Neden telaş içindeler, hiç düşündünüz mü?..
BU ANAYASA TELAŞI NEDEN?
'Dr. M. Galip BAYSAN '
Şöyle etrafınıza sakin sakin bakarsanız yeni bir Anayasa konusunda Türk toplumunun ne kadar acayip bir telaş içinde olduğunu görebilirsiniz. Başta Başbakanımız ve Meclis Başkanımız ve Hükümet üyeleri, iktidarı ve muhalefetiyle siyasi parti mensupları bu değişiklik isteğinde ittifak etmiş gibiler.Komisyonlar kurulmuş, çalışmalar başlamış Meclis Başkanı ülkedeki bütün kurumları katkı yapmaya çağırıyor. Görünüşte istekler ve icraat uyum içinde ilerleyecekmiş ve Türk toplumunu mutlu edecek, her türlü şekilde özgür kılacak, modern çağın gerektirdiği çağdaş bir Anayasaya sahip olmaya doğru ilerliyor gibiyiz. Ama hemen şunu sormak istiyoruz. Acaba siz AKP yönetiminin böyle çağdaş ve özgürlükçü bir Anayasa yapabileceğine, daha doğrusu yapmak istediğine inanıyor musunuz?
Meclis Başkanı Cemil Çiçek bir konuşmasında toplumun her kesiminden görüş beklendiğini ve ne kadar olumsuz görünse bile bütün görüşlerin yeni sivil Anayasanın hazırlanmasında dikkate alınacağını söyledi. Bu açık beyana rağmen son günlerdeki bir demecinde Türkiye’nin bütün Üniversitelerinden görüş istendiği halde şimdiye kadar sadece iki Üniversitenin görüşlerinin kendisine ulaştığından şikâyet etmişti. Türk Halkının geleceğini etkileyecek böyle bir değişime, başta akıl ve bilim kurumları Üniversiteler olmak üzere toplumun pek çok kesiminin iktidar ve taraftarları tarafından yapılan bütün olumlu vaatlere rağmen çekimser kalmasının her halde önemli bir nedeninin olması gerekir. Bize göre en önemli neden bu konuda AKP İktidarına karşı duyulan güvensizliktir.
Özetle ve açıkça belirtmek gerekirse duygu ve inançla değil de akıl ve bilimle yönetilen bütün kurumlar bu yeni veya Sivil Anayasa tabirinin arkasında Radikal Dinci kesimin Cumhuriyet Dönemi Anayasalarının, 20 Nisan 1924 Anayasası ile birlikte başlattığı ilk üç maddesinin “ Değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez” ibaresinin kaldırılması arzusu taşıdığına inanmaktadırlar.
Aklı başında her insan 1982 Anayasasında yapılan birçok değişiklikle istenilen toplum düzenin tesis edildiğini ve eğer hala gerekiyorsa bu anayasada istenilen yeni değişikliklerin yapılabileceği ve hatta bazı konularda lüzum görülürse Referanduma dahi gidilebileceği ve referandum sonucunun bile ne olacağının çok iyi bilinmesine rağmen Yeni bir Anayasaya neden ihtiyaç duyulduğu AKP sempatizanları dışında pek anlaşılmış gibi görünmüyor. Radikal Dinci kesim ve destekçileri yandaş basın-yayın örgütlerinin bu konuya böylesine saldırmalarının en önemli nedeninin Ulusal Birlik ve Laik Cumhuriyeti yıkmak veya zedelemek amacı taşıdığına inanılmaktadırlar.
Türk aydınlarının Türk Halkı için gerçekten de 2012 yılı Türkiye’sine yakışan ve bu yüzyılın ve geleceğin ihtiyaçlarını karşılayacak daha özgürlükçü ve daha modern bir Anayasayı istemesi tabiidir. En önemli nedenlerden biri; bütün sonraki Anayasaların temelini teşkil eden ve ( 1921 Teşkilatı Esasiye Kanunu esaslarına göre hazırlanmış olan) 1924 Anayasasının yeni kurulan Ulusal Devleti koruma amacıyla hazırlanmış olmasıdır. Bu anlayış içinde Bireyin hak ve özgürlükleri toplumun menfaatleri için bilinçli olarak ikinci planda bırakılmıştır. En büyük iç tehlike, ulusal birliğin ırkçı yaklaşımlarla yıkılması ve Din ve inanç özgürlüğü ile gelişme halindeki Demokrasinin en temel taşlarından biri olan Laik düşünce sistemi ve sosyal yaşamı güçlendirmek için yapılmış olan İnkılapların yok edilmesidir. Bu endişeyi Atatürk’ün bizzat kaleme aldığı “Gençliğe Hitap” bildirisinde açıkça görmek mümkündür.
2012 yılının dünyasında uluslararası insan hakları ve benzeri belgelerle Birey öne çıkmış bir durumdadır. Bireyin hak ve özgürlükleri ile bu özgürlüklerin toplum yaşamını düzenleyen kurumlardan daha önde gelmesi istikrar sağlamış toplumlar için vazgeçilmeyecek bir anlayış olarak dikkati çekmektedir. Bu istikrar sağlamış toplum ifadesine özellikle dikkat edilmesini tavsiye ederiz. Çünkü istikrar oluşmamışsa böyle bir özgürlük anlayışı 90 sene kadar önce bin bir zorlukla kurulmuş olan ulusal devletin birlik ve bütünlüğüne zarar verecektir. Bu nedenle ısrarla istenen görüşler için akıl ve bilim kurumların lideri Üniversitelerin çekimser kalma yerine, görüş ve endişelerini açıklıkla belirterek düşündükleri esasları TBMM’ne bildirmeleri tavsiye olunur.
Yok, eğer siz de bu talebin toplumun her kesimi ve üniversitelerle koordine edilmiş gibi yapılarak sonunda AKP milletvekillerinin oyları ile kabul edilip uygulamaya konulacak bir AKP Anayasası olacağına inanıyorsanız bu show’da rol almamanız saygı ile karşılanır.
İlk Kurşun
