PKK'lıları meclise sokacaklar!
İmralı-Kandil-Ankara üçgeninde kritik detaylar...'PKK'lı yöneticiler siyasete dönecek'
İmralı-Kandil-Ankara üçgeninde kritik detaylar hükümete yakın yayın organı
Yeni Şafak gazetesinin siyaset yazarı Abdulkadir Selvi tarafından ileriye
sürüldü. Buna göre PKK'nın çekirdek kadrosu Avrupa'ya gönderilecek. Kalan
yöneticiler ise Türkiye'ye dönüp siyaset yapmalarını önü açılacak. İşte o
iddialar...
PKK'ya silah bıraktırmak için MİT'in Öcalan ile başlattığı süreçle ilgili
kritik bilgiler ortaya çıktı. İddialara göre, örgütün 'çelik kadro' adı verilen
50 yöneticisi, Avrupa'ya gönderilecek. Kalan yöneticilerin ise Türkiye'ye dönüp
siyaset yapmasının önü açılacak. MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın İmralı'da Öcalan
ile görüşürken aynı tarihlerde MİT'ten 4-5 kişilik bir heyetin de Kandil'de
görüşmeler yaptığı öğrenildi. MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın Öcalan ile yeni
süreçte iki kez görüşme yaptığı, ilk görüşmede Öcalan'dan 'ayrı devlet' yok
güvencesini aldıktan sonra bunu Erdoğan'a onaylatıp ikinci görüşmede Öcalan ile
'barış' sürecini başlattığı belirtildi.
Kritik süreçle ilgili ayrıntıları Yenişafak gazetesinden Abdülkadir Selvi
açıkladı.
İşte o yazı:
Kürt sorununun çözümü ve PKK'nın tasfiyesi konusunda kapsamlı bir çalışma
yürütülüyor.
Bir ayağı Ankara'da diğer ayağı ise İmralı'da olan proje, aynı zamanda,
'Ortak çözüm projesi' olma özelliğini taşıyor.
Diğer süreçlerden farklı olarak, İmralı ve Ankara, tasfiye değil, çözüm
için işbirliği yapıyor.
Oslo görüşmelerinin sabote edilmesi ve Silvan saldırısı ile kesilen ve
Öcalan'ın tecrit edildiği süreç, açlık grevleri ile tekrar başlamıştı.
Ekim ve Kasım ayında MİT Müsteşar Yardımcısı İmralı'ya giderken, 16 Aralık
tarihinde bu kez MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Öcalan'la görüşmüştü.
Bunu Ahmet Türk ve Ayla Akat'ın ziyaretleri takip etti.
Ama asıl süreç önümüzde duruyor. Daha önceki deneyimler nedeniyle sabote
edilip, kesintiye uğramasına izin verilmediği taktirde, yeni sürecin Mayıs
ayıyla birlikte çözümle sonuçlanıp sonuçlanmayacağı ortaya çıkacak.
Yani yeni süreç için takvim, 2013 yılı Mayıs ayı. Yani mevsim olarak
baharın gelişiyle birlikte 30 yıldır akan kan ve terör konusunda da bir baharı
yaşayıp yaşamayacağımız belli olacak.
İki tarafın çözüm iradesinin bir araya geldiği, umutların tekrar
yeşermesine yol açan, yeni sürecin yol haritası ise belli ama gidilecek yolun,
dikenlerle ve mayınla dolu olduğu unutulmamalı.
YENİ SÜREÇ DEĞİL, HABUR'UN DEVAMI
Uzun bir tecridin ardından Öcalan ve Hakan Fidan görüşmesi ile başlayan
yeni dönemi, 'Yeni bir süreç' olarak ifade ediyoruz ama hem İmralı hem devlet
bunu 'yeni bir süreç' olmaktan ziyade, Habur'un devamı olarak görüyor. Habur'dan
önce üzerinde uzlaşma sağlanan konular üzerinden tekrar geçilse de, sil baştan
müzakere edilmiyor. Habur'da kalınan yerden devam ediliyor.
Başbakan Erdoğan, Afrika gezisine çıkarken, yeni bir süreç olmadığını, eski
görüşmelerin devamı olduğunu belirtmişti.
İMRALI'YLA BİRLİKTE KANDİL'E
Her ne kadar bunun yeni bir süreç olmadığı ifade edilse de, daha doğru
ifade edebilme adına ben, yeni süreç tanımı üzerinden hareket etmek
istiyorum.
Bu sürecin başlama vuruşu Öcalan-Hakan Fidan görüşmesi ile yapıldı. Ama
perde arkasına inince, ikinci kritik bir görüşme daha çıkıyor karşımıza.
MİT Müsteşarı Hakan Fidan, İmralı'da Öcalan'la görüşürken, aynı tarihlerde
MİT'ten 4-5 kişilik bir heyet Kandil'de görüşmeler yapıyor.
26 Aralık tarihli MGK toplantısından sonra MİT'ten 4-5 kişilik bir heyet
Kandil'e gidiyor. Kandil'deki görüşmelerde, el sıkışıp anlaşmaya varılmıyor ama
ilkesel bazda görüşmeler oluyor.
İmralı ve Kandil'deki görüşmelerden sonra bu işin olabilirliği konusunda
yeniden bir değerlendirme yapılıp, bir sonraki adım atılıyor.
Bu arada İmralı'ya gitmek üzere 9 isim arasından Ahmet Türk'le Ayla Akat
ismi seçiliyor.
Buna BDP Eş Başkanları Selahattin Demirtaş ile Gültan Kışanak başta olmak
üzere itiraz ediliyor. BDP'de yaşanan isim krizine yine Kandil ağırlığını
koyuyor ve iki ismin gitmesi sağlanıyor.
ÖCALAN 2 KEZ HANGİ SÖZÜ VERDİ
Bu arada İmralı'daki görüşmelerde enteresan sahneler yaşanıyor. Bir anlamda
kutunun kilidini açan anlar bunlar.
MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Başbakan Erdoğan'ın talimatı üzerine, 'ayrı
devlet' konusunu iki kez soruyor.
Öcalan iki kez kararlı cümlelerle, 'ayrı
devlet yok' güvencesini veriyor. Bu bir anlamda Öcalan için görüşmelere
başlanılıp başlanmayacağı konusunda test oluyor.
Bu diyalog olduğu gibi Başbakan'a aktarılıyor. Onun onay vermesi üzerine
Hakan Fidan, Öcalan'la ikinci kez bir araya gelip, diğer konuları görüşmeye
başlıyor.
DEMOKRATİK ÖZERKLİKTEN VAZGEÇTİ
MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın Abdullah Öcalan'la yaptığı görüşmede, kritik
konular ele alınıyor.
Bunların arasında en önemlisi. Belki de ayrı devlet kadar sürecin kilit
konularından biri olan, 'Demokratik Özerklik' konusu.
Öcalan, 'Demokratik Özerklik'ten vazgeçtiğini açıklıyor.
Öcalan burada takiye mi yapıyor ya da neden bundan geri adım attı sorusu
gelebilir. MİT Müsteşarı'nın uzun görüşmesinde elbette ki bu da ele
alınıyor.
Türkiye'nin yerel yönetim şartının 4 ve 5'nci maddelerine koyduğu
çekincenin kaldırılması, Anayasa'da vatandaşlık tanımının yapılması ile zaten
amacın hasıl olacağı sonucuna varılıyor. AK Parti'nin valilerin seçimle gelmesi
konusuna da sıcak baktığını buna eklerseniz, ayrıca 'demokratik özerklik' diye
bir dayatma içine girilmesi anlamsız kaçıyor.
ÖCALAN'DAN DEKLARASYON
Öcalan, yeni sürece damgasını vuracak kadar önemli olan iki konuda, yeni
görüşlerini deklare ediyor.
1-Demokratik özerklik yok
2-Ayrı bir devlet yok.
ÇELİK KADRO AVRUPA'YA
İmralı, Kandil ve Ankara üçgeninde üzerinde çalışılan, 'Yol Haritası'na
göre, PKK'nın yönetim kadrosunun Avrupa başkentlerinden birine gönderilmesi
planlanıyor. Daha önceki süreçte 225 kişiden oluşan yönetim kadrosunun, birkaç
Avrupa başkentine dağıtılması üzerinde çalışılıyordu.
Şimdi ise,
1-Geçiş dönemi bitene kadar sayısı 50'yi bulan Kandil'deki çelik kadronun
Avrupa'ya gönderilmesi planlanıyor. Ülke henüz belli değil. Ya da belli ama ben
bilmiyorum.
2-Kalan diğerlerinin Türkiye'ye dönüp siyaset yapmasının önü
açılacak.
GÖZLEM GÜCÜ OLUŞTURULSUN
Üçüncü aşamada ise alınan kararların uygulamaya konulması için bir, 'Barış
gücü' ya da 'Gözlem gücü' oluşturulacak. Bu güç, Türkiye sınırları içindeki
PKK'lıların, güven içinde yurtdışına çekilmesini gözetecek.
PKK'lıların sınırların dışına çekilmesi sırasında can güvenliğine bir zarar
gelmemesi için barış gücü görev yapacak. Onların denetimi altında bu çekilme
işlemi sağlanacak.
Öcalan'ın yakalandığı 1999'daki çekilmede bu yaşanmıştı. Silahlı
militanların sınırı dışına çekilmesi sırasında 500 PKK'lı öldürülmüştü. Bu kez
aynı şeyin yaşanmasının önüne geçilmek isteniyor.
Yol haritası açısından çok önemli bir nokta daha. Silahlı militanların
sınır dışına çekilmesi sırasında oluşacak boşluğu korucuların doldurmasına imkan
verilmeyecek.
BARIŞ GÜCÜ'NDE PARTİLER YER ALACAK
Türkiye toprakları içindeki silahlı militanların yurtdışına çekilmelerini
kontrol etmek üzere kurulması planlanan Barış Gücü'nde şunlar yer alacak:
1-Güvenlik görevlileri
2-MİT temsilcileri
3-Siyasi parti temsilcileri.
Heyette, devlet görevlilerinin yanı sıra AKP, CHP, MHP ve BDP'den
temsilciler yer alacak.
Barış gücü ya da gözlem heyeti bir yandan PKK'lıların yurtdışına
çekilmesini sağlayacak ama aynı zamanda aralarında çok ön plana çıkmayanların,
yine devletin bilgisi ve kaydı dahilinde ailelerine kavuşmalarını sağlayacaklar.
Bu şekilde Türkiye topraklarındakilerin yarısının evlerine gitmesi
planlanıyor.
SİYASET YAPMANIN ÖNÜ NASIL AÇILACAK?
Mayıs ayına kadar Anayasa ve yasalarda çok hızlı bir şekilde değişiklik
yapılacak.
1-Mevcut eve dönüş yasasının ihtiyacı karşılamaktan uzak olduğu biliniyor.
Genel af denilmeyecek ama o işlevi görecek bir yasal düzenleme üzerinde
çalışılacak.
2-Denetimli serbestlik uygulamasıyla, cezasının 5'te dördünü yatan açık
cezaevine alınacak.
3-Denetimli serbestlik kapsamında yarı açık cezaevinde 1 yıl yatan, evine
gidecek.
Örneğin, terör ve bölücülükten dolayı 20 yıl yatmış kişi 1 yıl denetimli
serbestlikten sonra evine gidecek.
3-Bölücülükten ceza alanlar, cezası bitene kadar hapis yatar deniliyor.
Bununla ilgili düzenlemenin şekli, süreç içinde belli olacak. Belki uygulamaya
dayalı bir pratik geliştirilecek.
DENETİMLİ SERBESTLİK 1 AYA İNECEK
Öte yandan 1 yıl olan denetimli serbestliğin süresi de kısaltılacak.
Anadilde savunmayla ilgili yasa tasarısına eklenen bir madde ile denetimli
serbestlik 1 aya kadar indirilebilecek.
ÖZGÜRLÜKLERİ, ANAHTARLARI OLACAK
Mahkumların denetimli serbestlikten yararlanabilmeleri, cezaevi yönetimin
kararıyla olacak. Böylece bir anlamda özgürlükleri, mahkumların anahtarı olacak.
Uyumlu olan mahkum, cezaevi yönetiminin kararı doğrultusunda 1 aylık denetimli
serbestliğe alınacak. Uyumlu olmayan ise, denetimli serbestlikte olsa dahi,
cezaevine gönderilecek. Uyumlu olursa, yararlanacak.
ÖCALAN'DAN MEKTUP
Öcalan, İmralı'ya konulduğu tarihten bu yana avukatları ve yakınları
dışında siyasi heyet olarak ilk kez Ahmet Türk ve Ayla Akat'la görüşmüştü.
Bu görüşme 3 Ocak tarihinde yapıldı.
Belirlenen takvime göre, BDP süreçte yapıcı bir rol üstlenirse, 10 gün
içinde Öcalan bu kez daha geniş bir heyetle görüşecek.
Buna göre, 13 Ocak Pazar günü BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş ve Gültan
Kışanak ile DTP Eş Başkanları Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk adaya gidecekler.
Öcalan, bu görüşmede BDP'ye, DTP'ye, Kandil'e ve Avrupa sorumlusuna hitaben
yazdığı mektupları verecek. Girilen yeni süreci eş başkanlara anlattıktan sonra,
'Kendi aranızda tartışın, kararınızı bana bildirin' diyecek.
OSLO'DA DEĞİL, ERBİL'DE
Daha önceki görüşmeler Oslo'da yapılmıştı. Bu kez ise, Barzani'nin ev
sahipliğinde Erbil'de yürütülecek.
MAYIS AYI
3 ay içerisinde Anayasa ve yasalarda değişiklik yapılacak. Amaç Mayıs
ayında bu işi belli bir çerçeveye oturtmak. Bahar geldiğinde bu işin olup
olmayacağı ortaya çıkacak.
SURİYE'DE İŞBİRLİĞİ
Yeni dönemi, 'Ortak çözüm süreci' olarak tanımlamak istememin bir başka
boyutu da Öcalan, devlete, Suriye'de işbirliği yapılması önerisinde bulunuyor.
Bunu ete kemiğe büründürmek için de PKK'nın Suriye'deki yapılanması olan,
PYD'ye, 'Diğer oluşumları tasfiye edin. Diğer grupları tasfiye etmek için
gerekirse şiddet kullanın. Bunlara vereceğiniz (Esad) enerjiyi, Araplara verin'
mesajını gönderiyor.
Dış boyutu da eklenince, yeni sürecin üç dinamiği ortaya çıkıyor.
1- Öcalan'ın, demokratik özerklikten vazgeçmesi
2- Ayrı bir devlet olmayacağı güvencesi vermesi
3- Suriye'de işbirliği önermesi.
Habercem