Yalanlar ve yapaylıklar ve kaset korkusu!



İmralı elçileri



Sabahattin ÖNKİBAR
Başbakan’ın Meclis’deki Salı konuşmasına göre teröristle müzakere yok!

Öyle ise soralım; BDP’li 3 milletvekili Öcalan ile sek sek oynamaya mı gidiyor ya da MİT Öcalan ile haftalar ve aylardır canı sıkılmasın diye yarenlik mi etti?

Yoksa Başbakan’a göre Öcalan terörist değil midir?

Görüyorsunuz Tayyip Erdoğan’ın hangi sözünü ve tutumunu sorgularsanız sorgulayın dökülüyor.

Anlayamadığım bir başka şey İmralı’ya gidecek isimler üzerinden spekülasyonlar yapılması!

Sahi bu isimler değil de diğerleri gitse ne değişecek?

Yoksa İmralı’ya giden 3 BDP’li devletin gizli görevlisi mi ya da satın mı alındılar?

Öyle bir şey olmayacağına göre bu kuru gürültü neden?

Hadise şudur:
Tamamen manipülasyona ve yeni bir algı yaratmaya dayalı bir psikolojik operasyon yürütülüyor ki İmralı’ya gidecek isimlerin medyada tartıştırılması bile bu projenin bir safhasıdır.

Güya bu şekilde ılımlılar devrede mesajını vermeye çalışıyorlar.

İyi de böylesine hassas bir konuda yalanlar ve yapaylıklar üzerinden bir sonuca ulaşılamayacağını Murat Karayılan’ın Türk medyasında sansürlenen son beyanı ile ortada değil mi?

***

Koray Aydın niye susuyor?

Devlet Bahçeli’nin derdi Türkiye’nin bölünmesi değil, MHP’nin elde tutulması.
Adam müdür, görevi koltuğunu koruyup ülkücü hareketi adım adım tasfiye etmek!
Bunun için Kurultayda oy vermeyen illerden birini daha, yani Rize İl Başkanını görevinden aldı.

Benim anlayamadığım Koray Aydın’ın bütün bu süreçte suskun kalmasıdır!
Elbette öyle değil ama Aydın bu suskunluğu ile adeta olanlara rıza gösterir gibi bir görüntü veriyor.

Diyeceksiniz ki konuştuğu an partiden ihraç ederler.

Peki susup teslim olursa Koray Aydın’a, al Genelbaşkanlık senin olsun mu diyecekler?
Açık yazacağım yol arkadaşlarınıza sahip çıkmazsanız yarın beraber yürüyecek ülküdaş bulamazsınız.

Koray Aydın ikidir aynı şeyi yapıyor ve adeta MHP’deki Bahçeli karşıtlarının tasfiye edilmesine katkı sunarken kendisi hiç bir bedel ödemiyor.

Altını çizerek yazıyorum, ihraçsa ihraç. Riski göze alamayan lider olamaz!
Bugün ihraç edilir yarın kahraman gibi geri dönersin!

***

Kaset korkusu ile dershane şantajı!

Bir-iki değil, tam üç kere!

Tayyip Erdoğan büyük bir iddia il dershaneler tarih oluyor demişti.

Üstelik bunu neden yapmak zorunda olduklarını gerekçelendirmişti!

Dahası önceki Milli Eğitim Bakanı Dinçer’e “Ömer dershaneler ya kapanacak ya kapanacak.Ona göre bir model bul” demişti.

Ve bugün!

Dershaneler olayı hala belirsiz.

Dün bu satırlar yazılırken konu masadaydı.

Peki Başbakan’ın tavrı ne mi olabilir.

Kulislerdeki iddialara göre; Tayyip Erdoğan, Cemaati tatmin edecek bir model önerecek. Yani dershanelerin tasfiyesini zamana yayacak ve bu şekilde hem kendini yalanlamayacak hem de F tipini memnun edecek.

Peki böylesi bir muhtemel çark ediş niçin mi?
Kaset korkusundan!

AKP’liler F tipi örgütün elinde iktidarı vuracak bazı kasetlerin olduğunu düşünüyor ve bunların seçim öncesi servis edilmesinden ürküyor. Bunun için de dershaneleri kapatarak Cemaate vurucu bir darbe indirmeyi göze alamıyor. Tersine dershane konusunu Demokles’in kılıcı misali tehdit gibi sallandırıp kasetlerle takas etmek istiyor.

Diyeceksiniz ki bu fısıltılar komplo teorisi!

Öyle ise soralım, Başbakan’ın odasında bulunan ve üstü örtülen böcek olayına ne diyeceksiniz?

***

Öğleden sonra günaydın

Danıştay Başkanı Karakullukçu, “Polis; savcı, bilirkişi, hakim gibi görev yapıyor. Böyle adalet olmaz” buyurdu.

Pardon ama İngilizlerin “öğleden sonra günaydın” klişesi Danıştay Başkanı’nın bu ifadesine cuk oturuyor.

İnsaf Hüseyin Bey adaletin iğfal edildiğini yeni mi fark ettiniz?

Devletin içine sızmış çetelerin suç imal edip Türk Silahlı Kuvvetleri gibi bir kuruma savaş ilan ettiklerini yıllar yılı görmediniz mi?

Milli-Üniter devleti tasfiye adına yargının silah gibi kullanıldığını onca zamandır yeni mi kavradınız?

Yoksa sizde Necdet Özel’in Ergun Saygun olayındaki tutumu misali Tayyip Erdoğan yargıyı eleştirdiğine göre ben de eleştireyim ve imajımı kurtarayım deyip timsah gözyaşları mı döküyorsunuz?

Tarih sizi işbirlikçiler kervanına katar mı bilmem ama bildiğim şey; böyle devam ederseniz “Allah verdikçe veriyor, Danıştay’a arkadaşım geldi” diyen Bülent Arınç’ın siyasi yakını diye anılacağınızdır.


➽ Paylaş: