Ayar verilmiş gazetecilik!
Battı zaten böyle gazetecilik!
Cevher KANTARCI
Çok sevgili Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan, mumla arasan üç beş tane kalmış
muhalif gazeteciye de razı değil!Herhalde bitmez tükenmez bir iştahla istiyor ki; her şey, tüm oylar, tüm yönetim, tüm dünya, hatta TÜM GAZETECİLER, tüm fikirler onun olsun!
Ama olmuyor ve dünya tarihinde de, onun gibi düşünenlerin tüm ihtirasına rağmen olmadı, OLAMADI!
Bıraktım Neron’u, Hitler’i, Büyük İskender’i falan..
Her dakika ayar vermeye çalıştığı, Cumhuriyet’in kurucu kadrolarının attığı sağlam temel bile, Recep Tayyip Erdoğan’a dayanamadı!
O kadrolar bu ülkeyi yedi düvelden kurtarmışlardı ama Recep Tayyip Erdoğan’dan ve kininden kurtaramadılar!
Recep Tayyip Erdoğan bu ülkeye hem Başbakan oldu hem de yedi düvelin devamı olan BOP’a eşbaşkan!
Şimdi kimse işin kolayına kaçıp Cumhuriyet’in kurucu kadrolarından bahsettiğim için, öyle hemen klasik yaftalarını yapıştırmaya kalkmasın!
Oturup Kur’an’ı iyice okurlarsa, Erdoğan’ın BOP Eşbaşkanı olmasına ve de Çağdaş Haçlı Ordularının Irak’taki başarıları için hayır duası etmesine engel, hem de “Müteşâbih” değil “Muhkem” iki ayeti de görürler!
Neyse konuyu dağıtmadan öze dönelim..
Türkiye’deki tüm gazetecilerin genel yayın yönetmeni ve tüm gazete patronlarının da patronu olan Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan, İmralı tutanakları bombası patladığında Milliyet’e şöyle fırça atmıştı:
“Batsın böyle gazetecilik!”
Ben de diyorum ki:
“Battı zaten böyle gazetecilik!”
Ve ekliyorum:
“Eğer Erdoğan’ın emrettiği gibi yapılacaksa, zaten yok olsun böyle gazetecilik!”
İmralı bombasını patlatan Milliyet’te Hasan Pulur abimizin başına gelenleri, sevgili Melih Aşık’ın başına gelecekleri, o haber verildikten sonra Milliyet’te yaşananları, patronun tavrını, genel yayın müdürünün çaresizliğini okuyunca, bir daha anladım ki BATTI ZATEN BU GAZETECİLİK!
Faruk Mangırcı’nın, şimdiye kadar her çıkardığı gazeteye yüksek tiraj yaptırmış Rahmi Turan abimiz hakkında yazdığı “Tirajların Efendisi” isimli kitabını, hem genç gazeteci arkadaşlara hem de mesleği unutmuş eskilere tavsiye ederim..
Bir de rahmetli Akgün Tekin’in “Haldun Simavi’nin Günaydın’ı” isimli kitabını!
Bu iki kitapta gazete patronu ve genel yayın müdürü nasıl olurmuş, iktidarlara nasıl karşı durup çalışanını kollarmış, görmek mümkün!
Mesela Rahmi Turan’ın, Dinç Bilgin’in Sabah’tan kovduğu Hasan Kılıç’ı, patrona rağmen nasıl tekrar işe aldığını ibretle öğrenmek lazım!
Sonra da bugünlere bakarak “Battı zaten bu gazetecilik!” deyip, AKP modeli gazeteciliğe devam etmek!
