YE-Dİ-RE-ME-YE-CEK-Sİ-NİZ!..
3 PKK’lı Kadın Üzerinden Meydan Okuma
Zahide UÇAR
Onlar, PKK’lılar öldürmeyi iyi bilirdi. Bebekleri, kadınları,
öğretmenleri, öldürdüler. Merhamet duyguları, insanlık duyguları alınmıştı.
Küresel güçlerin elinde ölüm makinelerine dönmüşlerdi.
40 Bin insanın kanı damlıyordu ellerinden.
Bu örgütün üyesi üç kadın yaşadıkları gibi öldüler. Kan denizinde yüzerken,
kan denizinde boğuldular.
Küresel şeytanların maşası PKK’lı katiller; eşkıya devletlerden güç aldılar.
Korundular, beslendiler.
Uyuşturucu ticareti, insan ticareti, hatta organ ticareti yapıyorlar…
Üstelik Kürt çocuklarının organları satılan.
Kaçırdıkları, zorla terör kamplarında tuttukları Kürt çocuklarını en acımasız
biçimde infaz ettiler. Bu seri katiller şimdilerde barış güvercinleri
olarak pazarlanıyor.
Fransız polisinin araştırmasına göre, 3 örgüt üyesi kadının öldürülmesi örgüt
içi infaz..
Hükümet ve destekçileri, görevli basın mensupları üç katil üzerinden
Türk Milletine meydan okudu. AKP’li sözde vekil Ensarioğlu’nun
hastanesinde Türk Bayrağı indirildi. PKK paçavrası asıldı.
AKP iktidara geldiğinde Öcalan hapse tıkılmış, örgüt dağılma noktasına
gelmişti.
Erdoğan Diyarbakır’da sadece Kürt sorunundan bahsetmedi, aynı zamanda
Diyarbakır’ı Büyük Ortadoğu Projesinin yıldızı ilan etti.
Kürt sorunu var diyenler “sorun” yaratarak Türk Halkını
BOP’a razı etmek istiyordu.
ABD ve koalisyon güçlerinin Irak’ı işgal etmesi ile PKK’ya yeniden hayat
kazandırılmıştı.
AB-D ile iş birliği yapanlar; güve gibi ülkenin bütün değerlerini,
kurumlarını kemirdiler, çürüttüler.…
2005 yılında İtalya’dan Türkiye’ye gelen THY uçağındaki dergide Türkiye’nin
Güneydoğusunu Kürdistan olarak gösteren harita yayınlandı. Tepki üzerine
“sehven” dediler.
Ülkede “sehvenler” dönemi başlamıştı.
Yargı sehven, delil sehven, suç sehven..
Askere ilk operasyon 9 Kasım 2005 yılında Şemdinli’de yapıldı. Bir PKK’lı
olan Seferi Yılmaz’ın kitap evi bombalandı. Bu
bombalamayı bahane ederek PKK’lılar Şemdinli’yi birbirine kattı. Başbakan’ın ilk
ziyaret ettiği yer PKK’lı Seferi Yılmaz’ın Umut kitap eviydi. Eli sıkıldı, sırtı
sıvazlandı.
Kimlerin kimlerle yürüyeceği aslında o gün belli olmuştu.
Kimdi bu Seferi Yılmaz?
15 Ağustos 1984 yılında Şemdinli basıldı. Askerlik Şubesi Başkanı
Tuncay Şenerol ve Jandarma Çavuş Sedat Kurum ağır yaralanmış,
Astsubay Memiş Arıbaş şehit olmuştu. Bu baskının
kılavuzu Seferi Yılmazdı.
Şemdinli tezgahı; Ergenekon, Balyoz gibi davalara gidilen sürecin ilk
provasıdır. Erdoğan PKK’lıların isteği üzerine Vali’yi görevden almıştı. 2012
yılına geldiğimizde Güneydoğu illerinde PKK’lıları rahatsız etmeyen, bölgeye
uyumlu valilere görev verildiğini öğrendik.
Öldürülen 3 PKK’lı kadından Fidan Doğan’ın babası Hasan
Doğan;
“Ey Fransa, demokrasi ve insan hakları bu muydu? Bir insan bir
kurşunla ölür, bir insan 4 kurşunla ölmez, kadınların gözleri oyulmaz”
buyurmuş(!)..
Oysa PKK’nın öldürme biçimi budur. Daha Serap yakılalı ne kadar oldu?
Öğrenci servislerine atılan bombalar ne çabuk unutuldu? İlköğretim okullarını
basan PKK’lılar ne çabuk unutuldu? Ulus, Kumrular Sokak ve nicelerini C4’ler ile
patlatan PKK’lılar barış güvercini miydi? PKK’lı canilerin Şemdinli’deki
kalkışmada bir polis köpeğinin bile gözlerini oyduklarını ne çabuk unuttunuz?
Parçalanan bebekler, kurşunlanan öğretmenlerin üzerinde kaç kurşun
vardı?
Gözümüze baka baka bir illüzyon yaratıldı. BDP AKP için mayın eşeği görevi
yaptı. Toplumun tepki göstereceği netameli konuları normalleştirmek BDP’lilerin
göreviydi. Onlar konuştu, AKP siyaseti suçlamalara, iddialara,
saldırılara, Türk Devletine meydan okumalarına susarak bölücülüğü suç olmaktan
çıkardı. Halk alıştırıldı, tepkisizleştirildi. Ülkeyi bölme projesi böyle
yürütüldü.
Etkili ve yetkili olması gereken kurum ve kişiler bu süreçte gaz alma görevi yaptı.
Etkili ve yetkili olması gereken kurum ve kişiler bu süreçte gaz alma görevi yaptı.
Basın sürekli Kürtçülük yaptı. PKK Kürtlerin temsilcisi gibi
gösterildi. Habur rezaleti ile Kürtlere adres olarak PKK gösterildi. Bir anlamda
Kürtleri PKK’ya mecbur kıldılar.
Şartların olgunlaştığını düşünenler; Öcalan ile ülkeyi bölme pazarlığı
yapıyor.
Öcalan, yani Artin Agopyan… Kürtlere hakaretler
yağdıran, aşağılayan küresel fahişe… 40 hovardası olan köçek… O
ilk katliamına Taşnak Ermeni çetelerine direnen köylere saldırarak başlamıştı.
Taşnak çeteleri adına intikam alıyor, haklarını savunduğunu söylediği Kürtleri
beşikteki bebeğe kadar öldürtüyordu. Türk Devleti küresel fahişeyi
olduğu yerde imha etme kararı alınca paketlenip Türkiye’ye verildi. Artık
kurtarılmıştı. Asker katilini askere beklettiler.
Agopyan uyuşturucu ticaretinden yargılanmadı. İnsan kaçakçılığından yargılanmadı. Sadece terör örgütü yönetmekten yargılandı. Şimdi anlıyoruz ki, küresel bir proje olan Öcalan’dan Mandela(özgürlük savaşçısı) çıkarmayı hesap edenler uyuşturucu ve insan kaçakçılığı gibi suçların mahkemece siciline işlenmesini engellemiş.
SAVAŞ dursun diyen alçaklar; SAVAŞ kelimesini boşuna
kullanmıyor. Çünkü SAVAŞ dediğiniz an, katili savaş esiri durumuna
getiriyorsunuz.
Erdoğan mecburiyetlerinin faturasını ödüyor. Kürt kızlarına “sizi
özgürleştiriyorum” diyerek tecavüz eden bebek katili “barış
güvercini” olarak millete pazarlanıyor.
Engerekler uçamaz zannederdim; Öcalan sever zurna ekibi sayesinde
televizyonlarda uçurulmaya başladı bile.
Gelinen noktada milletin önüne konan şudur:
“Yenildik, kanı durdurmak için barış yapmak zorundayız.”
En büyük yalan budur!!.
İhanetlerini bu yalan ile kapatmaya çalışıyorlar.
Arkasındaki 7 düvelin onca desteğine rağmen PKK’nın yenemediği Ordu
mensuplarını, PKK’lı gizli tanık işbirliği ile yargıyı kullanarak esir
alacaksın,
PKK ile mücadele eden askerleri cezalandıracaksın,
Orduyu kışlasına hapsedip sadece savunma durumunda bırakacaksın,
Her Ağustos ayı geldiğinde yargıyı kullanarak Orduyu dizayn edeceksin,
İstihbarat toplama yetkisini askerin elinden alıp; PKK’nın hamisi ABD’nin istihbaratına mahkum kılacaksın,
Bütün istihbaratı tek elde topluyorum diyerek ülkenin istihbaratını CİA güdümündeki F tipi gladyoya teslim edeceksin,
Türk Milleti’ne ve milletinin namusu olan Ordusuna savaş açarak PKK ve Barzani’nin elini güçlendireceksin,
Barzani ve PKK’nın paralarına para kattıkları sınır ticaretine göz yumacaksın,
Habur sınır kapısını açık tutarak PKK ve Barzani’nin çıkarını
koruyacaksın,
2005 yılından bu yana; “Habur sınır kapısı kapatılsın, Telafer’e
ulaşmak, Türkmenleri koruyabilmek için Ovacık sınır kapısı açılsın”
denmesine rağmen PKK ve Barzani’yi besleyen Habur sınır kapısını açık
tutacaksın,
PKK’yı desteklediği bilinen ülkelere siyasi olarak tepki
gösterilmediği gibi, bankalarımızdan tutun, birçok değerli varlıklarımızı
satacaksın,
PKK’yı terör örgütü olarak tanıyan ülkelerde PKK’lı elebaşlarının cirit atmasına rağmen gerekli girişimleri yapmayacaksın,
PKK’nın paralarının izini sürüp el koymak için bir girişimde bulunmayacaksın!!…
Anlayacağınız değerli okur, PKK’ya bu millet ve ordusu yenilmedi. Yenilmesi
de zaten mümkün değildir!!.
PKK’ya;
“AB-D’ye göbeğinden bağlı olan siyasiler, Soros’un 2006 yılında 8
milyon dolar dağıttım dediği yatağa atılan gazeteciler, küresel şeytanlar adına
çalışan sivil toplum örgütleri, NATO tezgahından geçen bazı Paşalar”
teslim oldu.
Ordusunu;
Tecavüzcü, katil, kadın satıcısı sapıklar ve 33 silahsız Mehmetçiğin katili Şemdin Sakık’ın tanıklığındaki yargı ile esir eden bir hükümet,
Bayrağı indirilirken susan tatlı su milliyetçileri,Tecavüzcü, katil, kadın satıcısı sapıklar ve 33 silahsız Mehmetçiğin katili Şemdin Sakık’ın tanıklığındaki yargı ile esir eden bir hükümet,
Kendi ülkelerinde Kuran parçalanırken geviş getiren Vahhabi-Yezit Müslümanları,
Atatürk ve askerlerini Rum soykırımı yapmakla suçlayan Y-CHP’nin PKK’lı sözde vekili…
Küresel çetenin işbirlikçileri…
Kısacası asıl düşman içeridedir.
Türk Milleti tarih boyunca dış düşmana aman vermedi.
Türk Milleti ne yazık ki iç düşmanı tespit edip iç düşmana karşı savaşmayı
hiç öğrenemedi.
İşte bu milletin asıl sorunu budur.
İşte bu milletin asıl sorunu budur.
Oysa;
“Su uyur düşman uyumaz.”
“Su uyur düşman uyumaz.”
“Mantara kurt kökünden düşer.”
Diyen de atalarımızdı.
Diyen de atalarımızdı.
Şerefli insanlar şerefli insanlarla masaya oturur.
Bu utanç verici teslimiyeti Türk Milleti kabul etmeyecektir!!.
Bu mübarek topraklar o pisliği geri kusacaktır!!!..
YE-Dİ-RE-ME-YE-CEK-Sİ-NİZ!!..
İlk Kurşun