Gül’ün büyük, derin çelişkisi!..
Kapatılan RP’nin Genel Başkan Yardımcısı olduğu dönemde AB’yi “Hıristiyan Kulübü” olarak niteleyip şiddetle karşı çıkan Gül’ün, şimdi bu birliği savunmasına eski diplomat ve siyasilerden sert tepki geldiAbdullah Gül’ün derin çelişkisi!..

Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılan Refah Partisi’nde Genel Başkan Yardımcılığı görevini yürüttüğü dönemde Avrupa Birliği’ne (AB) “Hıristiyan Kulübü” diyerek şiddetle karşı çıkan Abdullah Gül’ün, bugün Türkiye’nin bu birliğe girmesi gerektiğini belirtmesi derin bir çelişki olarak nitelendirildi.
Başbakan Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin AB kapısında bekletilmesini sert bir dille eleştirirken, Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin tam üyelik müzakerelerini sürdürdüğünü belirtti.
Gül, şunları söyledi: “Türkiye, şu anda kendi evinin içini düzene koymuş ve AB kriterlerini daha çok uygulamak için uğraşan bir ülke. Bazı noksanlarımız var, tamamlamak için yeni yasalar, yeni düzenlemeler yapılıyor.”
Gül’ün AB ile ilgili bu çelişkili açıklamalarını eski diplomat ve siyasiler şöyle değerlendirdi:
Emekli Büyükelçi İnal Batu, Abdullah Gül’deki bu söylem değişikliğinin nedeninin aslında Başbakan Erdoğan ile arasındaki görüş ayrılığı olduğunu belirterek şunları söyledi: “Türkiye’yi ilgilendiren bir çok konuda olduğu gibi bu konuda da aralarında gizli bir fikir savaşı var. Bu görüş ayrılıklarından biri de son günlerin modası Şanghay Beşlisi. Birbiriyle ilgisi olmayan iki yapıyı aynı kefeye koymak anlamsız. Gül, bunun farkında. Başbakan’ı bir anlamda düzeltiyor. Her konuda olduğu gibi bu konuda da aralarında derin bir görüş ayrılığı var. Burada dikkat edilmesi gereken husus ölçüdür. Geçmişte AB’den şikayet etti ama buradaki durum farklı.”
“Sabrınız geç tükendi”
Türkiye’nin demokrasi konusunda Avrupa’nın en geri ülkeleri arasına girdiğini belirten Emekli Büyükelçi Onur Öymen ise şöyle dedi: “AB bir ticari kuruluş değil, değerler sistemidir. Bu değerler sistemini benimsemezseniz üye olmazsınız. Şanghay İşbirliği Örgütü’nde ise böyle değerler sistemi yok. Şanghay’ın karşılığı NATO’dur. Kafalarındaki devlet sistemi AB ile örtüşmüyor. Türkiye’yi otoriter bir din devleti olarak yapılandırmak istemek AB’den uzaklaşmak demektir. Bağdaşması mümkün değil. AB ile görüşmelerin iyi gittiği iddia ediliyordu. Şimdi ne oldu da işler tersine döndü? Şimdi de ‘sabrımız tükendi’ deniliyor. Sabrınız biraz geç tükendi.”
“Felaket getirecek”
CHP Antalya Milletvekili Gürkut Acar da, “AKP iktidarının kuruluşunda da aynı şey vardı. Bu çıkışlar AB’nin desteğini almak yönünde yorumlanabilir” dedi.
CHP’li Acar, şunları söyledi:
“Başbakan AB hedefini şaşırmadık diye demeç de verdi. İktidarda kalabilmek için her şeyi yapabilecek bir iktidar iş başında. Dün söylediğinin tam zıddını bugün söyleyerek devam ediyorlar. Bu çelişkilerden dolayı Türkiye’nin önü felakettir.”
Köpek kulübesine sokuyorlar
Abdullah Gül, Refah Partisi ve Fazilet Partisi milletvekili olduğu dönemlerde tam bir AB karşıtıydı. Meclis dışında olduğu gibi TBMM kürsüsünde de AB’ye girmenin yanlış bir yol olduğunu ifade eden Gül, AB’yi bir Hıristiyan kulübü olarak değerlendiriyordu.
6 Mart 1995’te Türkiye’nin AB ile Gümrük Birliği Anlaşması’nı imzalamasından 2 gün sonra Meclis’te konuşan Gül, AB ile ilgili şu ifadeleri kullanmıştı:
“Burada her şey tek taraflı olarak gitmektedir. Avrupa’nın çıkarları söz konusu olduğunda tavizler verilmektedir, vazgeçilmektedir. Fakat Türkiye’nin çıkarları söz konusu olduğunda hiçbir direniş, hiçbir ısrar olmamaktadır. Bu şudur: Ne pahasına olursa olsun Türkiye, Avrupa Birliği’ne girecek anlayışıdır. Siz eğer bu zihniyette olursanız, işte o zaman sizi o zenginler köşkünün bahçesindeki bir kulübeye böyle koyarlar işte. Gümrük Birliği ile Türkiye’yi AB’ye tek yanlı bağlayanlar bizi arka bahçedeki köpek kulübesine sokuyorlar. Türkiye’nin AB’ye girip de avantajlardan faydalanması hikayedir. Böyle bir şey söz konusuda değildir, olamayacaktır. Türkiye’yi bu noktaya getirenler suçludur.”