Cemil Çiçek'in Zühtü'süyle müftü'sü!


Yeni anayasa konusunda herkesi uzlaşmaya çağıran TBMM Başkanı, 1992’de, “Camideki müftüye değil, meyhanedeki Zühtü’ye itibar edilirse ülkede birlik ve bütünlük sağlanamaz” demişti


Cemil Çiçek'in ölçüsü!


Camideki müftü mü meyhanedeki Zühtü mü?


Yeni anayasa için sık sık SivriSinekCazdemokratikleşme ve uzlaşma çağrısı yapan Meclis Başkanı kafasındaki kriteri 1992’de böyle anlatmıştı.

TBMM Başkanı Çiçek’in yeni anayasa için yaptığı “Uzlaşma, herkesin bulunduğu noktada esnemesi demektir. Uzlaşma olmazsanın cevabını herkes iyi vermeli. İşin en kritik noktası burası” açıklaması, 1992’de yaptığı ve uzlaşma için ortaya koyduğu “Camideki müftü mü meyhanedeki Zühtü mü” ölçüsünü de yeniden gündeme taşıdı.

Cemil Çiçek’in 20 yılda değişen uzlaşma kriteri

Yeni anayasa konusunda herkesi uzlaşmaya çağıran TBMM Başkanı, 1992’de, “Camideki müftüye değil, meyhanedeki Zühtü’ye itibar edilirse ülkede birlik ve bütünlük sağlanamaz” demişti

TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in 20 yılda görüşlerinin nasıl değiştiği ortaya çıktı. Bugün demokrasi adı altında uç noktadaki kişilerin bile bir araya gelmesi gerektiğini söyleyen Çiçek, 1992 yılında bunların tam aksi görüşleri savunuyordu. Çiçek, dün yeni anayasa çalışmalarına ilişkin yaptığı açıklamada, “Uzlaşma demek, herkesin bulunduğu noktada bir esnemesi demektir” dedi. Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın alt kuruluşu Abant Platformu, Bolu Abant Tabiat Parkı’nda bulunan bir otelde “Yeni Anayasa’nın Çerçevesi” başlıklı gündemle toplandı. Burada bir konuşma ayapan Çiçek, Meclis’te grubu bulunan partilerin yeni anayasa yapma konusunda “Ben bu işte varım” dediğini anımsatarak, “Taşın altına elini koymak mesele değil, kafasını koyması lazım 4 siyasi partinin” dedi.

Çiçek, “Şüphesiz yeni bir anayasa her derde deva olmayacak. Anayasalara bu kadar büyük anlamlar yüklemenin de anlamı yok ama yeni bir anayasanın önemli ölçüde, sorunların çözümüne katkı sağlayacağına inanıyorum. Halkın katılımını gerçekten sağlayabilirsek ve düzgün bir Türkçe ile yazabilirsek, anayasadan kaynaklanan sorunların büyük kısmını geride bırakırız diye düşünüyorum” diye konuştu.

Sertliklerden uzak durulmalı

Yeni bir anayasa yapacaksak, suçlamalardan ve sertliklerden uzak durmalıyız. Kaba olmayan, yaralayıcı olmayan, temiz bir dille işleri konuşmamız gerekiyor” ifadelerini kullanan Çiçek şunları söyledi: “Özgürlükçü bir anayasa, demokrasi standardını yükseltecek bir anayasa, Türkiye’nin uluslararası taahhütlerini karşılayacak bir anayasa, devletin işleyişini etkin ve verimli hale getirecek, devlet organları arasında dengeyi doğru dürüst kurmuş bir anayasa. Bu anayasayı yapmamız gerekiyor.” Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Uzlaşma olmazsanın cevabını herkes iyi vermelidir. Uzlaşamazsak, o zaman yeni bir dönemi başlatmış oluruz. Postmodern suçlama ve ithamlar sürecini başlatmış oluruz. Bu da Türkiye’ye bir şey katmaz.

Dünkü toplantıda bunları söyleyen Cemil Çiçek, 19 Aralık 1992’de Ankara’da yapılan Türkiye Gönüllü Kültür Teşekkülleri 3. İstişare Toplantısı’nda farklı konuşmuştu. Çiçek, “Türkiye’nin milli bütünlüğü ve güvenliği” konulu toplantıda “Ülkenin birlik ve bütünlüğünün bozulmasının başlıca nedeni, sebebi devlet ve millet kaynaşmasının tam olarak sağlanamamasından kaynaklanmaktadır” demişti. Çiçek, “Şimdi devlet Meclis’ten bir plan geçirdi, orada dedik ki, ülkenin ve milletin birlik ve bütünlüğünün sağlanmasında, millî birlik ve dayanışmanın temelinde aile en temel faktördür. Altıncı beş yıllık plandaki cümledir. Ama bakınız bu günlerde bir kadın-erkek eşitliği adı altında millî birliğimizi ve bütünlüğümüzü bozacak kavga, hanemize kadar taşınmaya çalışılıyor” diye konuşmuştu.

Cemil Çiçek, şunları söylemişti:

Müftü mü, Zühtü mü!

Bakınız geçtiğimiz senelerde iki Almanya birleşti, yani onlar da birlik ve bütünlüğü Sovyetler’in dağılmasından sonra sağlamaya çalıştılar ve bu birleşmenin yıl dönümü o insanlar, o ülkenin insanları, o ülkenin yöneticileri, bir kilisede Cumhurbaşkanlarıyla, başbakanlarıyla ölen Willy Brant da dahil, iktidarlarıyla, muhalefetleriyle bir kilisede kutladılar. Orada birlik ve bütünlüklerini teyit ettiler, tesbit ettiler, bir araya getirdiler. Uzun bir aradan sonra Türkî Cumhuriyetleriyle beraber, Türkiye Cumhuriyeti Devleti 29 Ekim’i burada kutlama durumunda oldu. Bunlardan birisi hariç diğerleri hep eski komünistti, ama bütün bunlara rağmen değil mi ki o cumhuriyetleri temsilen buraya gelmişlerdi, ama biz o birliği şampanyalar patlatarak kutlamaya çalıştık yüzde 99.9’unun Müslüman olduğu bir ülkede.

Şimdi bu birlik ve beraberlik nasıl sağlanacak? Elbette toplumda birlik ve bütünlüğü sağlamak için birtakım kuvvetlere, birtakım otoritelere, otorite olarak kabul ettiğimiz değerlere, kurumlara ihtiyaç vardır. Ama Türkiye’de yayın politikası, eğitim politikası, anlayış, sosyal telakkiler, benim yöremin bir amiyane tabiri ile camide gördüğünüz müftüye değil de meyhanedeki Zühtü’ye itibar ederse, onun temsil ettiği değerleri, ideoloji haline getirmeye çalışırsa, o zaman bu birlik ve bütünlük nasıl temsil edilecek?



Yeniçağ


.
➽ Paylaş:
“AKP karanlığının erişim yasağı ile engellediği SivriSinekCaz'a ücretsiz Opera VPN ile kolay ve sorunsuz erişebileceğinizi biliyormuydunuz?..”
Okurlara..