'Balyoz’ skandalın ta kendisi!
Balyoz Davası’ndan Silivri’de tutuklu bulunan 7 emekli
amiral, bu davanın gerekçeli kararının çelişkilerle dolu olduğunu belirterek
tepkilerini dile getirdi.
'Balyoz'un gerekçeli kararı da bir skandal!
BALYOZ Davası’ndan tutuklu emekli amiraller, gerekçeli kararı hukuk skandalı
olarak tanımladı ve çelişkilerle dolu karara karşı ortak açıklama
yaptı.
“Balyoz’da gerekçeli kararın her maddesi hukuk skandalı”
“Balyoz’da gerekçeli kararın her maddesi hukuk skandalı”
Balyoz Davası’ndan Silivri’de tutuklu bulunan 7 emekli
amiral, bu davanın gerekçeli kararının çelişkilerle dolu olduğunu belirterek
tepkilerini dile getirdi. Emekli tümamiraller Fikret Güneş ve Cem Gürdeniz ile
emekli tuğamiraller Ahmet Türkmen, M. Fatih Ilgar, İsmail Taylan, Cem Çakmak ve
N. Hakan Eraydın’ın, Avukat Hüseyin Ersöz aracılığı ile yaptıkları ortak
açıklamada özetle şöyle denildi:
Gerçeklerden uzak
Gerçeklerden uzak
“Sahteciliğin son derece açık olduğu bu davada kararın sağlam
gerekçelere dayandırılması zaten mümkün değildi. Ancak, hukuksal ve bilimsel
gerçeklerden bu kadar uzaklaşılabileceğini de beklemiyorduk. Her bir maddesi
ayrı bir hukuk skandalı olan gerekçeli karar çelişkilerle dolu bir karardır.
Davanın en zayıf, hatta kopmuş halkası “Bilirkişi Raporları” konusudur.
Mahkemenin gerekçeli kararında dosyada mevcut 30’un üzerindeki rapordan sadece 5
adedinin esas alındığı görülmektedir. Söz konusu raporlardan ikisi yurtdışı ve
yurtiçi adli bilişim kurum ve kuruluşlardan alınan raporlarda ve bilirkişi
beyanlarında eksik ve yetersiz olduğu belirtilen 2 adet TÜBİTAK raporudur. Diğer
3 rapor ise analizi yapılmayan, sadece tespitlerin yer aldığı ve aralarında
çelişkilerin bulunduğu, basit verilerin yer aldığı Emniyet Bilirkişi
raporlarıdır. Bu raporlar nedense bilişimle ilgisi olmayan Kaçakçılık ve
Organize Suçlar (KOM) Dairesi’nde (İl Adli Yargı Bilirkişi listesinde yer
almayan) ve üstelik de Ankara’da görevli polislere yaptırılmıştır.”
Açıklamada
şöyle devam edildi:
Mahkeme itiraf etti
Mahkeme itiraf etti
Üzerinde durulması gereken bir konu da Ümraniye, Poyrazköy,
Amirallere Suikast, odaTV davalarının şaibeli bilirkişi raporlarında da hep aynı
polislerin imzasının olmasıdır. Mahkemenin kararında esas aldığı bu raporları
sadece biz sanıklar değil, davanın başlangıcındaki Mahkeme Başkanı Zafer Başkurt
da yeterli görmemiş ki duruşmaların başlamasından 2.5 ay önce İstanbul İli Adli
Yargı Adalet Komisyonu listesinden bir bilirkişi görevlendirmesi konusunda bir
karar aldırmak istemiş, ancak üye hakimlerin aksi görüşte olmaları nedeniyle bu
karar alınamamıştır.
Görüldüğü gibi, yukarıda sıralanan bu tutarsızlıklar, bırakınız 16-20 yıl ceza almayı, hakkımızda dava açılmasına bile gerekçe bulunmadığını açıkça ortaya koymaktadır. Bütün her şeyi bir tarafa bıraksak dahi, mahkemenin kararının gerekçesinde, ileri yaştaki bir kişinin günler süren savunması sırasında dil sürçmesi ile ‘Harekat Planı’ yerine ‘Darbe Planı’ ifadesini kullanmasından medet umması, aslında mahkemenin “gerekçe bulamıyorum” itirafından başka bir şey değildir.”
Yeniçağ