'Eğer ki namusunuz ve şerefiniz üzerine yemin ettiyseniz...'
Son günlerde öyle şeyler yaşıyoruz ki şaşırmamaktan da öte kahırlanmamak elde değil… Bakınız, ortaya atılan öyle iddialar var ki, “yok artık” dedirtiyor… Eğer iddialar doğru ise ve Sayın Fidan’ın bu iddialar karşısında Savcılara ifade vermek yerine, çıkarılan özel bir kanun ile koruma altına alınıp yargılanması sadece Sayın Başbakanın inisiyatifine bırakılıyorsa, artık bu ülkeden hukuk devleti diye söz etmenin de bir anlamı olmayacaktır. Çünkü iddialara bakıldığında, Türkiye Cumhuriyeti Devleti resmen PKK ile aynı masaya oturtulmuş ve kapalı kapılar ardında pazarlık yapmaya mahkûm edilmiş gözüküyordu. Ve gözüken durum karşısında Sayın Başbakan ve AKP hükümetinin, Sayın Fidan’ı korumak adına kanun çıkarmaya çalışmasının nedeni olarak da, Mit Başkanı’nın PKK ile Oslo görüşmeleri sırasında “bu toplantıda Sayın Başbakanı temsilen bulunuyorum” ifadesinin sebep olduğu görüşüne kapılmamıza yol açmaktadır. Hatırlarsanız, Sayın Fidan bu açıklamasıyla Sayın Başbakanı’ da zan altında bırakmış, ama bunun üzerine “Sayın Fidan’ı kimseye harcatmam” diyerek Sayın Başbakandan da açıklama gelmişti.
Olayın diğer farklı boyutu da Savcılığın KCK soruşturması için ifade vermesini istediği Sayın Fidanın savcılık yerine apar topar Sayın Cumhurbaşkanı’nın yanına çıkarılması da ayrı bir muammadır. Şimdi akıllara takılmıyor değil, Sayın Cumhurbaşkanı çok ciddi iddialarla suçlanan Hakan Fidan’ı savcıların çağrısına istinaden köşke çağırması başka bir deyişle hukuku hiçe saymaya gelmiyor mu?
Bu olayın ortaya çıkmasıyla birlikte MİT Başkanının Savcılık tarafından ifadeye çağrılması, medyada geniş yer bulmuş ve gündemin bir numaralı konusu MİT skandalı olmuştu. Haliyle bu vahim tablo karşısında birileri mutlaka bir tedbir alacaktı. Ama bu tedbirin yeni bir kanun çıkarılacak düzeyde olacağı kimsenin aklına gelmemişti.
Kısacası Atatürk’te olmayan koruma kanunu, resmen Sayın Fidan için çıkarılmaya çalışılıyordu.
***
Dün Deniz Feneri davasında görevden alınan savcılar gibi, Bugün Hakan Fidanın dosyasına bakan savcıların da görevden alınacağı zaten bir gerçek değil miydi? Çünkü o davalara bakan Savcılar Türkiye Cumhuriyeti Savcılarıydı ve T.C.savcıları hile hurda bilmezlerdi.
Her zaman olduğu gibi yine Cemaat savcıları tercih edilecekti. Çünkü Sümen altı yapılacak çok şey vardı bu davada. Oysaki önüne böylesine iddialı belgeler koyulan T.C.Devleti’nin yasalarına göre hareket eden hiçbir Onurlu Savcı bu duruma kayıtsız kalamazdı.
Cemaate yakın Savcıların koskoca Paşaları ayaklarına getirdiği günümüzde, Cumhuriyetin savcıları Hakan Fidan’ın ifadesini almayı bırakın, Saraydan kız kaçırır gibi, Köşke çağırılması olaya bakan Savcıyı pasifize etmiştir. Peki, neydi Sayın Fidan’ı korumak için bunca çaba?
***
İddiaların bir gerçekliliği varsa ve bu iddialar ispatlanırsa, Hakan Fidan kadar, Sayın Başbakan’ın da suçluyu korumaktan yargılanması gerekmez mi? Çünkü Hakan Fidan PKK ile yapılan o pazarlıkta resmen o toplantıyı Sayın Başbakanı temsilen bulunuyorum diyerek Başbakanı zaten hedef adam haline getirmiştir.
Sayın Fidan Köşke çıkmak yerine Savcılara ifade vermiş olsaydı ortaya atılan iddiaların bir tanesinin bile gerçekliliği ispat edilseydi Sayın Fidan’ın tutuklanması asla sürpriz olmayacaktı.
Çünkü ortaya atılan en önemli iddiaların başında bazı MİT elemanlarının örgüt görevlisi gibi hareket ettiği, KCK ve PKK ihanetinin en önemli ayağını MİT’te görevli bazı elemanların oluşturduğu iddiaları idi. Haber alma ve sızdırmanın dışında, Mit’in, KCK nın oluşumunu baştan sona desteklendiği, Terörist başı APO ile örgüt arasındaki iletişimin MİT kanalıyla sağlandığı, hatta Kürdistan ve Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için söz verildiği, daha da açığı devletin gücü örgüt amaçları için hizmet ettiği gibi suçlamalar yer alıyordu. Bunlar bu da olaya muhatap olan kişileri ipe götürecek cinsten bir suçtu ve çok vahimdi. Kısacası bu ihanetti…
Eğer ki namusunuz ve şerefiniz üzerine bu kutsal görevi yapmak için yemin ettiyseniz, suçluyu koruma altına almaya çalışanlara karşı, yüreğinizi cebinize koyarak değil, yüreğinizi elinize alarak hukukun üstünlüğünün hala var olduğunu bu halka tekrar ispat etmelisiniz.
Saygılarımla
.