kurşun
*
