Halk sağlığının AKP'deki önemi (!)
AKP iktidarı, 25.03.2012 tarihinde aldığı Bakanlar Kurulu kararıyla 2 Mayıs'ta “Okul sütü-Akıl küpü” projesi çerçevesinde Türkiye genelinde 32 bin 500 okulda, 7,2 milyon öğrenciye ilk parti sütü dağıttı. Her şey bundan sonra başladı.2003’te AKP tarafından kaldırılan bu yıl ise yürürlüğe giren “Okul sütü-Akıl küpü” projesi çerçevesinde milyonlarca öğrenciye süt dağıtıldı. Ardından birçok şehirde öğrenciler hastaneye kaldırıldı.
AKP iktidarı, 25.03.2012 tarihinde aldığı Bakanlar Kurulu kararıyla 2 Mayıs'ta “Okul sütü-Akıl küpü” projesi çerçevesinde Türkiye genelinde 32 bin 500 okulda, 7,2 milyon öğrenciye ilk parti sütü dağıttı. Her şey bundan sonra başladı.
Birçok ilden, okullarında dağıtılan sütü içtikten sonra rahatsızlanarak hastaneye kaldırılan öğrencilerin haberleri gelmeye başladı. Karın ağrısı, mide bulantısı ve baş dönmesi şikâyetleri ile dört bine yakın öğrenci hastanelere akın ederken; AKP iktidarı bakanıyla, valisiyle olayın zehirlenme vakası olmadığı, çocukların süte karşı hassasiyetlerinden veya psikolojik nedenlerle olabileceği, bu durumun üzücü ancak büyütülmemesi gereken bir olay olduğu ve süt dağıtımına devam edileceği açıklamaları yaptı.
Okul Sütü Projesi nedir, ne işe yarar?
Aslında dünyada birçok ülke süt tüketimi için yetişme çağındaki çocukları özendirici ve teşvik edici okul sütü programlarına başvuruyor. Dünyada 50’yi aşkın ülkede uzun süredir uygulanan okul sütü programı, Türkiye’de kapsamlı bir biçimde 2001-2002 ve 2002-2003 eğitim yıllarında uygulandı. Ankara, İstanbul, İzmir ve Diyarbakır’da 1 milyon 100 bin çocuk için uygulanan okul sütü projesinin yaygınlaştırılması umulurken, 2003’te AKP hükümeti tarafından fiziki koşulların yetersizliği bahanesiyle uygulamadan vazgeçildi.
Ancak bu yıl, okulların açıldığı aylarda değil de, üretimin mevsimsel olarak arttığı ve küçük üretici tarafından sanayiciye satılan çiğ sütün fiyatının düştüğü dönemde okul sütü projesinin başlatılması kararı alındı.
Anaokulundan ilköğretim beşinci sınıfa kadar olan öğrencileri kapsayan projenin hedefinin, çocukların ihtiyacı olan proteini alması, süt içmelerinin teşvik edilmesi, sağlıklı nesillerin yetiştirilmesi gibi toplumsal amaçlardan saptırılarak “üretim fazlasının eritilmesi” ve “fiyat dengesinin sağlanması olarak” ifade edilen piyasa mantığına dayandırıldığı Bakanlar Kurulu kararıyla ifşa edildi.
AKP hükümeti başlattığı proje ile çocuklara düzenli, sürekli bir süt içme alışkanlığı kazandırmak yerine ancak üretimdeki mevsimsel değişikliklere bağlı olarak kesintili süt dağıtımı yapmayı tercih etti.
İlk bakışta zaten süt tüketiminin düşük olduğu ülkemizde üretim fazlası olan sütün çocuklara bedelsiz olarak dağıtılması doğru bir yaklaşım olarak değerlendirilebilir. Ancak hükümet sağlıklı, kaliteli günlük pastörize süt yerine raf ömrünü uzatmak için tartışmalı yöntemler kullanılan uzun ömürlü sütü (UHT) çocuklara dağıtmakta. Öte yandan, süt sektöründeki ciddi tekelleşmeye paralel olarak küçük üreticiyi piyasada yalnızlaştıran hükümet, doğrudan üreticiden değil sanayiciden aldığı UHT sütü öğrencilere dağıtıyor.
Türkiye’de üç şekilde süt üretimi yapılıyor
Türkiye’de sanayide üretilen süt, kooperatiflerin ürettiği süt ve sokak sütü olarak adlandırılıan bağımsız üreticilerin elde ettiği kaynağı bilinmeyen süt olmak üzere üç türlü üretim yapılıyor.
Türkiye’nin süt üretimi yıllık 13 milyon 600 bin ton düzeyinde. Bunun 7 milyon tonu sanayide işleniyor. Toplam üretimin bir bölümü üretici ailelerin kendisi tarafından tüketiliyor veya işleniyor. Geri kalanı ise sokaklarda süt satanlar tarafından dolaşıma sokuluyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2012 yılı Şubat ayı Süt Ürünleri Üretim İstatistikleri’ne göre, Ocak ayında 634 bin 347 ton olan üretim Şubat ayında yüzde 0,5 oranında düşerek, 631 bin 105 ton oldu. İçme sütü üretimi ise bir önceki aya kıyasla yüzde 7,7 oranında azaldı. Böylece Ocak ayında 119 bin 791 ton olan üretim miktarı Şubat'ta 110 bin 626 tona düştü.
Bağımsız Süt Platformu, ülkede süt üretimi fazla denilerek büyük sanayici ve devlet tarafından çiğ süt fiyatının düşürülmesi ve süt tozu ithalatıyla tehdit edildiklerini ifade ediyor. Türkiye’de süt sektöründe ciddi bir tekelleşme olduğu kaydedilerek üreticinin en fazla 70-80 kuruş kazandığı sütün raflarda en az 2- 2,5 TL’ye satıldığına dikkat çekiliyor.
Platform tarafından yapılan açıklamada çiğ sütün litre fiyatının 80 kuruştan 35 kuruşa kadar düşürüldüğü, bu nedenle süt hayvanlarının kesime gittiği ve böylece ülkenin hayvan varlığının azaldığı da dile getiriliyor. Ayrıca Türkiye’nin kasaplık hayvan, besi hayvanı, kurbanlık koyun ve nihayetinde karkas et ithalatına başlayarak hayvancılığın tamamen dışa bağımlı bir sektör haline gelmesi eleştiriliyor.
Süt tozu ithalatı ile üreticiye gözdağı veriliyor
2008 yılında süt tozu ithalatı yasaklandı ve 2009 yılında süt fiyatlarının aşırı düşmesini engellemek bahanesiyle süt tozu üretenlere teşvik verildi. Aynı yıl, yüz binlerce damızlık hayvan kesildi ve süt üretimine darbe vurulduğu gibi, et krizi de patlak verdi.
2009’da süt fiyatlarını dengelemek için süt tozu üretimi ihraç amaçlı desteklenmişti. 2010 yılında ise, süt tozu ithalatının sıfır vergiyle önü açıldı. Dolayısıyla, ülkede yeterli süt üretimi olmadığı gerekçesiyle ithal süt tozu ile açıkların kapatılması ve üreticiye gözdağı verilmesi hedeflenmekte.
2011'de çiğ süt fiyatını 73,5 kuruşta tutan Bakanlık, 1 Şubat 2011 tarihi itibariyle süt tozu üreten sanayicilere piyasadan litresi 73 kuruştan süt alarak süt tozu yapmaları şartıyla ton başına 2 bin 450 lira destek vereceğini açıkladı.
Tarım ve Hayvancılık uzmanı Ali Ekber Yıldırım’a göre; bakanlığın verdiği bu teşvik ihracatçılara veriliyor gibi görünmekte. Ancak süt tozu üretenlerle, süt tozunu kullananlar büyük ölçüde aynı firmalar. Bu şirketler hem iç piyasa hem de dış pazar için süt ve süt ürünleri satıyor, hem de devlet destekli ucuz süt tozundan yararlanarak gıda ürünleri üretiyor. Ürettikleri gıda ürünlerini de yine iç pazara sundukları gibi ihraç da ediyorlar.
Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı (TKİB), Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) ve FAO’nun Hayvancılık Hizmetleri Bölümü’nden uzmanların görüşleri alınarak hazırlanan bir araştırmada; Türkiye’de süt sektörünün kâr amaçlı olmayan küçük aile çiftlikleri ile süt üretiminde uzmanlaşan büyük özel işletmelerin bir arada bulunmasından oluşan ikili yapısının, sektörün “rasyonel gelişim”ini engellediği ileri sürülüyor. Rasyonel gelişimin engellenmesi ifadesiyle süt sektörünün serbest piyasa ekonomisinin kurallarına göre tam anlamıyla işletilemediğinden şikâyet edildiği açık.
Diğer taraftan, Türkiye’de toplam üretimin aileler veya tarımsal işletmeler tarafından tüketilen bölümü, sırasıyla yüzde 28 ve yüzde 35. Türkiye’de kişi başına yıllık süt tüketimi 26 litrede düzeyinde. Bu miktar, Avrupa Birliği ülkelerinde ortalama 89, ABD’de 83, Avustralya’da 107 litreye ulaşmakta.
AKP kâr amaçlı/otoriter popülizm anlayışıyla halk sağlığını tehlikeye atmaktan çekinmiyor
Türkiye’de süt üretiminin ve tüketiminin sınırlı olması gerçekliği karşısında AKP iktidarı, uygulamaya koyduğu Okul Sütü Programı ile hem öğrencilere süt içme alışkanlığı kazandırmayı hem de piyasadaki arz fazlası sütü değerlendirilmeyi, yani günlük 1500 ton olmak üzere Mayıs ayında toplam 30 bin ton sütü piyasadan çekmeyi amaçlıyor.
Okul Sütü projesi için çıkılan ihaleyle ilgili olarak Komisyon Başkanı İbrahim Özcan, projenin toplam maliyetinin 79 milyon 821 bin 339 lira olarak belirlendiğini söylemiş, ancak bu fiyat tespitinin nasıl yapıldığını açıklamamıştı. Piyasada 1 palet (120 koli - 3240 adet) sütün birim fiyatının ortalama 0,36 ile 0,38 krş + KDV arasında olduğu belirtiliyor. Bu da 0,38 ile 0.41 krş arası bir fiyata denk geliyor. Oysa proje kapsamında İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu'da şirketlere 57 kuruş, Marmara ve Karadeniz'de 48 kuruş, Doğu Anadolu ve Ege'de 55 kuruş, Akdeniz'de 52 kuruş birim fiyat verildi. Yüksek fiyattan satın alınan sütlerle çocuklar zehirlendi.
Özetle AKP hükümeti çocukların sağlıklı beslenmesi ve sağlıklı nesillerinin yetiştirilmesi gibi toplumsal kaygıları içermesi gereken böyle önemli bir projeyi kâr amaçlı, otoriter popülizm anlayışıyla kamuoyuna sunarak halk sağlığını tehlikeye attı.