O kafaya göre kızlar okursa iyi eş olamazlar ya...
İNTİHALCİ DİNÇER’İN 4′LÜK TAKTİĞİ,
DEMAGOJİ VE AYDINLARIN İLGİSİ
'Naci BEŞTEPE '
İki haftayı aşkın süredir 4′lüklere yoğunlaştık.
” Laik cumhuriyet devrinin sonunun geldiğini, Türkiye’nin artık daha müslüman bir ülke olması gerektiğini” söyleyen adam milli eğitimin başına geçirilince o da ülkenin başına bir şeyler geçirecekti elbet.
Örümcek ağlarını örmeye başladı.
Yavaş ve sabırlı.
Milli Eğitim Teşkilat Yasası’ndan ve Özel Okullar Yönetmeliği’nden ” Atatürk devrimlerine bağlı gençler yetiştirmek” maddelerini kaldırdı ve özel okullarda ATATÜRK KÖŞESİ bulundurma zorunluluğunu sildi önce.
Laik cumhuriyet karşıtı salgısı ile.
Ustasının ” Durmak yok, yola devam” sloganından aldığı güçle ağına gözenekler eklemeye devam ediyor.
Şimdi, 15 yılını yeni doldurmuş ve önemli bir olumsuzluğu tespit edilmemiş 8 yıllık kesintisiz zorunlu eğitim sistemini ağının içine alma aşamasında.
“İmam Hatip Liseleri’nin orta kısmının açılmasında ne kötülük var ki?” diyor.
Asıl amacının bu olduğunu gizlemeye gerek duymadan.
Yanıtlayayım;
Belli sayın bakan, amacınız dindar nesiller yetiştirmektir.
İlk dört yılın sonunda çocuklar din ağırlıklı okullara, kızlar türbana yöneltilecektir. 8inci yıldan sonra erkekler işe kızlar kocaya verilmek üzere eve dönecektir.
Ne demişti Çorumlu AKP’li meclis üyesi, “Okullaşmanın yüksekliğini söylüyorsunuz, iyi de o zaman da erkeklerimizi evlendirecek kız bulamıyoruz”
Kızlar okursa iyi eş olamazlar ya…
Erkekle eşit konuma gelirler ya…
İHL’ne gitmeyenlere de din eğitimi vermek için her çareye baş vurulacaktır.
Bunların ne kötülüğü olduğunun yanıtını bize sorma Bay Dinçer.
Dünyaya bir bak.
Bir din ağırlıklı eğitilmiş ülkelere, bir de çağdaş eğitim alan ülkelere bak. Hangisi nerede?
Bilimde, fende, eğitim düzeyinde, teknolojide, ekonomide, gelir dağılımında, insan haklarında, işsizlik oranlarında, basın hürriyetinde, tutuklu sayılarında, kadın ve çocuk ölümlerinde, hırsızlıkta, yolsuzlukta vs. vs…
Biz; Osmanlı’nın çöküşünü, ülkemizin geri kalmışlığını irdelerken ilk sebeplerden biri olarak matbaanın üç yüzyıl sonra girişini gördük.
Sonra da dünya bilimsel eğitime ağırlık verirken bizim medrese eğitimine dönüşümüzü ve orada kalışımızı.
Her fırsatta kötülediğiniz ve inanamadığınız, intihalle unvanını (prof.) çaldığınız modern eğitim sistemi, o gerici kalın duvarları yıkmıştı.
Yeni yetişen nesillere ümitle bakıyorduk.
O ümidimizin de içine etmek üzeresiniz.
AKP’li bir vekil N.Canikli, “Çocuklar 8 yıldan korkuyor, 4 yıl diye gelip alışacaklar, sevecekler ve devam edenler artacak” diyerek bozuk malları kakalamaya çalışan pazarcı uyanıklığı sergiliyordu.
Milli iradeye sahip çıkmakla övünen Başbakan ise, nasıl sahip çıkmaysa, ” %50 bize oy verdi, kim ne derse desin istediğimiz olacak” diyerek çoğunluğun tahakkümünden ve otokrasiden seçme bir örnek veriyordu.
TÜSİAD gibi bir kurumun öneri ve tenkidini ” Sen işine bak, senin dediğin değil, milletin dediği olacak” diyerek milletten bile saymıyordu. Çünkü millet, ona oy verenler ve onu koşulsuz destekleyenlerdi sadece.
Uzlaşma çağrısında bulunan CHP genel başkanına ” Biz akşamdan sabaha değişen bir kişiyle nasıl uzlaşacağız?” diyerek muhalif vatandaşların büyük kısmının temsilcisini tersliyordu. Demokrasi anlayışının kıtlığının sonucu olarak.
” Libya’da NATO’nun ne işi var!” diye kükreyip, aradan birkaç gün geçince uçak ve gemilerimizi Libya’ya müdahale için NATO emrine verdiğinin unutulduğunu sanarak.
Bir sistemde hata varsa düzeltmek veya iyiyi daha iyiye götürmek elbette yöneticilerin görevidir.
Mevcut sistemin yanlışı, eksiği ne? Getirilen iyileşme ne?
8 yıllık zorunlu eğitimden önce kızların İlköğretimdeki okullaşma oranı % 79 iken bu gün % 98; ortaöğretimde ise %32 % den %64 olmuş. 8-13 yaş grubunda okullaşma oranı %99′a ulaşmış.
Hani RTE’nin tarihi lafı var ya, “Tutturmuşlar laiklik elden gidiyor diye, millet isterse elbet gidecek” diye, bu imam takımı da tutturmuş ” MİLLET ÖYLE İSTİYOR” diye.
Bakalım öyle mi istiyor millet;
Geçen haftaki kamuoyu yoklamasına göre halkın % 91.1′nin 4+4+4′den haberi yok.
Halkın %97.7′si kızların 10 yaşından sonra okuldan ayrılmasını, %86.5 ‘i de erkek çocukların 10 yaşında çıraklığa başlamasını istemiyor.
NERDE MİLLİ İRADE?
HANGİ MİLLET İSTİYOR?
Halen 4 binin üzerinde ilköğretim okulunda sınıflar elli kişiden fazla,
10 413 ilköğretim okulunda 1,2,3 üncü sınıflar bir derslikte okutuluyor,
108 500 öğretmen açığı var,
Okul başlama yaşı bir yıl aşağı çekilirse 1.2 milyon öğrenci artışı olacak,
Derslik yok, öğretmen yok.
Çocukları camilerde mi eğiteceksiniz? Mescitlerde mi? Parklarda mı?
MELELER ve İMAMLAR MI ÖĞRETMENLİK YAPACAK?
Bu rakamları, bu bilgileri neden veriyorum?
Eğitim çok ciddi ve bilimsel bir faaliyettir.Ülkenin geleceği ile doğrudan ilgilidir.
Sosyolojik, pedagojik, metodolojik yönleri vardır. Hepsi çok iyi düşünülüp taşınılmazsa geri teper.
Bu üç JİK’ten de anlamadıkları açıktır ülkeyi ve eğitimimizi yönetenlerin.
Bir yönleri çok kuvvetlidir buna karşın, DEMAGOJİK.
Yukarıda verdiğim örnek ifadelerden de anlaşılır zaten.
İntihalcinin taktiği baştan yanlışa düştü.
İlk ilana göre taktik, 1+4+4+4 idi. Yani bir yıl okul öncesi eğitim de zorunlu idi.
Kısa sürede baştaki bir kaldırıldı.
Futbol taktiği ile açarsak, takım kalecisiz kaldı. Her an gol yemek olası. Takım ne kadar iyi oynasa de yenilgi kaçınılmaz.
Dünyada böyle bir taktik uygulayan da yok.
Kaleci koyamıyor veya yanaşmıyor çünkü orada çaresiz. Kaleci yetiştirmemiş ki. Nerede derslik, nerede öğretim yardımcı malzemesi, nerede öğretmen?
Halen bu işi özel sektör yüklenmiş. Birazcık da Milli Eğitim. Çoğu büyük şehirlerde olmak üzere okulların bir-iki sınıfında. Oysa birinci sınıflar kadar da öncesindeki sınıfta okuyacak çocuk var. Bütün dünya da bu eğitimin önemine inanmış ve uygulamakta.
Ordan burdan çalma çırpma ile iş yapılınca böyle oluyor.
Yanlış taktik hemen sırıtıveriyor.
Günlerdir konu masaya yatırılmış; tenkitler, yorumlar, açıklamalar, bilgilendirmeler, toplantılar, paneller, oturumlar, yazılar, anketler birbirini kovalamaktadır.
Bu duyarlılıktan memnun olmamak olası mıdır?
“Bu otokratik yönetim sürecinde ne etkisi olur?” derseniz;
Kesin bir şey söylemek olası değil ama mutlaka olur diye düşünüyorum. Çünkü oy kaygısının yaptırımı yüksektir. Yeter ki daha fazla yurttaş konuyu öğrensin ve önemini kavrasın.
Çağdaş, aklı ve bilimi ÖNDER alacak eğitimcilerin ve yöneticilerin eğitimimize yön vereceği günlerin özlemi ve dileği ile.
.