Ülke bölünüyor, muhalefet kış uykusunda…
EY MUHALEFET,
.
SİZDEN LAF İSTEMİYORUZ ARTIK,
EYLEM İSTİYORUZ, EYLEM…
Ali ERALP
Recep Tayyip, önce “PKK ile görüşen şerefsizdir…” dedi.
Sonra “Hükümet görüşmedi, devlet görüştü” dedi. Sonra da
“Onları ben görevlendirdim” itirafı ile kirli çamaşırları bir bir ortaya
döktü.
Artık saklısı gizlisi yok.
Her şey ulusun, Ana ve yavru muhalefetin gözü önünde, güneş altında,
gün ortasında gerçekleşiyor. Gerçekleştiriliyor.
RTE, Tam bir şeriatçı kurnazlığı ile alıştıra alıştıra, adım adım yol
aldı. 40 bin kişinin katili ile sarmaş dolaş şimdi… Can ciğer kuzusu…
Birbirine sevgi, saygı gösterileri yapıyorlar.
Muhabbet derin…
Başbakan geçenlerde de zindanda, Azrail’le boğuşurken adını bile
anmadığı komutanı yeni plan, program gereği ziyaret etti. Adaletsizlikleri,
haksız yargı uygulamalarını eleştirmeye başladı. Birdenbire hidayete erdi ve
komutanların hamisi yani koruyucusu kesildi.
Çünkü gündemde bebek katillerinin, Silivri, Hasdal esirleri ile değiş
tokuş yapılıp salıverilmeleri var.
Bebek katilinin salıverilmesi için ortamın yumuşatılması, Türk milletinin yeni bir narkozla uyutulması gerekiyor.
Yoksa AKP – PKK ile Bölünme Anayasa’sında çoktan anlaştı.
ABD, AKP, PKK ortaklığı tarafından yıllar önce, kapalı kapılar arkasında hazırlanan, planlanan hedefe varılmak üzere…
Türk, Türklük kaldırılıyor.
Ülke bölünüyor.
Ülke “Başkanlık” sistemi altında, sultanlık, tiranlık
yönetimine götürülüyor.
Tüm yetkiler tek kişide toplanıyor.
Bu arada “Teröre yardım ve yataklık” yasası da hazır…
Bu yasa ile kımıldayanın, laf söyleyenin, başını kaldıranın başını
koparacaklar… Muhalifin tepesine binecek, malına mülküne el
koyacaklar…
Krallarda, padişahlarda olmayan bir yetki bu…
Krallarda, padişahlarda olmayan bir yetki bu…
Yargının “Y”si kalmadı şu memlekette…
Rejim değiştiriliyor… Ortaçağdan da geriye düştük.
Ama muhalefet ortalarda görünmüyor. Kış
uykusunda…
Zulüm ve baskı yasalarına karşı çıkan, karşı koyan, engelleyen yok.
Zulüm ve baskı yasalarına karşı çıkan, karşı koyan, engelleyen yok.
ABD, AKP, PKK şeytan üçgeninde hazırlanıp, kotarılan Bölünme Anayasasını
masada görüşen muhalefet, “Biz yeni bir Anayasa yapıyoruz” diye
hindiler gibi kabarıyor. Şişiniyor.
Ama çocuklar gibi kandırıldığının farkında değil. Ya da farkına varmak işine
gelmiyor…
Muhalefet başkanları, Parti genel merkezinde televizyon programları
izleyip, arada bir de ellerine tutturulan metinleri Salı günleri, grup
toplantılarında okumayı, esip yağmayı, bağırıp çağırmayı, milletin gazını almayı
muhalefet yapmak sanıyorlar.
Toplantıdan sonra da AKP’lilerle, BDP’lilerle kucaklaşmayı ihmal
etmiyorlar.
Ey muhalefet, atı alan Üsküdar’ı geçmek üzere…
Ey muhalefet, atı alan Üsküdar’ı geçmek üzere…
Biz sizden laf istemiyoruz artık. Boş lafa karnımız tok. “Peynir gemisinin
boş lafla” yürümediğini biliyoruz.
Eylem istiyoruz sizden, eylem…
Pratik istiyoruz… İş istiyoruz. “Aynası iştir kişinin lafa
bakılmaz” diyoruz.
ABD, AKP, PKK şeytan üçgeni Türkiye’yi parçalara, eyaletlere,
lokmalara ayırıp, yutmak üzere…
Başınızı, yönünüzü TBMM’nin duvarlarından, pencerelerinden dışarıya, sokağa
doğru, halka doğru çevirip bir bakın hele. Sırça köşklerinizden
çıkın.
Sendikaya üye olan işçilerin işine son veriyorlar. İşçiler sokağa atılıyor. İşçiler çoluk çocuğu ile kışta kıyamette, yağmurda çamurda hak arıyor.
Sendikaya üye olan işçilerin işine son veriyorlar. İşçiler sokağa atılıyor. İşçiler çoluk çocuğu ile kışta kıyamette, yağmurda çamurda hak arıyor.
Köylüler perişan.
Marmaris’te “NATO’ya HAYIR”, “Amerikan askerlerine HAYIR” “Bu
topraklar Türkiye’nin topraklarıdır” diyen gençlerin kafaları eziliyor,
kolları bükülüyor, esir düşman askerlerine yapılmayan muamele onlara
yapılıyor.
10 yıldan beri konuşuyorsunuz.
Konuşuyorsunuz, konuşuyorsunuz… Konuşmaktan yorulmadınız mı hâlâ?
Konuşmaktan başka ne yaptınız? Koltuk değnekliğinden başka ne yaptınız?
Ama ABD, AKP, PKK konuşmuyor… İş yapıyor. Yıllar öncesinden hazırlanan BOP
planını, federe yapıyı hayata geçiriyor…
Hem de gözünüzün önünde.
Hem de göstere göstere… Hem de gözünüzün içine baka
baka…
Nerdesin ey MHP?
Nerdesin ey MHP?
Şimdiye dek hangi işçi direnişine katıldın? Hangi köylü eylemini
destekledin?
Neden dövülen, sövülen, yerlerde sürüklenen, gözaltına alınan öğrencilere
dönüp de bakmıyorsun?
Neden, aylardan, yıllardan beri, PKK tarafından esir edilen ve hâlâ
serbest bırakılmayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ile
ilgilenmiyorsun?
Neden Başbakan’a “PKK, senin vatandaşını bile serbest bırakmadı, onunla ne konuşuyorsun hâlâ, neyi müzakere ediyorsun, önce vatandaşını kurtar” diye sormuyorsun?
Neden Başbakan’a “PKK, senin vatandaşını bile serbest bırakmadı, onunla ne konuşuyorsun hâlâ, neyi müzakere ediyorsun, önce vatandaşını kurtar” diye sormuyorsun?
Ana ve yavru muhalefet, gerçi siz, daha tutuklu milletvekillerinizi bile
kurtaramadınız?
Biz de kalkmış sizden altından kalkamayacağınız görevler yapmanızı mı
istiyoruz…
Oysa ülkenin parçalanması karşısında, sultanlık rejimine gidiş karşısında biz
sizi “SİNE-İ MİLLETE” dönmeye davet edecektik daha?
Ne dersiniz? Çok şey mi istiyoruz yoksa?
İlk Kurşun