“Başkanlığın sonu da karanlık”
‘Başkanlık Sistemi’ konusunu tartışmaya açan yazı dizimizin ilk konuğu, Yargıtay Onursal Başkanı Prof. Dr. Sami Selçuk. Yurttaş ve bireyin tam olarak yaratılamadığına dikkat çeken Selçuk, “Böyle bir ortamda başkanlık dizgesine geçilirse, otoriter yönetim kaçınılmazdır. Başkanlığın sonu da karanlıktır” dediBAŞKANLIK TARTIŞMASI
Sonu karanlık, diktaya gider
‘Başkanlık Sistemi’ konusunu tartışmaya açan yazı dizimizin ilk konuğu, Yargıtay Onursal Başkanı Prof. Dr. Sami Selçuk. Yurttaş ve bireyin tam olarak yaratılamadığına dikkat çeken Selçuk, “Böyle bir ortamda başkanlık dizgesine geçilirse, otoriter yönetim kaçınılmazdır. Başkanlığın sonu da karanlıktır” dedi
Yargıtay Onursal Başkanı Profesör Doktor Sami Selçuk, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘başkanlık sistemi’ dayatmasını Yurt Gazetesi okurları için değerlendirdi. Selçuk, YURT’un sorularını şöyle yanıtladı:
HENÜZ BİRŞEY YOK
Türkiye’nin kültürel yapısı ve toplumsal dokusu Başkanlık sistemine uygun mudur?
Toplumsal dokumuzun başkanlık dizgesine uygun olduğu kanısında değilim. Osmanlı döneminde Türk toplumu, reaya idi. Cumhuriyet yurttaş yaratmak için çabaladı. Bunu tam başardığı söylenemez. Demokrasi bireyi yaratır. Tam tamına ne yurttaşı ne de bireyi yaratabildik. Bugün de büyük çoğunluğun gözünde kolluk güçleri, devlettir. Yöneten babadır, mürebbiyedir. Her şeyi bilendir. Tevekkül, boyun eğme, sinme henüz bitmemiştir. Böyle bir ortamda her zaman tek kişi egemendir. Bir de başkanlık dizgesine geçilirse otoriter yönetim kaçınılmazdır.
‘TÜRK TİPİ’ NE DEMEKSE?
Türkiye için en uygun sistem sizce nedir? Türk tipi bir Başkanlık sistemi önerisi ne derece inandırıcı olabilir?
Ülkemiz için en iyisi parlamenter dizgedir. Onu bile başaramamışken başkanlık dizgesine geçilmesi sakıncalıdır. Öte yandan yüzde 10 barajının bulunduğu, önderlerin milletvekili seçtiği bir dizgede kesinlikle demokrasinin temel koşulları oluşamaz. Halkın istenci TBMM’ye yansımaz. Her zaman bir karanlık sayı vardır. Bu durumuyla bir parti çoğunluğu ele geçirirse aslında başkanlık dizgesinden değişik bir rejim de söz konusu olamaz. Bugün yaşanan budur. Üstelik hiçbir yerde denenmeyen Türk’gil bir başkanlık dizgesi, kendinden menkul bir buluştur. Dizgeler uzun denemelerden sonra yaşama geçer. Masadaki zihinsel yargılarla değil. Böyle bir yöntem çok tehlikelidir.
SONU DİKTAYA GİDER
Yargının yeterince bağımsız olmadığı ya da tam olarak işlemediği savları dikkate alındığında Başkanlık sistemi nasıl bir sonuç doğurur? Başkanın diktasını doğurur mu?
Evet doğurur. Başkanlık diktaya gider. Sonu karanlıktır.
YARGI VE YASAMA KUŞATMA ALTINDA
Demokrasi, ‘frenler ve dengeler sistemi’ olarak tanımlanır. Önermelere genel olarak bakıldığında, güçler dengesinden söz edilebilir mi? Tek gücün egemenliği özlemine uygun bir sistem önerildiği kaygısı haklı mı? Fren mekanizmasının olmadığı eleştirilerine katılır mısınız?
1999 yılında yargı yılını açarken söylemiştim. Tıpkı o dönemdeki gibi bugün yürütme, yargıyı da yasamayı da kuşatmıştır. Hatta daha çok kuşatmıştır. Siz çoğunluk partisinin genel başkanı gibi düşünmeyen bir milletvekili gördünüz mü? Siz genel başkanının çıkardığı yasayı Anayasa Mahkemesine götüren milletvekillerine rastladınız mı ülkemizde? Ama bir Batı ülkesinde, sözgelimi Fransa’da ‘sıradan bir olaydır’ bu. Fransa’yı örnek vermemin nedeni, Sarkozy’e karşın kendi milletvekillerinin Anayasa Kurulu’na başvurmaları, Sarkozy‘nin çıkardığı yasayı iptal ettirmeleridir. Bizde ise bu bir düştür.
Yurt