Gül'ün başbakanlığında ABD-AKP kirli pazarlığı!

Irak'ın işgali konusunda pazarlık yapan Gül "başarı"dan bahsediyor


Abdullah Gül bizi hafızasız mı sanıyor?


SivriSinekCazCumhurbaşkanı Abdullah Gül, Fikret Bila'ya verdiği röportajda sanki herkes hafızasızmış, kimse bir şey hatırlamıyormuş gibi konuşmuş.

Milliyet gazetesi Ankara Temsilcisi Fikret Bila dünkü köşesinde, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Birleşik Arap Emirlikleri ziyaretinin üçüncü gününde Dubai’de bir araya geldiği gazetecilerin sorularına verdiği yanıtları yazdı.

Daha önce, gezisinin amacının "devasa boyuttaki Birleşik Arap Emirlikleri fonlarından Türkiye’ye kalıcı yatırım yapılması, Türkiyeli işadamlarının da bölgedeki büyük projeleri almalarını sağlamak" olduğunu açıklayan Gül, gezisinin son gününde de, Irak Savaşı'ndan Yunanistan'daki ekonomik krize, KCK operasyonlarından Türkiye'de yargının durumuna çeşitli konulara ilişkin açıklamalarda bulundu.

Irak'ın işgali konusunda pazarlık yapan Gül "başarı"dan bahsediyor

Başbakanlığı Tayyip Erdoğan'a devretmesine kadar hükümet ettiği kısa dönemde ekonomi alanında gösterdiği "başarılar"ı öne çıkarmaya çalışan Abdullah Gül, "2001 krizinden çıkmış bir ülkenin seçimlerden sonra hükümetini kuran ve ilk bütçesini yapan kişi" olduğunu hatırlattı hatırlatmasına da, bu ifadesiyle de gazetecilerin aklına ister istemez Irak savaşını getirdi.

"Savaş döneminde savaşa girmeyen bir ülkenin bütçesini yapan bir insanım. Bilirim ben o zaman neler çekildiğini. Bir kuruş, bir Euro, bir dolar gelmediğini... Onun için ne dolaylı taleplerin olduğunu bilirim ben" diyen Gül, gazetecilerin Irak Savaşı'nı mı kastettiğini sorması üzerine şöyle dedi:

Şüphesiz tabii. (Para) Ne IMF’den gelirdi, ne Dünya Bankası’ndan gelmiştir. Ne AB’nin savaşa karşı olan Fransa’sından gelmiştir, ne Almanya’sından. Türkiye kendi tedbirlerini alarak, kendi programını kurarak o krizden çıkmıştır. Onun için her şeyin kıymetini bilmek lazım. Şimdi bizim açığımızı kapatma dönemidir.

Açıklamasının bu bölümünde akıllara, Wikileaks belgeleriyle ortaya çıkan, Abdullah Gül'ün, ABD ile giriştiği Irak işgali pazarlığı geliyor. Wikileaks belgeleri arasından yaklaşık bir yıl önce açıklanan bir tanesi, ABD’nin işgale destek olması için Gül'ün başbakanlığındaki AKP hükümeti ile yaptığı kirli pazarlığı gün yüzüne çıkardı. Belgede dönemin ABD Savunma Bakanı Paul Wolfowitz ve Dışişleri Bakan Yardımcısı Marc Grossman'ın Gül dışında bakanlarla da görüşmeler yaptığı, ABD'nin Gül'e "size yılda iki milyar dolar veririz, üç gün içinde cevap isteriz" dediği yazılıydı. 9 Aralık 2002 tarihli belgeye göre, Gül'e şunlar söyleniyordu:

Savaşa girmesi halinde Türkiye'nin kazanacağı çok şey var. Savaş daha az riskli olabilir, daha kısa sürebilir. Türkiye'nin ve bölgenin ekonomisine daha az zarar verebilir. Kuzey Irak'ta bir otorite boşluğu oluşma potansiyeli de azalır. Savaştan sonraki dönemin idaresi kolaylaşır. Türkiye'nin böyle bir askeri harekatın neden olabileceği iktisadi risklerle ilgili endişelerinin farkındayız. ABD Başkanı, Türkiye'ye sağlam bir yardım paketi sağlamak için kongreyle işbirliği yapmaya hazır.

Belgeye göre ülkenin Başbakanı Abdullah Gül ise, AKP iktidarının başından bu yana ABD ile birlikte yol alma iradesi sergilediğinin açık kanıtı olan şu yanıtı veriyordu:

ABD, on yıllardır stratejik ortak. Bu ilişkiyi sürdürmek ve derinleştirmek istiyoruz. Ancak hükümet daha yeni güvenoyu aldı ve bu konuda sadece iki brifing aldı. Konuyu takip ediyorduk ama tabii görev başında olunca iş farklı. Samimi olmak gerekirse siyasi bir karar verebilmemiz için zamana ihtiyacımız var. Milyonlarca işsiz var, kırılgan ekonomimiz de sorun oluşturuyor. İşbirliği yapacağız. Çalışmak için de zamana ihtiyacımız var. Yeni Dışişleri Bakanı (Yaşar Yakış) az şey biliyor, yeni Savunma Bakanı (Vecdi Gönül) az şey biliyor.

3 Aralık 2002 tarihli görüşmeye göre, ABD Türkiye'den 3 gün içinde net bir yanıt vermesini istiyor ancak Gül, Irak işgaline dair ciddi bir itirazlarının olmadığını, fakat kamuoyunun ikna edilmesi için bu sürenin uzatılması gerektiğini söylüyor.

Nihayetinde, ABD yanlısı tutumunu göstermek açısından, iktidarının ilk yıllarına denk düşen Irak işgalinin büyük bir fırsat sunduğu AKP hükümeti, 25 Şubat 2003'te "Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yabancı ülkelere gönderilmesi ve yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulunması için Hükümet'e yetki verilmesine ilişkin başbakanlık tezkeresi"ni Meclis'e getirdi. Bugün "1 Mart Tezkeresi" olarak anılan tezkere, AKP'lilerin kabul oylarına rağmen Meclis'ten geçmedi.

Gül'ün açıklamalarından klasik Yunanistan düşmanlığı sızıyor

Abdullah Gül, "Türkiye’nin ekonomik krizden etkilenmemesi ve yurtdışında gördüğü ilgi"yi değerlendirirken ise, "2001 krizi sonrasında hükümet kurmuş bir insan olarak çok sıkıntı çektiği"ni vurguluyor, ekonomiden ve iç siyasetten bahsederken bile konuyu nasıl oluyorsa Yunanistan'a getiriyor ve Yunanistan'a karşı tipik milliyetçi hislerini engelleyemiyor:

Memleketin öncelikleri değişiyor açıkçası. Türkiye’nin esas önceliği güven, istikrar ve ekonomik büyümedir. Hele hele Avrupa büyük bir durgunluk içerisindeyken, bizim açığı kapatmamız için bir fırsat. Düşünün ki, 1970’li, 1990’lı yıllardaki gibi bir dönem yaşıyor olsaydık ne olurdu?

2000’li yıllarda o olsun diye çok uğraşanlar oldu. Unutmayın. Öyle de olabilirdi. Türkiye’de 3 sene önceyi unutmayın. Burada herhangi bir değerlendirme yapmadan sadece tesbit olarak söylüyorum. Sadece 1 oyla Anayasa Mahkemesi’nde hükümetin düşmesi, tüm siyasetin altüst olması, bütün bunlar ve ondan sonra da bakarsanız, Türkiye’de siyasi istikrar mı kalır, ekonomik büyüme mi kalırdı? Yabancı mı kalırdı, sermaye mi kalırdı? Onun için Türkiye 1970’li yılları 1990’ın bütün iç çekişmelerinin olduğu yılları 2000’li yıllarda da yaşayabilirdi. Türkiye öyle bir krize girebilirdi. Avrupa bu krizi yaşarken sağlam ayakları var. Yunanistan bu krizi yaşarken herkes koşar, ama Türkiye yaşarsa hiç kimse koşmaz. 2003 yılında ben onu bilirim.

Oysa, Abdullah Gül'ün milliyetçi hislerinin ve ekonomi alanında başarı gösterdiğini iddia ettiği övünmelerinin bir de Yunanistan'a ilişkin çarpıtmayı içerdiği görülüyor. Gül'ün "krizdeki Yunanistan'ın yardımına herkesin koştuğu" yönündeki iddiasının ne kadar temelsiz olduğu, Yunanistan'a verilen paranın Yunanlı emekçilerin burnundan nasıl fitil fitil getirilmek istendiğini, Yunan halkının işbirlikçi hükümetlerini ve AB'yi protesto etmek için neredeyse her gün sokaklara döküldüğünü bilmezden geldiği gözleniyor.

Yeter de artar: Açık hapishanede "eleştiri hakkı"...

Gül böyle diyor ama, sosyal medyada eleştirel yorum yapmak, AKP'ye dair haber paylaşmak bile suç haline gelmiş durumda

Kürt sorunu ile Arap Baharı'nın benzer olup olmadığına, hükümetin Kürt Açılımı'na ve KCK operasyonlarının eleştirilmesine ilişkin sorulara yanıt veren Cumhurbaşkanı Gül, bu son başlığa ilişkin ise, bakın neler diyor:

Eleştirilebilir tabii. Memleket açık bir memleket. Bunlar memleketin gücüdür. Yapılan şeylerin eleştirilebilmesi, tenkit edilmesi... Ya bir de eleştirilemezse, karşı çıkılamazsa? İtirazlar mahkeme nezdinde de oluyor, kamuoyu nezdinde de.


soL-Haber

.
➽ Paylaş:

➽ Gözden Kaçırmayın... ➽ Bunları Okudunuz mu?..

“AKP karanlığının erişim yasağı ile engellediği SivriSinekCaz'a ücretsiz Opera VPN ile kolay ve sorunsuz erişebileceğinizi biliyormuydunuz?..”
Okurlara..
.com/img/a/