Gözünüzün önünde gerçekleşiyor bütün bunlar...
GÖRMÜYOR MUSUNUZ, BAKAR KÖR MÜSÜNÜZ?
'Ali ERALP '
Türkiye’nin üzerine İslamcı faşizm karabulutlar gibi çöktü. Nerdesiniz ey insan hakları, eşitlik, demokrasi aşığı (!) liboşlar? Neden tek sözcük yazmıyorsunuz bu konuda? Sizin Dersim, Cumhuriyet ve Atatürk’ten başka uğraşacağınız başka konu yok mu bu ülkede?
Aydınlık gazetesi hedef tahtasında yine. Geçenlerde vergi memurları inceleme başlatmışlardı. Şimdi de polis baskını… Bu kaçıncı baskın… Sayısını unuttuk…
Şunu demek istiyorlar: “Ya boyun eğersiniz, biat edersiniz bize, ya da vergiler, kasetler, gizli belgeler çıkarırız. Daha da direnirseniz Silivri gelir ve bu kez de vereceğimiz cezalara katlanmak zorunda kalırsınız… “Kırk katır mı, kırk satır mı?” . Tercih sizin…
Namuslu, dürüst köşe yazarları hallaç pamuğu gibi atıldılar. Konuşmak, eleştirmek, gerçekleri açıklamak, kirli çamaşırları ortaya dökmek, ihale yolsuzluklarını, hısızlıkları gözler önüne sermek yasak. AKP’ye yan gözle bakanın gözünü çıkarıyorlar.
Ama cemaatlere her şey serbest. “Deniz Fener’leri”, “Kombessan’lar”, “Jetpa’lar” dilediklerini yapıyorlar. Onlar bu ülkenin ayrıcalıklı vatandaşları. Onlara ne yasa işliyor ne Anayasa. Almanya’da mahkûm oluyorlar, Türkiye’de ellerini kollarına sallayarak geziyorlar. Resmi törenlere bile katılıyorlar. Hür, özgür bir ortamda hayat sürüyorlar.
İnanç sömürüsü yaparak vatandaşı dolandırmak, onların en doğal hakkı. Gurbetçilerimizin bin bir güçlükle, ikinci, üçüncü sınıf vatandaş muamelesi görüp, aşağılanarak elde ettikleri birikimlerini herkesin gözü önünde, açık açık iç ediyorlar. Kimse hesap sormuyor. Soramıyor. Hesap soran savcılar alaşağı ediliyor…
Ama “Eğitim parasız olsun” diyen öğrenciler zindanlara atılıyorlar. Hopa’daki “Çevre yağması”nı protesto etmek için saçlarını kestiren öğrenciler tutuklanıyorlar…
Hukuku guguk yaptılar. 13 yaşındaki kız çocuğuna tecavüz edenleri, “iyi hallerinden” dolayı yargı 4 yıla mahkûm etti. Ama içerideki yurtseverler için yüzlerce yıl hapis isteniyor.
Gözünüzün önünde gerçekleşiyor bütün bunlar… Görmüyor muzunuz ey insan hakları, eşitlik, demokrasi aşığı (!) liboşlar? Bakar kör müsünüz?
Gün geçmiyor ki bir Aydınlık ya da Ulusal Kanal yöneticisinin evi aranmasın… Gün geçmiyor ki bir İşçi Partisi yetkilisi soruşturma ya da kovuşturma geçirmesin… Şimdi de Aydınlık gazetesinin sahibi ve Genel Müdürü Mehmet sabuncu gözaltına alındı.
Siz AKP’nin yandaşlığını, yalakalığını yapan bir gazeteye baskın düzenlendiğini, yöneticilerinin gözaltına alındığını gördünüz mü hiç?
İktidar kendisine biat etmeyen, gerçekleri yazan gazeteleri, gazetecileri faşist baskılarla sindirmeye çalışıyor. Hukuksuzluk yapıyor. Hem de birçok alanda…
Örneğin Erdoğan, çıkardığı “Tam Gün Yasası”nı yine kendisi deldi. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinde emekliye ayrılan Prof. Dr. Dursun Buğra yasa dışı bir uygulamayla RTE’nin ameliyatı için yeniden çağrıldı.
Bu açık bir suçtur. Hoca suç işlemiştir. Başbakan da Profesörü suça teşvik ederek suç işlemiştir.
Ameliyat edilmesi gereken nice hasta, bu “Tam Gün Yasası” yüzünden ameliyat olamıyor. Ölümle yüz yüze… Perişan…
“Kimseye ayrıcalık yaptırmam” diyen Sağlık Bakanına soruyoruz şimdi? “Bu ayrıcalık değil midir?”
Ey demokrasi, insan hakları aşığı (!) liboşlar, “Türkiye’de tüm vatandaşlar yasa önünde eşittir” diyebilir misiniz şimdi?
Gözünüzün önünde gerçekleşiyor bütün bunlar… Görmüyor munuz? Bakar kör müsünüz?
“AKP orduyu hizaya soktu. Demokrasiyi getirdi…” diye komutan tutuklamaları karşısında zil takıp oynadınız.
Siz bu uygulamalara “sivilleşme” mi diyorsunuz? İnsan hakları, eşitlik, demokrasi anlayışınız bu mudur sizin?
PEKİ, bedelli askerlik uygulamasına nasıl bakıyorsunuz?
Parası olan askerlikten kaytaracak, olmayan dağlarda ovalarda terörist kovalayacak, belki de bu yolda şehit düşecek. Bu bedelli uygulaması ile “yurttaşların yasalar önünde eşit olduğunu” iddia edebilir misiniz hâlâ? Neden bu konuda tek sözcük söylemiyorsunuz? Neden süt dökmüş kediler gibi susuyorsunuz?
Oysa gözünüzün önünde gerçekleşiyor bütün bunlar… Görmüyor musunuz? Bakar kör müsünüz?
AKP iktidarının “İleri Demokrasisini” savunmak için parçalanıyorsunuz, yırtınıyorsunuz, yalanlarla dolanlarla halkı aldatabilmek için gecenizi gündüzünüze katıyorsunuz. Konuşmalar yapıyorsunuz? Sütunlar dolusu yazılar yazıyorsunuz? Kraldan çok kralcı kesiliyorsunuz.
Nedir sizi bu denli heyecanlandıran? Çıkar ilişkisi mi? AKP sofrasından nemalanmak, pay kapmak mı? Osmanlının son dönemlerinden beri devam eden ve babadan oğla geçen emperyalizm, Batı aşkı mı? Yoksa şeriat ve şeriatçı sevgisi (!) mi?
Şeriatla demokrasinin, insan hakları ile yobazlığın bir arada olamayacağını ne zaman anlayacaksınız? Bilimle inancın, akılla fizik ötesinin, ateşle barutun yan yana duramayacağını kimse söylemedi mi size? Çok iyi bildiğinizi, çok okuduğunuzu belirttiğiniz Marksist kitaplardan bu konuda bir şeyler öğrenmediniz mi? Yoksa açıklamak işinize mi gelmiyor, çıkarınızı mı zedeliyor? AKP ile yaptığınız kader birliğini mi bozuyor?
Neden bir de utanmadan solcu olduğunuzu ileri sürüyorsunuz? Şu yazdığınız yazılarla gelecekte insanların yüzüne nasıl bakacaksınız?
Gazeteciler, yazarlar, çizerler, bilim adamları, politikacılar, askerler suçunun ne olduğunu bilmeden yıllardan beri Silivri, Hasdal zindanlarında ömür tüketiyorlar. Çoluğundan, çocuğundan, yakınlarından, işinden gücünden uzakta daha ne kadar yatacaklarını kendileri de bilmiyor; eşleri, dostları, avukatları da…
Hangi askeri sıkıyönetimde insanlar, suçsuz günahsız, bu denli uzun, tutuklu kaldılar? Hangi rejimde tutukluluk bu biçimde işkenceye, cezaya dönüştü? Söyler misiniz?
Oysa gözünüzün önünde gerçekleşiyor bütün bunlar…
Görmüyor musunuz?
Bakar kör müsünüz?
.
