Yolgeçen hanına dönüştürülen Devlet!
YILIN HUKUK ÖDÜLÜ,
"37 İNSANI YAKANLARA ZAMAN AŞIMI"
'Hakan SÖNMEZ '
Sivas Madımak Oteli’nde 37 kişinin can vermesiyle sonuçlanan olayların gerçek sorumlularının kimler olduğunun ortaya çıkarılması beklenirken tam tersi dava zaman aşımına uğratılarak ölen 37 canın katilleri serbest bırakılmıştı. Hukuk her ne kadar 19 yıldır süren bu dava da suçlu bulunanları yargıladığını, olayla bağlantısı olmadığını tespit ettiği kişileri de 37 canın yakılmasıyla doğrudan ilgisinin olmadığını söylese de bunun hukuki açıklaması asla zaman aşımı olamazdı. Çünkü ortada insan yakmayı zevke dönüştüren bir suçlu ordusu vardı. Hele ki bu suçu Allah, Allah nidalarıyla işlemek bunu da Allah adına yapılan bir kıyım gibi göstermek cehaletin en büyüğü ve en tehlikelisiydi. İşte bu büyük tehlike şimdi hukuk tarafından sokaklara salınırken, Aynı toplum için de asırlardır yaşayan Alevi, Sünni kardeşliği yine tehlike içinde olacaktır.
Geçmişte insan yakmaya kadar uzanan bu ayrımcılık, günümüz de biraz daha modernize edilerek insanlarımız Alevi, Sünni, Türk, Kürt ayrıştırması içine sokulmaya devam etmektedir. Günümüz iktidarının da ısrarla olmayan bir farklılığı etnik kimlik adı ile insanları alevi, Sünni, Türk, Kürt ayrıştırmasına itmesi toplumda ister istemez “o öcü” yaklaşımına hâkim olacaktır. Davalara keyfe göre hukuk adamı atayan siyasi iktidarlar olduğu sürece 19 yıldır çözülemeyen madımak olayı, bu sayede ya zaman aşımına uğratılacaktı, ya da insan yakanlar özgür bırakılacaktı. Yaşanan bu katliam derecesindeki olayda, yakılan canlar kadar yakılmak, yok edilmek istenen insanlara bu öfke ve kini duyan vicdansız suçlu faillerin ve arkasındaki şebeke veya örgütü ortaya çıkarmaya bugün kimsenin gücü yetmeyecektir. Çünkü bu olayı çözmek için yüreğini ortaya koyacak kadar cesur hâkim bulmak günümüz de asla mümkün değildi.
Ne yazık ki her zaman olduğu gibi toplumlar ayrıştırmalara sürüklenerek kan dökülmesini beklemek günümüzün en popüler siyasi yol haritası olmuştur. Yüzde 90’ının Müslüman olduğu bir toplum da, Yüzde 10 gibi bir azınlığı kendine tehlike olarak görenlerin, Hala Siyaseti İslami düşünce ve fikirlere göre uygulamaya çalışması dindar bir gençlikten ziyade, kindar ve düşman toplumdan başka bir şey ortaya çıkarmayacaktır. Siyaset günümüz de baskıyla ve despotlukla yönetim şekli kazandığı için kaosun oluşması, toplumun parçalanması, ayrıştırmalara itilmemiz gayet normal olacaktır. Sayın Abdullah Gül “Laiklik halkın değerlerine ters” açıklamasını yaparken hala Laikliği benimsemediklerini ortaya koymuş bunun bile ayrışmalara sebep olacağını düşünememiştir.
Son 40 yılın karanlık olaylarına geri dönersek 1971 in Kanlı Pazarını, 1980’in 1 Mayıs’ını, 1977 yılının Kahramanmaraş, Çorum katliamlarını, 1997 Uğur Mumcunun katledilmesini, 1995 yılın da 17 kişinin ölümüne neden olan Gazi olaylarını. Hatırlıyor olmalıyız. Ne yazıktır ki, bu karanlık olayların hiçbiri hala aydınlatılamadı. Madımak Katliamı bunlardan sadece birisiydi ve “Laik, anti laik” ayrışmasının ilk provası, Devletin de görmezden geldiği ilk “derin devlet” provası olmuştur.
Bütün karanlık olaylar gibi, Sivas Madımak Katliamı davası da yeniden açılmalı ve Ergenekon davasıyla yolgeçen hanına dönüştürülen Devletin Kozmik odaları bu defa Madımak için açılmalı ve bütün gizli belgeler yargıya verilerek bu davanın gerçek suçluları cezasını bulmalıdır.
Saygılarımla
