Ahmet Türk'ün dedelerini babalarını kullananlar kimdi?
AHMET TÜRK’ÜN AÇIKLAMASI ÜZERİNE
Prof.Dr. Alpaslan IŞIKLI
BDP’li Ahmet Türk, bugünlerde yaptığı bir açıklama geçmişte dedelerinin
babalarının kullanılmış olduklarını, dedelerinin ellerinin kanlı ve kirli
olduğunu açıklamış ve bundan ıstırap ve acı duyduklarını ifade etmiştir.
Türkiye’nin de bu büyüklüğü göstererek
Ermeniler başta olmak üzere bazı gayri Müslim ahaliden özür dilemesi gerektiği
tavsiyesinde bulunmuştur.
(http://t24.com.tr/haber/ahmet-turk-dedelerimizin-eli-kanli-ozur-dilerim/222931)
Ahmet Türk, her nedense, dedelerini babalarını kullananların kimler olduğunu
açıklamamıştır. Türk, ayrıca, bir “kullanılma” olgusundan söz ederken, bilinen
başka bazı kullanılma olaylarına değinmemiştir.
Padişah hükümetinin hemen her yönden kullanılmış olduğu bir sır değildir. Bu
gerçek, Amasya Genelgesinden bu yana Atatürk tarafından kesin bir dille
belirtilmiştir.
Ancak Ermenilerle ilişkiler konusunda anımsanması gereken çok önemli bazı
gerçekler vardır. Emperyalizm, bu topraklara tırnaklarını geçirinceye kadar
Osmanlı hükümetinin Ermenilere güvenilir yurttaşlar olarak ayrıcalıklı bir yer
tanıdığı bilinen bir gerçektir. Bu konudaki gerçekler, aralarında Mehmet
Perinçek’in de bulunduğu bazı önemli tarihçiler tarafından belgeleriyle
belirlenmiş bulunuyor. Her şey unutulsa bile, özellikle 1915 öncesi dönemde, çok
sayıda Ermeni asıllı bakanın kabinede görev almış olduğu, Ayrıca değişik
bakanlıklarda ve devlet kurumlarında pek çok önemli görevin Ermeni kökenlilere
verilmiş olduğu unutulmamalıdır.
(http://www.uludagsozluk.com/k/osmanl%C4%B1-d%C3%B6nemi-ermeni-bakan-ve-memurlar/)
Sonunda ne olduğu bellidir. Emperyalizmin 1915’te doruğa varan kışkırtmaları
sonucunda silahlı bazı Ermeniler Osmanlı birliklerini arkadan vurmuşlar ve
ardından, bilinen kanlı çatışmalar patlak vermiştir. Bu olaylar yoğun bir tehcir
(zorunlu göç) olayıyla eşlenmiştir. Ahmet Türk’ün sözünü ettiği üzücü olayların
özellikle tehcir süreci sırasında yöre halkından bazı sorumsuz unsurlar
tarafından sahnelendiği bilinmektedir.
Ne acıdır ki bu tür unsurlar benzer dönemlerde her tarafta bulunabilmektedir.
Azerbaycan-Ermenistan savaşı sırasında da, Yukarı Karabağ’da Kelbecer’de doğup
büyümüş olan Kürtler, Ermeniler tarafından tam bir etnik temizliğe
uğratılmışlardır.
(Thomas Goltz, “The Kurds Are Far From Ethnic Monolith”,
International Herald Tribune, 4 Mart 1999)
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan hemen sonra Ermeni asıllı
yurttaşlarımızın kardeşlik atmosferine dâhil edilmeleri gecikmemiştir ve bu
durum uzun süre devam etmiştir. Ta ki ABD’de bir sapık ihtiyar Ermeni’nin resim
tabloları gösterme bahanesiyle evine davet ettiği genç bir Türk diplomatını
hunharca katletmesi ve aynı tarihlerde ASALA eşkıyalarının boy göstermesinin
başlamasına kadar.
Pek çok Türk diplomatını alçakça katletmiş olan ASALA’nın arkasında özellikle
Fransızların desteği bir hayli belirgin olmuştur. Bu desteğin kesilmesinde
Temmuz 1983’te sahnelenen Orly havaalanı saldırısının ASALA’yı kullananları da
sarsan boyutlara varmış olması rol oynamış gibidir. (Saldırıda, ölen sekiz
kişinin dördü Fransız, biri Amerikalı, biri İsveçli ve ikisi Türk olmak üzere
sekiz kişi ölmüş, 28′i Türk, 55 kişi de yaralanmıştır.)
Günümüzde ASALA’nın misyonunu PKK üstlenmiş gibidir. Sayın Türk “Biz Kürtler
olarak diyoruz ki evet irademiz dışında kullanıldık” demektedir. Dedelerinin,
babalarının bu durumu ortada iken on binlerce yurttaşın ölümünden sorumlu olan
PKK’ya destek ve yandaş olmakta ısrarcı olanların kuyyahılmış olmaktan dolayı
özür dilemelerini işitmek için onların da torunlarının doğmasını beklemek mi
gerekecektir.
İlk Kurşun